Tasavvuf Araştırmacı Yazar Sargut, Soma'da Gönüllere Hitap Etti
Soma Kadın Dayanışma Derneği Soma Belediye Meclis Salonu’nda Ramazan ayı nedeniyle ‘Tasavvuf’ konulu bir konferans düzenledi.
Konferansa konuşmacı olarak Tasavvuf Araştırmacı-Yazar Cemalnur Sargut katıldı.
Sargut, Somalılar bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu ifade ederek katılımcılara teşekkür etti. Sargut programına Tasavvuf ile başladı.
Tasavvuf’un, insanın kendi içine yaptığı yolculuk olduğunu kaydeden Sargut, “İslam tasavvufunda bu yolculuğa sülûk denir ve tasavvufta varılması gereken nokta İslam’da “Kendini hiçlikle bilen Rabbini varlıkla bilir” noktasına ulaşmaktır. Hiçlik, kişinin her sahip olduğu özellikte (isim ve sıfat) dengelenmesi ve yaratıcının sonsuzluğunda kendi yerini idrak etmesidir. Bu hal, şahsiyetsiz, tembel bir kişilik yaratmaz. Bilâkis, yaratıcısından emin olan, maddi olayların yıkamadığı kuvvetli şahsiyetler oluşturur. Mesela, “Ben bir bedene sahibim ve bedenimin sağlıklı, yorgun, enerji dolu ya da hasta hali beni etkilemez çünkü bedenim sadece, içinde Allah’ın manasını taşımak için vardır ve bu yüzden ben bedenime değer veriyorum ama tapmıyorum. Ben duygulara sahibim ama bu duygular bende yaratıcının manasını idrak etmem için, üzerimde hak olan yaratıcıya ait isim ve sıfatları ortaya çıkarmak için vardırlar yani aracıdırlar, Bütün bu idrakler, insanın vücudu içinde dengeyi kurmasıyla alakalıdır. O halde önce, bedenimizi sağlam ve esnek tutmak, midemizi yeterli ve dengeli gıdalarla beslemek, tutkularımızı aşırılıktan korurken, tutkusuz olmaktan da kaçınmaktır. (Mesnevi’ de Hz. İsa’ya sorarlar; “En korktuğunuz şey nedir?” “Allah’ın gazabıdır” der. “Peki bundan nasıl korunuruz?” deyince, “Kendi öfkenizi yenerek.” diye cevap verir. Korkular nefsin eseridir diyor Hz. Mevlâna. Allah’ına güvenen ve Allah’ın evebeyn olarak hakiki koruyucu olduğuna inanan kişi için tek korku, bu yüce sevgiliyi kırma korkusudur. O bile, annesinin ilgisini çekmek için şımaran çoçuğun korkusuna benzerse insanı acı çekmekten uzak tutar. Ama bu hal ve bu idrak tedbirsiz kalmak değildir. Tedbiri alıp sonucu hakkında üzüntü duymamaktır. Dünyadaki bize ait gözüken şeylerin, yok olabileceğini düşünerek, Epiktet’in dediği gibi “Çömlek seviyorsan itiraf et, kırılınca üzülmezsin” diyebilmektir. Kuran’ ın cehennemin kapıcısına verdiği adın Malik, yani mülk sahibi, cennetin kapıcısına verdiği adın da Rıdvan, yani razı olan olduğunu bilerek, dünyada bize verilen şeylerin emanet olduğunu hissedip, mülk haline geçirmemek (benim dememek) ama korumak, başımıza gelen hadiselerde ise sıkıntı ve bela duyma yerine terbiye olduğumuzu hissederek sevinmek derecesine ulaşmaktır.)” dedi.
Tasavvuf Araştırmacı Yazar Cemalnur Sargut verdiği bilgi ve anlattığı hikâyelerle programa katılan ve salonu tıka basa dolduran bayanları mest etti. Program sonunda Sargut’a Soma Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Aynur Çiler tarafından ‘Madenci Heykeli’ ve buket takdim edildi. Program sonunda Kadın Dayanışma Derneği üyeleri ve programa katılan bayanlar Sargut’la hatıra fotoğrafı çektirdi.
Kaynak: İHA
Sargut, Somalılar bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu ifade ederek katılımcılara teşekkür etti. Sargut programına Tasavvuf ile başladı.
Tasavvuf’un, insanın kendi içine yaptığı yolculuk olduğunu kaydeden Sargut, “İslam tasavvufunda bu yolculuğa sülûk denir ve tasavvufta varılması gereken nokta İslam’da “Kendini hiçlikle bilen Rabbini varlıkla bilir” noktasına ulaşmaktır. Hiçlik, kişinin her sahip olduğu özellikte (isim ve sıfat) dengelenmesi ve yaratıcının sonsuzluğunda kendi yerini idrak etmesidir. Bu hal, şahsiyetsiz, tembel bir kişilik yaratmaz. Bilâkis, yaratıcısından emin olan, maddi olayların yıkamadığı kuvvetli şahsiyetler oluşturur. Mesela, “Ben bir bedene sahibim ve bedenimin sağlıklı, yorgun, enerji dolu ya da hasta hali beni etkilemez çünkü bedenim sadece, içinde Allah’ın manasını taşımak için vardır ve bu yüzden ben bedenime değer veriyorum ama tapmıyorum. Ben duygulara sahibim ama bu duygular bende yaratıcının manasını idrak etmem için, üzerimde hak olan yaratıcıya ait isim ve sıfatları ortaya çıkarmak için vardırlar yani aracıdırlar, Bütün bu idrakler, insanın vücudu içinde dengeyi kurmasıyla alakalıdır. O halde önce, bedenimizi sağlam ve esnek tutmak, midemizi yeterli ve dengeli gıdalarla beslemek, tutkularımızı aşırılıktan korurken, tutkusuz olmaktan da kaçınmaktır. (Mesnevi’ de Hz. İsa’ya sorarlar; “En korktuğunuz şey nedir?” “Allah’ın gazabıdır” der. “Peki bundan nasıl korunuruz?” deyince, “Kendi öfkenizi yenerek.” diye cevap verir. Korkular nefsin eseridir diyor Hz. Mevlâna. Allah’ına güvenen ve Allah’ın evebeyn olarak hakiki koruyucu olduğuna inanan kişi için tek korku, bu yüce sevgiliyi kırma korkusudur. O bile, annesinin ilgisini çekmek için şımaran çoçuğun korkusuna benzerse insanı acı çekmekten uzak tutar. Ama bu hal ve bu idrak tedbirsiz kalmak değildir. Tedbiri alıp sonucu hakkında üzüntü duymamaktır. Dünyadaki bize ait gözüken şeylerin, yok olabileceğini düşünerek, Epiktet’in dediği gibi “Çömlek seviyorsan itiraf et, kırılınca üzülmezsin” diyebilmektir. Kuran’ ın cehennemin kapıcısına verdiği adın Malik, yani mülk sahibi, cennetin kapıcısına verdiği adın da Rıdvan, yani razı olan olduğunu bilerek, dünyada bize verilen şeylerin emanet olduğunu hissedip, mülk haline geçirmemek (benim dememek) ama korumak, başımıza gelen hadiselerde ise sıkıntı ve bela duyma yerine terbiye olduğumuzu hissederek sevinmek derecesine ulaşmaktır.)” dedi.
Tasavvuf Araştırmacı Yazar Cemalnur Sargut verdiği bilgi ve anlattığı hikâyelerle programa katılan ve salonu tıka basa dolduran bayanları mest etti. Program sonunda Sargut’a Soma Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Aynur Çiler tarafından ‘Madenci Heykeli’ ve buket takdim edildi. Program sonunda Kadın Dayanışma Derneği üyeleri ve programa katılan bayanlar Sargut’la hatıra fotoğrafı çektirdi.