Atanamayınca Ayakkabı Boyacısı Oldu

Yüksekova ilçesinde yaşayan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu Recep Gürdal, göreve atanamayınca ayakkabı boyacılığı yapıp ailesinin geçimini sağlıyor.

Dağlıca köyünden 1993 yılında göç ederek Yüksekova'ya yerleşen Gürdal ailesinin en büyük çocuğu olan Recep Gürdal, 7 yaşında Türkçe öğrendi.
Dar gelirli ailesinin geçimini sağlamak için bir taraftan ayakkabı boyacılığı yapan bir taraftan da eğitimine devam eden Gürdal, liseyi bitirdikten sonra İnönü Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne yerleşti.
Dört yıl önce üniversiteden mezun olup ailesinin yanına dönen Gürdal, KPSS'de başarılı olamayınca ücretli öğretmenlik yapmaya başladı.

Bir yıl süreyle görevlendirildiği köy okulunda ücretli öğretmenlik yapan Gürdal, aldığı ücretin düşük olması nedeniyle çareyi ayakkabı boyacılığında buldu.
Yaklaşık üç yıldır ayakkabı boyacılığı yaptığı ilçede "diplomalı boyacı" olarak tanınan Gürdal, AA muhabirine, çocukluğundan bu yana sürekli zorluklarla mücadele ettiğini anlattı.
Gürdal, öğretmen olmayı çok istediğini ancak 4 yıldır atanamadığını bildirerek, kendi hayatından çok kardeşlerini düşündüğü için ayakkabı boyacılığı yaptığını söyledi.

Kendisini, Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" isimli eserindeki isimsiz kahramana benzettiğini vurgulayan Gürdal, tüm sıkıntılara ve içinde bulunduğu imkansızlıklara rağmen ailesiyle yaşamaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.

Gürdal, eğitimini almasına rağmen KPSS'den iyi bir puan alamadığı için atanamadığını ancak bunun da dünyanın sonu olmadığını kaydederek, şöyle konuştu:
"Geçinebilmek için kendimize iyi pencere açmamız gerekiyor. Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Ben de bunu yaptım. İnsanoğlu güçlü bir varlık. Atanmayınca hayat bitmiyor. Bu nedenle ailem ve en önemlisi kardeşlerimin eğitimi için ayakkabı boyayarak hayata tutunmaya çalışıyorum. Asla gururum incinmedi ve rencide olmadım. Makam, mevki sahibi olmak gibi hayalim yok. Hiçbir zaman da böyle düşünmedim. Hz. Ebubekir halife olduğu dönemde çarşıya, pazara giderek eşya satardı. Paltosunda 25 yama vardı ve asla 'halifeyim pazarda eşya satamam' demedi. Bugün ben de öğretmen olarak boyacılık yapıyorsam bu hor görülmemeli. Mesleğimle gurur duyuyorum. Ayakkabı boyayarak 11 kişilik ailemin geçimini sağlıyorum. İki kardeşimi de üniversitede okutuyorum. Hayatım iyisiyle kötüsüyle devam ediyor."
Öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu ve en önemli görevlerdeki insanların da bir öğretmen tarafından eğitildiğini vurgulayan Gürdal, "Gönül isterdi ki ben de öğretmen olayım. Bu şu an içi olmadı ama olmayacak anlamı taşımıyor. Öğrencilerime anlatmak istediğim binlerce güzel düşüncem var. Bunların çürümesini istemiyorum" ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA