İzmir Güzelbahçe İlçesindeki Cengiz Topel Lisesi'nde Alkol Skandalı
İzmir’de okulları tarafından geziye götürülen lise öğrencilerinin evlerine sarhoş döndüğü iddiası üzerine soruşturma başlatıldı.
Söz konusu olay, 2012 Kasım ayında Güzelbahçe ilçesindeki Cengiz Topel Lisesi'nde meydana geldi. Okul yönetiminin izniyle şarabıyla ünlü Şirince köyüne gezi düzenlendi.
Burada 1. sınıf öğrencisi 14 yaşındaki N.B.D. adlı kız, eve alkollü halde ve iki şişe şarapla döndü. Ailesinin şaşkın bakışları arasında bir kutu hap alarak intihar girişiminde bulunan öğrenci, son anda kurtarıldı. N.B.D., gezide arkadaşlarıyla içki içtiklerini, bazı öğrencilerin kendisini üst sınıflarda okuyan başka bir öğrenciyle sevgili yapmaya çalıştığını ve üzerine prezervatif attığını öne sürdü.Durumu okul yönetimine bildiren aile, yazılı başvurmaları istenince şikayet dilekçesi hazırladı. Soruşturmanın gizli yürütülmesi gerekirken öğretmen ve öğrencilere duyuruldu. Bunun üzerine genç kız, bir anda arkadaşları arasında "ispiyoncu" damgası yedi. Öğrencilerin büyük kısmı genç kıza cephe alırken yalnızlaşan N.B.D., travma sebebiyle okula gidemez oldu.Konuyu Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER)'ne de bildiren babası Mustafa D., araştırılmasını ve suçlular hakkında cezai işlem yapılmasını istedi. Başvuru üzerine müfettiş görevlendirdiklerini belirten İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakcı, raporlarının tamamlanmasından sonra gerekenin yapılacağını söyledi.
Kızının psikolojik durumunun bozulduğunu, okulda da bir yıl kaybettiğini belirten babası, şunları anlattı: “Okul gezisinden, elinde iki şişe şarapla ve zilzurna sarhoş geldi. Söylediğine göre arkadaşları, son sınıftan bir erkek öğrenciyle onu sevgili yapmaya çalışmış. Ardından da üzerine prezervatif atıp, 'Haydi işinizi görün.' diye herkesin içinde rencide etmişler. Kızımız, aynı gece ilaç içerek hayatına son verme girişiminde bulundu. Yaşananları anlatmak ve bir daha böyle olay olmaması için eşim Hanife D. ile birlikte okula gidip Müdür Ömer Aslan'la görüştük. Ardından bizim için kâbus dolu günler başladı.
İddiaların çok önemli olduğunu ve yazılı başvurmamızı istediler. Eşimle birlikte dilekçe yazarak okul yönetimine verdik. Dilekçemiz, yönetim tarafından gizli olarak incelenmesi ve soruşturulması gerekirken geziye katılan bütün öğrenci ve sorumlu öğretmenlere okutulmuş. Bu yüzden kızımıza ispiyoncu damgası vurulmuş. Herkes üzerine gelmiş. Bir gün ağlayarak, 'Baba, okula gel, beni al.' diye telefon etti. Kızımıza rapor aldık ancak sonra okula kabul etmediler. Müdür bey beni de tersledi, odasından kovdu. Geziye katılan öğretmenler, 'Bize iftira attın, yalan söyledin.' diye mahkemeye verdiklerini söyledi.
Kızımızı okula almadıkları gibi eve de devamsızlık kâğıdı gönderdiler. Aldığımız raporu bile kayda almamışlar. Bana okul yönetiminden bazı kişiler, 'Kızınızın okulda can güvenliği yok, göndermeyin.' uyarısında bulundu. Kızımın hayatı karardı."OKUL MÜDÜRÜNÜN İKİNCİ 'İSPİYONCU' KRİZİSöz konusu okul müdürünün adı, geçen yıl da bir skandala karışmıştı. İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda ıslak imzası olduğuna karar verilen Albay Dursun Çiçek'i İngilizce dersinde öven öğretmen H.F.K.’nin bu davranışına göz yummuş, konuyu internete aktaran öğrenci hakkında ise soruşturma açmış, bunu internette duyurması üzerine o öğrencinin adı da ispiyoncuya çıkmıştı. Bu olaydan sonra konuya, dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu el koymuştu. Müfettiş raporları doğrultusunda ıslak imzayı öven öğretmene kınama cezası verilirken müdürün görev yeri değiştirilmişti .
Burada 1. sınıf öğrencisi 14 yaşındaki N.B.D. adlı kız, eve alkollü halde ve iki şişe şarapla döndü. Ailesinin şaşkın bakışları arasında bir kutu hap alarak intihar girişiminde bulunan öğrenci, son anda kurtarıldı. N.B.D., gezide arkadaşlarıyla içki içtiklerini, bazı öğrencilerin kendisini üst sınıflarda okuyan başka bir öğrenciyle sevgili yapmaya çalıştığını ve üzerine prezervatif attığını öne sürdü.Durumu okul yönetimine bildiren aile, yazılı başvurmaları istenince şikayet dilekçesi hazırladı. Soruşturmanın gizli yürütülmesi gerekirken öğretmen ve öğrencilere duyuruldu. Bunun üzerine genç kız, bir anda arkadaşları arasında "ispiyoncu" damgası yedi. Öğrencilerin büyük kısmı genç kıza cephe alırken yalnızlaşan N.B.D., travma sebebiyle okula gidemez oldu.Konuyu Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER)'ne de bildiren babası Mustafa D., araştırılmasını ve suçlular hakkında cezai işlem yapılmasını istedi. Başvuru üzerine müfettiş görevlendirdiklerini belirten İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakcı, raporlarının tamamlanmasından sonra gerekenin yapılacağını söyledi.
Kızının psikolojik durumunun bozulduğunu, okulda da bir yıl kaybettiğini belirten babası, şunları anlattı: “Okul gezisinden, elinde iki şişe şarapla ve zilzurna sarhoş geldi. Söylediğine göre arkadaşları, son sınıftan bir erkek öğrenciyle onu sevgili yapmaya çalışmış. Ardından da üzerine prezervatif atıp, 'Haydi işinizi görün.' diye herkesin içinde rencide etmişler. Kızımız, aynı gece ilaç içerek hayatına son verme girişiminde bulundu. Yaşananları anlatmak ve bir daha böyle olay olmaması için eşim Hanife D. ile birlikte okula gidip Müdür Ömer Aslan'la görüştük. Ardından bizim için kâbus dolu günler başladı.
İddiaların çok önemli olduğunu ve yazılı başvurmamızı istediler. Eşimle birlikte dilekçe yazarak okul yönetimine verdik. Dilekçemiz, yönetim tarafından gizli olarak incelenmesi ve soruşturulması gerekirken geziye katılan bütün öğrenci ve sorumlu öğretmenlere okutulmuş. Bu yüzden kızımıza ispiyoncu damgası vurulmuş. Herkes üzerine gelmiş. Bir gün ağlayarak, 'Baba, okula gel, beni al.' diye telefon etti. Kızımıza rapor aldık ancak sonra okula kabul etmediler. Müdür bey beni de tersledi, odasından kovdu. Geziye katılan öğretmenler, 'Bize iftira attın, yalan söyledin.' diye mahkemeye verdiklerini söyledi.
Kızımızı okula almadıkları gibi eve de devamsızlık kâğıdı gönderdiler. Aldığımız raporu bile kayda almamışlar. Bana okul yönetiminden bazı kişiler, 'Kızınızın okulda can güvenliği yok, göndermeyin.' uyarısında bulundu. Kızımın hayatı karardı."OKUL MÜDÜRÜNÜN İKİNCİ 'İSPİYONCU' KRİZİSöz konusu okul müdürünün adı, geçen yıl da bir skandala karışmıştı. İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda ıslak imzası olduğuna karar verilen Albay Dursun Çiçek'i İngilizce dersinde öven öğretmen H.F.K.’nin bu davranışına göz yummuş, konuyu internete aktaran öğrenci hakkında ise soruşturma açmış, bunu internette duyurması üzerine o öğrencinin adı da ispiyoncuya çıkmıştı. Bu olaydan sonra konuya, dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu el koymuştu. Müfettiş raporları doğrultusunda ıslak imzayı öven öğretmene kınama cezası verilirken müdürün görev yeri değiştirilmişti .
