Üstün: Kampta Askeri Eğitim Verildiği Yönünde Gözlemimiz Olmadı

TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ve üyeler, 'sır kamp' olarak değerlendirilen ve CHP tarafından askeri eğitim verildiğine dair iddiaları araştırmak amacıyla geldiği Apaydın Kampı'ndaki incelemelerini tamamladı.

Hatay Vali Yardımcısı Ali Arslantaş tarafından verilen yaklaşık bir saatlik brifingin ardından çadır kentte kalan Suriyelilerle görüşen TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün ve üyeler, Atila Kaya, Cemal Yılmaz Demir ve Kerim Özkul kamptaki incelemelerin ardından kısa bir açıklama yaptı. Genel değerlendirmelerine raporlarında yer vereceklerini söyleyen Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, ana hatlarıyla iddiaların aksine Apaydın Kampı'nda askeri eğitim verildiğine dair bir gözlemlerinin olmadığını söyledi.

Gündeme düşen bir takım iddialar üzerine “Bu kampta farklı bir durum var mı?” sorusuna cevap bulmak amacıyla Hatay’a geldiklerini aktaran Üstün, öncelikle kampın fiziki yapısı hakkında bilgiler verdi. Kampın fiziki yapısı göz önüne alındığında askeri eğitim verme olanağının olamayacağını dile getiren Üstün, şöyle konuştu: “Gündeme bir takım iddialar düşünce 'bu kampta farklı bir durum var mı?' diye buradayız. Bu kamp Reyhanlı yoluna 2 kilometre mesafede Hacıpaşa beldesi yoluna 30 metre mesafede. Yanında bulunan Apaydın köyüne de 500 metre mesafede. Etrafında da köylülerin ektiği tarlalar var. Bu kampın konuşlandığı alan 130 dönüm. Bunun 40 dönümü idari binalar için ayrılmış. Geri kalan 90 dönüm içinde 2 bin 760 kişi barınıyor. Bu kişilerin sadece 300 tanesi asker, polis ve üst düzey kamu görevlisi. Geri kalan insanların tamamı kadın ve çocuklar. Dolayısı ile aslında diğer kamplardan pek bir farkı yok. Bırakınız orada askeri eğitim yapma gibi bir durumu, ilave çadır kuracak kadar neredeyse bir açık alan yok. Burada fiziki şartlar zaten böyle bir eğitim vermeye müsait değil. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek açısından biz daha fazla detayı raporumuzda belirteceğiz.

”SURİYELİ GENERAL: BİZE KUCAK AÇAN ÜLKENİN HUZURUNU KAÇIRMAK İSTEMEYİZ

Çadır kampta kalan bir general ile yaptıkları görüşmeden anekdotlar da aktaran Üstün, “Ancak içerde bulunan insanlar da şunu söylediler; 'Bu haberleri biz de duyuyoruz ve üzülüyoruz. Şayet bizler Türkiye’deki siyasiler arasında bir ihtilafa sebebiyet vereceksek, şuanda buradan Suriye’ye gidip ölmeye dahi razıyız. Bize sahip çıkan kucak açan bu ülkenin huzurunu kesinlikle bozmak istemeyiz. Bize sahip çıkan kucak açan bu ülkenin huzurunu kesinlikle bozmak istemeyiz. Aslında biz zaten Türkiye’nin kanunlarına sistemine saygılı birer insanız.' dediler." şeklinde konuştu.

"İNSANLARIN SICAKTAN YÜRÜMEYE MECALİ YOK DEĞİL EĞİTİM VERMEK"

Eylül ayında olunmasına karşın sıcaklığın kampta 40 derecenin üzerinde olduğuna dikkat çeken Üstün, “Orada insanları çadır ortamında düşündüğünüzde yani yürümeye mecalleri kalmamış, sıcak bir ortam var. Askeri eğitim hak getire. Kaldı ki hemen arkamızdan araçlar geçiyor. 500 metre ileride köy var. Çiftçiler burada tarlalarını ekip biçiyor. Burada bir silah patlaması değil bir mantar tabancası patlasa hepimizin bu manada haberi olur. Bu kamp diğer kamplardan farklı bir kamp değildir. Türk insanı öteden beri kendine sığınana sahip çıkmıştır. Tarihten beri bu böyledir. Bizim bir takım değerlerimiz vardır. Bu değerlerimiz bize sığınana sahip çıkmayı onu iade etmemeyi gerektirmektedir. Dolayısı ile Türkiye’nin politikası şu anda bu şekilde şekillenmektedir. İnanın Türkiye göç olgusunda batı ülkelerinden çok ileri bir konumdadır. Uygulamada da öndedir son çıkardığı kanunlarla da öndedir.

Libya savaşında 3 bin tane Libyalı karşıya İtalya’ya geçme planları vardı. 450 milyonluk Avrupa bundan dehşete kapıldı. Ve bir gecede Schengen sistemini değiştirdiler. Şimdi Türkiye devletiyle kurumlarıyla halkıyla mültecilere kendine sığınana sahip çıkıyor. Sadece Suriyelilere de değil. Farklı ülkelerden gelen insanlarda Türkiye’de yaşıyor. Bunların yaklaşık sayısı da 30 bin. O bakımdan sadece bu kampa odaklanmak ve burada farklı bir takım bir durumların olduğunu iddia etmek hem Türkiye’ye haksızlık hem de bizim komisyonumuza haksızlık. Çünkü bizim komisyonumuz sene boyunca bu mültecilerin ülkemizde rahat etmesi için gerekli incelemelerini yapıyor. Ve bu raporlamalarını da kamuoyuyla paylaşıyor. Bu kampları da 7 ay önce incelemişiz ve iddia edilen bu olayların hiçbirinin olmadığımı muhalefet partisindeki arkadaşlarımızın da imzaları ile birlikte karar altına almışız. Dolayısı ile bu iddiaları yerinde inceledik yerinde bunların vaki olmadığını gördük.” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Apaydın Kampı'nın oluşturulması Yüce Divanlık bir suçtur.” sözleri hakkında görüşlerini soran gazetecilere Başkan Üstün, “Ben bir siyasi parti genel başkanıyla polemiğe girmem.” şeklinde cevap verdi.Kampın kuruluşunun uluslar arası mevzuata ve Türkiye’nin iç mevzuatına uygun olduğunu dile getiren Üstün, “Burada yabancı bir gücün Türkiye’ye gelip de görev yapması söz konusu değildir. Anayasanın ilgili maddesine baktığınızda yabancı bir askeri güç muhalif güç kendi ülkenizde eğer bir görev icabı geliyorsa o zaman Meclis'in iznine tabidir. Yoksa bunların istisnaları vardır. Kanunlarda bu bellidir. Bazen gözlem için gelirler bazen böyle sığınmak için gelirler. Bunlar ayrı mevzuata tabidir. Nitekim bu kampta da kanunlara ve mevzuata aykırı hiçbir şey göremedik.” dedi.

Gazetecilerin bu kampa neden daha önce basın mensuplarının alınmadığı sorusuna ise Üstün, şu cevabı verdi: “Buradaki kontrolün sebebi burada yaşayan insanlar. Esed rejimi ile savaşmış arada husumet doğmuş ve buraya sığınmış insanlar. Hala şu anda kendi akrabalarının Suriye’de olduğunu söylüyorlar. Yine içeride görüştüğümüz bir general 'Benim yüzümden 300'den fazla akrabam katledildi' dedi.

Sırf benim bu kampta olduğumu bildikleri için. Dolayısı ile burada bu insanların bize sığınan bu insanların canını, malını namusunu bize emanet eden bu insanların kendi can güvenlikleri kadar akrabalarının da can güvenlikleri Türkiye Cumhuriyeti Devletine emanettir. Bizim kültürümüzde bunu gerektirmektedir.”

"2 MESAİ GÜNÜ SONUNDA HATAY’A GELDİK"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun komisyonun geleceğinin öğrenilmesiyle çadır kampta değişiklik yapıldığı iddialarına ise Üstün, “Biz buraya gelmeye karar verdikten sonraki 5 gün içinde buraya intikal ettik. Baktım bu 5 günün 3 günü Resmi tatilmiş. 2 mesai gününde biz buraya intikal etmişiz. Biz kafalarda böyle bir istifade olmasın diye gelinebilecek en kısa zamanda geldik. Ama o kampın altını üstüne getirseniz zaten yapacağınız bir değişiklik yok. Çadırlar var, çadırlardan başkada bir şey gözükmüyor orada. Bu kampta bir eğitim faaliyeti biz gözlemlemedik. Böyle bir faaliyete de şahit olmadık.

İnsan Hakları İnceleme Komisyonu olarak Meclis Başkanlığımızın oluru ile birlikte bugün burada Apaydın Kampı'nı inceliyoruz. AK Parti Milletvekillerimiz ve MHP’den üyelerimiz var. Aslında biz bu olaya insani bir dram olarak bakıyoruz. İnsan Hakları boyutu ile bakıyoruz. Evet burada başka iddialar da var ama söylemiştik hiç kimse durduk yerde evini barkını yurdunu tek etmez. Bu insanlar da kendi yaşadıkları ülkelerinde can güvenliği tehlikesi altında oldukları için ülkemize sığınmışlardır. Bu topraklarda daha önce de göç olgusu yaşanmıştır. Osmanlı ve cumhuriyet döneminde bazı insanlar batıya, bazı insanlar doğuya gitmiştir. Şimdi ise dara düşen bir komşumuzun vatandaşları Türkiye’ye sığınmışlardır. Bizler, hükümet ve kurumlarımız bu insanlara kucak açmışız. Ve onları ülkemizde rahat ettirmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

MHP’Lİ KOMİSYON ÜYESİ KAYA: SURİYELİLER KAÇAMAK CEVAPLAR VERDİLER

Apaydın’da gerçekleşen inceleme gezisine katılan MHP İstanbul Milletvekili ve İnsan Hakları Komisyon Üyesi Atila Kaya ise iki iddiaya yanıt bulmak için Hatay’a geldiklerini söyledi.

Kampta kalan ve Özgür Suriye Ordusu'nun lideri olarak değerlendirilen Riyad El Esed’in sorulara kaçamak cevaplar verdiğini söyleyen Kaya, “Esasında bizim burada oluşumuzun nedeni, Apaydın Kampıyla ilgili iki önemli iddiadan dolayıdır. Birincisi Apaydın Kampı'nda bir askeri eğitim verildiği ve bu eğitim alan insanların Suriye'ye geçerek oradaki birtakım faaliyetlere iştirak ettiği yönündedir. Hem kampın fiziki durumu hem de kampta yaşayan insanlarla yaptığımız görüşmelerden şahsen ben böyle bir şeyin mümkün olamayacağı kanaatine vardım. Bir diğer iddiada bu kampın Suriye’deki olaylara lojistik bir üs olduğunu söyleyenler var. Yine bu kampta Suriye’deki Özgür Suriye Ordusu'nun liderliğini yaptığı iddia edilen bir şahsın da burada olduğu söylenmişti. O albayla da görüştüm.

Bu soruyu kendisine de sordum. Riyad Esed diye bir albay. ‘Sizinle ilgili böyle bir iddia var, hatta 2011'de BBC'ye verdiğiniz bir röportajda da bunu kabullenen ve orayla birtakım ilişkileriniz olduğunu söylüyorsunuz’ dediğimde net bir cevap alamadım. Kaçamak birtakım cevaplar verdi. Ne Özgür Suriye Ordusu'nun bir komutanı olduğunu yani sorumlusu olduğunu ne teyit eden ne de inkâr eden bir cevap aldım. Şahsen meselenin bu yönüyle ilgili tatmin olmadığımı burada ifade etmek istiyorum. Bir de sanki bana biraz buradaki yaşayanların askerlerin sanki bazı konularda biraz bilgilendirildiğini ya da ikaz edildiği şeklinde de bir izlenim edindiğimi sizlerle paylaşmak isterim.” diye konuştu.

Komisyon üyeleri daha sonra Yayladağı’nda bulunan çadır kamplarda da inceleme yapmak üzere Apaydın Kampı’ndan ayrıldı .