Peşaver'deki Okul Baskını Gözleri Pakistan Talibanı'na Çevirdi
Pakistan'ın Peşaver kentinde Pakistan Talibanı militanlarının dün bir okula baskın düzenleyerek öğrenci ve öğretmenlerden oluşan 148 kişiyi öldürmesi gözlerin bir anda bu örgüte çevrilmesine neden oldu.
Saldırıyı üstlenen Pakistan Talibanı örgütünün sözcüsü Muhammed Horasani, baskını "hükümet tarafından öldürülen Taliban üyelerinin intikamını almak için yaptıklarını" söyledi.
Örgütün kanlı baskını tüm dünyanın tepkisini çekti. Birçok ülke saldırıyı kınayarak, Pakistan yönetimine terörle mücadelesinde destek mesajı verdi.
Tehrik-i Taliban Pakistan (TTP) adıyla da bilinen Pakistan Taliban hareketi, uzun süredir Pakistan ordusunun hedefindeydi. Örgüt, hem iç çekişmeler hem de Pakistan ordusunun operasyonları sebebiyle son dönemde ciddi güç kaybı yaşıyordu.
Örgüt, hem organizasyon hem de yöntem açısından Afganistan'daki Taliban hareketinden ayrılsa da temelleri ABD'nin 2001'de Afganistan'a girmesine kadar uzanıyor. Afganistan'daki Sovyet işgali sonrasında merkezi hükümetin kontrolü sağlamakta yetersiz kalması Taliban hareketini ortaya çıkardı.
Molla Ömer'in liderliğindeki bu hareket her ne kadar Afganistan'a özgü olsa da Pakistan'daki medreselerden gelen savaşçıları da kabul etti. Özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından ABD ordusunun Afganistan'a girmesi üzerine Afganistan sınırındaki Veziristan bölgesinde Mehsud ve Vezir aşiretlerine mensup Peştunlar, ABD ve NATO askerleriyle savaşmak için Afganistan'a geçti.
Taliban rejiminin çökmesi üzerine Afganistan'a savaşmaya giden binlerce Pakistanlı, federal yapıyla yönetilen Aşiretler Bölgesi'ndeki yurtlarına geri döndüler. Bu kişilere NATO saldırıları sebebiyle Afganistan'da tutunamayan Taliban ve El Kaide yöneticileri de kendilerine eşlik etti. Devlet otoritesinin bulunmadığı bölge, bu yöneticilerin gizlenmesi için oldukça uygun bir ortam sunuyordu.
Başlangıçta para karşılığında aşiret yöneticilerinden himaye gören Taliban ve El Kaide unsurları, zamanla bölgede kamp ve karargah kurmaya ve bölge halkından militan devşirmeye başladı.
Yoksulluk ve işsizliğin yanı sıra Sovyet-Afgan savaşı döneminden kalan çatışma kültürünün de etkisiyle bu unsurlar kısa sürede bölgede kendi otoritelerini tesis etti.
Bölgede yaşanan gelişmeler Pakistan yönetiminin dikkatinden kaçmadı. ABD yönetiminin de baskısıyla 2002'de Pakistan ordusu Kuzey ve Güney Veziristan'a büyük bir operasyon düzenleyerek bölgeyi El Kaide unsurlarından temizlemeye çalıştı ancak operasyon başarılı olamadı. 2006'ya kadar devam eden süreçte bölgede yeni örgütler ortaya çıkmaya devam etti.
- Dönüm noktası Lal Mescidi olayı -
George W. Bush yönetiminin El Kaide ile mücadele etmesi konusunda Pakistan üzerindeki artan baskıları ve Taliban unsurlarının hükümete karşı saldırgan tutumlarını devam ettirmeleriyle giderek artan gerilim 2007'deki Lal (Kızıl) Mescidi olayıyla zirveye çıktı.
Lal Mescidi ve bitişiğindeki medreseyi kullanan Taliban unsurlarının şeriat talebiyle gösteri düzenlemesi ve kamu binalarına saldırması üzerine Pakistan ordusu dönemin Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in emriyle mescidi kuşattı. Müzakerelerin sonuç vermemesi üzerine başlayan çatışmalar sekiz gün sürdü ve 11 Temmuz'da Pakistan hükümeti mescidin Taliban'dan tamamen temizlendiği duyurdu. 154 militanın öldürüldüğü olay, Taliban ile Pakistan yönetimi arasındaki 10 aydır sürdürülen barış anlaşmasının da sonu oldu.
Olay sonrasında Taliban güçleri saldırılarını yeniden yoğunlaştırdı. Aralık ayına gelindiğinde ise 13 örgütün 40 üst düzey yöneticisi bir bildiri yayınlayarak Tehrik-i Taliban'ı kurduklarını ve emir olarak da Veziristanlı lider Beytullah Mehsud'u seçtiklerini duyurdu.
Kuruluş amaçları arasında Pakistan'da dine dayalı devlet kurmanın yanı sıra ABD ve NATO güçleriyle mücadeleye yer veren örgüt, Molla Ömer liderliğindeki Afganistan Talibanı ile birleşmeyi reddetti.
Pakistan hükümeti, 2007'de eski Başbakan Benazir Butto'nun yanı sıra 130 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırılardan Beytullah Mehsud'u sorumlu tuttu hatta Mesud'un telefon görüşmelerinin çözümünü yayımladı ancak örgüt iddiaları reddetti.
Gerilla taktiklerinin yanı sıra intihar saldırılarını da kullanan örgüt, siyasi ve dini nedenlerden sivilleri de hedef almaktan çekinmedi. Örneğin, örgüt 2009'da askerler tarafından sıklıkla kullanılan bir camiyi hedef aldı. Saldırıda 36 kişi öldü, 75'i de yaralandı.
Beytullah Mehsud'un 2009'da ABD'nin insansız hava araçlarıyla düzenlediği saldırıda öldü. Bunun üzerine Hakimullah Mehsud ve Valiur Rehman arasında liderlik çekişmesi başladı.
Liderlik konusunda örgütten çelişkili açıklamalar gelirken, Mehsud ve Rehman'ın liderliği geçici olarak birlikte sürdürecekleri yönünde açıklama yapıldı. Daha sonra şura meclisinin Hakimullah Mehsud'u liderliğe seçtiği açıklandı.
- Liderlik mücadelesi ve çözülme -
Hakimullah Mehsud döneminde, özellikle 2012'de örgütün düzenlediği intihar saldırılarında belirgin bir azalma görüldü.
Bu dönemde örgüt daha çok askeri hedeflere, devlet tesislerine ve tanınmış kişilere saldırılara ağırlık verdi. Hakimullah Mehsud, Aralık 2012'de yayınladığı görüntülü mesajla hükümete ateşkes ve barış teklifinde bulundu. Ancak sunduğu ön şartlar teklifin samimi bir barış arayışından çok taktiksel bir manevra olduğu şüphelerine yol açtı.
Rehman ve Mehsud, 2013'te ABD tarafından düzenlenen saldırılarda birkaç ay arayla öldürüldü. Bu durum örgütte yeni bir mücadele dalgası ortaya çıkardı. Şubat 2014'te Mevlana Ömer Kasmi, Ahrar-ul Hind adında yeni bir örgüt kurmak için örgütten ayrıldı. Onu, Han Seyid Sajna liderliğinde Güney Veziristan Taliban Hareketi adıyla yeni bir örgüt kuran Mehsud aşireti takip etti. Tehrik-i Taliban'ın kurucularından Mehsud aşireti lideri Sajna'nın ayrılma nedeni olarak Taliban hiyerarşisinin liderliğe Mehsud aşiretinden olmayan Molla Fazlullah'ın getirilmesi gösterildi.
Bu yılın ağustos ayında ise yedi aşiret bölgesinin dördü, aynı zamanda Tehrik-i Taliban'ın en güçlü komutanları, ayrılarak Tehrik-i Taliban'ı canlandıracağını söyledikleri Cemaatül Ahrar'ı kurduklarını açıkladı.
Bu sırada, Pakistan ordusu Kuzey Veziristan'da yerli ve yabancı Taliban militanlarına karşı "Zarb-e Azb" isimli operasyon başlattı. Haziran ayında başlayan operasyonda şimdiye kadar yaklaşık bin 500 militan etkisiz hale getirildi.
Bombalı saldırılar ve silahlı çatışmalarda 100'ü aşkın asker de yaşamını yitirdi.
- Barış görüşmeleri -
Pakistan hükümeti ile Tehrik-i Taliban arasında barış görüşmeleri yürütülmesi yönünde çabalar da zaman zaman gündeme geldi. Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, 29 Ocak'ta Ulusal Meclis'te yaptığı konuşmada, bu amaçla dört kişilik müzakere heyeti oluşturulduğunu belirtti.
Örgüt, bu adıma olumlu cevap vererek kendi heyetini açıkladı ancak kendisine yönelik operasyonların devam ettiği gerekçesiyle Haziran 2010'dan beri elinde tuttuğu 23 sınır muhafızını infaz ettiğini açıkladı.
Buna Peşaver'de düzenlediği bombalı saldırıda Binbaşı Jahanzeb Adnan'ın hayatını kaybetmesi eklenince müzakere süreci çöktü.
Örgütün sonraki dönemdeki en kanlı saldırısı ise dün Peşaver'deki okula düzenlenen baskın oldu.
Kaynak: AA
Örgütün kanlı baskını tüm dünyanın tepkisini çekti. Birçok ülke saldırıyı kınayarak, Pakistan yönetimine terörle mücadelesinde destek mesajı verdi.
Tehrik-i Taliban Pakistan (TTP) adıyla da bilinen Pakistan Taliban hareketi, uzun süredir Pakistan ordusunun hedefindeydi. Örgüt, hem iç çekişmeler hem de Pakistan ordusunun operasyonları sebebiyle son dönemde ciddi güç kaybı yaşıyordu.
Örgüt, hem organizasyon hem de yöntem açısından Afganistan'daki Taliban hareketinden ayrılsa da temelleri ABD'nin 2001'de Afganistan'a girmesine kadar uzanıyor. Afganistan'daki Sovyet işgali sonrasında merkezi hükümetin kontrolü sağlamakta yetersiz kalması Taliban hareketini ortaya çıkardı.
Molla Ömer'in liderliğindeki bu hareket her ne kadar Afganistan'a özgü olsa da Pakistan'daki medreselerden gelen savaşçıları da kabul etti. Özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından ABD ordusunun Afganistan'a girmesi üzerine Afganistan sınırındaki Veziristan bölgesinde Mehsud ve Vezir aşiretlerine mensup Peştunlar, ABD ve NATO askerleriyle savaşmak için Afganistan'a geçti.
Taliban rejiminin çökmesi üzerine Afganistan'a savaşmaya giden binlerce Pakistanlı, federal yapıyla yönetilen Aşiretler Bölgesi'ndeki yurtlarına geri döndüler. Bu kişilere NATO saldırıları sebebiyle Afganistan'da tutunamayan Taliban ve El Kaide yöneticileri de kendilerine eşlik etti. Devlet otoritesinin bulunmadığı bölge, bu yöneticilerin gizlenmesi için oldukça uygun bir ortam sunuyordu.
Başlangıçta para karşılığında aşiret yöneticilerinden himaye gören Taliban ve El Kaide unsurları, zamanla bölgede kamp ve karargah kurmaya ve bölge halkından militan devşirmeye başladı.
Yoksulluk ve işsizliğin yanı sıra Sovyet-Afgan savaşı döneminden kalan çatışma kültürünün de etkisiyle bu unsurlar kısa sürede bölgede kendi otoritelerini tesis etti.
Bölgede yaşanan gelişmeler Pakistan yönetiminin dikkatinden kaçmadı. ABD yönetiminin de baskısıyla 2002'de Pakistan ordusu Kuzey ve Güney Veziristan'a büyük bir operasyon düzenleyerek bölgeyi El Kaide unsurlarından temizlemeye çalıştı ancak operasyon başarılı olamadı. 2006'ya kadar devam eden süreçte bölgede yeni örgütler ortaya çıkmaya devam etti.
- Dönüm noktası Lal Mescidi olayı -
George W. Bush yönetiminin El Kaide ile mücadele etmesi konusunda Pakistan üzerindeki artan baskıları ve Taliban unsurlarının hükümete karşı saldırgan tutumlarını devam ettirmeleriyle giderek artan gerilim 2007'deki Lal (Kızıl) Mescidi olayıyla zirveye çıktı.
Lal Mescidi ve bitişiğindeki medreseyi kullanan Taliban unsurlarının şeriat talebiyle gösteri düzenlemesi ve kamu binalarına saldırması üzerine Pakistan ordusu dönemin Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in emriyle mescidi kuşattı. Müzakerelerin sonuç vermemesi üzerine başlayan çatışmalar sekiz gün sürdü ve 11 Temmuz'da Pakistan hükümeti mescidin Taliban'dan tamamen temizlendiği duyurdu. 154 militanın öldürüldüğü olay, Taliban ile Pakistan yönetimi arasındaki 10 aydır sürdürülen barış anlaşmasının da sonu oldu.
Olay sonrasında Taliban güçleri saldırılarını yeniden yoğunlaştırdı. Aralık ayına gelindiğinde ise 13 örgütün 40 üst düzey yöneticisi bir bildiri yayınlayarak Tehrik-i Taliban'ı kurduklarını ve emir olarak da Veziristanlı lider Beytullah Mehsud'u seçtiklerini duyurdu.
Kuruluş amaçları arasında Pakistan'da dine dayalı devlet kurmanın yanı sıra ABD ve NATO güçleriyle mücadeleye yer veren örgüt, Molla Ömer liderliğindeki Afganistan Talibanı ile birleşmeyi reddetti.
Pakistan hükümeti, 2007'de eski Başbakan Benazir Butto'nun yanı sıra 130 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırılardan Beytullah Mehsud'u sorumlu tuttu hatta Mesud'un telefon görüşmelerinin çözümünü yayımladı ancak örgüt iddiaları reddetti.
Gerilla taktiklerinin yanı sıra intihar saldırılarını da kullanan örgüt, siyasi ve dini nedenlerden sivilleri de hedef almaktan çekinmedi. Örneğin, örgüt 2009'da askerler tarafından sıklıkla kullanılan bir camiyi hedef aldı. Saldırıda 36 kişi öldü, 75'i de yaralandı.
Beytullah Mehsud'un 2009'da ABD'nin insansız hava araçlarıyla düzenlediği saldırıda öldü. Bunun üzerine Hakimullah Mehsud ve Valiur Rehman arasında liderlik çekişmesi başladı.
Liderlik konusunda örgütten çelişkili açıklamalar gelirken, Mehsud ve Rehman'ın liderliği geçici olarak birlikte sürdürecekleri yönünde açıklama yapıldı. Daha sonra şura meclisinin Hakimullah Mehsud'u liderliğe seçtiği açıklandı.
- Liderlik mücadelesi ve çözülme -
Hakimullah Mehsud döneminde, özellikle 2012'de örgütün düzenlediği intihar saldırılarında belirgin bir azalma görüldü.
Bu dönemde örgüt daha çok askeri hedeflere, devlet tesislerine ve tanınmış kişilere saldırılara ağırlık verdi. Hakimullah Mehsud, Aralık 2012'de yayınladığı görüntülü mesajla hükümete ateşkes ve barış teklifinde bulundu. Ancak sunduğu ön şartlar teklifin samimi bir barış arayışından çok taktiksel bir manevra olduğu şüphelerine yol açtı.
Rehman ve Mehsud, 2013'te ABD tarafından düzenlenen saldırılarda birkaç ay arayla öldürüldü. Bu durum örgütte yeni bir mücadele dalgası ortaya çıkardı. Şubat 2014'te Mevlana Ömer Kasmi, Ahrar-ul Hind adında yeni bir örgüt kurmak için örgütten ayrıldı. Onu, Han Seyid Sajna liderliğinde Güney Veziristan Taliban Hareketi adıyla yeni bir örgüt kuran Mehsud aşireti takip etti. Tehrik-i Taliban'ın kurucularından Mehsud aşireti lideri Sajna'nın ayrılma nedeni olarak Taliban hiyerarşisinin liderliğe Mehsud aşiretinden olmayan Molla Fazlullah'ın getirilmesi gösterildi.
Bu yılın ağustos ayında ise yedi aşiret bölgesinin dördü, aynı zamanda Tehrik-i Taliban'ın en güçlü komutanları, ayrılarak Tehrik-i Taliban'ı canlandıracağını söyledikleri Cemaatül Ahrar'ı kurduklarını açıkladı.
Bu sırada, Pakistan ordusu Kuzey Veziristan'da yerli ve yabancı Taliban militanlarına karşı "Zarb-e Azb" isimli operasyon başlattı. Haziran ayında başlayan operasyonda şimdiye kadar yaklaşık bin 500 militan etkisiz hale getirildi.
Bombalı saldırılar ve silahlı çatışmalarda 100'ü aşkın asker de yaşamını yitirdi.
- Barış görüşmeleri -
Pakistan hükümeti ile Tehrik-i Taliban arasında barış görüşmeleri yürütülmesi yönünde çabalar da zaman zaman gündeme geldi. Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, 29 Ocak'ta Ulusal Meclis'te yaptığı konuşmada, bu amaçla dört kişilik müzakere heyeti oluşturulduğunu belirtti.
Örgüt, bu adıma olumlu cevap vererek kendi heyetini açıkladı ancak kendisine yönelik operasyonların devam ettiği gerekçesiyle Haziran 2010'dan beri elinde tuttuğu 23 sınır muhafızını infaz ettiğini açıkladı.
Buna Peşaver'de düzenlediği bombalı saldırıda Binbaşı Jahanzeb Adnan'ın hayatını kaybetmesi eklenince müzakere süreci çöktü.
Örgütün sonraki dönemdeki en kanlı saldırısı ise dün Peşaver'deki okula düzenlenen baskın oldu.