Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Açıklama Yaptı

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yüzyıllar boyunca bu milletin arasına nifak sokulamadığını, bu milletin tahrik edilemediğini, bu milletin birbirine düşman haline getirilemediğini belirterek, "Bütün ayrıştırma, bütün dışlama, horlama gayretlerine rağmen, biz, birleştirmek, bütünleştirmek, kardeşlik hukukunu yüceltmek için sabırla, tevazuyla, samimiyet ve kararlılıkla vazifemizi yerine getireceğiz" dedi.

Erdoğan, Kızılcahamam Asya Termal Otel'de, partisinin il ve ilçe başkanları toplantısındaki konuşmasında, AK Parti'nin parti içi demokrasi ve istişareyi en iyi işleten parti olduğunu ifade ederek, Hazreti Peygamberin hadislerinde istişarenin önemini defalarca vurguladığını, istişarenin pişmanlığa karşı kale olduğunu bildirdiğini aktardı.

İstişarenin, Türk tarihi boyunca devlet ve idare geleneğinin temelini oluşturduğunu kaydeden Erdoğan, alacakları kararları sormayan, danışmayanların yanlış kararlarıyla zulme ve zulmete kapı araladıklarını dile getirdi.

Erdoğan, AK Parti'yi istişare üzerine inşa ettiklerini, 14 Ağustos 2001'den bugüne kadar da her kademede istişareyi pusula, kutup yıldızı olarak değerlendirdiklerini söyledi.

Partisinin üye sayısının, yaklaşık 8 milyon 300 bin kişiye ulaştığını, son seçimde Türkiye genelinde 21 milyon 400 bin oy aldıklarını hatırlatan Erdoğan, 76 milyona karşı mesul olduklarını, 76 milyonun topyekun emanetini omuzlarında taşıdıklarını kaydetti.

Üyelerle, kendilerine oy verenlerle, 76 milyonun tamamıyla oturup istişare yapmalarının mümkün olmayacağını kaydeden Erdoğan, temsil yoluyla bunu başarılı şekilde yaptıklarını söyledi.

Erdoğan, sadece milletvekilleri düzeyindeki istişareyle yetinmediklerini belirterek, bölgeler bazında il başkanları, belediye başkanları, kadın ve gençlik kolları başkanlarıyla bir araya geldiklerini anlattı.

İstişare mekanizmasını sürekli ve etkin şekilde işlettiklerini kaydeden Erdoğan, zaman zaman arkadaşları arasında teşkilatın çok meşgul edildiğini söyleyenlerin bulunduğunu aktardı. Başbakan Erdoğan, "Siyaset, pasif zaman anlayışıyla değil aktif zaman anlayışıyla yapılır. Aktif zamanını, bu işe ayıramayanlar zaten siyaset yapmasınlar. 'İşleri güçleri bitireyim. Akşam geçerken de partiye uğrayayım' dersek bu siyaset olmaz. Böyle hizmet anlayışı olmaz. Biz diyoruz ki, bu işe ciddi manada zaman ayıracağız, zaman ayırabilecek arkadaşlarla bu yola girmemiz lazım. Basit bir iş yapmıyoruz. Yaptığımız 76 milyonun sevk ve idaresidir" diye konuştu.

AK Parti'nin gelecek seçimlerde oyları silip süpürüp, Türkiye'yi çok farklı ufka hazırlayacağını söyleyen Erdoğan, "30 büyükşehir belediyesini almamız gerekir. Bu konuda kararlıyız, kahir ekseriyetiyle alacağız" ifadesini kullandı.

-Çınar ağacı-

Başbakan Erdoğan, devlet geleneğini, özellikle de partisinin üzerine bina edildiği temel felsefeyi anlatırken, çınar ağacı benzetmesini çok sık kullandığını vurgulayarak, çınar ağacının, hem Selçuklu devletinde hem Osmanlı cihan devletinde hem de Türkiye Cumhuriyeti'nde geçmişin, bugünün ve istikbalin önemini anlatmak için sıkça kullanıldığını söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Güçlü bir çınar, öncelikle kökleri derinlerde olan çınardır. Kökü derinde olmayanın, gövdesi yere yakın olur. Kökü derinde olmayan, rüzgarda eğilir, fırtınada kırılır, uzun yaşayamaz ve toprağa devrilir. Öncelikle biz, adeta bir çınar gibi, besinimizi, gıdamızı, özümüzü, işte o derinlerdeki köklerimizden alacağız. Köklerimiz vesilesiyle derinlere ulaşırken, o derinlerden, tecrübeyi, birikimi, bilgiyi, en önemlisi de ibretlik dersleri alacak, en uçtaki filizlere, en uçtaki dallara, yapraklara kadar onları taşıyacağız.

Çınarın kökleri tarih ise gövdesi bugün, dalları ve yaprakları ise yarındır. Gövdeyi, köklerden aldığımız gıda ile dallardan ve yapraklardan aldığımız ışık ve umut ile güçlü tutacağız. Çınarın, dalları ve yaprakları, en az kökler kadar, en az gövde kadar önemlidir, en az onlar kadar hayatidir. Kökü olmayan ağaç nasıl ayakta duramazsa, dalıyla, yaprağıyla irtibatı olmayan ağaç da ayakta duramaz. Sizler, ilçe başkanları olarak İl Başkanları olarak sizlerle birlikte belde başkanlarımız, kadın, gençlik kollarımız, mahalle, köy temsilcilerimiz, sandık müşahitlerimiz, işte bu ulu çınarın, milletin fertleri olarak gövdesi, sorumluluk mevkinde kişiler olarak da yaprakları, dallarısınız."

-"Yapraktaki bir sorun, gövdeyi doğrudan etkiler"-

Erdoğan, teşkilattaki herkesin görevinin çok önemli ve hayati olduğunu ifade ederek, il, ilçe başkanlarına şöyle seslendi:

"İlçenin nüfusu az olabilir, uzak olabilir, sapa olabilir, ücra olabilir. Hiç ama hiç fark etmez. Her bir dal, her bir yaprak, çınarın gövdesinin sağlığı, istikbali için hayati derecede öneme haizdir. Nerede nefes alıp veren bir insanımız varsa, sizin, onun farkında olmanız, daha da önemlisi, onun sizin farkınızda olması gerekiyor. Yayla, mezra, köy, mahalle olsun, her bir insanımızın, ilçede, ilde bir AK Parti Başkanlığının olduğunu bilmesi, oraya derdini anlatabileceği bir rahatlık içinde kendisini görmesi gerekir. Siz kapılarınızı kapattığınız anda, oraya ışık girmez, çınarın yaprağı ışık alamaz ve yapraktaki bir sorun, gövdeyi doğrudan doğruya etkiler."

Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin genel başkanı, genel başkan yardımcıları, bakanları, milletvekilleri ne kadar sorumluluk taşıyorsa bir il başkanı, bir ilçe başkanı hatta bir sandık müşahidinin en az onun kadar sorumluluk taşıdığını, en az onun kadar mesuliyet sahibi olduğunu kaydetti.

Nüfusun az olmasının, uzaklığın sorumluluğu azaltmayacağını, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde, Edirne'nin Keşan ilçesinde eğer bir aksaklık oluşursa, o aksaklığın gelip doğrudan doğruya gövdeyi, genel merkezi, milleti etkileyeceğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim, Genel Başkanlık makamımızdan, sandık müşahitliği makamına kadar, her kadememiz, koltuk sahibi olmak için değil, sadece ve sadece hizmet için bu makamlardadır. Bizim tek gayemiz millete hizmettir. Millete hizmet dışında hiçbir gaye için bu görevlere gelmedik.

Öyleyse, 24 saatimizi, evet 24 saatimizi, sadece ve sadece millete hizmetle geçireceğiz. Millete hizmet yolunda hiçbir mazeret tanımıyoruz, hiçbir bahane tanımıyoruz, hiçbir engeli asla ve asla tanımıyoruz. Mazereti, bahanesi olan, engeller karşısında korkan, ürken, yılan ve yorulan arkadaşlarım, hiç tereddüt etmeden, kibir yapmadan, gurur yapmadan, yolu açmalı, kanalları açık tutmalıdır.

İnanın, boşa geçirecek tek bir saniyemiz bile yok. Boşa geçirdiğimiz her bir saniyenin hesabının bize sorulacağı idrakinden hiç uzaklaşmayacağız. Her bir arkadaşım, hangi kademede olursa olsun, gece başını yastığa koyduğunda, 'bugün vatanım ve milletim için ne yaptım' bu soruyu kendisine sormalıdır. Yaptıklarını gözden geçirmeli, yapamadıkları için hemen o sabah kolları sıvamalıdır."

-"Halkımız, tahrik siyasetinden dün olduğu gibi bugün de hiç hazzetmiyor"-

Erdoğan, AK Parti'nin siyaseti millete hizmetin aracı olarak görürken, rakiplerinin siyaseti, bir makam elde etme, güç ve çıkar devşirme aracı olarak gördüğünü belirterek, şöyle devam etti:

"Nitekim, AK Parti, siyaseti hizmet yoluyla yaparken, rakiplerimiz, siyaseti sembollerle, sloganlarla, iftira, itham ve tahriklerle yapmaya çalışıyorlar. Bir kere şunu özellikle bilmenizi ve bunun da gereğini hakkıyla yerine getirmenizi sizlerden rica ediyorum; halkımız, on yıllarca devam eden, gerilim siyasetinden, slogan siyasetinden, tahrik siyasetinden dün olduğu gibi bugün de hiç hazzetmiyor. Halkımız, siyasetten, bölücü, ayrıştırıcı, parçalayıcı bir dil değil, birleştirici, bütünleştirici, kucaklaştırıcı bir dil bekliyor. Milletimiz, siyasetten, kırıcı, kaba, edep ve adab dışı bir dil değil, gönüller yapıcı, gönüllere hitap edici, gönülleri fethedici bir dil bekliyor. Bunu hiç kimse yanlış anlamasın. Bu, AK Parti'nin, bir yanağına vurana diğerini çevireceği anlamına gelmez. Bu, iftiraları, ithamları yutacağımız, sineye çekeceğimiz, sessiz, tepkisiz kalacağımız anlamına gelmez. Ancak, özellikle yerelde, bu kaba dilin, bu ayrıştırıcı dilin, bu tahrip ve tahrik dilinin tuzağına düşmeyeceğiz. Her zaman ifade ediyorum, aldatan olmayacağız, ama aldanan da olmayacağız."

Siyasi partilerin üst yönetimleriyle, o partilere oy vermiş, gönül vermiş vatandaşların ayrı tutulması, ayrı değerlendirilmesini isteyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yaylalardan, mezralardan, köylerden kasabalara, ilçelere, büyükşehirlere kadar 76 milyonun tamamına tek bir nazarla bakacağız. Vatandaşın, herhangi bir partiye oy vermesi, herhangi bir partinin gönüldaşı olması, üye olması, onun farklı olduğu anlamına gelmez. O da milleti, ülkesi için en iyiyi istiyor, biz de milletimiz, ülkemiz için en iyiyi istiyoruz. Yöntem konusunda, usul konusunda, tarz konusunda hem fikir olamayabiliriz. Bu, diyalog kanallarının kesilip atılmasına gerekçe asla olamaz. Sabır, her zaman ama her zaman bizimle olacak. Bıkmayacağız, usanmayacağız, yüz çevirmeyecek, tekrar tekrar anlatacağız.

Unutmayın su, damlaya damlaya, sabırla mermere nasıl işliyorsa, mermeri nasıl deliyorsa aynı şekilde, sabırla anlatmaya devam edeceğiz. Diğer siyasi partiler, ayırımdan ve ayırımcılıktan medet umdular ve bugün hala bundan medet umuyorlar. Allah'a hamd olsun, yüzyıllar boyunca bu milletin arasına nifak sokulamadı, bu millet tahrik edilemedi, bu millet birbirine düşman haline getirilemedi. Bütün ayrıştırma, bütün dışlama, horlama gayretlerine rağmen, biz, birleştirmek, bütünleştirmek, kardeşlik hukukunu yüceltmek için sabırla, tevazuyla, samimiyet ve kararlılıkla vazifemizi yerine getireceğiz."

Muhabir: Hasan Öymez - Kurbani Geyik / Aylin Sırıklı Dal

Yayıncı: Ebubekir Gülüm
Kaynak: AA