Öğrencinin Dekan Hakkında Açtığı Dava Reddedildi

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran'a hakaretvari ifadeler kullandığı için okuldan uzaklaştırılan Radyo, Televizyon ve Sinema bölümü öğrencisi Mikail Boz’un açtığı dava İstanbul 5. İdare Mahkemesi tarafından reddedildi.

İstanbul 5. İdare Mahkemesi Mikail Boz’un bir internet sitesine yazdığı “Tepeden inme biçimde atandı, meğer herif Marmara İletişim’in mesihi imiş. Fakültenin imajı vardı, içine ettiler, bıraktılar.” cümlelerinin hakaret içerikli olduğuna hükmetti. Mahkeme, Boz’un yargılama giderlerini karşılamasına, davalının avukatlık ücretinin de ödemesine karar verdi.Mahkemede davacı Boz, beyanları nedeni ile Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi yönetimi tarafından bir hafta okuldan uzaklaştırıldığını belirtip kararın iptalini talep etti. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi yönetimi ise kararın hukuka uygun olduğunu savundu. Konuyu ele alan İstanbul 5. İdare Mahkemesi hükme vardı. Davayı ifade özgürlüğü bağlamında da görüşen mahkeme heyeti, karar bölümünde şunları kaydetti: “Somut olayda davacı tarafından beyan edilen görüşler dava dışı olan İletişim Fakültesi Dekanı’na yönelik eleştiri sınırları içerisinde kalmayan, işgal ettiği makamı meşruluğunu tartışmaya açan, kaba ve sert bir üslupla ve kişinin belki de kabul etmesine imkân olamayan ‘mesih’likle ithaf eden yakıştırmalara yer verilerek ifade özgürlüğünün sınırları dışına çıkıldığı eleştirilerinin kişiyi yıpratmaktan öte bir anlamı olmayan görüşlerin açıklanmasının kamu yararına olmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, davanın hakkında görüşülüp beyan ettiği kişinin öğrenim görmekte olduğu okulun en üst düzeydeki yöneticilerinden olduğu ve bu niteliklere haiz kişiler hakkında beyan edilen görüşlerin dar bir çerçevede kalmayıp yayılması ve gerçek dahi olmasa bu yayılmanın etkisi ile bir süreden sonra gerçekmiş gibi algılanması ihtimali çok kuvvetli bulunmaktadır. Bu durumun dekanın, okuldaki disiplini ve eğitim ve öğretim düzenini sağlamadaki görev ile birlikte düşünüldüğünde sonuçları itibari ile yönetimsel alanlarda aksamalara sebep olabilecektir. Dolayısıyla kısıtlamayı meşru kılacak zorlayıcı bir sosyal gereklilik bulunmadığını söylemeye imkân bulunmamaktadır. Bu durumda, ifade özgürlüğünün sınırların aşan hakkında görüş serdettiği kişinin şöhretine zarar vermeye yönelik, hakaret içerikli ve kamu yararına yönelik olmayan fiiller nedeniyle davacının cezalandırılmasına yönelik işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine, 124,40 TL yargı giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 600 TL, avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin hükmün kesinleşmesine müteakip davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.