Mhp Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı
İSTANBUL - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK'nın geri çekilmesinin durduğuyla ilgili açıklamaya ilişkin, "Esasen kör topal halde ilerleyen ihanet süreci, PKK'nın tek taraflı feshiyle AKP'nin kucağında patlamıştır. Buradan Başbakan'a sormak isterim ki; Hani her şey iyi gidiyordu? Hani umutlar filizleniyordu? Hani çözüm ve barış iklimi hakim olmuştu? Hani karanlık bir devrin kapıları kapanıyordu? Hani anneler derin bir oh çekiyordu? Hani 30 yıllık terör bitiyor, Türkiye büyük bir sorunundan kurtuluyordu?" dedi.
Bahçeli, partisinin Wow Otel'de düzenlenen Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Millet olarak zor günlerin, kafa karıştırıcı ilişkilerin, ilkel yaklaşımların ve çetin olayların içinde deyim yerindeyse bocaladıklarını ve çırpındıklarını belirten Bahçeli, bir yanda bölge iyice ısınıp savaş şartları hızla olgunlaşmışken, diğer yanda ülke genelinde tam bir akıl tutulması eşliğinde istikrarsızlık ve dengesizliğin alarm verici bir noktaya geldiğini söyledi.
Bahçeli, Türkiye'nin sürekli kan kaybettiğini, itibar, iddia ve prestijinden mahrum olduğunu, karşılarında yönetilemeyen, mahcup ve mağlup halde çaresizce kıvranan bir ülke tablosunun, ülke gerçeğinin durduğunu kaydederek, AK Parti Hükümeti'nin tüm sermayesini tükettiğini, tüm beklentileri boşa çıkardığını, bağlanan tüm umutları heba ettiğini dile getirdi.
Toplantıda, Türkiye'nin temel meselelerinin, artan ve yaygınlaşan her türden problemlerin ana gündemlerini teşkil ettiğini, partiyi yakından ilgilendiren siyasi gelişmelerle birlikte gelecek yıl yapılacak yerel seçimleri ve hazırlık aşamasındaki çalışmaları çok boyutlu olarak gözden geçirdiklerini anlatan Bahçeli, "Ükemizin bütün seçim çevrelerinde iddialıyız ve inanmış kadro ve teşkilat yapımızın dinamik karakterinin öncülüğünde, tıpkı milli bir seferberlik anlayışı gibi hareket ederek başarıya ulaşacağımızdan en ufak şüphe duymuyorum" dedi.
-"İstanbul'un Tokyo ile finale kalması hafife alınmayacak bir sonuç"
Bahçeli, İstanbul'un dünyanın en büyük Türk şehri olduğunu ve kıtaların, medeniyetlerin, kültürlerin ve insanlık değerlerinin kavşak noktasında sahip olduğu doğal ve tarihi güzellikleriyle parladığını aktararak, şöyle devam etti:
"Son günlerde 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları çerçevesinde İstanbul dünyada bir hayli konuşulmuş ve yoğun ilgi görmüştür. Boğazın incisi olan İstanbulumuz, 7 yıl sonra yapılacak olimpiyatlara ev sahipliği için aday olmuş ve birçok şehri geride bırakarak Tokyo ile finale kalmıştır. Bu, hafife alınamayacak bir sonuçtur. Biz parti olarak, İstanbul'un 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'na ev sahipliği yapması için destek olduk, bunun gerçekleşmesini canı gönülden arzu ettik. Ne var ki, geçtiğimiz günlerde, Arjantin'de yapılan oylamada, 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'nı düzenleme yetkisini Tokyo kazanmıştır. Arjantin'deki oylamanın neticesi ne olursa olsun, gönlümüzde kazanan ve başarıya ulaşan kesinlikle İstanbul olmuştur. Fakat yine de İstanbul'un resmi olarak neden seçilmediği ve tercih edilmediği hakkında da iyi düşünmek ve kafa yormak lazımdır. Japonya'ya ikinci defa sunulan imkanın, hiç olimpiyat düzenlememiş olan Türkiye'den niçin esirgendiği, hangi saiklerin İstanbul'un seçilmeyişinde etkili ve belirleyici olduğu kapsamlı şekilde analiz edilmelidir. Olimpiyatlar batı ülkeleri için değişmez bir hak ve kimsenin ortak olamayacağı baki nitelikli bir ödül müdür? Madem başta Türkiye olmak üzere Müslüman ülkelere olimpiyat düzenleme şansı verilmeyecektir, o halde bunca tantanaya, bunca mücadeleye, bunca hazırlığa ne gerek vardır? Galibi baştan belli olan bu oylamaya, skoru baştan ortada olan bir müsabakaya lüzum var mıdır? Olimpiyat Komitesi'nin kriterleri, yazılı olmayan kuralları nelerdir ki, İstanbul buna uymamış, uyamamıştır?"
-"Arjantin dönüşü yapılan açıklamalar çirkin"
Bahçeli, kamuoyuna yansıyan görüş ve bilgilere göre, İstanbul'un seçilmeyişinde "doping kullanan sporcular", "Gezi Parkı'nın sancıları" ve "Suriye meselesi"nin dile getirildiğini kaydederek, ancak sadece bu gerekçelerin olimpiyatların İstanbul'da düzenlenmesine mani hal teşkil etmeyeceğini, 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'nın İstanbul'da yapılamayışını Başbakan ve hükümetin iyi anlaması ve enine boyuna değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Arjantin dönüşü yaptığı açıklamalar ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın beyanatları ve "kına edebiyatı" yapmasının çok çirkin ve kabul edilemez nitelikte olduğunu söyleyen Bahçeli, "AKP, olimpiyatlardan siyasi rant umarken, elde edilecek başarıyı kendi hanesine yazma kurnazlığına hazırlanırken, birden bire ibrenin ters dönmesini okuyamamış ve panikle karşı saldırıya geçmiştir. Bu ucuz ve ahlaken çok sorunlu olan yaklaşımın gerisinde açık bir şekilde siyasi hırs, hazımsızlık ve öfke hali olduğu fazlaca yer etmiştir. Bize göre, Türkiye'nin başarısızlığına göz göre göre sevinecek hiçbir vatan evladı yoktur ve bundan sonra da görülmeyecektir" diye konuştu.
Devlet Bahçeli, "Münferit çıkışları mazeret göstererek bir kaşık suda fırtınalar koparmak, Başbakan ve hükümetinin kabalığını ve fırsattan istifade eden tahammülsüzlüğünü gözler önüne sermiştir. Türkiye'nin talihsizliği de işte bu mantık garabeti, saygı ve nezaket eksikliğine saplanıp kalan bozuk hükümet anlayışıdır. İnanıyorum ki, İstanbul mutlaka bir gün olimpiyatları düzenleme hakkını kazanacak ve bu muazzam şehrimiz sportmenliğin, centilmenliğin ve dostluğun ne demek olduğunu tüm dünyaya ispatlayacaktır" ifadelerini kullandı.
-"Çözüm süreci, PKK'nın derlenip toparlanmasına katkı sunmuştur"
"Başbakan Erdoğan'ın ihanete destek verdiğini, çözülmeye ve bölünmeye el uzattığını, bölücülerin yanında durduğunu, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın sırdaşı olduğunu ve sonuçta da milli iradeye nankörlükten suçüstü yakalandığını" öne süren Bahçeli, "çözüm ve barış sözleriyle ihanet sürecinin gerçek amacının gizlenmeye, gerçek hedefinin kapatılmaya çalışıldığını, terör örgütü PKK'nın derlenip toparlanmasına eşsiz bir katkı sağlandığını" savundu.
Bahçeli, bu süreçte PKK'nın ordu kurmak için kolları sıvadığını, "Kuzey Kürdistan" beyanlarının hiçbir adli takibata uğramadan sıradanlaştığını, hainlere AK Parti'nin ampulüyle gün doğduğunu, terör örgütü militanlarıyla Öcalan'ın affının ısıtılmaya çalışıldığını, bu çerçevede kamuoyu algısının şekillendirilmeye uğraşıldığını iddia ederek, Türk milletinin açık bir şekilde hükümet kaynaklı ve soğuk savaş şartlarından bakiye kalan psikolojik bir harekatın odağına yerleştirildiğini ileri sürdü.
Terör örgütü PKK'nın yol kestiğini, vergi adı altında haraç topladığını, sözde asayiş birlikleri kurarak şehirlerde kontrol noktaları oluşturduğunu, şantiye bastığını, baskınlar düzenlediğini, insan kaçırdığını söyleyen Bahçeli," PKK değil canımıza kast etmek, varlığımıza, hayat haklarımıza ve bütünlüğümüze karşı kazdığı ölüm siperini genişletmiş ve derinleştirmiş durumdadır. PKK ve bölücü maşalarının, karakol ve kalekol inşasına karşı çıkmaları, ulaştıkları cüret ve küstahlıkları göstermesi bakımından anlamlıdır. AKP, PKK için deyim yerindeyse yol temizliğine girişmiş, militanları adeta güvenlik kortejine almıştır" diye konuştu.
-"Hani her şey iyi gidiyordu?"
Bahçeli, şu anki gelişmelere bakıldığında, bir avuç eşkıyanın resmen millete kafa tuttuğunun, AK Parti'nin de bunu alttan aldığının görüldüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
"1 Eylül'e kadar verilen mühletler dolmuş, 15 Ekim tarihli felaket senaryolarına sayılı günler kalmıştır. PKK, talepleri karşılanmazsa kan dökeceğini, sınır ötesine çekildiği söylenen militanlarının geri döneceğini ahlaksızca açıklamaktadır. Örgüt güç toplamış, ekonomik olarak toparlanmış, verilen molayı rehavete kapılmadan iyi değerlendirmiştir. Esasen kör topal halde ilerleyen ihanet süreci, PKK'nın tek taraflı feshiyle AKP'nin kucağında patlamıştır. Buradan Başbakan'a sormak isterim ki; Hani her şey iyi gidiyordu? Hani umutlar filizleniyordu? Hani çözüm ve barış iklimi hakim olmuştu? Hani karanlık bir devrin kapıları kapanıyordu? Hani anneler derin bir oh çekiyordu? Hani 30 yıllık terör bitiyor, Türkiye büyük bir sorunundan kurtuluyordu? Süreç ihanetinin sonucunda, Cudi Dağı'nda çiçek toplanacağını, Süphan'da, Ağrı'da piknik yapılacağını, Fırat'ın sularında korkusuzca serinleneceğini aylar önce peşin peşin duyuran Sayın Başbakan, şimdi nerdesin, ne durumdasın ve nasıl aklanmayı düşünüyorsun? 'Çözümün parçası olmayanlar, sorunun parçası olur' diyerek ahkam kesen Sayın Erdoğan şimdi hangi yalanlara başvuracaksın? PKK'lı teröristlerin sınır ötesindeki inlerine gitmediği, gitmeye de niyetlerinin olmadığı belli iken, Türk milletini aldatmanın, kandırmanın ve oyalamanın hesabını Başbakan nasıl verecektir? PKK'lı militanlar her tarafa yayılmıştır ve tüm köşe başlarını tutmuşlar, paralel devlet oluşumu için her şeyi göze almışlardır."
Bahçeli, bundan sonra PKK'nın saldırılarını sıklaştırmasının kuvvetli ihtimal olduğunu kaydederek, 2 Eylül'de Bingöl'de ele geçirilen 200 kilogramlık patlayıcının, PKK'nın alçakça planladığı eylemlerini tekraren deşifre ettiğini, Türk milletinin vahim bir sınırda olduğunu, AK Parti, BDP ve PKK'nın bölücülük kulvarında çirkef bir rekabete girerek varlıklarına ve birliklerine kast ettiğini, Başbakan Erdoğan'ın bunun hesabını vermesi gerektiğini söyledi.
Kaynak: AA
Millet olarak zor günlerin, kafa karıştırıcı ilişkilerin, ilkel yaklaşımların ve çetin olayların içinde deyim yerindeyse bocaladıklarını ve çırpındıklarını belirten Bahçeli, bir yanda bölge iyice ısınıp savaş şartları hızla olgunlaşmışken, diğer yanda ülke genelinde tam bir akıl tutulması eşliğinde istikrarsızlık ve dengesizliğin alarm verici bir noktaya geldiğini söyledi.
Bahçeli, Türkiye'nin sürekli kan kaybettiğini, itibar, iddia ve prestijinden mahrum olduğunu, karşılarında yönetilemeyen, mahcup ve mağlup halde çaresizce kıvranan bir ülke tablosunun, ülke gerçeğinin durduğunu kaydederek, AK Parti Hükümeti'nin tüm sermayesini tükettiğini, tüm beklentileri boşa çıkardığını, bağlanan tüm umutları heba ettiğini dile getirdi.
Toplantıda, Türkiye'nin temel meselelerinin, artan ve yaygınlaşan her türden problemlerin ana gündemlerini teşkil ettiğini, partiyi yakından ilgilendiren siyasi gelişmelerle birlikte gelecek yıl yapılacak yerel seçimleri ve hazırlık aşamasındaki çalışmaları çok boyutlu olarak gözden geçirdiklerini anlatan Bahçeli, "Ükemizin bütün seçim çevrelerinde iddialıyız ve inanmış kadro ve teşkilat yapımızın dinamik karakterinin öncülüğünde, tıpkı milli bir seferberlik anlayışı gibi hareket ederek başarıya ulaşacağımızdan en ufak şüphe duymuyorum" dedi.
-"İstanbul'un Tokyo ile finale kalması hafife alınmayacak bir sonuç"
Bahçeli, İstanbul'un dünyanın en büyük Türk şehri olduğunu ve kıtaların, medeniyetlerin, kültürlerin ve insanlık değerlerinin kavşak noktasında sahip olduğu doğal ve tarihi güzellikleriyle parladığını aktararak, şöyle devam etti:
"Son günlerde 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları çerçevesinde İstanbul dünyada bir hayli konuşulmuş ve yoğun ilgi görmüştür. Boğazın incisi olan İstanbulumuz, 7 yıl sonra yapılacak olimpiyatlara ev sahipliği için aday olmuş ve birçok şehri geride bırakarak Tokyo ile finale kalmıştır. Bu, hafife alınamayacak bir sonuçtur. Biz parti olarak, İstanbul'un 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'na ev sahipliği yapması için destek olduk, bunun gerçekleşmesini canı gönülden arzu ettik. Ne var ki, geçtiğimiz günlerde, Arjantin'de yapılan oylamada, 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'nı düzenleme yetkisini Tokyo kazanmıştır. Arjantin'deki oylamanın neticesi ne olursa olsun, gönlümüzde kazanan ve başarıya ulaşan kesinlikle İstanbul olmuştur. Fakat yine de İstanbul'un resmi olarak neden seçilmediği ve tercih edilmediği hakkında da iyi düşünmek ve kafa yormak lazımdır. Japonya'ya ikinci defa sunulan imkanın, hiç olimpiyat düzenlememiş olan Türkiye'den niçin esirgendiği, hangi saiklerin İstanbul'un seçilmeyişinde etkili ve belirleyici olduğu kapsamlı şekilde analiz edilmelidir. Olimpiyatlar batı ülkeleri için değişmez bir hak ve kimsenin ortak olamayacağı baki nitelikli bir ödül müdür? Madem başta Türkiye olmak üzere Müslüman ülkelere olimpiyat düzenleme şansı verilmeyecektir, o halde bunca tantanaya, bunca mücadeleye, bunca hazırlığa ne gerek vardır? Galibi baştan belli olan bu oylamaya, skoru baştan ortada olan bir müsabakaya lüzum var mıdır? Olimpiyat Komitesi'nin kriterleri, yazılı olmayan kuralları nelerdir ki, İstanbul buna uymamış, uyamamıştır?"
-"Arjantin dönüşü yapılan açıklamalar çirkin"
Bahçeli, kamuoyuna yansıyan görüş ve bilgilere göre, İstanbul'un seçilmeyişinde "doping kullanan sporcular", "Gezi Parkı'nın sancıları" ve "Suriye meselesi"nin dile getirildiğini kaydederek, ancak sadece bu gerekçelerin olimpiyatların İstanbul'da düzenlenmesine mani hal teşkil etmeyeceğini, 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'nın İstanbul'da yapılamayışını Başbakan ve hükümetin iyi anlaması ve enine boyuna değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Arjantin dönüşü yaptığı açıklamalar ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın beyanatları ve "kına edebiyatı" yapmasının çok çirkin ve kabul edilemez nitelikte olduğunu söyleyen Bahçeli, "AKP, olimpiyatlardan siyasi rant umarken, elde edilecek başarıyı kendi hanesine yazma kurnazlığına hazırlanırken, birden bire ibrenin ters dönmesini okuyamamış ve panikle karşı saldırıya geçmiştir. Bu ucuz ve ahlaken çok sorunlu olan yaklaşımın gerisinde açık bir şekilde siyasi hırs, hazımsızlık ve öfke hali olduğu fazlaca yer etmiştir. Bize göre, Türkiye'nin başarısızlığına göz göre göre sevinecek hiçbir vatan evladı yoktur ve bundan sonra da görülmeyecektir" diye konuştu.
Devlet Bahçeli, "Münferit çıkışları mazeret göstererek bir kaşık suda fırtınalar koparmak, Başbakan ve hükümetinin kabalığını ve fırsattan istifade eden tahammülsüzlüğünü gözler önüne sermiştir. Türkiye'nin talihsizliği de işte bu mantık garabeti, saygı ve nezaket eksikliğine saplanıp kalan bozuk hükümet anlayışıdır. İnanıyorum ki, İstanbul mutlaka bir gün olimpiyatları düzenleme hakkını kazanacak ve bu muazzam şehrimiz sportmenliğin, centilmenliğin ve dostluğun ne demek olduğunu tüm dünyaya ispatlayacaktır" ifadelerini kullandı.
-"Çözüm süreci, PKK'nın derlenip toparlanmasına katkı sunmuştur"
"Başbakan Erdoğan'ın ihanete destek verdiğini, çözülmeye ve bölünmeye el uzattığını, bölücülerin yanında durduğunu, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın sırdaşı olduğunu ve sonuçta da milli iradeye nankörlükten suçüstü yakalandığını" öne süren Bahçeli, "çözüm ve barış sözleriyle ihanet sürecinin gerçek amacının gizlenmeye, gerçek hedefinin kapatılmaya çalışıldığını, terör örgütü PKK'nın derlenip toparlanmasına eşsiz bir katkı sağlandığını" savundu.
Bahçeli, bu süreçte PKK'nın ordu kurmak için kolları sıvadığını, "Kuzey Kürdistan" beyanlarının hiçbir adli takibata uğramadan sıradanlaştığını, hainlere AK Parti'nin ampulüyle gün doğduğunu, terör örgütü militanlarıyla Öcalan'ın affının ısıtılmaya çalışıldığını, bu çerçevede kamuoyu algısının şekillendirilmeye uğraşıldığını iddia ederek, Türk milletinin açık bir şekilde hükümet kaynaklı ve soğuk savaş şartlarından bakiye kalan psikolojik bir harekatın odağına yerleştirildiğini ileri sürdü.
Terör örgütü PKK'nın yol kestiğini, vergi adı altında haraç topladığını, sözde asayiş birlikleri kurarak şehirlerde kontrol noktaları oluşturduğunu, şantiye bastığını, baskınlar düzenlediğini, insan kaçırdığını söyleyen Bahçeli," PKK değil canımıza kast etmek, varlığımıza, hayat haklarımıza ve bütünlüğümüze karşı kazdığı ölüm siperini genişletmiş ve derinleştirmiş durumdadır. PKK ve bölücü maşalarının, karakol ve kalekol inşasına karşı çıkmaları, ulaştıkları cüret ve küstahlıkları göstermesi bakımından anlamlıdır. AKP, PKK için deyim yerindeyse yol temizliğine girişmiş, militanları adeta güvenlik kortejine almıştır" diye konuştu.
-"Hani her şey iyi gidiyordu?"
Bahçeli, şu anki gelişmelere bakıldığında, bir avuç eşkıyanın resmen millete kafa tuttuğunun, AK Parti'nin de bunu alttan aldığının görüldüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
"1 Eylül'e kadar verilen mühletler dolmuş, 15 Ekim tarihli felaket senaryolarına sayılı günler kalmıştır. PKK, talepleri karşılanmazsa kan dökeceğini, sınır ötesine çekildiği söylenen militanlarının geri döneceğini ahlaksızca açıklamaktadır. Örgüt güç toplamış, ekonomik olarak toparlanmış, verilen molayı rehavete kapılmadan iyi değerlendirmiştir. Esasen kör topal halde ilerleyen ihanet süreci, PKK'nın tek taraflı feshiyle AKP'nin kucağında patlamıştır. Buradan Başbakan'a sormak isterim ki; Hani her şey iyi gidiyordu? Hani umutlar filizleniyordu? Hani çözüm ve barış iklimi hakim olmuştu? Hani karanlık bir devrin kapıları kapanıyordu? Hani anneler derin bir oh çekiyordu? Hani 30 yıllık terör bitiyor, Türkiye büyük bir sorunundan kurtuluyordu? Süreç ihanetinin sonucunda, Cudi Dağı'nda çiçek toplanacağını, Süphan'da, Ağrı'da piknik yapılacağını, Fırat'ın sularında korkusuzca serinleneceğini aylar önce peşin peşin duyuran Sayın Başbakan, şimdi nerdesin, ne durumdasın ve nasıl aklanmayı düşünüyorsun? 'Çözümün parçası olmayanlar, sorunun parçası olur' diyerek ahkam kesen Sayın Erdoğan şimdi hangi yalanlara başvuracaksın? PKK'lı teröristlerin sınır ötesindeki inlerine gitmediği, gitmeye de niyetlerinin olmadığı belli iken, Türk milletini aldatmanın, kandırmanın ve oyalamanın hesabını Başbakan nasıl verecektir? PKK'lı militanlar her tarafa yayılmıştır ve tüm köşe başlarını tutmuşlar, paralel devlet oluşumu için her şeyi göze almışlardır."
Bahçeli, bundan sonra PKK'nın saldırılarını sıklaştırmasının kuvvetli ihtimal olduğunu kaydederek, 2 Eylül'de Bingöl'de ele geçirilen 200 kilogramlık patlayıcının, PKK'nın alçakça planladığı eylemlerini tekraren deşifre ettiğini, Türk milletinin vahim bir sınırda olduğunu, AK Parti, BDP ve PKK'nın bölücülük kulvarında çirkef bir rekabete girerek varlıklarına ve birliklerine kast ettiğini, Başbakan Erdoğan'ın bunun hesabını vermesi gerektiğini söyledi.