Trabzon'daki Bıçaklı Kavga Davası
Trabzon'da bir kafeterya önünde çıkan kavgada bıçakla yaraladığı kişinin ölümüne yol açtığı öne sürülen kızın yargılanmasına başlandı.
Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Bahçecik'teki Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu olan sanık Ebru Çilingiroğlu (33) getirildi.
Duruşmada, ölen Şükrü Arslan'ın (32) eşi Arzu Arslan ve babası Muhammet Arslan ile taraf avukatları hazır bulundu.
Kimlik tespitinin ardından savunma yapan Çilingiroğlu, 13 Ekim 2013 tarihinde Uzun Sokak'taki bir kafeterya önünde gerçekleşen olay öncesi, arkadaşları Gökmen Saka'nın doğum gününü kutlamak için arkadaşları Aykut Can Ecevit ve kardeşi Aytaç Can Ecevit ile söz konusu kafeteryaya gittiklerini ve alkol almaya başladıklarını anlattı.
Bir süre oturduktan sonra alkollü olan Aykut Can Ecevit'in kardeşi Aytaç Can Ecevit ile sigara içmek için dışarı çıktığını, kendisinin de Saka ile oturmaya devam ettiğini belirten Çilingiroğlu, "Biz otururken kafeteryada çalışan bir garson içeri girerek 'sizinkiler dışarıda kavga ediyorlar, yetişin' dedi.
Ben de dışarı çıkmak için kapıya yöneldiğimde Aytaç Can Ecevit'in elleriyle kapıyı kapatmaya çalıştığını gördüm. Bu sırada arkadan gelen tanımadığım bir kişi Aytaç Can Ecevit'e yumruk attı" dedi.
Çilingiroğlu, ardından kendisinin dışarı çıktığını anlatarak, şöyle devam etti:
"Kafeteryanın önü kalabalıktı. Bir çok kişi birbirine vuruyordu. Kimin kime nasıl tam olarak göremedim. Saka da kafeteryadan çıktı ve hemen kavganın içine girdi. Ben de kavgayı görüp dışarı çıktığımda cebimdeki bıçağı açtım. Bıçağı yukarı doğru kaldırıp 'yapmayın durun ne olur' diye bağırıp, kavga edenleri ayırmaya çalışıyordum. Bir kaç kişi yerde Saka'yı tekmeliyordu. Bu sırada Ecevit kardeşlerin nerede olduğunu göremedim. Kalabalığın içinde Saka ile ben kalmıştım. Saka'yı yerde görünce kalabalığın arasına girdim. Ne olur yapmayın diyerek Saka'ya vuran şahısları itmeye çalıştım."
Elindeki bıçağı da unuttuğunu iddia eden Çilingiroğlu, "Zaten panik atağım, ilaç ta kullanıyorum. Şahısları ittiğimde birinin yere düştüğünü gördüm, bir kaç saniye olduğum yerde kaldım, şoka girmiştim. Ellerimde kan vardı. Bu sırada 'çabuk buradan kaç' diye bir ses duydum ve yürüyerek uzaklaştım. Bıçağı cebime koydum. Gittiğim yöndeki bir marketten Aytaç Can Ecevit'i arayarak yaralının durumunu sordum. Ecevit te yaralının durumunu bilmediğini ve karakolda olduğunu söyledi.
Ardından polisler beni de gelip alarak karakola götürdüler" diye konuştu.
Duruşmanın kapalı yapılmasını isteyen Çilingiroğlu, bıçağı akşamları evine giderken sokak köpeklerinden korunmak için taşıdığını anlattı.
-Tanıkların ifadesi-
Tanıklardan Aytaç Can Ecevit te doğum günü için gittikleri kafetaryadan sigara içmek için kardeşi Aykut Can Ecevit ile dışarı çıktığını anlatarak, "Ben sigara içiyordum, kardeşim yanında duruyordu. Bu sırada yoldan geçen iki kişiden biri laf attı ancak ne dediğini tam olarak hatırlamıyorum. Bunun üzerine kardeşim Aykut Can 'hayırdır birader bir şey mi var' diyerek yanlarına gitti. Ben de kardeşimin peşinden gittim" dedi.
Söz konusu kişilerden birinin kendisini omzuyla itmeye çalıştığını, ardından ölen Şükrü Arslan'ın kendisi ve kardeşine yumruk attığını ileri süren Aytaç Can Evecit, Arslan'ın vurduğu yumrak sonrası kafası duvara çarpıp yere düştüğü için bundan sonra yaşananları hatırlamadığını savundu.
Diğer şahit Aykut Can Ecevit de kardeşinin olayı yatıştırmaya çalıştığını iddia ederek, Arslan'ı kimin bıçakladığını görmediğini söyledi.
Ölen Şükrü Arslan'ın eşi Arzu Arslan ile babası Muhammet Arslan ise olayın oluş şeklini görmediklerini ancak Çilingiroğlu'ndan şikayetçi olduklarını ifade etti.
-Mahkeme duruşmanın kapalı yapılması talebini reddetti
Sanık Ebru Çilingiroğlu'nun duruşmanın kapalı yapılması talebini, genel güvenlik açısından gerekli olmadığı için oybirliği ile reddeden mahkeme heyeti, diğer şahitlerin dinlenilmesi için duruşmayı erteledi.
Trabzon Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Ebru Çilingiroğlu'nun, bacağından bıçakla yaraladığı Şükrü Arslan'ın kaldırıldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesinde öldüğü belirtilerek, Çilingiroğlu'nun "ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama" suçundan 8 yıldan 12 yıla kadar hapsi isteniyor.
Kaynak: AA
Duruşmada, ölen Şükrü Arslan'ın (32) eşi Arzu Arslan ve babası Muhammet Arslan ile taraf avukatları hazır bulundu.
Kimlik tespitinin ardından savunma yapan Çilingiroğlu, 13 Ekim 2013 tarihinde Uzun Sokak'taki bir kafeterya önünde gerçekleşen olay öncesi, arkadaşları Gökmen Saka'nın doğum gününü kutlamak için arkadaşları Aykut Can Ecevit ve kardeşi Aytaç Can Ecevit ile söz konusu kafeteryaya gittiklerini ve alkol almaya başladıklarını anlattı.
Bir süre oturduktan sonra alkollü olan Aykut Can Ecevit'in kardeşi Aytaç Can Ecevit ile sigara içmek için dışarı çıktığını, kendisinin de Saka ile oturmaya devam ettiğini belirten Çilingiroğlu, "Biz otururken kafeteryada çalışan bir garson içeri girerek 'sizinkiler dışarıda kavga ediyorlar, yetişin' dedi.
Ben de dışarı çıkmak için kapıya yöneldiğimde Aytaç Can Ecevit'in elleriyle kapıyı kapatmaya çalıştığını gördüm. Bu sırada arkadan gelen tanımadığım bir kişi Aytaç Can Ecevit'e yumruk attı" dedi.
Çilingiroğlu, ardından kendisinin dışarı çıktığını anlatarak, şöyle devam etti:
"Kafeteryanın önü kalabalıktı. Bir çok kişi birbirine vuruyordu. Kimin kime nasıl tam olarak göremedim. Saka da kafeteryadan çıktı ve hemen kavganın içine girdi. Ben de kavgayı görüp dışarı çıktığımda cebimdeki bıçağı açtım. Bıçağı yukarı doğru kaldırıp 'yapmayın durun ne olur' diye bağırıp, kavga edenleri ayırmaya çalışıyordum. Bir kaç kişi yerde Saka'yı tekmeliyordu. Bu sırada Ecevit kardeşlerin nerede olduğunu göremedim. Kalabalığın içinde Saka ile ben kalmıştım. Saka'yı yerde görünce kalabalığın arasına girdim. Ne olur yapmayın diyerek Saka'ya vuran şahısları itmeye çalıştım."
Elindeki bıçağı da unuttuğunu iddia eden Çilingiroğlu, "Zaten panik atağım, ilaç ta kullanıyorum. Şahısları ittiğimde birinin yere düştüğünü gördüm, bir kaç saniye olduğum yerde kaldım, şoka girmiştim. Ellerimde kan vardı. Bu sırada 'çabuk buradan kaç' diye bir ses duydum ve yürüyerek uzaklaştım. Bıçağı cebime koydum. Gittiğim yöndeki bir marketten Aytaç Can Ecevit'i arayarak yaralının durumunu sordum. Ecevit te yaralının durumunu bilmediğini ve karakolda olduğunu söyledi.
Ardından polisler beni de gelip alarak karakola götürdüler" diye konuştu.
Duruşmanın kapalı yapılmasını isteyen Çilingiroğlu, bıçağı akşamları evine giderken sokak köpeklerinden korunmak için taşıdığını anlattı.
-Tanıkların ifadesi-
Tanıklardan Aytaç Can Ecevit te doğum günü için gittikleri kafetaryadan sigara içmek için kardeşi Aykut Can Ecevit ile dışarı çıktığını anlatarak, "Ben sigara içiyordum, kardeşim yanında duruyordu. Bu sırada yoldan geçen iki kişiden biri laf attı ancak ne dediğini tam olarak hatırlamıyorum. Bunun üzerine kardeşim Aykut Can 'hayırdır birader bir şey mi var' diyerek yanlarına gitti. Ben de kardeşimin peşinden gittim" dedi.
Söz konusu kişilerden birinin kendisini omzuyla itmeye çalıştığını, ardından ölen Şükrü Arslan'ın kendisi ve kardeşine yumruk attığını ileri süren Aytaç Can Evecit, Arslan'ın vurduğu yumrak sonrası kafası duvara çarpıp yere düştüğü için bundan sonra yaşananları hatırlamadığını savundu.
Diğer şahit Aykut Can Ecevit de kardeşinin olayı yatıştırmaya çalıştığını iddia ederek, Arslan'ı kimin bıçakladığını görmediğini söyledi.
Ölen Şükrü Arslan'ın eşi Arzu Arslan ile babası Muhammet Arslan ise olayın oluş şeklini görmediklerini ancak Çilingiroğlu'ndan şikayetçi olduklarını ifade etti.
-Mahkeme duruşmanın kapalı yapılması talebini reddetti
Sanık Ebru Çilingiroğlu'nun duruşmanın kapalı yapılması talebini, genel güvenlik açısından gerekli olmadığı için oybirliği ile reddeden mahkeme heyeti, diğer şahitlerin dinlenilmesi için duruşmayı erteledi.
Trabzon Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Ebru Çilingiroğlu'nun, bacağından bıçakla yaraladığı Şükrü Arslan'ın kaldırıldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesinde öldüğü belirtilerek, Çilingiroğlu'nun "ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama" suçundan 8 yıldan 12 yıla kadar hapsi isteniyor.