'2. Ulusal Çevre Merkezleri Toplantısı'
Atatürk Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Zeynep Eren, ülkelerin gelişme süreçlerinde karşılarına çıkan en önemli engelin çevre sorunları olduğunu belirterek, "Bu gelişme süreçlerinin başta insan sağlığı olmak üzere hava, su, toprak, diğer canlılar ve doğal kaynaklar gibi çevresel değerleri koruyarak yönetmek mümkündür" dedi.
Eren, Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezinde düzenlenen "2. Ulusal Çevre Merkezleri Toplantısı"nın açılışında yaptığı konuşmada, bu toplantıların ilkinin 2010 yılında Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlendiğini hatırlattı.
Toplantıların devamının sağlanması ve kurumsallaşması noktasında hedefler belirlendiğini anlatan Eren, "Toplantımızın amacı, güncel çevre sorunlarına dikkat çekilmesi, çözüm önerilerinin tartışılması, karşılıklı fikir alışverişinde bulunulması, ulusal çevre problemlerine çözüm olacak ortak projelerin üretilebilmesidir" dedi.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde bu yıl küresel iklim değişikliklerine dikkat çekmek amacıyla "Deniz seviyesini değil, sesini yükselt" sloganının kullandığını belirten Eren, bu toplantı kapsamında kuraklık konulu bir panel de düzenleneceğini söyledi.
Eren, çevre problemlerinin nüfusun, sanayileşmenin, teknoloji ve yaşam standartlarının artmasıyla hızla arttığına dikkati çekerek, "Ülkelerin gelişme süreçlerinde karşılarına çıkan en önemli engel çevre sorunlarıdır. Bu gelişme süreçlerinin başta insan sağlığı olmak üzere hava, su, toprak, diğer canlılar ve doğal kaynaklar gibi çevresel değerleri koruyarak yönetmek mümkündür. Bu noktada teknolojinin ve sanayi hızına kendimizi kaptırırken çevre problemlerini gözardı etmememiz gerekiyor" diye konuştu.
Plastik şişelerde tüketilen içme sularının da dünyada son yıllarda bilim adamları tarafından olumsuz etkilerinin ortaya konduğunu dile getiren Eren, katı atıkların ve geri dönüşümün de önemli bir sorun olduğunu ifade etti.
Çevresel değerlerin korunmasının en önemli hedefinin insan olduğunu vurgulayan Eren, şunları kaydetti:
"Hukuki düzenlemeler, insanı ve onun etkileşim halinde bulunduğu doğal çevreyi koruma amacı gütmelidir. Bugün gözardı ettiğimiz tedbirler büyük facialara neden olabilmektedir. Soma'da yaşanan faciada 301 insanımızın ölmesi bunun en önemli örneğidir. Bir daha böyle acıların yaşanmaması için gerekli bilgi ve teknolojik kaynakların en üst düzeyde kullanılmasını temenni ediyoruz. Kömür en kirli fosil yakıt olarak kabul edilmektedir. İnsan ve çevre sağlığı için de büyük risk oluşturmaktadır. Madencilik aşamasından başlayarak, yakılması esnasında çevreye verdiği zararlar ve yarattığı sağlık sorunları ve beraberinde gelen sağlık harcamaları da dahil olmak üzere ülke ekonomilerine büyük yük getirmektedir."
Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Erdem de çevre merkezlerinin uluslararası projeler yürüttüğünü, gündemin önemli bir maddesine temas ettiklerini belirterek, "Çevresel Etki Değerlendirme raporları yazılıyor ama bunu çevre merkezlerinin denetimine yönlendiremiyoruz. Ama bizim görevimiz alınan kararların doğruluğu konusundaki çalışmalardır. Bu çalışmaların merkezden enstitülere doğru gitmesi gerekir. Çünkü kadrolu elemanlara da ihtiyacımız var. Bu şekilde gönüllü insanlarla çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Toplantı daha sonra sunumlarla devam etti.
Kaynak: AA
Toplantıların devamının sağlanması ve kurumsallaşması noktasında hedefler belirlendiğini anlatan Eren, "Toplantımızın amacı, güncel çevre sorunlarına dikkat çekilmesi, çözüm önerilerinin tartışılması, karşılıklı fikir alışverişinde bulunulması, ulusal çevre problemlerine çözüm olacak ortak projelerin üretilebilmesidir" dedi.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde bu yıl küresel iklim değişikliklerine dikkat çekmek amacıyla "Deniz seviyesini değil, sesini yükselt" sloganının kullandığını belirten Eren, bu toplantı kapsamında kuraklık konulu bir panel de düzenleneceğini söyledi.
Eren, çevre problemlerinin nüfusun, sanayileşmenin, teknoloji ve yaşam standartlarının artmasıyla hızla arttığına dikkati çekerek, "Ülkelerin gelişme süreçlerinde karşılarına çıkan en önemli engel çevre sorunlarıdır. Bu gelişme süreçlerinin başta insan sağlığı olmak üzere hava, su, toprak, diğer canlılar ve doğal kaynaklar gibi çevresel değerleri koruyarak yönetmek mümkündür. Bu noktada teknolojinin ve sanayi hızına kendimizi kaptırırken çevre problemlerini gözardı etmememiz gerekiyor" diye konuştu.
Plastik şişelerde tüketilen içme sularının da dünyada son yıllarda bilim adamları tarafından olumsuz etkilerinin ortaya konduğunu dile getiren Eren, katı atıkların ve geri dönüşümün de önemli bir sorun olduğunu ifade etti.
Çevresel değerlerin korunmasının en önemli hedefinin insan olduğunu vurgulayan Eren, şunları kaydetti:
"Hukuki düzenlemeler, insanı ve onun etkileşim halinde bulunduğu doğal çevreyi koruma amacı gütmelidir. Bugün gözardı ettiğimiz tedbirler büyük facialara neden olabilmektedir. Soma'da yaşanan faciada 301 insanımızın ölmesi bunun en önemli örneğidir. Bir daha böyle acıların yaşanmaması için gerekli bilgi ve teknolojik kaynakların en üst düzeyde kullanılmasını temenni ediyoruz. Kömür en kirli fosil yakıt olarak kabul edilmektedir. İnsan ve çevre sağlığı için de büyük risk oluşturmaktadır. Madencilik aşamasından başlayarak, yakılması esnasında çevreye verdiği zararlar ve yarattığı sağlık sorunları ve beraberinde gelen sağlık harcamaları da dahil olmak üzere ülke ekonomilerine büyük yük getirmektedir."
Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Erdem de çevre merkezlerinin uluslararası projeler yürüttüğünü, gündemin önemli bir maddesine temas ettiklerini belirterek, "Çevresel Etki Değerlendirme raporları yazılıyor ama bunu çevre merkezlerinin denetimine yönlendiremiyoruz. Ama bizim görevimiz alınan kararların doğruluğu konusundaki çalışmalardır. Bu çalışmaların merkezden enstitülere doğru gitmesi gerekir. Çünkü kadrolu elemanlara da ihtiyacımız var. Bu şekilde gönüllü insanlarla çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Toplantı daha sonra sunumlarla devam etti.
