Havran'ın Saklı Tarihi Gün Yüzüne Çıkıyor
Havran Belediye Başkanı Emin Ersoy, ilçenin kültürü ve tarihiyle ilgili resim, görüntü ne varsa arşivleyerek sergileyeceklerini belirtti.
Ersoy, yaptığı açıklamada, "1873'te bucak olan, Havran 1 Nisan 1957 yılında 7033 sayılı kanunu ile ilçe oldu. Bu kanuna binaen 1959 yılında ilçe teşkilatı kurulmuştur. 26 köy, ilçeye bağlıdır. İlçenin sanayisi tarıma dayalı olup, zeytin ürünleri ve sofralık zeytin alanında Ant Gıda( Fora Zeytincilik) firması büyük bir yatırım yapmış olup, önemli ölçüde zeytin üretimi yapmaktadır. Dünyanın en modern ve büyük zeytin işleme fabrikası özelliğini taşımaktadır” dedi.
İlçe merkezinde yörenin zeytinlerden yüksek kaliteli zeytinyağını çıkartan 12 adet zeytinyağı fabrikası bulunduğuna dikkat çeken Ersoy, “2 adet prina fabrikası ve zeytinyağı fabrikalarında tamamen alınamayan yağlar benzol ile yıkama tekniği ile düşük evsafta zeytinyağı olarak elde edilmektedir. 1 adet çiçek yağı fabrikası ham çiçek yağını işleyerek iç pazara sunmaktadır.1 adet pamuk çekirdeği yağı ve kanola yağı işleme fabrikası ile 2 adet ağır yağların rafine olduğu fabrika bulunmaktadır. Toplam arazinin ancak yüzde 24’ü tarım arazisi olmasına rağmen Havran tipik bir tarım ilçesidir. Tarım arazilerinin en büyüğü zeytinlik arazilerdir” ifadelerini kullandı.
Havran’ı her yönüyle marka yapmak istediklerini söyleyen Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlçemizde 15 ila 20 yıldır hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi de 6 adet mandıra ile körfez ve çevre illere hizmet sunulmaktadır. İlçe çok eski uygarlıklara yerleşim merkezliği yaptığı için Antik Mysia, Truva, Tehebe, Lyrnessos, Pers, İskender ve Helenistik devri, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemi Antik Kalıntılara, Türk- İslam dönemi yapılara, tarihi çeşmelere, anıt yapı ve meskenlere sahiptir. Şifalı Derman Kaplıcalarına, yeşilliği ile göz kamaştıran Hanlar, Eybek kışlası ve Serhat mesire yerlerine sahiptir. Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasında büyük katkısı bulunan ve 276 kg. top mermisini kaldıran Koca Seyit Onbaşı ile yine bu savaşta kahramanca mücadele eden Ömer Çavuş Havranlıdır. İnboğazı mağarasında yapılan kazılarda Bakır Çağı ve Cilalı Taş Devri ne ait buluntular elde edilmiştir. Bunun dışında çok eski bir yerleşim yeri olan, Havran’nın bilinen ilk ahalileri Lelegler ve Pelasglar’dır.Troya savaşında geçen kent Tebai antik kenti bu ilçe sınırları içindedir. Tebai'den sonra bölgede önem kazanan bir diğer kent ise Aureline dir. Antik dönemde Havranın adının “Aureline” altın ülkesi olarak anıldığı söylenir. Altının simgesi olan Au, Latince “ Avrum“ dan gelmektedir. Havran isminin zamanla Aureline’ den ‘Altın ülkesinden gelme’ ihtimali de oldukça yüksektir. Özellikle Küçükkuyu, Havran köyü civarındaki altın yatakları çok eski zamanlardan beri işletilmiştir.
M.Ö.546 ‘da Lidya Devleti, Persler tarafından yıkılınca Havran Bölgesi de Pers egemenliğine girdi. M.Ö. 334 ilkbaharında Makedonyalı İskender ile Persler arasındaki savaştan galip çıkan İskender tüm Misya bölgesi ‘nin(Uludağ ile Kaz Dağları arasındaki bölge) hakimi oldu. M.Ö. 283 yılında kurulan Bergama Krallığı, bu bölgede hakimiyet kurdu sonrada Roma İmparatorluğu egemenliğine girdi. 1175 de Eskişehir Ovası’nda toplanan 100.000 Türkmen hiçbir sultandan emir almadan Muğla, Denizli, Bergama ve Edremit havalisine gelerek kıyı kentlerine yerleştiler. Bölgedeki dağlardan birine adı verilen Eybek Bey de bu akının içinde yer almıştır. 1280 de Danişmend soyundan geldiği için bölgedeki Türkmenler tarafından büyük hürmet gösterilen Karesi Bey, kısa sürede bölgede hakimiyet kurdu. Böylece bölge kesin olarak Türklerin eline geçti. 1402 Ankara Savaşında Osmanlı ordusu yenilip geri çekilince Timur’un askerleri Bursa’ya girerek hazineye el koydu. Kazdağları’na saklanan Osmanlı askerlerini ele geçirmeye çalışan Timur’un torunlarından Şeyh Nurettin Mahmut emrindeki orduyla, bunları izleyip Havran’a geldi. Ele geçiremeyince de yıllardır barış içinde yaşayan ve zenginleşen Havran ve çevresini talan edip, yakıp yıktılar. Tahribat öylesine büyüktü ki, 1890’lara kadar Osmanlı belgelerinde Havran bölgesi; “Viraneli” kaydolundu. Daha sonraları onarılarak güzelleştirilen şehre ‘Huriler Diyarı’ anlamına gelen "Havran" ismi verilmiştir. Osmanlı döneminde Havran Bölgesi, Edremit kadılığına bağlı büyükçe bir karye durumunda kalmıştır. I.Dünya Savaşı sonrası Milli Mücadelede Havranlılar, Edremit Kuvâ-yi Milliye Teşkilatına bağlı olarak kurulan Havran Heyeti ile yer almış, Havran bölüğü ile Ayvalık cephesinde 172. Alay Komutanı Ali Çetinkaya komutasında diğer körfez halkı ile birlikte düşmana karşı mücadele etmişlerdir. Buna rağmen 30 Haziran- 1 Temmuz 1919 gecesi Havran’a giren Yunan birlikleri, 6 Eylül 1922’ de Balıkesir’ i kurtaran Milli Müfrezenin Balya üzerinden körfez bölgesine hareket eden bir kolu tarafından 8 Eylül 1922’ de düşman işgalinden kurtulmuştur”.
Ersoy, böylesi önemli değerlere sahip bir ilçenin gün yüzüne çıkması için ne gerekiyorsa yapacaklarını sözlerine ekledi.