Şamil Tayyar'dan Son Söz'e özel çok önemli açıklamalar

Şamil Tayyar ‘Son Söz’ programında çok çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Şamil Tayyar'dan Son Söz'e özel çok önemli açıklamalar
Her Salı saat 23.00'da Beyaz TV ekranlarında yayınlanan Erkan Tan'ın moderatörlüğünü yaptığı'Son Söz' isimli programda AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar çok önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Şamil Tayyar'ın konuşmasından satır başları:

‘Sistem milletvekillerine askerdeki gibi ot yolduruyor'
Mevcut milletvekili ile ilgili değerlendirme yapan Tayyar, “Bazen hükümetler tasarı olarak değil kanun teklifi olarak getirilmesini yararlı olarak bulurlar. O nedenle bir milletvekili hazırlanmış bir metine imza atar. Arkasından diğerleri de bu metni imzalar. Aslında o da bir kanun tasarısıdır. HSYK da bir kanun tasarısıdır. 4+4 ile ilgili metinde bir kanun tasarısıdır. Her ne kadar teorik olarak baktığınızda kanun teklifi gibi gözükse de. Şimdi herkes elini vicdanına koysun. Hangi iktidar partisinin kaç tane kanun teklifi var? Yok. Ben 2 tane kanun teklifi verdim işe yaramadığını gördüm. Bir daha niye vereyim? Çünkü bir anlamı yok. Bazen grup yönetiminden hazırlarlar metinleri milletvekilleri imzalar ve verir. Sistem milletvekilini itibarsızlaştırmış milletvekilinin bir anlamı yok. Milletvekillerine sistem meşgul olsun diye askerdeki gibi ot yolduruyor.” dedi.

‘Memleketi siyasiler değil bürokratlar yönetiyor'
Türkiye'de hala bürokratik vesayet var. Çok ciddi bir şekilde bunu söylüyorum. Siyasetçiler ülkeyi yönettiklerini sanıyorlar ama ülkeyi bürokratlar yönetiyor çok açık…

‘Başbakan diktatör heveslisi olsaydı şu anki sistemi savunurdu'
Yetki bakımından Sayın Başbakan, Obama'dan çok daha güçlüdür. Eğer Sayın Başbakan diktatör heveslisi olsa sana yemin ederek söylüyorum başkanlık sistemini değil şimdiki sistemi savunur…

‘Birileri yanlış şeyler yaparsa buna evet diyemeyiz'
Fethullah Gülen'in önemli bir din adamı olduğunu belirten Tayyar, “Hizmetlerine rağmen birileri kalkıp bir siyasi operasyona kalkışıyorsa buna biz evet diyemeyiz.” dedi.

‘Neocon Çetesi Cemaat'i zehirliyor'
Ergenekon'la mücadele sürecinde istihbarat birimlerini etkin bir şekilde kullanırken yabancı istihbarat örgütleriyle tanıştılar. İstihbarat kirli bir iştir. Kim uğraşırsa uğraşsın kirletir. Kirli suda yüzmek gibidir. Bu tanışıklık bazılarının genetiğini bozdu. Farklı bir yapılanmaya gidildi. Ben Neocon Çetesi diye tarif ediyorum. Bu Neocon Çetesi Cemaat'i zehirliyor. Hizmete ait bütün kurumların savaşın parçası haline gelmesi bunun açık kanıtıdır. Samanyolu, Zaman Gazetesi, Bugün Gazetesi, Hoca Efendi'nin açıklamalarına baktığımızda Neocon Çetesi'nin burada kısmen başarılı olduğunu görüyoruz.

‘Ergenekoncuların bir kısmı AK Parti'ye, diğeri Cemaat'e yatırım yapıyor'
Ergenekon'un bir kısmı bize bir kısmı da Cemaat'e yatırım yapıyor. Yatırım yapmaya çalışıyor. Biz bu kavgayı derinleştirirsek bu çatışma ortamında biz kendi menfaatlerimize uygun çok önemli kazanımlar elde edebiliriz diyor. Nitekim de olmaya başladı. Bakın ne oluyor? Hard disk arızalı çıktı. Ne oldu peki? Sonra rapora imza atan birine bakıyorsunuz aynı adam daha önce “hiç bir problem yok” demiş. Şimdi diyor ki “Bunda hackleme var”. Peki, arada ne değişti?

‘AK Parti ve Cemaat'i bitirmek istiyorlar'
Bir dönem Ergenekon'un finansman ayağı olarak bilinen ya da kamuoyundaki genel algıya göre öyle zannedilen bazı sermaye çevreleri bir anda hizmetin savunucusu haline geldi. Ne oldu peki? Çünkü siz orada siyasi yapının etkisizleşmesi ve gücünü kaybetmesi adına onunla birlikte olmayı siyasiden doğru buluyorsunuz. Bu taraftan da belli bir kesimde AK Parti'nin içine sızmaya çalışarak buradan karşı tarafa bir saldırıya geçmeye başladılar. Sonuçta, çifte tavsiye operasyonu hızla ilerliyor. Ama şu anda ne olursa olsun iktidar partisi daha avantajlı. Hedef 28 Aralık'ta hükümetin istifası Ocak ayında yeni bir hükümetin kurulması.

‘CHP ile Cemaat arasında bir oy arayışı durumu mevcut'
Erkan Tan'ın “Cemaat CHP'ye mi oy verecek sizce?” sorusu üzerine Tayyar, “Cemaat adına söz sahibi olanların bir kısmı böyle bir arayış içerisinde. CHP ile Cemaat arasında bir seçim koalisyonu kurdurma gayreti içerisinde.

‘Cemaat Tabanının önemli bir kısmı AK Parti'ye oy verecektir'
Her ne kadar hesap ve niyet bu olsa da ben tabanın buna çok fazla itibar etmeyeceğini bir kısmının CHP'ye ve MHP'ye kayabileceğini ama önemli bir kısmının AK Parti'ye oy vereceğini düşünüyorum. Çünkü bizde sahadayız gidiyoruz, geliyoruz, konuşuyoruz. Yani AK Parti'ye oy vereceklerini düşünüyorum.

‘Ergenekon'dan korunmak için silah almak istiyorum ama alamıyorum'
Ergenekon'dan korunmak için silah almak istiyorum. Ama Ergenekoncuların bana açtığı davalardan dolayı silah alamıyorum. Bu kanunu biz çıkarmışız. İçişleri bakanlığına başvuru yaptım bununla alakalı bir kanuni düzenleme yapılacağını söylediler.

‘Geçmişte doğru işler yapanlar yanlış yola saptılarsa bunlara dur denir'
Bugün Ergenekon ve Balyoz'dan yargılanan subayların çoğu defalarca söyledim Doğu ve Güneydoğu'da bir dönem kahramandılar. Kahramanca mücadele ettiler belki yanlarında arkadaşları şehit oldu, gazi oldu. Mücadele verdiler. Peki, o kahramanlar bir gün bir çete mensubu haline gelmişlerse, kirli işlere bulaşmışsa “Siz kahramanlık yaptınız. Adam da öldürseniz, cinayette işleseniz yanınızdayız dememiz mi gerekiyor?

‘Zekeriya Öz kahramandı, benim kahramanım Dubai'de tatil yapmazdı'
Zekeriya Öz için geçmişte ben kahramanca işler yaptılar dedim. Doğrusu buydu. Ama şimdi kardeşim, benim kahramanım bir müteahhit firmanın parasıyla Dubai'de tatil yapmıyordu. Şimdi benim bunu sahiplenmem mi gerekiyor?

94'ten beri Melih Gökçek'e oy verdim
Ankara'da yaşıyorum. Ankara'yı çok iyi bilen birisiyim ve Melih Gökçek ilk defa 1994 yılında Büyükşehir'e aday oldu Refah Partisi'nden. Ben ilk defa o zaman oy verdim Refah Partisi'ne Melih Gökçek aday olduğu zaman ama ilçelerde vermedim. 1994'ten bu yana her seçimde de oy verdim. 94'te Melih Gökçek'in kazanacağı konusunda da bir gazeteci arkadaşımla iddiaya girdim.

‘Melih Gökçek Ankara'yı bir metropole dönüştürdü'
1982 Yılında üniversiteyi kazandığım yıl Ankara'ya geldim. O zamandan beri de Ankara'daki her değişimi iyi kötü yaşayan bir adamım. Geldiğimde Ankara'da sadece bir tane köprü vardı. O köprü Numune Hastanesi'nin altındaki Opera Köprüsü'dür. O da 1973 yılında Ekrem Barlas döneminde yapılmıştır. Bugün Ankara'da karşılaştığınız her köprü her kavşak ne kadar kavşak görüyorsanız hepsi Melih Gökçek dönemine aittir. Saten başka türlü siz üst üste 4 defa Büyükşehir seçimini kazanamazsınız.

‘Herkes MHP oylarının Mansur Yavaş'a gideceğini düşünüyor ama yanılıyor'
Rakamlar üzerinden bakalım. Yüzde 32 civarında CHP oy almış, yüzde 27'den MHP oy almış. Şimdi hesap şu deniyor ki, “MHP oylarıyla CHP oylarını üst üste koyduğunuz zaman yüzde 59 filan yapıyor. Koyuyorsunuz bir anda Mansur Yavaş seçimi açık farkla kazanıyor.” Şimdi CHP'nin ve MHP'nin ittifak yaptığını düşünün. MHP'nin tamamının CHP'ye oy verdiğini düşünün. O olağanüstü şartların maksimum oyu yüzde 59'dur. Yüzde 27 MHP'nin oyu değil. Bunun içerisinde merkez Sağ'dan hatta AK Parti tabanından bazı oylar vardır. Bugün MHP'nin yüzde 15 civarında ortalama oyu olduğunu kabul ederseniz. Yüzde 12 içerisinde AK Parti'nin ciddi bir oyu var. Melih Gökçek yüzde 39'la kazandı. AK Parti'den çözülen oylar buraya gitti. Herkes o yüzde 12'lik kısım doğrudan Mansur Yavaş üzerinden CHP'ye gider diye düşünüyor.

‘Başbakan Gökçek'e güvenini hemen aday yaparak göstermiştir'
17 Aralık Operasyonundan sonra AK Parti tabanında inanılmaz bir kenetlenme oldu. Melih Gökçek ilk açıklanan adaylardan birisidir. Sayın Başbakan kendisine güvenini bu şekilde tescilledi. Ben bu seçimde geçen seçimden farklı olarak Mansur Yavaş üzerinden MHP'ye giden AKP oylarının yeniden AKP'ye döneceğini düşünüyorum. Melih Gökçek Ankara'da seçim stratejisini sağlam temellere oturtursa eğer, ciddi hatalar yapmazlarsa açık farkla bu seçimi kazanır.