Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Yeşil Açıklaması
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, "Bugün hizmet hareketiyle ilgili söylenen meselelerin her birisinin bir söylenti, iddia, itham, bazılarının da bir töhmet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu hususta çok açığız. Buyursunlar, yargıya müracaatlarını yapsınlar, yargı bununla ilgili araştırmasını yapsın ve belgelerini ortaya koysun" dedi.
Vakfın, Conrad Otel'de düzenlediği basın toplantısında konuşan Yeşil, 17 Aralık'taki yolsuzluk operasyonlarının direkt camia ile ilişkilendirilmesinin asla kabul edilemeyeceğini belirterek, yolsuzlukların her dönem görülebildiğini ancak ortaya konulan söylemlerin yaralayıcı, kutuplaştırıcı ve incitici olduğunu söyledi.
Hizmete yönelik farklı ithamlar olduğunu kaydeden Yeşil, "Hiçbir zaman geçmişte ifade edilen, Haşhaşiler diye tabir edilen alabildiğine karanlık örgüt olarak tarihe geçmiş, hedefleri ve varlıkları sadece cinayet, uyuşturucu kaçakçılığı olan ve bütünüyle toplumda bir virüs, toplumu tehlikeye sokan illetli bir yapı olarak tarihe geçen, Nizamülmülk'ü öldüren bu katiller topluluğuyla hizmetin benzetilmesi söz konusu olamaz" dedi.
Yeşil, geçmiş dönemlerde hizmet hareketini örgüt kapsamı içerisine almaya yönelik planların tutmadığını ifade etti.
17 Aralık operasyonundan sonra bir sürecin başladığını dile getiren Yeşil, şöyle devam etti:
"Hukukun askıya alınması, 2 bin 500'e yakın emniyet görevlisinin suç ile isnat edilmeden yerlerinin değiştirilmesi, akabinde yargıya müdahale edilmesi veya HSYK'nın uluslararası normların dışında farklı bir yapıya kavuşturulma endişesini ihtiva eden gayretlerin ortaya konması ve yine siyasi dilin kutuplaştırıcı, öteleyici bir üslupla devam etmesi bizim açımızdan endişe verici, ve bu ülkede fırsat bekleyenlere altın tepsi içinde fırsat sunma manasına gelmektedir."
- İnternete düşen telefon konuşmaları
Yeşil, internet aracılığıyla yayınlanan ve Fethullah Gülen'in sesi olduğu iddia edilen görüşmelere ilişkin şunları kaydetti:
"Uluslararası alanda bu tip dinlemeler ya devletin güvenlik güçleri veya devletin güçleri yapmamışsa, netice itibariyle kimler tarafından yapıldıysa, bunlar devletin yapılarıyla ancak bulunabilir. Sayın Gülen'le ilgili medyaya düşen konuşmalarda Bank Asya'nın gündeme getirildiğini görüyoruz. Ne kadar üzücü bir durumdur ki, bu karışıklığın toz dumanı içinde bir bankanın iradi ve kasıtlı olarak batırılmak istenmesine karşılık, tabii ki Sayın Gülen'e itibar ederek, değişik vesile ve yollarla kanaat ve fikirlerini ziyaret ya da telefon yoluyla almak kadar tabii ne olabilir."
AK Partili birçok kişinin de zaman zaman Fethullah Gülen'i ziyaret ederek duygu ve düşüncelerini paylaştığını kaydeden Yeşil, yanındaki dostlarının telefonu vasıtasıyla da Gülen'e ulaşıp, duygu ve düşüncesini paylaşan insanlar olduğunu anlattı.
Yeşil, "Dinlediğiniz zaman da kişilik hakları açısından endişe edilmesine rağmen bu ülkenin birliği, dirliği ve Sayın Gülen'in varlığından bu yana çizdiği profille alakalı en ufak endişe edecek bir şey olmadığı zaten ortadadır. Bunları, sanki Gülen ile konuşmak suçmuş, bir şeyleri onunla paylaşmak büyük bir cürümmüş, bunu telefon üzerinden yapmak büyük bir örgüt işiymiş havasında lanse etme, anlayış ve zihniyet açısından nerelere kadar savrulduğumuzu ortaya koyuyor" diye konuştu.
"Camianın içinde örgüt, çete, paralel yapı var" iddialarını iftira olarak niteleyen Yeşil, "Bunu iddia edenlerin, kamuoyuyla paylaşmadan önce, en azından hukuk normları açısından, yargıdan bununla ilgili bir delil, belge, bilgi ortaya koymaları gerekmez miydi? Siz, dosya dosya yargıya intikal eden konularla ilgili hukuki sürecin başlatılması noktasında kaygılarınızı ifade ederken, yargıya uğramamış itham ve iftiraları hangi cesaretle seslendirebiliyor ve bunu milyonlarca insanın yıpranmasına netice verecek şekilde gündeme getiriyorsunuz? Bunlar ciddi sorumluluk oluşturan, ülkenin geleceğini riske eden yaklaşım ve değerlendirmelerdir" ifadelerini kullandı.
- "Hukuk askıya alındı"
Yeşil, bir soru üzerine, 17 Aralık operasyonunun normal şekilde yargıya intikal etmesi ve müdahale olmaması halinde baş döndürücü silsilenin yaşanmamış olacağını belirterek, "Hukuk kendi kriterleri içinde işlerken bir müdahale konusu olmadan emniyet vazifesini yapsaydı, yargı bununla ilgili çalışmalarını yapabilseydi, bugün kendimizi bu denli kaygılı hissetmeyecektik" dedi.
Hizmetin, gücünü hukuktan aldığını, gönüllü bir kuruluş olduğunu, insanlık için hizmet etmeyi vadettiğini anlatan Yeşil, hareketin temelinin "almak" üzerine değil, "vermek" üzerine işlediğini söyledi.
Yeşil, "Siz hiç 'vermek' üzerine çalışan bir çete gördünüz mü? Dünyanın bir köşesinde depremzedelerin yardımına koşan, cehaletle mücadele eden, dünyanın 160 ülkesinde okul açan, bu ülkenin 81 vilayetinde, 600'e yakın ilçesinde eğitim kurumları açan bir çete gördünüz mü?" ifadelerini kullandı.
- "Bayraktar'la ilgili iddialar senaryo"
Bir gazetecinin, "Bir yardım kuruluşu bugünkü operasyonla ilgili üstü kapalı olarak sizleri suçladı. Bir de eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın istifası çok dikkati çekti. Gizlice İstanbul'a geldiği, burada size yakın birisiyle görüşme yaptığı ve fikrini değiştirdiği iddia ediliyor" şeklindeki ifadesi üzerine Yeşil, hayal gücüyle birilerinin bazı senaryoların içine sokulabileceğini, birilerine bir şey denilecekse asgari hukuk şartlarına riayet edilmesi gerektiğini söyledi.
Yeşil, "Bugün hizmet hareketiyle ilgili söylenen meselelerin her birisinin bir söylenti, iddia, itham, bazılarının da bir töhmet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu hususta çok açığız. Buyursunlar yargıya müracaatlarını yapsınlar, yargı bununla ilgili araştırmasını yapsın ve belgelerini ortaya koysun. Bunun ötesinde bir şey söyleyemeyiz" dedi.
Yeşil, Bayraktar ile ilgili söylenenleri senaryo olarak nitelendirdi.
- "Rahmetli İnönü de 'Beni Nurcular yıktı' demişti"
Vakfın başkan yardımcısı Cemal Uşşak da bir soru üzerine, yegane ihtiyacı huzur, güven ve istikrar olan bir hareketin, orijini olan ülkede siyasi otoriteyle tartışmasının arzu edeceği bir şey olmadığını söyledi.
Uşşak, 17 Aralık öncesinde paralel yapılanma, örgüt denildiğinde hiç kimsenin camiayı işaret etmediğini, paralel yapılanma denildiğinde KCK yapılanması, örgüt denildiğinde ise terör örgütü PKK'nın anlaşıldığını ancak 17 Aralık'tan sonra birileri bu iki kavramı kullandığında hizmet hareketi ve camiasının işaret edildiğini kaydetti.
Cemal Uşşak, "Neden hizmet hareketi tartışmaların odağına oturtuluyor?" sorusu üzerine de şunları söyledi:
"Rahmetli İnönü 1965'te seçimi kaybettiğinde 'Beni Nurcular yıktı' demişti. Demokratik olarak seçimi kaybeden bir siyasi otorite bir adres arıyordu. 1920'li yıllarda her taşın altından komünistler, sol gelenekte ise her taşın altından faşistler, milliyetçiler çıkardı. Dönem dönem birtakım olumsuzlukları, menfilikleri fatura edecek genişçe bir çuval aranıyor. Bu dönem de sanki güzellikler başka bir tarafın, olumsuzluklar da hizmet hareketinin gibi anlaşılıyor. Genel anlamda buna irtica deniyordu, irtica artık rağbet görmeyen bir kağıt gibi borsadan çekilince, bunun yerine hizmet hareketi konulmuş oldu."
Kaynak: AA
Hizmete yönelik farklı ithamlar olduğunu kaydeden Yeşil, "Hiçbir zaman geçmişte ifade edilen, Haşhaşiler diye tabir edilen alabildiğine karanlık örgüt olarak tarihe geçmiş, hedefleri ve varlıkları sadece cinayet, uyuşturucu kaçakçılığı olan ve bütünüyle toplumda bir virüs, toplumu tehlikeye sokan illetli bir yapı olarak tarihe geçen, Nizamülmülk'ü öldüren bu katiller topluluğuyla hizmetin benzetilmesi söz konusu olamaz" dedi.
Yeşil, geçmiş dönemlerde hizmet hareketini örgüt kapsamı içerisine almaya yönelik planların tutmadığını ifade etti.
17 Aralık operasyonundan sonra bir sürecin başladığını dile getiren Yeşil, şöyle devam etti:
"Hukukun askıya alınması, 2 bin 500'e yakın emniyet görevlisinin suç ile isnat edilmeden yerlerinin değiştirilmesi, akabinde yargıya müdahale edilmesi veya HSYK'nın uluslararası normların dışında farklı bir yapıya kavuşturulma endişesini ihtiva eden gayretlerin ortaya konması ve yine siyasi dilin kutuplaştırıcı, öteleyici bir üslupla devam etmesi bizim açımızdan endişe verici, ve bu ülkede fırsat bekleyenlere altın tepsi içinde fırsat sunma manasına gelmektedir."
- İnternete düşen telefon konuşmaları
Yeşil, internet aracılığıyla yayınlanan ve Fethullah Gülen'in sesi olduğu iddia edilen görüşmelere ilişkin şunları kaydetti:
"Uluslararası alanda bu tip dinlemeler ya devletin güvenlik güçleri veya devletin güçleri yapmamışsa, netice itibariyle kimler tarafından yapıldıysa, bunlar devletin yapılarıyla ancak bulunabilir. Sayın Gülen'le ilgili medyaya düşen konuşmalarda Bank Asya'nın gündeme getirildiğini görüyoruz. Ne kadar üzücü bir durumdur ki, bu karışıklığın toz dumanı içinde bir bankanın iradi ve kasıtlı olarak batırılmak istenmesine karşılık, tabii ki Sayın Gülen'e itibar ederek, değişik vesile ve yollarla kanaat ve fikirlerini ziyaret ya da telefon yoluyla almak kadar tabii ne olabilir."
AK Partili birçok kişinin de zaman zaman Fethullah Gülen'i ziyaret ederek duygu ve düşüncelerini paylaştığını kaydeden Yeşil, yanındaki dostlarının telefonu vasıtasıyla da Gülen'e ulaşıp, duygu ve düşüncesini paylaşan insanlar olduğunu anlattı.
Yeşil, "Dinlediğiniz zaman da kişilik hakları açısından endişe edilmesine rağmen bu ülkenin birliği, dirliği ve Sayın Gülen'in varlığından bu yana çizdiği profille alakalı en ufak endişe edecek bir şey olmadığı zaten ortadadır. Bunları, sanki Gülen ile konuşmak suçmuş, bir şeyleri onunla paylaşmak büyük bir cürümmüş, bunu telefon üzerinden yapmak büyük bir örgüt işiymiş havasında lanse etme, anlayış ve zihniyet açısından nerelere kadar savrulduğumuzu ortaya koyuyor" diye konuştu.
"Camianın içinde örgüt, çete, paralel yapı var" iddialarını iftira olarak niteleyen Yeşil, "Bunu iddia edenlerin, kamuoyuyla paylaşmadan önce, en azından hukuk normları açısından, yargıdan bununla ilgili bir delil, belge, bilgi ortaya koymaları gerekmez miydi? Siz, dosya dosya yargıya intikal eden konularla ilgili hukuki sürecin başlatılması noktasında kaygılarınızı ifade ederken, yargıya uğramamış itham ve iftiraları hangi cesaretle seslendirebiliyor ve bunu milyonlarca insanın yıpranmasına netice verecek şekilde gündeme getiriyorsunuz? Bunlar ciddi sorumluluk oluşturan, ülkenin geleceğini riske eden yaklaşım ve değerlendirmelerdir" ifadelerini kullandı.
- "Hukuk askıya alındı"
Yeşil, bir soru üzerine, 17 Aralık operasyonunun normal şekilde yargıya intikal etmesi ve müdahale olmaması halinde baş döndürücü silsilenin yaşanmamış olacağını belirterek, "Hukuk kendi kriterleri içinde işlerken bir müdahale konusu olmadan emniyet vazifesini yapsaydı, yargı bununla ilgili çalışmalarını yapabilseydi, bugün kendimizi bu denli kaygılı hissetmeyecektik" dedi.
Hizmetin, gücünü hukuktan aldığını, gönüllü bir kuruluş olduğunu, insanlık için hizmet etmeyi vadettiğini anlatan Yeşil, hareketin temelinin "almak" üzerine değil, "vermek" üzerine işlediğini söyledi.
Yeşil, "Siz hiç 'vermek' üzerine çalışan bir çete gördünüz mü? Dünyanın bir köşesinde depremzedelerin yardımına koşan, cehaletle mücadele eden, dünyanın 160 ülkesinde okul açan, bu ülkenin 81 vilayetinde, 600'e yakın ilçesinde eğitim kurumları açan bir çete gördünüz mü?" ifadelerini kullandı.
- "Bayraktar'la ilgili iddialar senaryo"
Bir gazetecinin, "Bir yardım kuruluşu bugünkü operasyonla ilgili üstü kapalı olarak sizleri suçladı. Bir de eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın istifası çok dikkati çekti. Gizlice İstanbul'a geldiği, burada size yakın birisiyle görüşme yaptığı ve fikrini değiştirdiği iddia ediliyor" şeklindeki ifadesi üzerine Yeşil, hayal gücüyle birilerinin bazı senaryoların içine sokulabileceğini, birilerine bir şey denilecekse asgari hukuk şartlarına riayet edilmesi gerektiğini söyledi.
Yeşil, "Bugün hizmet hareketiyle ilgili söylenen meselelerin her birisinin bir söylenti, iddia, itham, bazılarının da bir töhmet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu hususta çok açığız. Buyursunlar yargıya müracaatlarını yapsınlar, yargı bununla ilgili araştırmasını yapsın ve belgelerini ortaya koysun. Bunun ötesinde bir şey söyleyemeyiz" dedi.
Yeşil, Bayraktar ile ilgili söylenenleri senaryo olarak nitelendirdi.
- "Rahmetli İnönü de 'Beni Nurcular yıktı' demişti"
Vakfın başkan yardımcısı Cemal Uşşak da bir soru üzerine, yegane ihtiyacı huzur, güven ve istikrar olan bir hareketin, orijini olan ülkede siyasi otoriteyle tartışmasının arzu edeceği bir şey olmadığını söyledi.
Uşşak, 17 Aralık öncesinde paralel yapılanma, örgüt denildiğinde hiç kimsenin camiayı işaret etmediğini, paralel yapılanma denildiğinde KCK yapılanması, örgüt denildiğinde ise terör örgütü PKK'nın anlaşıldığını ancak 17 Aralık'tan sonra birileri bu iki kavramı kullandığında hizmet hareketi ve camiasının işaret edildiğini kaydetti.
Cemal Uşşak, "Neden hizmet hareketi tartışmaların odağına oturtuluyor?" sorusu üzerine de şunları söyledi:
"Rahmetli İnönü 1965'te seçimi kaybettiğinde 'Beni Nurcular yıktı' demişti. Demokratik olarak seçimi kaybeden bir siyasi otorite bir adres arıyordu. 1920'li yıllarda her taşın altından komünistler, sol gelenekte ise her taşın altından faşistler, milliyetçiler çıkardı. Dönem dönem birtakım olumsuzlukları, menfilikleri fatura edecek genişçe bir çuval aranıyor. Bu dönem de sanki güzellikler başka bir tarafın, olumsuzluklar da hizmet hareketinin gibi anlaşılıyor. Genel anlamda buna irtica deniyordu, irtica artık rağbet görmeyen bir kağıt gibi borsadan çekilince, bunun yerine hizmet hareketi konulmuş oldu."