Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Açıklaması
Aylin Sırıklı Dal - Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılması halinde toplum sağlığının olumsuz etkilenebileceğini belirtti.
Ankara'da bir vatandaş, evinin yakınındaki baz istasyonunun "sağlığa zarar verdiği ve tesislerdeki jeneratörlerin çıkardığı yüksek ses nedeniyle gürültü kirliliği oluştuğu" gerekçesiyle istasyonunun kaldırılması için dava açtı.
Davaya bakan Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, istasyonun limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olduğu sonucuna varan bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını, "jeneratörlerin gürültü çıkardığı iddiasıyla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı" gerekçesiyle bozdu.
Daire'nin oybirliğiyle aldığı kararda, baz istasyonlarının, "5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu gereğince, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından çıkarılan yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli yeri olan, genel olarak alıcı/verici antenleri sayesinde elektromagnetik dalgaları alma ve gönderme işlemi yapan sistemler" olduğu belirtildi.
İstasyonların, konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 kilometrelik, konuşma trafiğinin yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 kilometrelik mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük cihazlardan oluştuğu ifade edilen kararda, şu tespitler yapıldı:
"Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme veya iletişimin sağlıklı ve verimli gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibarıyla belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden, nüfusun yoğun olduğu yerlerde daha çok baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehir dışına çıkarılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından, haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden bazı istasyonlarına karşılıklı gereğinden çok yüksek elektromagnetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir."
-Uluslararası kuruluşların belirlediği limitler-
5809 sayılı Kanun ve kanun gereğince çıkarılan yönetmelik uyarınca, baz istasyonlarının, sağlığa zarar vermeyecek şekilde, nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulacağını belirleme ve kurallarını koyma işlemlerinin BTK'nın görev ve yetkisinde olduğu anımsatıldı.
Kararda, insan sağlığına etkileri konusunda başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu , Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü gibi birçok uluslararası kuruluşun yaptıkları çalışmalar sonucunda birtakım sınır değerlerin belirlendiği vurgulandı.
BTK tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikte, Türkiye'de geçerli olacak sınır değerin, İngiltere, Amerika, Kanada, ICNIRP ve Avrupa Birliğinin kabul ettiği değerin yaklaşık 1/4'ü olarak kabul edildiği belirtilen kararda, sağlığa zarar verdiği iddiası dışında, baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesiyle kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların, ilgili mevzuat gereğince BTK'ya yapılması gerektiği hatırlatıldı.
Kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı, idari yargıda dava açılması gerektiği kaydedilen kararda, davacının, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia etmesi halinde, idari yargıda yönetmeliğin iptali davası açması gerektiği vurgulandı.
-İddialar kanıtlanmalı-
Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekiğine işaret edilen kararda, bunun için de öncelikle ölçümleri yapacak bilirkişilerin nasıl seçileceği konusunun açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtildi.
Kararda, Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik gereğince, güvenlik mesafelerinin ölçümünün, üniversitelerin, elektrik elektronik, haberleşme, fizik mühendisliği, fizik lisansı veya elektromanyetik dalgalarla ilgili dersleri alarak teknik bölümlerin birinden veya meslek yüksekokulu ile liselerinin elektrik, elektronik haberleşme teknolojisi , elektronik teknoloji bölümlerinden mezun olan personel tarafından, ölçüm işlemlerinin ise ölçüm sertifikası almış personel tarafından yapılacağının hükme bağlandığı hatırlatıldı.
Bu personelin taşıması gereken nitelikler ile ölçüm sertifikası alınmasına ilişkin usul ve esasların da Kurum tarafından çıkartılan tebliğ ile düzenlendiği kaydedilen kararda, "Baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği, verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik etkilenildiği, etkilenileceği şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan somut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir" denildi.
Somut olayda, yerel mahkemenin, davaya konu baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olduğu belirtilen bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar verdiği ifade edildi.
Baz istasyonunda kullanılan jeneratörlerin gürültü yapıp yapmadığı konusunda inceleme yapılmaksızın hüküm kurulduğuna işaret edilen Daire kararında, mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak, jeneratörlerin gürültü çıkardığı iddiası da değerlendirilerek, baz istasyonunun komşuluk hukukuna aykırılık teşkil edip etmediği konularında bilirkişilerden rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması istendi.
Yayıncı: Selçuk Aval
Kaynak: AA
Davaya bakan Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, istasyonun limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olduğu sonucuna varan bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını, "jeneratörlerin gürültü çıkardığı iddiasıyla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı" gerekçesiyle bozdu.
Daire'nin oybirliğiyle aldığı kararda, baz istasyonlarının, "5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu gereğince, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından çıkarılan yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli yeri olan, genel olarak alıcı/verici antenleri sayesinde elektromagnetik dalgaları alma ve gönderme işlemi yapan sistemler" olduğu belirtildi.
İstasyonların, konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 kilometrelik, konuşma trafiğinin yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 kilometrelik mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük cihazlardan oluştuğu ifade edilen kararda, şu tespitler yapıldı:
"Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme veya iletişimin sağlıklı ve verimli gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibarıyla belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden, nüfusun yoğun olduğu yerlerde daha çok baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehir dışına çıkarılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından, haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden bazı istasyonlarına karşılıklı gereğinden çok yüksek elektromagnetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir."
-Uluslararası kuruluşların belirlediği limitler-
5809 sayılı Kanun ve kanun gereğince çıkarılan yönetmelik uyarınca, baz istasyonlarının, sağlığa zarar vermeyecek şekilde, nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulacağını belirleme ve kurallarını koyma işlemlerinin BTK'nın görev ve yetkisinde olduğu anımsatıldı.
Kararda, insan sağlığına etkileri konusunda başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu , Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü gibi birçok uluslararası kuruluşun yaptıkları çalışmalar sonucunda birtakım sınır değerlerin belirlendiği vurgulandı.
BTK tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikte, Türkiye'de geçerli olacak sınır değerin, İngiltere, Amerika, Kanada, ICNIRP ve Avrupa Birliğinin kabul ettiği değerin yaklaşık 1/4'ü olarak kabul edildiği belirtilen kararda, sağlığa zarar verdiği iddiası dışında, baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesiyle kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların, ilgili mevzuat gereğince BTK'ya yapılması gerektiği hatırlatıldı.
Kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı, idari yargıda dava açılması gerektiği kaydedilen kararda, davacının, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia etmesi halinde, idari yargıda yönetmeliğin iptali davası açması gerektiği vurgulandı.
-İddialar kanıtlanmalı-
Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekiğine işaret edilen kararda, bunun için de öncelikle ölçümleri yapacak bilirkişilerin nasıl seçileceği konusunun açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtildi.
Kararda, Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik gereğince, güvenlik mesafelerinin ölçümünün, üniversitelerin, elektrik elektronik, haberleşme, fizik mühendisliği, fizik lisansı veya elektromanyetik dalgalarla ilgili dersleri alarak teknik bölümlerin birinden veya meslek yüksekokulu ile liselerinin elektrik, elektronik haberleşme teknolojisi , elektronik teknoloji bölümlerinden mezun olan personel tarafından, ölçüm işlemlerinin ise ölçüm sertifikası almış personel tarafından yapılacağının hükme bağlandığı hatırlatıldı.
Bu personelin taşıması gereken nitelikler ile ölçüm sertifikası alınmasına ilişkin usul ve esasların da Kurum tarafından çıkartılan tebliğ ile düzenlendiği kaydedilen kararda, "Baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği, verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik etkilenildiği, etkilenileceği şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan somut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir" denildi.
Somut olayda, yerel mahkemenin, davaya konu baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olduğu belirtilen bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar verdiği ifade edildi.
Baz istasyonunda kullanılan jeneratörlerin gürültü yapıp yapmadığı konusunda inceleme yapılmaksızın hüküm kurulduğuna işaret edilen Daire kararında, mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak, jeneratörlerin gürültü çıkardığı iddiası da değerlendirilerek, baz istasyonunun komşuluk hukukuna aykırılık teşkil edip etmediği konularında bilirkişilerden rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması istendi.
Yayıncı: Selçuk Aval