Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, Rize'de Açıklaması
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "Çözüm sürecinin yaşandığı 3 ya da 3,5 aylık süreçte hiç kimsenin kanının akmamış ve şehit cenazelerinin olmayışı herhalde hepimizin vicdanını rahatlatıyor" dedi.
Bakan Yazıcı, beraberinde Rize Valisi Nurullah Çakır ve Belediye Başkanı Halil Bakırcı ile Kutlu Doğum Haftası kapsamında Cumhuriyet Meydanı'nda kurulan çadırda vatandaşlara pilav ve kavurma dağıttı, kermes standını, gezerek vatandaşlarla sohbet etti.
Daha sonra bir restoranda basın toplantısı düzenleyen Yazıcı, bölgede iki gündür sürdürdüğü temaslarını değerlendirdi.
Sarp Sınır Kapısı'nın daha işlevsel hale gelmesi için sürdürdükleri çalışmalara değinen Yazıcı, 'Sarp Sınır Kapısı'nda artan ticari yoğunluk ve insanlarımızın da yaya olarak giriş çıkış yapmaları dolasıyla güneye doğru gümrük kapısın 20 bin metrekare daha genişletilmesi konusunda ilgili arkadaşlara talimat verdik. Dolayısıyla güney kısmında askeri alan olarak kullanılan yer ile orada bir kısım uygun arazinin istimlak işlemleri yapılacak'diye konuştu.
Alanın genişlemesinin yanı sıra gümrükte bir dizi değişikliklere de gidileceğini ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti:
'X-Ray cihazının bulunduğu alan ve yine cihazdan geçen araçların risk algısı sonucu arama hangarına alındıkları bölümlerin yerleri değiştirilecek. Yani yeni düzene göre sahanın işlevselliği yeniden tasarlanacak. Burada yapacağımız altyapı hizmetlerinden bir tanesi de bu hizmetler kapsamında. Oradaki tek tünel Gürcistan'a giriş olarak kullanılıyor. Dolayısıyla o tünelden girişler hizmetin aksamasına neden oluyor. Hemen o tünelin güney tarafına yeni bir tünel daha yapılacak. Böylece buradaki aktivitemizin daha etkin sürdürülmesinin yolu açılacak.'
-Çözüm süreci-
Yazıcı, AK Parti olarak çözüm sürecine olan bakışlarının bazı kesimlerce dar değerlendirildiğine dikkati çekerek, partilerinin 14 Ağustos 2001 tarihinde kuruluşu sırasında İçişleri Bakanlığı'na sundukları program adının Demokratikleşme ve Zenginleşme Projesi olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin en temel sorununun çözülebilmesi amacıyla ilk adımı 2001 yılında hazırladıkları parti programıyla attıklarını belirten Yazıcı, şöyle devam etti:
'Hükümet olarak sorumluluğumuzu üstlenmiş ve göreve gelmişiz. Bir hukuk devleti olan ülkemizde güvenlik kuvvetlerimiz de terörle mücadelelerini sürdürmüşler. O süreçte hiçbir zaman güvenlik güçlerimizin ihtiyaç duydukları şeylerin temini konusunda mazeret sunmuş değiliz ama terör çok boyutlu. İç destekçilerin ötesinde uluslararası boyutu var. Bir yere kadar geliyorsunuz. Vatanının savunulması kapsamında şehitlerimiz geliyor ve herkes ağlıyor. Dolayısıyla biz bu konuda başka bir yöntem izledik. 2009 yılında milli birlik ve kardeşlik adı altında bu konuyla alakalı vatanını milletini seven herkesle bunu paylaşalım dedik. Çok sıcak karşılandığını söyleyemem. Siyasal kurum olarak baktığımız zaman muhalefet partileri bizim çağrımıza katkı veren bir yaklaşımda olmadılar.'
Yaşanan bu sürecin Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşıdığına işaret eden Yazıcı, 'Çözüm sürecinin yaşandığı 3 ya da 3,5 aylık süreçte hiç kimsenin kanının akmamış ve şehit cenazelerinin olmayışı herhalde hepimizin vicdanını rahatlatıyor. Bu bile önemli bir kazanım değil mi- Türkiye terörden arınma konusunda dönülmez bir kulvara girmiştir. Bu da hükümetinizin duruşu ve Başbakanımızın katkılarıyla olmuştur'ifadelerini kullandı.
- 'Vatandaşın belleğini absürt şeylerle dolduruyorlar'-
Çözüm sürecini istismar eden unsurların çok olduğunu vurgulayan Yazıcı, geçen hafta Tekirdağ ve Samsun'a yaptığı ziyaretlerde ilginç diyaloglar yaşadığını söyledi.
Tekirdağ'da bir muhalefet partisi yöneticisinin sorduğu soru karşısında çok şaşırdığını anlatan Yazıcı, şunları kaydetti:
'Muhalefet partilerinden birinin yöneticisi 'niçin bu akil insanların sayısı 63, Şanlıurfa'nın plakası 63 o yüzden mi -'diye sordu. Bana böyle bir şey sordular. Ben de 'benim şeytanla arkadaşlığım yok' dedim. Bu şeytani bir değerlendirme, kimse düşünmez. Yani 7 coğrafi bölge var ve çeşitli gruplar yapılmış. Bunların sayısı kimi yerde dokuz kimi yerde ise on olur.
Samsun'a gittim ve orada da hemşehrilerimizle sohbet ederken birisi bana 'siz bu süreçte bağlantılı olarak dağdaki teröristleri indirerek maaş bağlayacaksınız' dedi.
Ben biraz espri olsun diye 'siz nereden geldiniz, başka bir gezegenden mi' diye sordum. Sonra öğrendim ki birileri vatandaşın belleğini bu tür absürt şeylerle doldurmaya çalışıyor.'
-Çay işçilerinin greve çıkacağı iddiası-
Yazıcı, bir gazetecinin 22 Nisan'da Tek-Gıda-İş sendikasına bağlı ÇAYKUR'da çalışan işçilerin greve çıkacağı yönündeki soruya ise 'Yani çay üretim sürecinin başlayacağı bir süreçte biz fabrikadaki ya da alım yerlerindeki çalışmaları durdururuz demenin ben Rizeli ya da çalışanlar tarafından makul karşılanacağı düşüncesinde değilim. Ücret gibi konular oturulup konuşulur, bunların prosedürü vardır'yanıtını verdi.
Bu süreci başından bu yana sessiz bir şekilde takip ettiğine işaret eden Yazıcı, konuşmasını söyle sürdürdü:
'Hak arama peşinde olan insanların bu süreçlerde etkin rol gösterebilecek kişi ve kurumlarla temas kurması gerektiğini düşünüyorum. Hiç kimsenin bu güzel ülkemizde böyle büyük bir kampanya döneminde kaosa, çekişmeye ve kargaşaya yol açacak bir eyleme destek vermemeleri gerektiğini düşünüyorum. 'Biz buna direneceğiz her işçinin eline 8 ya da 10 bin lira para geçecek' diye değerlendirmeler duyuyorum. İyi hesap etsin arkadaşlar hiç kimse bu afaki değerlendirmelere inanarak duruşunu farklılaştırıp, sevgisini kine dönüştürmesin.'
-Rize sahiline yeni cami-
Yazıcı, şehirle ilgili olarak üç yeni gelişmenin olduğunu kaydederek, bunlardan birisinin kentin simgesi olabilecek yeni bir cami inşaatının sahil kesimine yapılacağını bildirdi.
Caminin geniş kapsamlı olacağına değinen Yazıcı, 'Şehrin görselliğini öne çıkartacak ve sahilde biraz da simgesel nitelik taşıyacak bir Selahattin Camisi yapılması isteği var. Burada uygun olduğu konusunda mutabakat sağladık. İnşallah sahilde tam tekmil ünitelerde içerecek şekilde böyle bir tesis yapılması sağlanacak. Biz ve Rize açısından önemli olduğunu düşünüyoruz'diye konuştu.
Yazıcı, Polis Meslek Yüksel Okulu'nun Kalkandere ilçesine, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin de Taşlıdere mevkisindeki çay paketleme fabrikasının yakınına taşınacağını sözlerine ekledi.
Muhabir: Burak Altunöz
Yayıncı: Murat Kaban
Kaynak: AA
Daha sonra bir restoranda basın toplantısı düzenleyen Yazıcı, bölgede iki gündür sürdürdüğü temaslarını değerlendirdi.
Sarp Sınır Kapısı'nın daha işlevsel hale gelmesi için sürdürdükleri çalışmalara değinen Yazıcı, 'Sarp Sınır Kapısı'nda artan ticari yoğunluk ve insanlarımızın da yaya olarak giriş çıkış yapmaları dolasıyla güneye doğru gümrük kapısın 20 bin metrekare daha genişletilmesi konusunda ilgili arkadaşlara talimat verdik. Dolayısıyla güney kısmında askeri alan olarak kullanılan yer ile orada bir kısım uygun arazinin istimlak işlemleri yapılacak'diye konuştu.
Alanın genişlemesinin yanı sıra gümrükte bir dizi değişikliklere de gidileceğini ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti:
'X-Ray cihazının bulunduğu alan ve yine cihazdan geçen araçların risk algısı sonucu arama hangarına alındıkları bölümlerin yerleri değiştirilecek. Yani yeni düzene göre sahanın işlevselliği yeniden tasarlanacak. Burada yapacağımız altyapı hizmetlerinden bir tanesi de bu hizmetler kapsamında. Oradaki tek tünel Gürcistan'a giriş olarak kullanılıyor. Dolayısıyla o tünelden girişler hizmetin aksamasına neden oluyor. Hemen o tünelin güney tarafına yeni bir tünel daha yapılacak. Böylece buradaki aktivitemizin daha etkin sürdürülmesinin yolu açılacak.'
-Çözüm süreci-
Yazıcı, AK Parti olarak çözüm sürecine olan bakışlarının bazı kesimlerce dar değerlendirildiğine dikkati çekerek, partilerinin 14 Ağustos 2001 tarihinde kuruluşu sırasında İçişleri Bakanlığı'na sundukları program adının Demokratikleşme ve Zenginleşme Projesi olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin en temel sorununun çözülebilmesi amacıyla ilk adımı 2001 yılında hazırladıkları parti programıyla attıklarını belirten Yazıcı, şöyle devam etti:
'Hükümet olarak sorumluluğumuzu üstlenmiş ve göreve gelmişiz. Bir hukuk devleti olan ülkemizde güvenlik kuvvetlerimiz de terörle mücadelelerini sürdürmüşler. O süreçte hiçbir zaman güvenlik güçlerimizin ihtiyaç duydukları şeylerin temini konusunda mazeret sunmuş değiliz ama terör çok boyutlu. İç destekçilerin ötesinde uluslararası boyutu var. Bir yere kadar geliyorsunuz. Vatanının savunulması kapsamında şehitlerimiz geliyor ve herkes ağlıyor. Dolayısıyla biz bu konuda başka bir yöntem izledik. 2009 yılında milli birlik ve kardeşlik adı altında bu konuyla alakalı vatanını milletini seven herkesle bunu paylaşalım dedik. Çok sıcak karşılandığını söyleyemem. Siyasal kurum olarak baktığımız zaman muhalefet partileri bizim çağrımıza katkı veren bir yaklaşımda olmadılar.'
Yaşanan bu sürecin Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşıdığına işaret eden Yazıcı, 'Çözüm sürecinin yaşandığı 3 ya da 3,5 aylık süreçte hiç kimsenin kanının akmamış ve şehit cenazelerinin olmayışı herhalde hepimizin vicdanını rahatlatıyor. Bu bile önemli bir kazanım değil mi- Türkiye terörden arınma konusunda dönülmez bir kulvara girmiştir. Bu da hükümetinizin duruşu ve Başbakanımızın katkılarıyla olmuştur'ifadelerini kullandı.
- 'Vatandaşın belleğini absürt şeylerle dolduruyorlar'-
Çözüm sürecini istismar eden unsurların çok olduğunu vurgulayan Yazıcı, geçen hafta Tekirdağ ve Samsun'a yaptığı ziyaretlerde ilginç diyaloglar yaşadığını söyledi.
Tekirdağ'da bir muhalefet partisi yöneticisinin sorduğu soru karşısında çok şaşırdığını anlatan Yazıcı, şunları kaydetti:
'Muhalefet partilerinden birinin yöneticisi 'niçin bu akil insanların sayısı 63, Şanlıurfa'nın plakası 63 o yüzden mi -'diye sordu. Bana böyle bir şey sordular. Ben de 'benim şeytanla arkadaşlığım yok' dedim. Bu şeytani bir değerlendirme, kimse düşünmez. Yani 7 coğrafi bölge var ve çeşitli gruplar yapılmış. Bunların sayısı kimi yerde dokuz kimi yerde ise on olur.
Samsun'a gittim ve orada da hemşehrilerimizle sohbet ederken birisi bana 'siz bu süreçte bağlantılı olarak dağdaki teröristleri indirerek maaş bağlayacaksınız' dedi.
Ben biraz espri olsun diye 'siz nereden geldiniz, başka bir gezegenden mi' diye sordum. Sonra öğrendim ki birileri vatandaşın belleğini bu tür absürt şeylerle doldurmaya çalışıyor.'
-Çay işçilerinin greve çıkacağı iddiası-
Yazıcı, bir gazetecinin 22 Nisan'da Tek-Gıda-İş sendikasına bağlı ÇAYKUR'da çalışan işçilerin greve çıkacağı yönündeki soruya ise 'Yani çay üretim sürecinin başlayacağı bir süreçte biz fabrikadaki ya da alım yerlerindeki çalışmaları durdururuz demenin ben Rizeli ya da çalışanlar tarafından makul karşılanacağı düşüncesinde değilim. Ücret gibi konular oturulup konuşulur, bunların prosedürü vardır'yanıtını verdi.
Bu süreci başından bu yana sessiz bir şekilde takip ettiğine işaret eden Yazıcı, konuşmasını söyle sürdürdü:
'Hak arama peşinde olan insanların bu süreçlerde etkin rol gösterebilecek kişi ve kurumlarla temas kurması gerektiğini düşünüyorum. Hiç kimsenin bu güzel ülkemizde böyle büyük bir kampanya döneminde kaosa, çekişmeye ve kargaşaya yol açacak bir eyleme destek vermemeleri gerektiğini düşünüyorum. 'Biz buna direneceğiz her işçinin eline 8 ya da 10 bin lira para geçecek' diye değerlendirmeler duyuyorum. İyi hesap etsin arkadaşlar hiç kimse bu afaki değerlendirmelere inanarak duruşunu farklılaştırıp, sevgisini kine dönüştürmesin.'
-Rize sahiline yeni cami-
Yazıcı, şehirle ilgili olarak üç yeni gelişmenin olduğunu kaydederek, bunlardan birisinin kentin simgesi olabilecek yeni bir cami inşaatının sahil kesimine yapılacağını bildirdi.
Caminin geniş kapsamlı olacağına değinen Yazıcı, 'Şehrin görselliğini öne çıkartacak ve sahilde biraz da simgesel nitelik taşıyacak bir Selahattin Camisi yapılması isteği var. Burada uygun olduğu konusunda mutabakat sağladık. İnşallah sahilde tam tekmil ünitelerde içerecek şekilde böyle bir tesis yapılması sağlanacak. Biz ve Rize açısından önemli olduğunu düşünüyoruz'diye konuştu.
Yazıcı, Polis Meslek Yüksel Okulu'nun Kalkandere ilçesine, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin de Taşlıdere mevkisindeki çay paketleme fabrikasının yakınına taşınacağını sözlerine ekledi.
Muhabir: Burak Altunöz
Yayıncı: Murat Kaban