İrak ve Suriye Tezkeresi, Tbmm Genel Kurulu'nda
AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, "Bu şekilde devam ettiği takdirde yarın çok daha kuvvetli bir IŞİD'in kapımıza dayanması kaçınılmaz olacaktır" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, Irak ve Suriye Tezkeresi görüşmelerinde AK Parti Grubu adına konuşan İşler, Irak ve Suriye'de yaşanan kaos ve istikrarsızlık ortamının yarattığı sorunları Türkiye'nin her geçen gün daha fazla hissettiğini söyledi.
Özellikle güney kara sınırları boyunca Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik risk ve tehditlerin, son dönemde yaşanan gelişmeler sonucunda ciddi şekilde arttığını anlatan İşler, Suriye'deki şiddet sarmalının derinleştiğini, rejim kaynaklı tehditlerin doğurduğu risklerin gerek bölgesel gerek uluslararası barış, güvenlik ve istikrarı açıkça tehdit eder noktaya geldiğini, Türkiye'nin başından beri bu gidişatın varacağı nokta konusunda gerekli uyarı ve ikazlarda bulunduğunu kaydetti.
"Hiç kuşkusuz Suriye'de süregiden kaos, istikrarsızlık ve yıkımın yegane sorumlusu rejimdir. Uluslararası toplumun ataletinden yararlanan rejim, halkın meşru talep ve beklentilerini şiddet yoluyla bastırmaya devam etmektedir" diyen İşler, ülkedeki şiddet sarmalının bugüne kadar 200 binden fazla can kaybına, 6,5 milyon kişinin ülke içinde yerlerinden edilmesine, 3 milyon insanının komşu ülkelere sığınmasına ve 150 milyar dolara ulaşan ekonomik tahribata ulaştığını söyledi.
Türkiye'nin 1,3 milyon Suriyeliye evsahipliği yaptığını, yapılan harcamaların 3,5 milyar dolara ulaştığını, Suriye kaynaklı saldırılarda 82 vatandaşın hayatını kaybettiğini belirten İşler, özellikle sınır hattındakilerin son bir haftadan beri Suriye'nin kuzeyindeki çatışmalardan mağdur olduğunu söyledi.
İşler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşanan tüm bu gelişmeler karşısında elbette topraklarımızı ve vatandaşlarımızı korumak doğal hakkımızdır. Bölgemizdeki varlığından şikayet ettiğimiz IŞİD tehdidin en en büyük sorumlusu Suriye rejimidir. Suriye rejimi, halkına karşı giriştiği savaşı maniple etmek için bölgede varolan terör örgütlerini kullanmaktan geri durmamış, bununla yetinmeyerek IŞİD gibi yeni bir terör örgütünü besleyip, büyütmüş, kendi gücüyle bastıramadığı muhalefeti kırdırmak için palazlandırmış, böylece zulüm, kan ve gözyaşı üzerine kurduğu dikta yönetimini devam ettirmek istemiştir. Bizzat rejim tarafından Suriye, terörün ve teröristlerin yuvasına dönüştürülmüştür. Son yaşanan gelişmeleri de hesaba katarak ulusal sınırlarımız etrafındaki tüm tedbirleri almalıyız. Suriye ve rejim kaynaklı risk ve tehditler bertaraf edilmedikçe ulusal güvenliğimiz tesis edilemeyecektir. Uluslararası toplumun Suriye'deki ihtilafın ne kadar büyük sorun haline dönüştüğünü anlayabildiğini memnuniyetle görüyoruz. Suriye kaynaklı risk, tehdit ve istikrarsızlıkla mücadele bağlamında, bu tehditler ile sınırımız arasında güvenli alan tesis edilmesi ihtiyacı, artık kaçınılmaz olmuştur. Böyle güvenli alanda, Suriye tarafından kaçan kardeşlerimiz barındırılacak ve her türlü ihtiyaçları topraklarında karşılanacaktır. Güvenli bölgenin kurulamamasının sonucunda, şu ana kadar 1,5 milyon insan ülkemize göçetmek zorunda kalmıştır. Ülkemiz son iki hafta içinde çatışmadan kaçan 160 binden fazla Suriyeliye kapısını açmıştır. Böyle güvenli alan, Suriye'deki çatışmalardan kaçan kardeşlerimize kendi topraklarında nefes alma imkanı sunacaktır. Hem IŞİD hem de rejime karşı sahada yürütülecek mücadele bağlamında böyle bir alan gerekli olacak. Ülkemiz bu konuda uluslararası alanda yapılacak işbirliğine gereken katkıyı sunacaktır."
IŞİD'in Süleyman Şah Saygı Karakolu bölgesindeki mevcudiyetinin sadece karakola değil, karakoldaki askeri personelin güvenliği açısından da kaygıları artırdığını belirten İşler, orayı korumanın Türk Hükümeti'nin asli görevi olduğunu, Türkiye'nin bu sorumluluğun gereğini yerine getirmede hiçbir tereddüt göstermeyeceğini söyledi.
-"IŞİD saldırıları bizi de kaygılandırmaktadır"
İşler, Irak işgali sonrasında kurulan hükümetlerin izledikleri mezhepçi ve ötekileştirici politikaların bütün dostane ikazlarına rağmen ısrarla sürdürüldüğünü, IŞİD terör örgütünün bu politikaların tabii sonucu olduğunu vurguladı. IŞİD saldırılarının dünya gibi kendilerini de kaygılandırdığını anlatan İşler, Türkiye'nun bu gelişmelerin sonuçlarının doğrudan muhatabı olduğunu kaydetti.
"Bölgede olup bitenlere gözlerimizi kapatmamız beklenmemelidir" diyen İşler, şimdiden IŞİD mezalimi nedeniyle Türkiye'nin artan göç baskısı altında kaldığını, benzer şekilde sınırlardaki çatışmaların etkisinin hissedildiğini vurguladı.
İşler, "Bu şekilde devam ettiği takdirde yarın çok daha kuvvetli bir IŞİD'in kapımıza dayanması kaçınılmaz olacaktır. Bugün IŞİD faaliyetlerine karşı önlem alınmadığı takdirde, Irak'ta güvenlik bunalımı kalıcı hale gelecektir. Eğer Irak'taki mezalime seyirci kalırsak yalnız bugün akan kanın değil,yarın akacak kanın da hesabını tarih bizden soracaktır. IŞİD'in kabul edilemez faaliyetleri yalnızca sınırlarımızı tehdit etmekle kalmamakta, barış dini olan İslamiyeti ve hoşgörüyü temel ilke etmiş olan medeniyetimizi de lekelemektedir. IŞİD cinayetlerine seyirci kalmak, kutsal değerlere inananlar için de kabul edilemez bir durumdur" diye konuştu.
IŞİD'in ilk günden itibaren öncelikli olarak Türkmenleri ve yaşadıkları bölgeleri hedef aldığını kaydeden İşler,"IŞİD mezalimine hayat hakkı tanıdığımız takdirde, Irak'ın kuzeyindeki demografik yapı Türkmenler ve ülkemize müzahir topluluklar aleyhine değişme riski taşımaktadır. Bu saldırılar, Türkmen kardeşlerimiz arasında bugüne kadar mevcut olmayan Şii-Sünni ayırımı oluşturma riski de barındırmaktadır" dedi.
Emrullah İşler, gelinen noktada ortak uluslararası anlayışın oluşmasından memnuniyet duyduklarını belirterek, terörü ortadan kaldırmak için onu yaratan etkenlerin bertaraf edilmesi, önleyici tedbirlerin alınması, "bataklığın kurutulması"nın önem taşıdığını vurguladı. İşler; "IŞİD'i ortaya çıkaran etkenler siyasi niteliktedir, çözümün de siyasi nitelikte olması icabetmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Yapılan insani yardımla ilgili de bilgi veren İşler, "Irak ve Suriyeli kardeşlerimizin barışı, refahı ve istikrarı bugün bizim elimizdedir. Bu tarihin bizim omuzlarımıza yüklediği bir sorumluluktur. Günü geldiğinde de bu sorumluluğun gereği olarak tarihi ve vicdan mahkemesinde hep birlikte hesap vereceğiz" dedi.
-"IŞİD'i doğuran Suriye bataklığıdır"
İşler, bazı eleştiriler yapıldığına işaret ederek, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını sürekli ifade etmelerine karşılık eleştirilerin tekrarlandığını söyledi.
Tezkere'nin IŞİD'e karşı değil, Suriye rejimine karşı olduğunun ifade edildiğini hatırlatan İşler, PKK ve IŞİD'in adının zikredildiğini söyledi.
"IŞİD'i doğuran bataklık, Suriye bataklığıdır. Biz Suriye'de bu bataklığın oluşmaması için elimizden gelen gayreti gösterdik" diyen İşler, kurulan iyi ilişkilerden hareketle altı ay görüşmeler yaptıklarını, tavsiyelerde ve telkinlerde bulunduklarını anlattı.
İşler, "Bizim telkinlerimize uymayanlar, o gün yalanla dolanla bu politikalarını yürüteceklerini sananların sonunun ne hale geldiğini hep birlikte görüyoruz. Suriye'nin, ırak'ın geldiği nokta ortada. Yalanla politika yürütenlerin akıbetini hep birlikte görüyoruz, yalan politikacıların da ülkelerini ne hale getirdiklerini birlikte görüyoruz. Biz her zaman bölgede demokrasiden yana olduğumuzu yüksek sesle, gür edayla söyledik. İnsan hakları, barış,huzur ve refahtan yana olduğumuzu söyledik. Bu doğrultuda Arap baharı başladığında halkın meşru taleplerine kulak verilmesini, bölgede demokrasiye geçilmesinin gereğini ifade ettik. Bu politikanın neresi yanlış? Biz bunu yaparken birileri, özellikle bölgedeki bazı ülke ve uluslararası güçler Arap halkının demokrasi talebini onlara çok görenler bu ülkeleri cehenneme dönüştürdüler" diye konuştu.
Muhalefetin iktidarın ak dediğine kara dediğini savunan İşler, "Bugün tarihi bir gün. Bu Tezkere, Türkiye'nin geleceğinde önemli bir dönüm noktası olacak. Siz hayır diyorsunuz. Bunun hesabını gelecek nesillere veremeyeceksiniz. Türkiye'nin etrafı ateş çemberine dönmüştür. Uçağımız düşürüldüğünde Sayın Kılıçdaroğlu 'niye müdahale etmiyorsunuz, neden saldırmıyorsunuz' demedi mi? Şimdi Türkiye'nin maceraperest politikalar izlediğini söylüyorlar. Biz maceraperest olsaydık, uçak düşürüldüğünde gerekli macereya kalkardık ama aklıselimle hareket ediyoruz" diyerek konuşmasını tamamladı.
-"Konu önemsiz mi?"
Öte yandan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, görüşmeler sürerken söz alarak, 1 Mart tezkere oturumunda dönemin Başbakanı Abdullah Gül'ün Hükümet sırasında oturduğunu belirterek, "1 Mart ile bugünkü tezkerenin içerik olarak hiçbir farkı yoktur. Sonrasında ise Erdoğan muhalefet temsilcileri konuşurken Genel Kurul'da bulunmamamayı adet haline getirdi. Başbakan Davutoğlu gelmeyecek mi, konu bu kadar önemsiz mi? Mehmetçik savaşa sevkedilirken, Türkiye'nin başı derde sokulurken Genel Kurul'da bulunmayı gereksiz mi görüyor yoksa Erdoğan gibi muhalefet konuştuktan sonra mı gelecek" dedi.
Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Hamzaçebi'ye, "Benim bu konuda yapabilecek bir şeyim yok. Umarım cevap verecek vardır" karşılığını verdi.
Hamzaçebi, Emrullah İşler'in konuşmasından sonra, daha önce bulundukları noktada olduklarını belirterek, "Sizin niyetiniz IŞİD ile mücadele etmek değil. Sizin niyetiniz Esad ile daha önce göremediğiniz hesabı görmektir. IŞİD konusunda hangi ülkenin ne yaptığına dair bir broşür hazırladık, size de gönderelim. Kara harekatı yapan tek ülke yok. IŞİD'i besleyip büyüten, bu hala getiren sizin hükümetiniz" diye konuştu.
Kaynak: AA
Özellikle güney kara sınırları boyunca Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik risk ve tehditlerin, son dönemde yaşanan gelişmeler sonucunda ciddi şekilde arttığını anlatan İşler, Suriye'deki şiddet sarmalının derinleştiğini, rejim kaynaklı tehditlerin doğurduğu risklerin gerek bölgesel gerek uluslararası barış, güvenlik ve istikrarı açıkça tehdit eder noktaya geldiğini, Türkiye'nin başından beri bu gidişatın varacağı nokta konusunda gerekli uyarı ve ikazlarda bulunduğunu kaydetti.
"Hiç kuşkusuz Suriye'de süregiden kaos, istikrarsızlık ve yıkımın yegane sorumlusu rejimdir. Uluslararası toplumun ataletinden yararlanan rejim, halkın meşru talep ve beklentilerini şiddet yoluyla bastırmaya devam etmektedir" diyen İşler, ülkedeki şiddet sarmalının bugüne kadar 200 binden fazla can kaybına, 6,5 milyon kişinin ülke içinde yerlerinden edilmesine, 3 milyon insanının komşu ülkelere sığınmasına ve 150 milyar dolara ulaşan ekonomik tahribata ulaştığını söyledi.
Türkiye'nin 1,3 milyon Suriyeliye evsahipliği yaptığını, yapılan harcamaların 3,5 milyar dolara ulaştığını, Suriye kaynaklı saldırılarda 82 vatandaşın hayatını kaybettiğini belirten İşler, özellikle sınır hattındakilerin son bir haftadan beri Suriye'nin kuzeyindeki çatışmalardan mağdur olduğunu söyledi.
İşler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşanan tüm bu gelişmeler karşısında elbette topraklarımızı ve vatandaşlarımızı korumak doğal hakkımızdır. Bölgemizdeki varlığından şikayet ettiğimiz IŞİD tehdidin en en büyük sorumlusu Suriye rejimidir. Suriye rejimi, halkına karşı giriştiği savaşı maniple etmek için bölgede varolan terör örgütlerini kullanmaktan geri durmamış, bununla yetinmeyerek IŞİD gibi yeni bir terör örgütünü besleyip, büyütmüş, kendi gücüyle bastıramadığı muhalefeti kırdırmak için palazlandırmış, böylece zulüm, kan ve gözyaşı üzerine kurduğu dikta yönetimini devam ettirmek istemiştir. Bizzat rejim tarafından Suriye, terörün ve teröristlerin yuvasına dönüştürülmüştür. Son yaşanan gelişmeleri de hesaba katarak ulusal sınırlarımız etrafındaki tüm tedbirleri almalıyız. Suriye ve rejim kaynaklı risk ve tehditler bertaraf edilmedikçe ulusal güvenliğimiz tesis edilemeyecektir. Uluslararası toplumun Suriye'deki ihtilafın ne kadar büyük sorun haline dönüştüğünü anlayabildiğini memnuniyetle görüyoruz. Suriye kaynaklı risk, tehdit ve istikrarsızlıkla mücadele bağlamında, bu tehditler ile sınırımız arasında güvenli alan tesis edilmesi ihtiyacı, artık kaçınılmaz olmuştur. Böyle güvenli alanda, Suriye tarafından kaçan kardeşlerimiz barındırılacak ve her türlü ihtiyaçları topraklarında karşılanacaktır. Güvenli bölgenin kurulamamasının sonucunda, şu ana kadar 1,5 milyon insan ülkemize göçetmek zorunda kalmıştır. Ülkemiz son iki hafta içinde çatışmadan kaçan 160 binden fazla Suriyeliye kapısını açmıştır. Böyle güvenli alan, Suriye'deki çatışmalardan kaçan kardeşlerimize kendi topraklarında nefes alma imkanı sunacaktır. Hem IŞİD hem de rejime karşı sahada yürütülecek mücadele bağlamında böyle bir alan gerekli olacak. Ülkemiz bu konuda uluslararası alanda yapılacak işbirliğine gereken katkıyı sunacaktır."
IŞİD'in Süleyman Şah Saygı Karakolu bölgesindeki mevcudiyetinin sadece karakola değil, karakoldaki askeri personelin güvenliği açısından da kaygıları artırdığını belirten İşler, orayı korumanın Türk Hükümeti'nin asli görevi olduğunu, Türkiye'nin bu sorumluluğun gereğini yerine getirmede hiçbir tereddüt göstermeyeceğini söyledi.
-"IŞİD saldırıları bizi de kaygılandırmaktadır"
İşler, Irak işgali sonrasında kurulan hükümetlerin izledikleri mezhepçi ve ötekileştirici politikaların bütün dostane ikazlarına rağmen ısrarla sürdürüldüğünü, IŞİD terör örgütünün bu politikaların tabii sonucu olduğunu vurguladı. IŞİD saldırılarının dünya gibi kendilerini de kaygılandırdığını anlatan İşler, Türkiye'nun bu gelişmelerin sonuçlarının doğrudan muhatabı olduğunu kaydetti.
"Bölgede olup bitenlere gözlerimizi kapatmamız beklenmemelidir" diyen İşler, şimdiden IŞİD mezalimi nedeniyle Türkiye'nin artan göç baskısı altında kaldığını, benzer şekilde sınırlardaki çatışmaların etkisinin hissedildiğini vurguladı.
İşler, "Bu şekilde devam ettiği takdirde yarın çok daha kuvvetli bir IŞİD'in kapımıza dayanması kaçınılmaz olacaktır. Bugün IŞİD faaliyetlerine karşı önlem alınmadığı takdirde, Irak'ta güvenlik bunalımı kalıcı hale gelecektir. Eğer Irak'taki mezalime seyirci kalırsak yalnız bugün akan kanın değil,yarın akacak kanın da hesabını tarih bizden soracaktır. IŞİD'in kabul edilemez faaliyetleri yalnızca sınırlarımızı tehdit etmekle kalmamakta, barış dini olan İslamiyeti ve hoşgörüyü temel ilke etmiş olan medeniyetimizi de lekelemektedir. IŞİD cinayetlerine seyirci kalmak, kutsal değerlere inananlar için de kabul edilemez bir durumdur" diye konuştu.
IŞİD'in ilk günden itibaren öncelikli olarak Türkmenleri ve yaşadıkları bölgeleri hedef aldığını kaydeden İşler,"IŞİD mezalimine hayat hakkı tanıdığımız takdirde, Irak'ın kuzeyindeki demografik yapı Türkmenler ve ülkemize müzahir topluluklar aleyhine değişme riski taşımaktadır. Bu saldırılar, Türkmen kardeşlerimiz arasında bugüne kadar mevcut olmayan Şii-Sünni ayırımı oluşturma riski de barındırmaktadır" dedi.
Emrullah İşler, gelinen noktada ortak uluslararası anlayışın oluşmasından memnuniyet duyduklarını belirterek, terörü ortadan kaldırmak için onu yaratan etkenlerin bertaraf edilmesi, önleyici tedbirlerin alınması, "bataklığın kurutulması"nın önem taşıdığını vurguladı. İşler; "IŞİD'i ortaya çıkaran etkenler siyasi niteliktedir, çözümün de siyasi nitelikte olması icabetmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Yapılan insani yardımla ilgili de bilgi veren İşler, "Irak ve Suriyeli kardeşlerimizin barışı, refahı ve istikrarı bugün bizim elimizdedir. Bu tarihin bizim omuzlarımıza yüklediği bir sorumluluktur. Günü geldiğinde de bu sorumluluğun gereği olarak tarihi ve vicdan mahkemesinde hep birlikte hesap vereceğiz" dedi.
-"IŞİD'i doğuran Suriye bataklığıdır"
İşler, bazı eleştiriler yapıldığına işaret ederek, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını sürekli ifade etmelerine karşılık eleştirilerin tekrarlandığını söyledi.
Tezkere'nin IŞİD'e karşı değil, Suriye rejimine karşı olduğunun ifade edildiğini hatırlatan İşler, PKK ve IŞİD'in adının zikredildiğini söyledi.
"IŞİD'i doğuran bataklık, Suriye bataklığıdır. Biz Suriye'de bu bataklığın oluşmaması için elimizden gelen gayreti gösterdik" diyen İşler, kurulan iyi ilişkilerden hareketle altı ay görüşmeler yaptıklarını, tavsiyelerde ve telkinlerde bulunduklarını anlattı.
İşler, "Bizim telkinlerimize uymayanlar, o gün yalanla dolanla bu politikalarını yürüteceklerini sananların sonunun ne hale geldiğini hep birlikte görüyoruz. Suriye'nin, ırak'ın geldiği nokta ortada. Yalanla politika yürütenlerin akıbetini hep birlikte görüyoruz, yalan politikacıların da ülkelerini ne hale getirdiklerini birlikte görüyoruz. Biz her zaman bölgede demokrasiden yana olduğumuzu yüksek sesle, gür edayla söyledik. İnsan hakları, barış,huzur ve refahtan yana olduğumuzu söyledik. Bu doğrultuda Arap baharı başladığında halkın meşru taleplerine kulak verilmesini, bölgede demokrasiye geçilmesinin gereğini ifade ettik. Bu politikanın neresi yanlış? Biz bunu yaparken birileri, özellikle bölgedeki bazı ülke ve uluslararası güçler Arap halkının demokrasi talebini onlara çok görenler bu ülkeleri cehenneme dönüştürdüler" diye konuştu.
Muhalefetin iktidarın ak dediğine kara dediğini savunan İşler, "Bugün tarihi bir gün. Bu Tezkere, Türkiye'nin geleceğinde önemli bir dönüm noktası olacak. Siz hayır diyorsunuz. Bunun hesabını gelecek nesillere veremeyeceksiniz. Türkiye'nin etrafı ateş çemberine dönmüştür. Uçağımız düşürüldüğünde Sayın Kılıçdaroğlu 'niye müdahale etmiyorsunuz, neden saldırmıyorsunuz' demedi mi? Şimdi Türkiye'nin maceraperest politikalar izlediğini söylüyorlar. Biz maceraperest olsaydık, uçak düşürüldüğünde gerekli macereya kalkardık ama aklıselimle hareket ediyoruz" diyerek konuşmasını tamamladı.
-"Konu önemsiz mi?"
Öte yandan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, görüşmeler sürerken söz alarak, 1 Mart tezkere oturumunda dönemin Başbakanı Abdullah Gül'ün Hükümet sırasında oturduğunu belirterek, "1 Mart ile bugünkü tezkerenin içerik olarak hiçbir farkı yoktur. Sonrasında ise Erdoğan muhalefet temsilcileri konuşurken Genel Kurul'da bulunmamamayı adet haline getirdi. Başbakan Davutoğlu gelmeyecek mi, konu bu kadar önemsiz mi? Mehmetçik savaşa sevkedilirken, Türkiye'nin başı derde sokulurken Genel Kurul'da bulunmayı gereksiz mi görüyor yoksa Erdoğan gibi muhalefet konuştuktan sonra mı gelecek" dedi.
Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Hamzaçebi'ye, "Benim bu konuda yapabilecek bir şeyim yok. Umarım cevap verecek vardır" karşılığını verdi.
Hamzaçebi, Emrullah İşler'in konuşmasından sonra, daha önce bulundukları noktada olduklarını belirterek, "Sizin niyetiniz IŞİD ile mücadele etmek değil. Sizin niyetiniz Esad ile daha önce göremediğiniz hesabı görmektir. IŞİD konusunda hangi ülkenin ne yaptığına dair bir broşür hazırladık, size de gönderelim. Kara harekatı yapan tek ülke yok. IŞİD'i besleyip büyüten, bu hala getiren sizin hükümetiniz" diye konuştu.