Türkiye’deki İş Kazalarında İlk Altı Ayda 978 İşçi Yaşamını Yitirdi

İçel Tabip Odası Genel Sekreteri Mehmet Antmen, Türkiye’de 2013 yılında bin 235 kişinin iş kazalarında yaşamını yitirdiğini, 2014’ün ilk 6 ayında ise en az 978 işçinin iş kazalarına kurban gittiğini belirterek, ölümlerin asıl nedeninin taşeronlaştırma olduğunu dile getirdi.

Türkiye’deki İş Kazalarında İlk Altı Ayda 978 İşçi Yaşamını Yitirdi
Antmen, “Artık yeter, iş cinayetleri durdurulsun” dedi.


İçel Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan, Tabip Odası Genel Sekreteri Mehmet Antmen ve Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Sinan Doğan, İstanbul’da 10 işçinin ölümüne neden asansör kazasının ardından işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ile güvencesiz taşeron işçi çalıştırmanın oluşturduğu tehlikelere dikkat çekmek amacıyla basın toplantısı düzenlediler. İçel Tabip Odası’nda gerçekleştirilen toplantıda, Oda adına açıklamayı Genel Sekreter Antmen yaptı. İş kazalarını ‘iş cinayetleri’ olarak niteleyen ve “Son 25 yılda hızlı bir şekilde artan emek sömürü düzenine ne yazık ki, yeni kurbanlar verdik” diyen Antmen, Taşeronlaşma ve sendikasızlaştırma projelerinin sonucu olarak her gün birkaç emekçinin daha iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğine dikkat çekti. Antmen, “Soma ve İstanbul'da yaşanan bu son olayda olduğu gibi ölümler toplu olunca basına yansıyor ama her gün ölen bir-iki kişi ne yazık ki basına bile yansımıyor. Ölenlerin acısını içimizde hissediyor, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz” diye konuştu.

“YASA ÖLÜMLERİ ÖNLEYEMİYOR”
İş Güvenliği Yasası’nın büyük umutlarla çıkarıldığını, ancak ölümleri önleyemediğini kaydeden Antmen, yasada kullanılan ‘iş sağlığı’ kavramının işçinin değil, işin sağlığını, işletmenin verimliliğini, karlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade ettiğini vurguladı. Yasada işçi sağlığının, Ortak Sağlık Güvenlik Birimi adıyla sadece kar amacı güden taşeron firmalara devredildiğini aktaran Antmen, “Artık işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları ihale yolu ile bu firmalar tarafından işverene kiralanmaktadır. İşverene maliyeti azalsın diye yetersiz süreler ile çalışan iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri mesleki bağımsızlığını yitirmiş ve patronların isteği üzerine yasanın öngördüğü başta eğitim olmak üzere birçok uygulama kağıt üzerinde yapılmaya başlanmıştır. Patronların isteklerine boyun eğmeyenler ise 'uyumsuz' yaftası ile işlerine son verilmiştir. Uygulanmayan ve denetlenmeyen yasalarla sorunların çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır. Son yaşanan olayda da Sayın Bakan tarafından işveren yerine iş güvenliği uzmanı günah keçisi ilan edilmiştir ve talihsiz bir açıklama ile ‘Bu yoğunluğun içerisinde baktığınız zaman bir anlamda da kazanın olmaması büyük bir şans diyesim geliyor’ ifadesini kullanmıştır” ifadelerini kullandı.

“YAŞANANLAR İŞ KAZASI DEĞİL İŞ CİNAYETİDİR”
İş kazalarına bağlı ölümlerin buz dağının görünen ucu olduğunu, meslek hastalıklarından kaynaklanan ölümlerden bahsedilmediği gibi şu anda meslek hastalıklarının tespitinin bile yapılamadığını belirten Antmen, şöyle devam etti: “Oysa Dünya Sağlık Örgütü bir ülkedeki meslek hastalıklarından beklenen ölümleri iş kazalarındaki ölümlerin yaklaşık 5 katı olarak tanımlamıştır. Temel kriterimiz bütün iş kazalarının öngörülebilir, dolayısıyla önlenebilir olduğudur. İşçi ölümlerinin önlenebilir olması yüzünden yaşananları ‘iş kazası’ değil ‘iş cinayeti’ olarak tanımlamaktayız. 2013 yılında bin 235 kişiyi iş cinayetlerinde kaybederken, bunlardan hiç ders almamış olmamız nedeniyle 2014 yılında iş cinayetleri aynı hızda devam etmiştir. Ocak ayında 92 işçi, Şubat ayında 82 işçi, Mart ayında 121 işçi, Nisan ayında 121 işçi, Mayıs ayında 416 işçi, Haziran ayında 146 işçi; yani sadece 2014 yılının ilk altı ayında en az 978 işçi aramızdan iş cinayetleri ile ayrılmıştır. ‘Artık yeter iş cinayetleri durdurulsun’ diye haykırıyor ve başta işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri olmak üzere bu ölümlerin asıl nedeni ‘taşeronlaşmaya hayır’ diyoruz.”
Kaynak: İHA