Burkay: Chp ve Mhp’nin Milliyetçilik Anlayışı Bazen Kafatasçılığa Dönüştü
Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı Kemal Burkay, Başbakan Erdoğan’ın "Milliyetçiliği ayaklar altına alıyoruz" sözlerine tepki gösteren CHP ve MHP’nin milliyetçilik anlayışını eleştirdi.
Burkay ‘‘CHP de MHP de öteden beri egemen bir milliyetçilik anlayışını yani başka milletlerin haklarına saygılı olmayan bir Türk milliyetçiliği politikası izlediler. Bu zaman zaman faşizme, kafataşçılığa dönüştü.’’ şeklinde konuştu.
Brüksel’de düzenlenen bir panele konuşmacı olarak iştirak eden Kürt aydın Kemal Burkay, Cihan Haber Ajansı’na Başbakan Erdoğan’ın "Milliyetçiliği ayaklar altına alıyoruz" sözünü ve muhalefet partilerin bu söze tepkisini yorumladı. Burkay, ‘‘Şimdiye kadar malum, milliyetçi politikalarla bunlar uygulandı. Daha doğrusu vatanın, milletin birliği altında, o görüntü altında bu politikalar yürütüldü. Sayın başbakanın bu milliyetçi söyleme karşı çıkması olumlu. Bu bir değişimi gösteriyor. Öte taraftan bu çok tartışılan bir konu. Ezilen hakların milli hareketi öteden beri doğal karşılanmıştır bir bakıma. Yani meşru bir tarafı vardır baskıya, zulme karşı. Koşullara göre değerlendirmek lazım. Eğer bir milliyetçilik, egemen güçlerin elinde sömürenlerin elinde baskı uygulayanların elinde bir araç olarak kullanılıyorsa buna karşı çıkmak insani bir görevdir.’’ şeklinde konuştu.
‘BU ÇAĞDA BU MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞINI SÜRDÜRMEK YANLIŞ’ CHP ve MHP’nin eleştirileri hakkında ise Burkay ‘‘CHP de MHP de öteden beri egemen bir milliyetçilik anlayışını yani başka milletlerin haklarına, özgürlüklerine saygılı olmayan tekleştirme adında yürütülen bir Türk milliyetçiliği politikası izlediler. Bu zaman zaman faşizme, kafataşçılığa dönüştü. Geçmişte bunun çok örnekleri var. Bu tabii ki, yanlıştır. Hala da bunu sürdürmek, bu dönemde, bu çağda yanlıştır ve sorunların çözümüne hizmet etmez.’’ dedi.
"ERGENEKON’UN GERİLETİLMESİ PROVOKASYONLARI ZAYIFLATTI"Bugün Kürt meselesinin tartışılmasında varılan noktaya Ergenekon sürecinin tek başına sebep olmadığını ifade eden Burkay, ‘‘Tek başına o değil tabii ki. Ama onun da etkileri oldu. Ergenekon’un geriletilmesi bir bakıma provokasyon ortamını, değişim sürecini sürekli sabote etmek isteyen, cuntalara zemin hazırlayan, sivil hükümetlerin çalışmasını engelleyen önemli bir etkeni zayıflattı. Siyasetin normalleşmesi yönünde etkili oldu. Ama silahlar hala PKK’nın elinde var olduğu için askeri vesayet bir bakıma Kürtler bakımından hala devam ediyor. Onun için biz silahların susmasını istiyoruz.’’ dedi.
"KOŞULLAR ESKİYE NAZARAN DAHA İYİ"İmralı sürecinden herkesin ümitvar olduğunu kayden Burkay, bir provokasyon sürecin kesintiye uğraması ihtimalinin sorulması üzerine ise ‘‘O risk tabiî ki var, ama eskiye göre az. Hem hükümet kanadı, hem BDP kesimi bu konuda sorumlu davranırsa süreci sabote etmek isteyenlerin çabaları boşa çıkarılabilinir. Ama o tür girişimler olabilir. Nitekim Paris’teki gibi bazı eylemler oldu. Ama bunları aşabileceğimizi düşünüyorum. Koşullar daha iyi, daha şanslıyız.’’ sözlerine yer verdi.
Kürt meselesini çözümü için başkanlık sisteminin gerekliliğine inanmadığını aktaran Burkay, 15 Ağustos’tan sonra sınır ötesine çekilme meselesini çok mantıklı bulmadığını ifade etti.
Burkay ‘‘Niye sınır ötesine çekilmek. 1999’un başında denendi ve sonuçları pek de olumlu olmadı. Silahlar önce susturulur sonra da bırakılır. Silahlı güçlerin sınır ötesine taşımak içinde risk de barındırıyor. Gelecekte onlar yeniden başka türlü kullanılabilinir. Silahların bırakılmasını sağlamak lazım.’’ dedi.
Brüksel’de düzenlenen bir panele konuşmacı olarak iştirak eden Kürt aydın Kemal Burkay, Cihan Haber Ajansı’na Başbakan Erdoğan’ın "Milliyetçiliği ayaklar altına alıyoruz" sözünü ve muhalefet partilerin bu söze tepkisini yorumladı. Burkay, ‘‘Şimdiye kadar malum, milliyetçi politikalarla bunlar uygulandı. Daha doğrusu vatanın, milletin birliği altında, o görüntü altında bu politikalar yürütüldü. Sayın başbakanın bu milliyetçi söyleme karşı çıkması olumlu. Bu bir değişimi gösteriyor. Öte taraftan bu çok tartışılan bir konu. Ezilen hakların milli hareketi öteden beri doğal karşılanmıştır bir bakıma. Yani meşru bir tarafı vardır baskıya, zulme karşı. Koşullara göre değerlendirmek lazım. Eğer bir milliyetçilik, egemen güçlerin elinde sömürenlerin elinde baskı uygulayanların elinde bir araç olarak kullanılıyorsa buna karşı çıkmak insani bir görevdir.’’ şeklinde konuştu.
‘BU ÇAĞDA BU MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞINI SÜRDÜRMEK YANLIŞ’ CHP ve MHP’nin eleştirileri hakkında ise Burkay ‘‘CHP de MHP de öteden beri egemen bir milliyetçilik anlayışını yani başka milletlerin haklarına, özgürlüklerine saygılı olmayan tekleştirme adında yürütülen bir Türk milliyetçiliği politikası izlediler. Bu zaman zaman faşizme, kafataşçılığa dönüştü. Geçmişte bunun çok örnekleri var. Bu tabii ki, yanlıştır. Hala da bunu sürdürmek, bu dönemde, bu çağda yanlıştır ve sorunların çözümüne hizmet etmez.’’ dedi.
"ERGENEKON’UN GERİLETİLMESİ PROVOKASYONLARI ZAYIFLATTI"Bugün Kürt meselesinin tartışılmasında varılan noktaya Ergenekon sürecinin tek başına sebep olmadığını ifade eden Burkay, ‘‘Tek başına o değil tabii ki. Ama onun da etkileri oldu. Ergenekon’un geriletilmesi bir bakıma provokasyon ortamını, değişim sürecini sürekli sabote etmek isteyen, cuntalara zemin hazırlayan, sivil hükümetlerin çalışmasını engelleyen önemli bir etkeni zayıflattı. Siyasetin normalleşmesi yönünde etkili oldu. Ama silahlar hala PKK’nın elinde var olduğu için askeri vesayet bir bakıma Kürtler bakımından hala devam ediyor. Onun için biz silahların susmasını istiyoruz.’’ dedi.
"KOŞULLAR ESKİYE NAZARAN DAHA İYİ"İmralı sürecinden herkesin ümitvar olduğunu kayden Burkay, bir provokasyon sürecin kesintiye uğraması ihtimalinin sorulması üzerine ise ‘‘O risk tabiî ki var, ama eskiye göre az. Hem hükümet kanadı, hem BDP kesimi bu konuda sorumlu davranırsa süreci sabote etmek isteyenlerin çabaları boşa çıkarılabilinir. Ama o tür girişimler olabilir. Nitekim Paris’teki gibi bazı eylemler oldu. Ama bunları aşabileceğimizi düşünüyorum. Koşullar daha iyi, daha şanslıyız.’’ sözlerine yer verdi.
Kürt meselesini çözümü için başkanlık sisteminin gerekliliğine inanmadığını aktaran Burkay, 15 Ağustos’tan sonra sınır ötesine çekilme meselesini çok mantıklı bulmadığını ifade etti.
Burkay ‘‘Niye sınır ötesine çekilmek. 1999’un başında denendi ve sonuçları pek de olumlu olmadı. Silahlar önce susturulur sonra da bırakılır. Silahlı güçlerin sınır ötesine taşımak içinde risk de barındırıyor. Gelecekte onlar yeniden başka türlü kullanılabilinir. Silahların bırakılmasını sağlamak lazım.’’ dedi.