Chp’li Baydar, Projeler İçin Meclis Araştırması Açılmasını İstedi
CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, Başbakan’ın projeleri için Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Milletvekili Baydar ve arkadaşları tarafından Meclis Genel Kuruluna sunulan araştırma önergesi 12 Haziran Çarşamba günü görüşüldü. CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar’ın TBMM Genel Kurulunda gerçekleştirmiş olduğu konuşma metni şu şekilde: “Başbakanın hazırlattığı projelerin çevre dengesini bozacağı yönünde birçok görüş ve rapor bulunmaktadır. Son olarak Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesi protestolarıyla başlayan süreç tüm yurda yayılmıştır. Başbakanın kışkırtıcı konuşmaları bu olayların üzerine âdeta benzin dökmüştür. Başbakan tarafından olaylara katılanların ‘çapulcu, ayyaş ve marjinal’ olarak tarif edilmesi, sanatçılara karşı nereden geldiğini bilemediğimiz nefretini meydanlarda sürekli dile getirmesi, kendi isteğine göre alışveriş merkezi, kışla ya da opera binasının yapılacağını söylemesi, Atatürk Kültür Merkezinin tadilat hâlinde olduğu açıklandıktan sonra, bir anda yıkılacağının açıklanması, o şehrin belediye başkanını takmaması gibi olaylar bizim bu araştırma önergemizin verilme nedeni olmuştur.Bir başbakan düşünün ki gönlünde başkanlık sisteminin yattığını söyleyip aynı programda dakikalar içerisinde öyle bir şey söylemediğini iddia edebilmiştir. Bir başbakan düşünün ki; ‘Camiye ayakkabılarıyla girdiler, içki içtiler’ söylemini, doğru olmadığını bile bile, sırf halkı kışkırtmak için meydanlarda dile getirebilmektedir. Ben ‘bile bile’ diyorum çünkü Yeni Şafak Yazarı Süleyman Gündüz’ün ifadesine göre Egemen Bağış konu hakkında detaylı bilgiyi cami müezzininden almış, yüce Allah’ın evinde hiçbir zaman içki içilmediği ve caminin polisin gaz bombalarından kaçanların, yaralananların sığındığı bir hastaneye dönüştürüldüğü bilgisini birinci ağızdan dinlemiştir. Ya Bağış bu konuda bilgiyi Başbakana vermedi ya da Başbakanın tehlikeli bir planı var. Bu konuda yakında bir inkâr gelirse hiç şaşırmamak gerekir. Bir başbakan düşünün ki Ankara’da önceden kendi belediyelerine hazırlattığı, belediye çalışanlarının taşınması yöntemiyle yapılan habersiz mitinglerde iktidarlarının ülke genelinde yüzde 76’nın hizmetkârı olduğunu söyleyebilmekte, arkasında bulunan kurmaylarının eşi üzerinden müdahalesiyle 76 milyona dönüş yapabilmektedir. Başbakanın bir söylediğini başka bir zaman inkâr etmesi tüm Türkiye için artık bilindik bir gerçektir. Bir başbakan düşünün ki Wall Street’te 17 kişinin öldüğünü iddia edebilmekte. Amerika Birleşik Devletleri Ankara Büyükelçiliğinden anında gelen ‘Hiçbir polis müdahalesi ölümle sonuçlanmamıştır’ açıklamasıyla açığa düşebilmektedir. Bir başbakan düşünün ki, Adana’da olaylar sırasında düşerek şehit olan polisimizi bile ‘Göstericiler tarafından öldürüldü’ diyerek vatandaşlarımızı tahrik edebilmektedir. Bir başbakan düşünün ki halkın tepkisi üzerine kendisinin de ‘çapulcu’ olduğunu açıklayan bir bankanın genel müdürüne ayar verebilmekte. Bir başbakan düşünün ki ‘faiz lobisi’ diye bir şey keşfedip Borsa İstanbul’da yaşanan işlemlerin geri alınmasını, teknik arızadan dolayı -nedense- açılmamasını, insanların gözünün önünden çekebilmektedir. Bir başbakan düşünün ki ümüğü sıkmayı kendisi için bir görev sayabilmekte ve açıkça herkesi tehdit edebilmektedir.
Bir başbakan düşünün ki Taksim eylemcileriyle görüşeceğini açıkladıktan sonra Taksime polis müdahalesi yaptırabilmekte ve de bir tiyatro oyunu gibi küçük bir gruba 3 TOMA ile bir ileri, iki geri şeklinde hareketlerle canlı yayın yaptırarak psikolojik savaşın tekniklerini kullanabilmektedir. Bir başbakan düşünün ki ana muhalefet partisini bir pislik olarak tanımlayabilmektedir. Başbakan, pislik görmek istiyorsa Pensilvanya’nın dahi Bülent Arınç’ı uyardığı gibi uzaklara değil Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetindeki yolsuzluk iddialarına bakması yeterlidir. Ve böyle bir başbakanın ortaya koymuş olduğu projeler ve bu projelerle ilgili olarak anlattıklarının ne kadar doğru, ne kadar gerçek dışı olduğunu ortaya koyabilmemiz yasama olarak bizim görevimizdir. Taksim olaylarından sonra yaşanan gelişmelerle birlikte bir kavram Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri tarafından sıkça kullanılmaya başlanmıştır ‘Vandalizm’ Vandalizm kısaca, başkasının ya da kamunun sahiplendiği, önemsediği ve değerli bulduğu bir maddeye çeşitli yöntemlerle zarar verilmesidir. Her ne kadar AKP yöneticileri tarafından meydanlarda hakkını arayanlar ‘Vandal’ olarak nitelendirilse de asıl Vandalların kimler olduğunu yaşanılan birkaç örnekte görebilirsiniz.Bir heykele ‘ucube’ diyerek yıktıranlar, tarihî buluntulara çanak çömlek diyenler ki bu buluntular şu anda dünya ve İstanbul tarihini değiştirmiştir.İstanbul’un yerleşik hayatının sekiz bin beş yüz yıl öncesine dayandığı ve 36 gemilik bir filonun bulunması İstanbul ticaretinin önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Tarihî ada siluetinin bozulmasına göz yumanlar, Atatürk Orman Çiftliğine saray yaptıranlar, tükürük bezlerinden gelen salgılarını heykellerin üzerinde denemek isteyenler, işte Vandallar bunlardır.Halkın karşı çıkmasına rağmen Topçu Kışlası yapımındaki ısrar doğaya karşı olan vandalizmin tipik örneğidir.Yoksa, CNBC’nin iddia ettiği gibi Topçu Kışlası ve AVM ihalesi için Başbakanın damadının çalıştığı Çalık Grubuna söz mü verilmiştir? AKP tarafından İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı inşaatı için 2,5 milyar metreküp hafriyat kullanılacağı açıklanmıştır. Atatürk Barajının inşasında bile 80 milyon metreküp hafriyat kullanıldığı göz önünde bulundurulur ise, bunun 30 kat fazlası bir hafriyat kullanımının nereden temin edileceği, bu işin nasıl yapılacağı ve ne kadar süreceği konusunda detaylı bir açıklamaya ihtiyaç vardır. Yine, üçüncü havalimanı inşaatı için, ilgili alanda 2 milyon 513 bin 341 ağaç olduğu, 657 bin 950’sinin mecburen kesileceği, 1 milyon 855 bin 391 ağacın ise taşınabileceği bilgilerine yer verilmişti. 1 milyonun üzerindeki ağacın nasıl ve nereye taşınması düşünülmektedir? Başbakanın çok şey ifade ettiği, 2 milyar 800 milyon ağaç dikildiği yönündeki söyleminin ne kadar gerçeği yansıtıp yansıtmadığı kurulacak olan komisyonla saptanabilecek, atıp tutmaların önüne geçilebilecektir. Bu kadar ağaç için İç Anadolu büyüklüğünde bir alanın ormana dönüşmüş olması gerekirken böyle bir durumu aranızda göreniniz var mıdır, bilemiyorum. Başbakanın, yaptıklarını ve yapacaklarını abartarak dile getirmesi, çaresizliğini ve ne heybede ne de torbada artık söylenecek gerçek bir şey kalmadığını göstermektedir. Bu konular hakkında Hükûmetin detaylı bir bilgi vermemesi nedeniyle, Meclis araştırmasının açılarak Hükûmetin ve özellikle de Başbakanın söylemlerinin denetlenmesi önem taşımaktadır. Meclisin yetkilerini kullanması, yurttaşlarımıza söylenecek olan gerçek dışı beyanatların önüne geçilmesini sağlayacaktır. Son olarak, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımızdan bir ricam olacak. Başbakana bir sorun, Topçu Kışlası’nın tekrar yapılma isteğinin altındaki yatan neden nedir? Nedir bu ısrar?Yetmiş yıl önce yıkılmış olan bir kışlanın tekrar meydana çıkarılma isteği neden bu kadar önemlidir? Haftalardır süren bu ısrar, doları, avroyu, faizleri yükseltti, yurttaşlarımızı huzursuzluğa itti. Değer miydi? Bütün ülkeyi, bütün dünyayı karşınıza almaya değer miydi? Yoksa gerçekten, CNN International’da Christiane Amanpour’un söylediği gibi, şov bitti mi?”
CHP tarafından verilen Meclis Araştırması Önergesi, AK Parti’nin oylarıyla reddedildi.
Kaynak: İHA
Bir başbakan düşünün ki Taksim eylemcileriyle görüşeceğini açıkladıktan sonra Taksime polis müdahalesi yaptırabilmekte ve de bir tiyatro oyunu gibi küçük bir gruba 3 TOMA ile bir ileri, iki geri şeklinde hareketlerle canlı yayın yaptırarak psikolojik savaşın tekniklerini kullanabilmektedir. Bir başbakan düşünün ki ana muhalefet partisini bir pislik olarak tanımlayabilmektedir. Başbakan, pislik görmek istiyorsa Pensilvanya’nın dahi Bülent Arınç’ı uyardığı gibi uzaklara değil Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetindeki yolsuzluk iddialarına bakması yeterlidir. Ve böyle bir başbakanın ortaya koymuş olduğu projeler ve bu projelerle ilgili olarak anlattıklarının ne kadar doğru, ne kadar gerçek dışı olduğunu ortaya koyabilmemiz yasama olarak bizim görevimizdir. Taksim olaylarından sonra yaşanan gelişmelerle birlikte bir kavram Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri tarafından sıkça kullanılmaya başlanmıştır ‘Vandalizm’ Vandalizm kısaca, başkasının ya da kamunun sahiplendiği, önemsediği ve değerli bulduğu bir maddeye çeşitli yöntemlerle zarar verilmesidir. Her ne kadar AKP yöneticileri tarafından meydanlarda hakkını arayanlar ‘Vandal’ olarak nitelendirilse de asıl Vandalların kimler olduğunu yaşanılan birkaç örnekte görebilirsiniz.Bir heykele ‘ucube’ diyerek yıktıranlar, tarihî buluntulara çanak çömlek diyenler ki bu buluntular şu anda dünya ve İstanbul tarihini değiştirmiştir.İstanbul’un yerleşik hayatının sekiz bin beş yüz yıl öncesine dayandığı ve 36 gemilik bir filonun bulunması İstanbul ticaretinin önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Tarihî ada siluetinin bozulmasına göz yumanlar, Atatürk Orman Çiftliğine saray yaptıranlar, tükürük bezlerinden gelen salgılarını heykellerin üzerinde denemek isteyenler, işte Vandallar bunlardır.Halkın karşı çıkmasına rağmen Topçu Kışlası yapımındaki ısrar doğaya karşı olan vandalizmin tipik örneğidir.Yoksa, CNBC’nin iddia ettiği gibi Topçu Kışlası ve AVM ihalesi için Başbakanın damadının çalıştığı Çalık Grubuna söz mü verilmiştir? AKP tarafından İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı inşaatı için 2,5 milyar metreküp hafriyat kullanılacağı açıklanmıştır. Atatürk Barajının inşasında bile 80 milyon metreküp hafriyat kullanıldığı göz önünde bulundurulur ise, bunun 30 kat fazlası bir hafriyat kullanımının nereden temin edileceği, bu işin nasıl yapılacağı ve ne kadar süreceği konusunda detaylı bir açıklamaya ihtiyaç vardır. Yine, üçüncü havalimanı inşaatı için, ilgili alanda 2 milyon 513 bin 341 ağaç olduğu, 657 bin 950’sinin mecburen kesileceği, 1 milyon 855 bin 391 ağacın ise taşınabileceği bilgilerine yer verilmişti. 1 milyonun üzerindeki ağacın nasıl ve nereye taşınması düşünülmektedir? Başbakanın çok şey ifade ettiği, 2 milyar 800 milyon ağaç dikildiği yönündeki söyleminin ne kadar gerçeği yansıtıp yansıtmadığı kurulacak olan komisyonla saptanabilecek, atıp tutmaların önüne geçilebilecektir. Bu kadar ağaç için İç Anadolu büyüklüğünde bir alanın ormana dönüşmüş olması gerekirken böyle bir durumu aranızda göreniniz var mıdır, bilemiyorum. Başbakanın, yaptıklarını ve yapacaklarını abartarak dile getirmesi, çaresizliğini ve ne heybede ne de torbada artık söylenecek gerçek bir şey kalmadığını göstermektedir. Bu konular hakkında Hükûmetin detaylı bir bilgi vermemesi nedeniyle, Meclis araştırmasının açılarak Hükûmetin ve özellikle de Başbakanın söylemlerinin denetlenmesi önem taşımaktadır. Meclisin yetkilerini kullanması, yurttaşlarımıza söylenecek olan gerçek dışı beyanatların önüne geçilmesini sağlayacaktır. Son olarak, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımızdan bir ricam olacak. Başbakana bir sorun, Topçu Kışlası’nın tekrar yapılma isteğinin altındaki yatan neden nedir? Nedir bu ısrar?Yetmiş yıl önce yıkılmış olan bir kışlanın tekrar meydana çıkarılma isteği neden bu kadar önemlidir? Haftalardır süren bu ısrar, doları, avroyu, faizleri yükseltti, yurttaşlarımızı huzursuzluğa itti. Değer miydi? Bütün ülkeyi, bütün dünyayı karşınıza almaya değer miydi? Yoksa gerçekten, CNN International’da Christiane Amanpour’un söylediği gibi, şov bitti mi?”
CHP tarafından verilen Meclis Araştırması Önergesi, AK Parti’nin oylarıyla reddedildi.