Memur-sen’den Gerginlik Açıklaması

Dershanelerin dönüşümü süreciyle başlayıp, 17 Aralık’ta gerçekleştirilen kolluk operasyonuyla zirve yapan Cemaat-AK Parti tartışması, gün geçtikçe daha da derinleştiğini açıklayan Memur Sen Muğla Şube Başkanı Hasan Demirtaş, gelişmelerin Başbakan üzerinden Türkiye’yi hedef alan küresel operasyonu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkardığını açıkladı.


Memur Sen Muğla Şube Başkanı Demirtaş yaptığı açıklamada, “Memur-Sen olarak 20 Aralık’ta “Küresel Operasyon ve Yolsuzlukla Mücadele; 76 Milyonun Ortak Sorumluluğudur” başlığıyla basın açıklaması yapmış; “yolsuzluk yapanların da, yolsuzluk operasyonu üzerinden küresel operasyona yol verenlerin de ortaya çıkarılması” gerektiğini dile getirerek, nihai hedefi Türkiye olan küresel operasyonun büyümemize ve gelişmemize yönelik rahatsızlıkların tezahürü” olduğunu deklare etmiştik. Memur-Sen olarak yaşananları büyük bir dikkatle takip ediyor ve kullanılan dilin “Büyük Türkiye” idealine zarar verdiğini kaygıyla izliyoruz. Yaşanan tartışmalarda izlenen yol ve kullanılan yöntemler, milletin ortak iradesiyle son yıllarda elde ettiğimiz bütün kazanımları tehdit etmektedir. İcraatlarıyla darbe dönemlerinin yağmasına son veren Ak Parti hükümetleri, ekonomideki tekelleşmeyi, baronluk sistemini ve yoksulluğu bitirme çabalarıyla kamuoyu tarafından takdirle karşılanmıştır. Bugün gelinen nokta itibarıyla, gerçekten de “Büyük ve Lider Türkiye” idealini gerçekleştirmeye dönük icraatlarla bağdaşmayan yolsuzluk iddiaları toplum tarafından şaşkınlıkla izlenmektedir. Hükümetten beklentimiz; “3 Y ile mücadele” sloganıyla startını verdiği “Büyük Türkiye” yolculuğu adına, mensubiyetine ve mevkilerine bakmaksızın yolsuzluk iddialarına adı karışanların üzerine gitmesi ve kamuoyunu tatmin edecek bütün adımları içtenlikle atarak, adaletin yerini bulmasını sağlamasıdır. Siyasi iktidar, bu çerçevede varsa milletin malına kast etmiş ve yolsuzluğa bulaşmış olanları ayıklamalı, yolsuzlukla mücadele kavramına sığınarak milli irade üzerinde kalıcı vesayet kurma hesaplarının faillerini de bu vesileyle ortaya çıkarmalıdır. Son günlerde yaşananlar, İslami hizmetleri ve prestijli faaliyetleriyle milletin takdirini kazanan bir cemaatin, devletin gücünü ve imkânlarını diğer toplumsal kesimleri yok sayacak ve onları hak kaybına uğratacak biçimde kullanma teşebbüslerinin ve en azından buna dair kaygıların nedeni olarak algılanması sonucunu da doğurmuştur. Böylesi bir durum, hep birlikte hem büyük bedeller ödeyerek var ettiğimiz toplumsal barışı hem de bir asır sonra yeniden tesis ettiğimiz milli iradeyi tehdit edecektir. Bu yönüyle, tavır ve tutumları tartışılmaya başlanan cemaat kanadına düşen görev; kamuoyunda oluşan “milli irade üzerinde vesayet kurma çabaları suçlamasını” boşa çıkaracak söylem ve eylemlerle kamu vicdanını rahatlatmaktır. Aksi halde cemaatin 2010 referandumuna verdiği destek, kamuoyu tarafından millet iradesini tesis etme olarak değil, devlet idaresini zimmete geçirmenin stratejik hamlesi olarak görülecektir. Bu çerçevede, hizmetleri ve uluslararası düzeydeki prestijli faaliyetleriyle milletin takdirine mazhar olan cemaat; yabancısı olması gereken siyaset alanında bulunduğu algısı üreten eylem ve söylemlerden, mevcut siyasi iktidarı değersizleştirme ve Türkiye’yi yok etme odaklı küresel operasyona destek anlamına gelecek her türlü yaklaşımdan özenle kaçınmalıdır. Sonuç olarak; “Cemaat-AK Parti” tartışmasını fırsat bilen ve bunun arkasına gizlenen küresel operasyon, kurulmasına ramak kalan toplumsal bütünleşmeye zarar vermekte ve yeni kutuplaşmalara da zemin hazırlamaktadır” dedi.

Kaynak: İHA