Dtk Genel Başkanı Türk ve Başkan Yardımcısı Tuğluk’tan 'bayrak' Açıklaması
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkanı Ahmet Türk, dün Diyarbakır’da düzenlenen Nevruz etkinliklerinde Türk bayrağı bulunmaması ile ilgili olarak, “Biz bayrak asıp birileri indirseydi farklı bir süreç oluşurdu.
Bayrak düşmanlığımız yok” dedi.
Bolivya senatörleri Mary Medine Zabaleta, Rosssemery Carlo Lukas, Zonia Guardia Melgar ve Dr. Quario Altisida, DTK'yı ziyaret etti. Nevruz’a katılmak için Diyarbakır’a gelen Bolivyalı senatörler, Nevruz izlenimlerini aktardı. Nevruz’un çok renkli geçtiğini anlatan Bolivyalı heyet, Diyarbakır’da olmalarından dolayı büyük bir memnuniyet yaşadıklarını dile getirdi. Bolivya’nın siyasal ve ekonomik yapısını anlatan heyet, DTK’lılara Bolivya hakkında geniş bilgi verdi. DTK yetkilileri ise, Diyarbakır’da dün kutlanan Nevruz’un yeni bir süreci başlattığını, Kürt sorununun çözümüne yakın olduklarını ifade etti
Ziyaretin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, Öcalan’ın mesajını değerlendirdi. Öcalan’ın mesajıyla Kürtlerin Türkiye halkıyla doğru bir dayanışma, ortak bir yaşamı ve demokratik bir geleceği paylaşmayı esas alan bir yaklaşımının yaşandığını ifade eden Türk, bundan sonra topun hükümette olduğunu söyledi.
Türk, "Elbette ki bütün bu gelişmeler Kürtlerin hem daha özgür bir geleceği için hem halkların kardeşliği içindir. Bunun böyle doğru okunması durumunda, bir sorunun olmayacağı inancındayım. Kürtler açısında çok net ve açık baktığını ifade etmişti. Devletin, Kürtlerin haklarını görmeleri ve kucaklamaları konusunda artık Kürtler devletin bundan sonra yapacağı pratikleri bekleyecek. Geri çekilmeyle ilgili zaten çağrılar yapıldı. Bunun üzerinde yorum yapmaya gerek yok. Biz dün Nevruz’da fazla bir konuşma yapmadık. Sürecin arkasında olduğumuzu ifade ettik. Öcalan’ın gönderdiği mesaj açık. Süreçle ilgili düşüncelerini anlattı, bundan sonra top hükümettedir. Hükümetin kucaklayıcı, Kürtlerin hak ve hukukunu esas alan bir yaklaşımını, sorunun barışçıl bir yönde gelişmesine katkı sunmaktır. Ama düşüncelerinde bir değişimin olmadığı taktirde Kürtlerin de artık süreci çok iyi bilen, demokrasiyi iyi bilen, özgürlüğün ne olduğunu bilen Kürtler özgürlük mücadelelerinden asla taviz vermez” dedi
Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da kutlanan Nevruz Bayramı’nda Türk bayrağı asılmamasıyla ilgili yaptığı eleştiriyi de değerlendiren Türk, bayrağa karşı olmadıklarını ifade ederek, "Nevruz alanında bayrak asılsaydı, birileri tarafından indirilseydi farklı bir süreç yaşanırdı. Başbakan’ın bayrak açıklamasını bence böyle bir tartışmanın hiçbir anlamı yok. Katliamların yapıldığı Nevruzlarda bile Kürtler bayramını kutladı. Bizim bayrağa karşı bir düşmanlığımız yok. Partimizde, grubumuzda bayrak var. Biz siyasi olarak karar alsak Nevruz alanında bayrak assak bile birileri bayrağı indirdiği zaman bu sefer farklı bir tartışma olur. Aslında böyle bir tartışmanın süreçle ilgisi hiç olmaması gerekiyor. Mesele çok açık, Kürtler ve Türklerin kucaklayacakları bir sürecin alt yapısını oluşturmak lazım. Bunun dışında bayrak vardı, yoktu gibi tartışmaların hiçbir anlamı yok. Aynı zamanda bir faydası da yok” diye konuştu.
"KÜRTLER YAŞADIĞI ACILARA RAĞMEN BİRLİK YAŞAMI SAVUNUYOR" DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ise, Öcalan’ın mesajında Kürtlerin birlikte yaşamı konusunda yaptığı vurguya dikkat çekerek, Kürtlerin birlikte yaşamı, yaşadığı acılara rağmen savunduğunu dile getirdi. Tuğluk, "Nevruz, Türkiye açısından tarihi bir gündü. Öcalan’ın mesajındaki vurgular son derece önemli. Önümüzdeki sürecin nasıl bir siyasi tarzıyla yürütüleceğinin işaretini veren bir mesajdı. Ben bu mesajı demokratik birlik manifestosu olarak değerlendiriyorum. Bugün gerçekten Kürtlerin yaşadığı bu kadar acıya rağmen eğer demokratik birlikten ve birlikte yaşamaktan bahsediliyorsa bu Öcalan’ın sayesindedir. Bir kez daha bir sorumluluk üstlenilmesi söz konusudur. Türkiye’de meselelerin çözümünde, artık silahlı siyasette, silahsız siyasete geçişin startıydı. Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun mesajı, Kürtlerin bundan sonraki mücadelenin demokratik meşru zeminde ve kendi haklarını bu şekilde arayacakları şekilde nitelendirmek lazım. Bizler ve Türkiye açısından yeni bir dönemdir. Umut ediyorum ki, bu fırsat doğru değerlendirilir. Bu savaş ve bu kargaşa ortadan kaldırılmalı. Artık barış içerisinde yaşamanın arayışlarını yürütmeliyiz. Ben Öcalan’ın çağrısını böyle değerlendiriyorum. Kürtlerin attığı bu tarihi adıma adalet içeren bir yanıt verilir. Bunu başarabiliriz. Bin yıllık tarihimiz bunun bir güvencesidir. Çok fazla bir şey istenilmiyor. Birlikte yaşamamızı güçlendirecek, bir eşit ve özgürlük temelinde bir hukuk isteniliyor. Kürtler haklarının tanınmasını istiyor. Artık bundan sonraki iş anayasa meselesine dönüşecek” şeklinde konuştu.
"SINIR DIŞINA ÇIKIŞLARDA MECLİS İNİSİYATİF ALMALI" PKK’lıların çözüm sürecinde sınır dışına çıkılmasının nasıl olması gerektiğine de değinen Tuğluk, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin rol alması gerektiğini söyledi.
Tuğluk, "Sınır dışına çıkma tartışmaları çok yoğun. Sınır dışına çıkarabilmesi için bir takım kurumsal gözlemci heyetin oluşması gerekiyor. Meclis’in bu konuda inisiyatif alması gerekiyor. Bu gerçekleştiğinde çok önemli bir adım atılmış olacak. Sorumluluk artık iktidar ve devlete kaldı. Kürtler, Öcalan ve PKK çok samimidir bu konuda. Aynı samimiyetle devlet ve hükümet adım atarsa, biz barışı çok yakın bir zamanda görebileceğiz. Öcalan’ın çizdiği çerçevede bir yaklaşım görüldüğünde iddia ediyorum bir haftada Kürt meselesi çözülür. O kadar yakınlaştığımızı ifade ediyorum. Bu arada bu süreci istemeyen bazı provokatif yaklaşımlar da olabilir. Biliyoruz bunu, istemeyen içte ve dışta güçler var. Bunlara karşı da çok dikkatli olmak zorundayız” ifadelerini kullandı
Dün Nevruz’da Abdullah Öcalan’ın mesajını Kürtçe okuyan Pervin Buldan’a yapılan 'Kötü bir Kürtçe ile okudu' eleştirilerine de yanıt veren Tuğluk, "Bu konuda çok yorum yapmak istemiyorum. Önemli olan o metindeki içerik. Bence onun üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. Bugün bizler Kürtçeyi bilmiyorsak, bu devletin inkarcı politikalarından kaynaklanıyor. Kendi dilimize sahip çıkacağız zaten onun mücadelesini veriyoruz” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Bolivya senatörleri Mary Medine Zabaleta, Rosssemery Carlo Lukas, Zonia Guardia Melgar ve Dr. Quario Altisida, DTK'yı ziyaret etti. Nevruz’a katılmak için Diyarbakır’a gelen Bolivyalı senatörler, Nevruz izlenimlerini aktardı. Nevruz’un çok renkli geçtiğini anlatan Bolivyalı heyet, Diyarbakır’da olmalarından dolayı büyük bir memnuniyet yaşadıklarını dile getirdi. Bolivya’nın siyasal ve ekonomik yapısını anlatan heyet, DTK’lılara Bolivya hakkında geniş bilgi verdi. DTK yetkilileri ise, Diyarbakır’da dün kutlanan Nevruz’un yeni bir süreci başlattığını, Kürt sorununun çözümüne yakın olduklarını ifade etti
Ziyaretin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, Öcalan’ın mesajını değerlendirdi. Öcalan’ın mesajıyla Kürtlerin Türkiye halkıyla doğru bir dayanışma, ortak bir yaşamı ve demokratik bir geleceği paylaşmayı esas alan bir yaklaşımının yaşandığını ifade eden Türk, bundan sonra topun hükümette olduğunu söyledi.
Türk, "Elbette ki bütün bu gelişmeler Kürtlerin hem daha özgür bir geleceği için hem halkların kardeşliği içindir. Bunun böyle doğru okunması durumunda, bir sorunun olmayacağı inancındayım. Kürtler açısında çok net ve açık baktığını ifade etmişti. Devletin, Kürtlerin haklarını görmeleri ve kucaklamaları konusunda artık Kürtler devletin bundan sonra yapacağı pratikleri bekleyecek. Geri çekilmeyle ilgili zaten çağrılar yapıldı. Bunun üzerinde yorum yapmaya gerek yok. Biz dün Nevruz’da fazla bir konuşma yapmadık. Sürecin arkasında olduğumuzu ifade ettik. Öcalan’ın gönderdiği mesaj açık. Süreçle ilgili düşüncelerini anlattı, bundan sonra top hükümettedir. Hükümetin kucaklayıcı, Kürtlerin hak ve hukukunu esas alan bir yaklaşımını, sorunun barışçıl bir yönde gelişmesine katkı sunmaktır. Ama düşüncelerinde bir değişimin olmadığı taktirde Kürtlerin de artık süreci çok iyi bilen, demokrasiyi iyi bilen, özgürlüğün ne olduğunu bilen Kürtler özgürlük mücadelelerinden asla taviz vermez” dedi
Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da kutlanan Nevruz Bayramı’nda Türk bayrağı asılmamasıyla ilgili yaptığı eleştiriyi de değerlendiren Türk, bayrağa karşı olmadıklarını ifade ederek, "Nevruz alanında bayrak asılsaydı, birileri tarafından indirilseydi farklı bir süreç yaşanırdı. Başbakan’ın bayrak açıklamasını bence böyle bir tartışmanın hiçbir anlamı yok. Katliamların yapıldığı Nevruzlarda bile Kürtler bayramını kutladı. Bizim bayrağa karşı bir düşmanlığımız yok. Partimizde, grubumuzda bayrak var. Biz siyasi olarak karar alsak Nevruz alanında bayrak assak bile birileri bayrağı indirdiği zaman bu sefer farklı bir tartışma olur. Aslında böyle bir tartışmanın süreçle ilgisi hiç olmaması gerekiyor. Mesele çok açık, Kürtler ve Türklerin kucaklayacakları bir sürecin alt yapısını oluşturmak lazım. Bunun dışında bayrak vardı, yoktu gibi tartışmaların hiçbir anlamı yok. Aynı zamanda bir faydası da yok” diye konuştu.
"KÜRTLER YAŞADIĞI ACILARA RAĞMEN BİRLİK YAŞAMI SAVUNUYOR" DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ise, Öcalan’ın mesajında Kürtlerin birlikte yaşamı konusunda yaptığı vurguya dikkat çekerek, Kürtlerin birlikte yaşamı, yaşadığı acılara rağmen savunduğunu dile getirdi. Tuğluk, "Nevruz, Türkiye açısından tarihi bir gündü. Öcalan’ın mesajındaki vurgular son derece önemli. Önümüzdeki sürecin nasıl bir siyasi tarzıyla yürütüleceğinin işaretini veren bir mesajdı. Ben bu mesajı demokratik birlik manifestosu olarak değerlendiriyorum. Bugün gerçekten Kürtlerin yaşadığı bu kadar acıya rağmen eğer demokratik birlikten ve birlikte yaşamaktan bahsediliyorsa bu Öcalan’ın sayesindedir. Bir kez daha bir sorumluluk üstlenilmesi söz konusudur. Türkiye’de meselelerin çözümünde, artık silahlı siyasette, silahsız siyasete geçişin startıydı. Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun mesajı, Kürtlerin bundan sonraki mücadelenin demokratik meşru zeminde ve kendi haklarını bu şekilde arayacakları şekilde nitelendirmek lazım. Bizler ve Türkiye açısından yeni bir dönemdir. Umut ediyorum ki, bu fırsat doğru değerlendirilir. Bu savaş ve bu kargaşa ortadan kaldırılmalı. Artık barış içerisinde yaşamanın arayışlarını yürütmeliyiz. Ben Öcalan’ın çağrısını böyle değerlendiriyorum. Kürtlerin attığı bu tarihi adıma adalet içeren bir yanıt verilir. Bunu başarabiliriz. Bin yıllık tarihimiz bunun bir güvencesidir. Çok fazla bir şey istenilmiyor. Birlikte yaşamamızı güçlendirecek, bir eşit ve özgürlük temelinde bir hukuk isteniliyor. Kürtler haklarının tanınmasını istiyor. Artık bundan sonraki iş anayasa meselesine dönüşecek” şeklinde konuştu.
"SINIR DIŞINA ÇIKIŞLARDA MECLİS İNİSİYATİF ALMALI" PKK’lıların çözüm sürecinde sınır dışına çıkılmasının nasıl olması gerektiğine de değinen Tuğluk, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin rol alması gerektiğini söyledi.
Tuğluk, "Sınır dışına çıkma tartışmaları çok yoğun. Sınır dışına çıkarabilmesi için bir takım kurumsal gözlemci heyetin oluşması gerekiyor. Meclis’in bu konuda inisiyatif alması gerekiyor. Bu gerçekleştiğinde çok önemli bir adım atılmış olacak. Sorumluluk artık iktidar ve devlete kaldı. Kürtler, Öcalan ve PKK çok samimidir bu konuda. Aynı samimiyetle devlet ve hükümet adım atarsa, biz barışı çok yakın bir zamanda görebileceğiz. Öcalan’ın çizdiği çerçevede bir yaklaşım görüldüğünde iddia ediyorum bir haftada Kürt meselesi çözülür. O kadar yakınlaştığımızı ifade ediyorum. Bu arada bu süreci istemeyen bazı provokatif yaklaşımlar da olabilir. Biliyoruz bunu, istemeyen içte ve dışta güçler var. Bunlara karşı da çok dikkatli olmak zorundayız” ifadelerini kullandı
Dün Nevruz’da Abdullah Öcalan’ın mesajını Kürtçe okuyan Pervin Buldan’a yapılan 'Kötü bir Kürtçe ile okudu' eleştirilerine de yanıt veren Tuğluk, "Bu konuda çok yorum yapmak istemiyorum. Önemli olan o metindeki içerik. Bence onun üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. Bugün bizler Kürtçeyi bilmiyorsak, bu devletin inkarcı politikalarından kaynaklanıyor. Kendi dilimize sahip çıkacağız zaten onun mücadelesini veriyoruz” diye konuştu.