Kalder Başkanı Doğan: Kurumsallaşmanın En Büyük Engeli Kobi ve Aile İşletmeleri
Türkiye Kalite Derneği (KALDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, geleceği hazırlamada kurumsallaşmanın önündeki en büyük engellerden birinin KOBİ, diğerinin ise aile işletmeleri olduğunu belirtti.
Düzenlenen programda konuşan KALDER Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, geleceği hazırlayabilmek için kamu ve özel sektöre önemli görevler düştüğünü belirterek, “Reel sektördeki geleceği hazırlayabilmek için en önemli hususlardan biri kurumsallaşmadır. Kurumsallaşmada iki tane büyük engelimiz var, reel sektör açısından. Birincisi KOBİ’ler. Şu anda işletmelerimizin yüzde 98’ini oluşturuyor. İkinci konu ise aile işletmeleri konusu, gerçeği. Aile işletmeleri gerçeği bütün dünyada böyle. Dünyada kuruluşların yüzde 80’i aile işletmelerinden oluşuyor.” dedi.
Hamdi Doğan, kamu yapısında ise kurumsal yapıdaki gerçeği gördüklerini belirterek, “Dünya sıralamasında kurumsal yapıdaki oluşum açısından 64. sıradayız. Altyapıda 52., sağlık, ilköğretim 63., yüksek öğretimde 74.’yüz. Dolayısı ile bu çaba içinde bu kurumsal altyapının oluşturulması için kamuya da önemli görevler düşüyor.” şeklinde konuştu.
Bursa Valisi Şahabettin Harput ise Türkiye’nin geleceğini hazırlamada herkese büyük görev düştüğünü belirterek, “Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki kıran kırana acımasız bir rekabet. Düşenin üzerine basıp geçiyorlar. Dolayısıyla Türkiye olarak çok daha güçlü, çok daha itibarlı, dünyanın her yerinde tüm kapıların ardına kadar açıldığı, "Türkiye ne der?" diye herkesin Türkiye’yi düşündüğü ve saygı ile ayağa kalktığı bir ülke ve o ülkenin vatandaşları olmak bizim amacımız, gayretimiz, hedefimiz. Elbette bu hedefe giden yolda kalite olmazsa olmaz.” dedi.
KALDER Başkanı Emin Direkçi ise tüketim alışkanlıklarının sürdürülebilir yaşam için değiştirilmesi gerektiğine işaret etti. Geçmişi iyi okuyup gelecekte aynı hatalara yer verilmemesi gerektiğinin altını çizen Direkçi; fikre, emeğe, insana ve yaşama sahip çıkılmasının önemine değindi. BUSİAD Başkanı Oya Coşkunöz de sürdürülebilir bir geleceğe işaret ederek, "Sürdürüleblir bir gelecek için acele etmeliyiz, çünkü dünyayı saran tüketim kültürü, teknonojideki hızlı gelişmeler, siyasi ve ekonomik krizler, hem ülkeler hem kurumlar için geçmişe göre daha hızlı gelecek öngörüleri oluşturmayı zorunlu kılıyor.” diye konuştu.