Talat: Filistin, Kktc'ye Örnek Teşkil Etmiyor (özel)
KKTC'nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Birleşmiş Milletler'de (BM) gözlemci devlet statüsü kazanan Filistin'in KKTC'ye örnek teşkil etmediğini söyledi.
Talat, "Filistin, BM tarafından yıllardır haklı taraf olarak görülmüştür. Filistin'in gözlemci devlet statüsü kazanmasına sadece ABD karşı çıkmıştır. KKTC ise BM Güvenlik Konseyi tarafından eleştirilen, kınanan ve her türlü ilişkiden men edilen taraftır. Bu nedenle Filistin ile KKTC'nin kıyaslamak mümkün değil." dedi.
Mehmet Ali Talat, yaklaşan Rum Başkanlık seçimleri nedeniyle yeniden hareketlenmesi beklenen Kıbrıs konusunda, Cihan Haber Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu. Geçtiğimiz aylarda BM'de gözlemci devlet statüsü kazanarak KKTC'ye örnek gösterilen Filistin ile ilgili olarak açıklama yapan Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununun çözülememesi halinde KKTC için Filistin benzeri bir yol haritası çizilmesinin mümkün olmadığına değindi. Sürekli olarak birbiriyle ilişkilendirilen iki ülkenin kıyaslanamayacağına vurgu yapan Talat, Filistin'in BM'de sürekli haklı taraf olarak gösterildiğini, KKTC için ise bunun tam tersi olduğunu dile getirdi. Cihan'a açıklamalarda bulunan Talat, "İki ülkeyi kıyaslamak çok zor bir analoji olur." dedi.
"Bir kere Filistin, BM tarafının çok uzun yıllardır haklı taraf olarak görülmüştür. Bu konuda sonuç almayı engelleyen, doğrudan doğruya sadece ABD olmuştur." diyen Mehmet Ali Talat, "BM'de geriye kalan bütün ülkeler Filistin'e sempati duymaktadır. Ya KKTC'ye ? Filistin'e ne benzerliğimiz, ne yakınlığımız var." şeklinde konuştu.
Filistin'in defalarca alınan kararlarda BM tarafından korunduğunu ifade eden Talat, "İsrail sürekli kınanmıştır. Bu şartlar altında siz Filistin'le KKTC'yi nasıl kıyaslayabilirsiniz. Bizim durumumuzda 2004 yılında BM tarafından sürekli eleştirilen, kınanan hele 1983 ve 1984'te KKTC'nin ilanıyla her türlü ilişkiden men edilen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından daha da ağır kararlara maruz kalan tarafız. Yani BMGK'nin aldığı kararlardan daha sert daha eleştirel kararlar almıştır. Bizim Filistin ve Kosova ile benzerliğimiz yoktur." açıklamalarında bulundu.
"KIBRIS'TA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ EN BÜYÜK NEDENİ BM'NİN TAKINDIĞI TAVIRDIR"
BM'nin yeni dönemde Kıbrıs konusunda izlemesi gereken yol haritasından bahseden Talat, "Ne yazık ki, Kıbrıs sorununda özellikle son dönemde çözümsüzlüğün nedeni BM'nin takındığı tavrıdır." dedi.
BM'nin Kıbrıs meselesini önemli bir etken maddesi haline getirmesi gerektiğini belirten Talat, durumun şu anda öyle olmadığını kaydetti.
"Adeta iş oluruna bırakılmış" diyen Talat, "BM'nin takındığı tavır 'İşte görüşmeler kesilmedi ya bitmedi ya diplomasi devam ediyor.' anlamına geliyor. O nedenle de böyle de olsa bu süreci bu yaklaşımda götürelim davranışı içerisindedir. Ben buna şiddetle karşıyım. Kıbrıs sorununa geldiğimizde bu çalışmayan bir iştir. Çalışmayan bir husustur. Ne yazık ki özellikle son dönemde çözümsüzlüğün nedeni de BM'nin bu tavrıdır. "ifadelerini yer verdi. Kıbrıs konusunda hiçbir ilerleme olmadığını BM Genel Sekreteri'nin kendi ağzıyla dile getirdiğini söyleyen Talat, Genel Sekreterin bunu ifade etmesinin ardından küçük de olsa Kıbrıs sorununda ilerleme olduğu havasına girdiğini, bunun da çok yanlış bir politika olduğunu aktardı. İki tarafın da sorumluluğunu açık bir şekilde söylenmesi gerektiğine dikkat çeken Talat, şunları söyledi: "BM tarafların sorunlarına işaret ettiği müddetçe, taraflar daha dikkatli, daha ölçülü ve daha sonuç alıcı davranmak zorunda kalacaklar. Biz çözüme olan ihtiyacımız nedeniyle, Rum tarafı ise uluslararası faktörün kendi aleyhlerine dönmemesi için bunu yapacaktır. O yüzden ben BM'nin daha aktif olmasını düşünüyorum. "RUMLARIN AB DÖNEM BAŞKANLIĞI'NDA BAŞARILI OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİ"Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığı'nın Rum tarafı için kaçınılmaz olduğunu dile getiren Mehmet Ali Talat, "Güney Kıbrıs'ın AB'ye üye oldukları gün, ne zaman dönem başkanı olacakları gün belliydi. O bakımdan AB tarafından sonradan verilmiş bir karar değil. Böylesi bir ülkenin dönem başkanlığının başarılı olmasını kimse beklemezdi." dedi.
Talat, AB yetkililerinin Güney Kıbrıs dönem başkanlığına beğeni açıklamalarınında gönül alma amaçlı olduğunu söyledi.
Bu süreçte Kıbrıs müzakerelerinin durmasının bir anlamı olmadığını belirten Talat, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini dondurmasının ise yerinde bir karar olduğunu savundu. Talat, "Türkiye'nin Rum tarafının başkanlık yapacağı AB toplantılarına katılması çok mümkün değildi. Tanımadığı bir ülkenin başkanlığında toplantılar yapacak, orayla resmi temaslarda bulunacak gibi durumlar mümkün değildi. O nedenle Türkiye'nin bu dönemde dönem başkanlığı ile ilgili faaliyetleri zaten kaçınılmadı. Yıllar öncesinden bunun böyle olacağı belliydi." diye konuştu.
"ANASTASİADİS'İN SİCİLİ TEMİZ"Yaklaşan Rum Başkanlık seçimleri ile ilgili olarak da konuşan Talat, müzakereleri yürüten liderlerin oldukça önemli olduğuna değindi. Talat, şu anda Rum Başkanlık adayları arasında en güçlü görünen Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) Genel Başkanı Nikos Anastasiadis'in Kıbrıs sorununun çözümünde olumlu tavır takındığını ifade etti.
Anastasiadis'in sicilinin temiz olduğuna vurgu yapan Mehmet Ali Talat, Hristofyas ile Anastasiadis arasındaki farkı şu şekilde ifade etti: "Hristofyas bir anlamda yaralıydı. Birincisi Rum toplumu içerisinde Türk dostu olarak bilinirdi. İkincisi komünistti. Kendisi de bunu öyle ifade ederdi. Üçüncüsü dindar değildi. Bunlar yumuşak dokularıydı Hristofyas'ın. Bunların hiçbiri Anastasiadis'te yok. Hristofyas bir tavır takınırken, bu hususlarda yaralanmamak için ve ya yarasının kanatılmaması için çok dikkatli davranmak zorundaydı. Anastasiadis'in bu bakımdan rahat. Kiliseyle yakın, milliyetçi, dindar gibi tüm özellikler kendisinde var. Dolayısıyla o bakımdan rahat diyebilirim. Eğer kararlılık gösterecek olursa, Kıbrıs sorununun çözümünde önemli bir etken olur.""MAHKEME KARARINA SAYGI DUYULMALI"KKTC'de iktidar partisinde yaşanan gerilimi değerlendiren Talat, Lefkoşa Kaza Mahkemesi'nin yeniden kurultaya gidilmesi yönündeki karara da herkesin saygı duyması gerektiğini kaydetti.
Hükümete de birtakım eleştirilerde bulunan Talat, Başbakan İrsen Küçük ile Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun kavgalı olduğunu iddia etti. Hükümeti beceriksizlikle suçlayan Talat, ülkedeki sıkıntılardan dolayı kahrolduğunu aktardı. "CUMHURBAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞA KARAR VEREMEDİM"Cumhurbaşkanlığı için henüz aday olmaya karar vermediğinin altını çizen 2. Cumhurbaşkanı Talat, "Ülkem elden gidiyor. Bunu da görüyorum. Ülkede tam bir felaket bir kaos yaşandığını görüyorum. Ve son derece üzülüyorum. Cumhurbaşkanlığı icranın başıdır ama kağıt üzerinde başıdır. İcranın esas başı başbakandır. Olmayan bir hükümet, kavgalı bir cumhurbaşkanı ülkeyi felakete sürükler. Cumhurbaşkanlığı ve herhangi bir adaylığı düşünmek gelecekte belli olacaktır." dedi.
"BELEDİYE ÇALIŞANLARI SONUNA KADAR HAKLI"Son olarak Lefkoşa Belediyesi çalışanlarının sorunların çözülmemesi halinde Hristofyas'a gidip sıkıntılarını anlatacak olmasını yorumlayan Talat şu açıklamalarla sözlerini noktaladı: "Hristofyas'ın bu konuyla ilgilenecek hali yok. Bu bir tepkidir. Olmayan bir belediye başkanı, sadece örenlere katılan bir belediye başkanı, olmayan bir belediye yönetimi maaş almayan belediye çalışanları, konuyla ilgili olmayan bir hükümet, ilgilendiği zaman hiç bir çözüm formülü sunmayan bir hükümet, denize düşen ne yapar? Konu budur. Bunu bir tepki olarak algılamak lazım. Bu bakımdan belediye emekçileri yerden göğe kadar haklıdır. Grev yasağı yasal değildir. Çünkü parasını ödemediğiniz insanlara çalışacaksınız diyemezsiniz. "
Mehmet Ali Talat, yaklaşan Rum Başkanlık seçimleri nedeniyle yeniden hareketlenmesi beklenen Kıbrıs konusunda, Cihan Haber Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu. Geçtiğimiz aylarda BM'de gözlemci devlet statüsü kazanarak KKTC'ye örnek gösterilen Filistin ile ilgili olarak açıklama yapan Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununun çözülememesi halinde KKTC için Filistin benzeri bir yol haritası çizilmesinin mümkün olmadığına değindi. Sürekli olarak birbiriyle ilişkilendirilen iki ülkenin kıyaslanamayacağına vurgu yapan Talat, Filistin'in BM'de sürekli haklı taraf olarak gösterildiğini, KKTC için ise bunun tam tersi olduğunu dile getirdi. Cihan'a açıklamalarda bulunan Talat, "İki ülkeyi kıyaslamak çok zor bir analoji olur." dedi.
"Bir kere Filistin, BM tarafının çok uzun yıllardır haklı taraf olarak görülmüştür. Bu konuda sonuç almayı engelleyen, doğrudan doğruya sadece ABD olmuştur." diyen Mehmet Ali Talat, "BM'de geriye kalan bütün ülkeler Filistin'e sempati duymaktadır. Ya KKTC'ye ? Filistin'e ne benzerliğimiz, ne yakınlığımız var." şeklinde konuştu.
Filistin'in defalarca alınan kararlarda BM tarafından korunduğunu ifade eden Talat, "İsrail sürekli kınanmıştır. Bu şartlar altında siz Filistin'le KKTC'yi nasıl kıyaslayabilirsiniz. Bizim durumumuzda 2004 yılında BM tarafından sürekli eleştirilen, kınanan hele 1983 ve 1984'te KKTC'nin ilanıyla her türlü ilişkiden men edilen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından daha da ağır kararlara maruz kalan tarafız. Yani BMGK'nin aldığı kararlardan daha sert daha eleştirel kararlar almıştır. Bizim Filistin ve Kosova ile benzerliğimiz yoktur." açıklamalarında bulundu.
"KIBRIS'TA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ EN BÜYÜK NEDENİ BM'NİN TAKINDIĞI TAVIRDIR"
BM'nin yeni dönemde Kıbrıs konusunda izlemesi gereken yol haritasından bahseden Talat, "Ne yazık ki, Kıbrıs sorununda özellikle son dönemde çözümsüzlüğün nedeni BM'nin takındığı tavrıdır." dedi.
BM'nin Kıbrıs meselesini önemli bir etken maddesi haline getirmesi gerektiğini belirten Talat, durumun şu anda öyle olmadığını kaydetti.
"Adeta iş oluruna bırakılmış" diyen Talat, "BM'nin takındığı tavır 'İşte görüşmeler kesilmedi ya bitmedi ya diplomasi devam ediyor.' anlamına geliyor. O nedenle de böyle de olsa bu süreci bu yaklaşımda götürelim davranışı içerisindedir. Ben buna şiddetle karşıyım. Kıbrıs sorununa geldiğimizde bu çalışmayan bir iştir. Çalışmayan bir husustur. Ne yazık ki özellikle son dönemde çözümsüzlüğün nedeni de BM'nin bu tavrıdır. "ifadelerini yer verdi. Kıbrıs konusunda hiçbir ilerleme olmadığını BM Genel Sekreteri'nin kendi ağzıyla dile getirdiğini söyleyen Talat, Genel Sekreterin bunu ifade etmesinin ardından küçük de olsa Kıbrıs sorununda ilerleme olduğu havasına girdiğini, bunun da çok yanlış bir politika olduğunu aktardı. İki tarafın da sorumluluğunu açık bir şekilde söylenmesi gerektiğine dikkat çeken Talat, şunları söyledi: "BM tarafların sorunlarına işaret ettiği müddetçe, taraflar daha dikkatli, daha ölçülü ve daha sonuç alıcı davranmak zorunda kalacaklar. Biz çözüme olan ihtiyacımız nedeniyle, Rum tarafı ise uluslararası faktörün kendi aleyhlerine dönmemesi için bunu yapacaktır. O yüzden ben BM'nin daha aktif olmasını düşünüyorum. "RUMLARIN AB DÖNEM BAŞKANLIĞI'NDA BAŞARILI OLMASI MÜMKÜN DEĞİLDİ"Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığı'nın Rum tarafı için kaçınılmaz olduğunu dile getiren Mehmet Ali Talat, "Güney Kıbrıs'ın AB'ye üye oldukları gün, ne zaman dönem başkanı olacakları gün belliydi. O bakımdan AB tarafından sonradan verilmiş bir karar değil. Böylesi bir ülkenin dönem başkanlığının başarılı olmasını kimse beklemezdi." dedi.
Talat, AB yetkililerinin Güney Kıbrıs dönem başkanlığına beğeni açıklamalarınında gönül alma amaçlı olduğunu söyledi.
Bu süreçte Kıbrıs müzakerelerinin durmasının bir anlamı olmadığını belirten Talat, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini dondurmasının ise yerinde bir karar olduğunu savundu. Talat, "Türkiye'nin Rum tarafının başkanlık yapacağı AB toplantılarına katılması çok mümkün değildi. Tanımadığı bir ülkenin başkanlığında toplantılar yapacak, orayla resmi temaslarda bulunacak gibi durumlar mümkün değildi. O nedenle Türkiye'nin bu dönemde dönem başkanlığı ile ilgili faaliyetleri zaten kaçınılmadı. Yıllar öncesinden bunun böyle olacağı belliydi." diye konuştu.
"ANASTASİADİS'İN SİCİLİ TEMİZ"Yaklaşan Rum Başkanlık seçimleri ile ilgili olarak da konuşan Talat, müzakereleri yürüten liderlerin oldukça önemli olduğuna değindi. Talat, şu anda Rum Başkanlık adayları arasında en güçlü görünen Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) Genel Başkanı Nikos Anastasiadis'in Kıbrıs sorununun çözümünde olumlu tavır takındığını ifade etti.
Anastasiadis'in sicilinin temiz olduğuna vurgu yapan Mehmet Ali Talat, Hristofyas ile Anastasiadis arasındaki farkı şu şekilde ifade etti: "Hristofyas bir anlamda yaralıydı. Birincisi Rum toplumu içerisinde Türk dostu olarak bilinirdi. İkincisi komünistti. Kendisi de bunu öyle ifade ederdi. Üçüncüsü dindar değildi. Bunlar yumuşak dokularıydı Hristofyas'ın. Bunların hiçbiri Anastasiadis'te yok. Hristofyas bir tavır takınırken, bu hususlarda yaralanmamak için ve ya yarasının kanatılmaması için çok dikkatli davranmak zorundaydı. Anastasiadis'in bu bakımdan rahat. Kiliseyle yakın, milliyetçi, dindar gibi tüm özellikler kendisinde var. Dolayısıyla o bakımdan rahat diyebilirim. Eğer kararlılık gösterecek olursa, Kıbrıs sorununun çözümünde önemli bir etken olur.""MAHKEME KARARINA SAYGI DUYULMALI"KKTC'de iktidar partisinde yaşanan gerilimi değerlendiren Talat, Lefkoşa Kaza Mahkemesi'nin yeniden kurultaya gidilmesi yönündeki karara da herkesin saygı duyması gerektiğini kaydetti.
Hükümete de birtakım eleştirilerde bulunan Talat, Başbakan İrsen Küçük ile Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun kavgalı olduğunu iddia etti. Hükümeti beceriksizlikle suçlayan Talat, ülkedeki sıkıntılardan dolayı kahrolduğunu aktardı. "CUMHURBAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞA KARAR VEREMEDİM"Cumhurbaşkanlığı için henüz aday olmaya karar vermediğinin altını çizen 2. Cumhurbaşkanı Talat, "Ülkem elden gidiyor. Bunu da görüyorum. Ülkede tam bir felaket bir kaos yaşandığını görüyorum. Ve son derece üzülüyorum. Cumhurbaşkanlığı icranın başıdır ama kağıt üzerinde başıdır. İcranın esas başı başbakandır. Olmayan bir hükümet, kavgalı bir cumhurbaşkanı ülkeyi felakete sürükler. Cumhurbaşkanlığı ve herhangi bir adaylığı düşünmek gelecekte belli olacaktır." dedi.
"BELEDİYE ÇALIŞANLARI SONUNA KADAR HAKLI"Son olarak Lefkoşa Belediyesi çalışanlarının sorunların çözülmemesi halinde Hristofyas'a gidip sıkıntılarını anlatacak olmasını yorumlayan Talat şu açıklamalarla sözlerini noktaladı: "Hristofyas'ın bu konuyla ilgilenecek hali yok. Bu bir tepkidir. Olmayan bir belediye başkanı, sadece örenlere katılan bir belediye başkanı, olmayan bir belediye yönetimi maaş almayan belediye çalışanları, konuyla ilgili olmayan bir hükümet, ilgilendiği zaman hiç bir çözüm formülü sunmayan bir hükümet, denize düşen ne yapar? Konu budur. Bunu bir tepki olarak algılamak lazım. Bu bakımdan belediye emekçileri yerden göğe kadar haklıdır. Grev yasağı yasal değildir. Çünkü parasını ödemediğiniz insanlara çalışacaksınız diyemezsiniz. "