CHP Mersin’de ‘Yargı, Siyaset ve Hukuk’ Paneli Düzenledi

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, anayasaları siyasi mücadelenin merkezine yerleştirmenin çok doğru bir tavır olmadığını, CHP’nin yeni anayasa görüşmelerinde masadan kalkmasını da doğru bulmadığını belirterek, “Çünkü o fırsatlar artık kaçtı. Şu anda kamuoyu önünde bunun sorumlusu CHP olarak görülecektir” dedi.

CHP Mersin’de ‘Yargı, Siyaset ve Hukuk’ Paneli Düzenledi
CHP Yenişehir İlçe Başkanlığı, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, İçel Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan'ın konuşmacı olarak katıldığı "Yargı, Siyaset ve Demokrasi" konulu bir panel düzenledi.

Merkez ilçe Yenişehir Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panele, CHP İçel milletvekilleri Aytuğ Atıcı ve Vahap Seçer ile çok sayıda partili katıldı.

İlhan Cihaner panelde yaptığı konuşmada, CHP’nin muhalefet anlayışını kökünden değiştirmesi ve sorgulaması gerektiğini söyledi.

Türkiye’de koşulların önceki dönemle mukayese edilebilecek şekilde değiştiğini ifade eden Cihaner, “Bu koşullarda partimizin geleneksel muhalefet anlayışıyla iktidar olması biraz zor görünüyor. CHP’nin daha önceden dünyaya örnek gösterilecek bir parlamento muhalefet geleneği vardı ama parlamentonun ciddi bir muhalefet alanı olmaktan çıktığını görüyoruz. Hukuk yoluyla açılan davalar yoluyla ciddi bir muhalefet sergileniyordu ama artık bağımsızlığını yitirmiş bir yargıda hukuk mücadelesi yoluyla da muhalefeti tırmandırmak mümkün görünmüyor. Onun için hayatın her alanını bir muhalefet odağına çevirmemiz gerekiyor. Milletvekillerine bırakılacak bir iş olmaktan çıkmıştır muhalefet. Yurttaşların hepsinin elini bu taşın altına sokmasıyla ancak bu iş olur” diye konuştu.

Yeni anayasa sürecine de değinen Cihaner, AK Parti’nin samimi şekilde anayasa yapma niyeti olmadığı öne sürdü. AK Parti’nin diğer partilere ‘kırmızı çizgisiz gelin’ diyerek samimi bir niyetinin olmadığını ispatladığını dile getiren Cihaner, anayasaya çok fazla şeyler yüklemesini de yanlış bulduğunun altını çizdi. “Anayasalarla ülkeler bölünmez” diyen Cihaner, anayasaları bu kadar çok fazla siyasi mücadelenin merkezine yerleştirmenin çok doğru bir tavır olmadığını kaydetti.

Anayasaların belirli güç ilişkilerinin güvence altına alındığı hukuki metinler olduğuna işaret eden Cihaner, şöyle devam etti: “Dolayısıyla bizim her şeyi anayasa merkezli düşünmememiz gerekiyor. Türklük tanımı gibi her şeyi anayasa merkezli düşünmenin muhalefet enerjimizi boşa harcadığını düşünüyorum. Bizim daha güçlü muhalefeti örgütleyebileceğimiz alanlar var. Yoksulluk, işsizlik, 2B, petrol kanunu var. Sadece anayasa odaklı bir muhalefet anlayışına saplanmamızın çok fazla bir fayda sağlamayacağını düşünüyorum. Çünkü biz bu topraklarda tüm etnik unsurlarla yaşamayı kafamıza koymuşsak bizi ne kimse bölebilir ne de 'anayasa yazıldı' diye insanlar kendi benliklerini unuturlar. Onun için bizim bu anayasayı daha soğukkanlı bir şekilde değerlendirmemiz gerekir. Siyasi taktik olarak ülkenin bulunduğu koşullar içerisinde değerlendirildiğinde anayasa masasından kalkılmasını çok doğru bir fikir olarak da görmüyorum. Çünkü o fırsatlar artık kaçtı. Şu anda kamuoyu önünde bunun sorumlusu CHP olarak görülecektir.” İçel Milletvekili Öztürk ise, her şeyin temelinin hukuk olduğunu, hukuk olmadan hiçbir şeyin güvende olmayacağını kaydetti.

Hukukun siyasi mücadelenin kavga zemini yapılmaması gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Siyaset, kendi muhaliflerini sindirmek için yargıyı yapılandırmasın diyoruz. Bu ülkede hukuk giderken demokrasi gelmez. Bir yandan hukuk kurallarını çiğneyeceksiniz, hukuksuzluğu ve kuralsızlığı egemen bir yönetim anlayışı haline getireceksiniz, öbür tarafta demokrasi diyeceksiniz. Buna inanmak mümkün değildir. Çünkü demokrasinin özünü hukuk oluşturur. Hukuk olmazsa demokrasi olmaz. Yani hukuk giderken demokrasi kalmaz, o da gider onunla beraber” ifadelerini kullandı.

Sorunun temelini yasa yapma özensizliğini kural haline getirmiş bir yasama organı, hukuk devleti anlayışından kopmuş bir başbakan ve bir hükümet, hukukun üstünlüğünü hakimlerin ve savcıların üstünlüğü olarak gören yargıç ve savcıların varlığı olarak sıralayan Öztürk, “Temel problemler bunlar. Eğer biz gerçekten hukuk devleti ilkesini içimize sindirebilirsek hiçbir sorunumuz kalmaz” dedi.

Kaynak: İHA