Ergenekon Davasında Ecevit'in Tedavi Süreci Sorgulanıyor
Ergenekon davasında, eski Başbakan Bülent Ecevit'in tedavisi sürecinde Başkent Hastanesi Başhekimi olan Rengin Erdal tanık sıfatıyla ifade verdi.
Ecevit'in sağlığına kavuşturularak taburcu edildiğini belirten Erdal, kortizon tedavisi uygulanmasıyla ilgili sorumluluklarının bulunmadığını iddia etti.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının 229. duruşmasında Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Doğu Perinçek ve Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 44 tutuklu sanık hazır bulundu. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Levent Ersöz ve Hurşit Tolon'un da aralarında bulunduğu 21 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı.Duruşmada eski Başbakan Bülent Ecevit'in tedavisi sürecinde Başkent Hastanesi Başhekimi olan Rengin Erdal tanık olarak dinlendi. Bülent Ecevit'e ev sahipliği yaptıklarını söyleyen Erdal, "Hacettepe Üniversitesi'nin rektörü olan Prof. Dr. Murat Tuncer, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e nasıl sadece ev sahipliği yaptıysa ben ve sayın Haberal da aynı şekilde sayın Ecevit'in tedavi sürecine sadece ev sahipliği yaptık. Oluşturulan sağlık ekibinde yer almadık. Ancak tedavisine ilişkin bazı belgelerde, görevim nedeniyle imzam bulunmaktadır." dedi.
'HASTA (ECEVİT) SİZİNDİR, BİZİ İLGİLENDİRMEZ'
Daha önceki duruşmalarda tanık olarak dinlenen Mustafa Mustafa Bolkar'ın ifadeleri ile ilgili de Erdal, "Biz okulda, birinci sınıftaki öğrencilere hastanın kalp rahatsızlığı ve solunumun durması sonucu öldüğünü anlattık. Bu durumda da hastaya ilaç tedavisi yapılabilmesi için damarlarının açılması amacıyla mayi (sıvı ilaç) verilmesi gerektiğini söyledik. Biz bu öğrencilerimize bunları yanlış mı öğretmişiz anlayamadım. Çünkü ismini daha önce hiç duymadığım Mustafa Bolkar isimli pratisyen bir doktor, bana Ecevit için nasıl bir mayi verilmesi gerektiğini sordu. Oysa sıvı tedavisi hastane ortamında kullanılır. Bunu bilmesi gerekir. Evde yapılan bir tedavide mayi kullanılması doğru bir tedavi şekli değildir. Böyle bir soru sorunca ben de 'Hasta sizindir, bizi ilgilendirmez.' cevabını verdim. Bunun için de adı geçen doktoru Tabipler Odası Bilim Yönetim Kurulu Onur üyelerine bildirdim. Hakkında ne gibi karar verecekleri ilerleyen günlerde belli olacaktır. Bunu sizlere bildiririm sayın Başkanım." dedi.
Savcı Pekgüzel'in, "Acil durumda hastaya sıvı ilaç verilmez mi?" şeklindeki sorusuna ise Erdal, "Elinizin altında ne sıvı varsa verilir. Tuz ya da başka bir şey fark etmez. Amaç; damarını açmaktır ama dediğim gibi bu sıvının hastane ortamında verilmesi gerekir." cevabını verdi.
'ECEVİT'LER HASTANEDEN ÇOK MEMNUN AYRILDI'
Ecevit'in hastaneye getirildiğinde Parkinson, akciğer ve göğüs hastalıkları ile bacak damarlarında tıkanma gibi bazı rahatsızlıkları olduğunu belirten Erdal, tedavisi sonunda Ecevit'in sağlığına kavuşmuş şekilde taburcu edildiğini söyledi.
Ecevit için kesinlikle yatak istirahati tavsiye etmediklerini belirten Erdal, "Oturarak 2 saat boyunca çalışma ofisinde mesai yapabileceğine ilişkin izin verdik." ifadesini kullandı. Hakim Özese, "Bülent Ecevit, hastaneden şifa bularak mı ayrıldı. Ayrıldıklarında memnun muydular?" diye sordu. Erdal bu soruya da, "O kadar memnun ayrıldılar ki daha sonra teşekkür mesajları gönderdiler." dedi.
Erdal, "Hastanemize o dönemlerde Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Necdet Sezer, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz ve Cemil Çiçek gibi devlet büyükleri de tedavileri için bizim hastanemizi seçiyorlardı. Devlet büyüklerinin müdavimi olması, hastanemizin güvenilirliğini ortaya koymaktadır." ifadelerini kullandı.
'ECEVİT İÇİN İŞ GÖRMEZLİK RAPORU VERİLECEKTİ'
Başkan Özese, "Merhum Ecevit'in koruma müdürü Recai Birgün'ü tanık olarak dinledik. Eğer 11 Temmuz 2002'de Ecevit'in hastaneye tekrar gitmesi durumunda iş göremez raporunun verileceğini duyduğunu söyledi.
Ecevit hakkında istirahat verilmesine ilişkin bir sağlık rapor düzenlenmesi düşünüldü mü?" diye sordu. Tanık Erdal ise, "Biz böyle bir rapor veremeyiz. Böyle bir yetkimiz yok. Ancak hasta veya yakınları ile mülki amirlerimizin istemesi durumunda böyle bir sağlık raporu verebiliriz. Recai Birgün de koruma müdürü müdür yoksa polis memuru mudur ya da personel midir anlayamadım. Personelin yanına gidip onlarla sohbet ediyordu. Çok cahilce söylenmiş bir söz. bu iş görmezlik raporu ise sadece mülki amirin isteği üzerine verilebilecek bir rapordur. Bu mülki amir de Cumhurbaşkanıdır ve onun isteği ile olabilir." şeklinde konuştu.
'KORTİZON'U KESTİK, ECEVİT HIZLA İYİLEŞMEYE BAŞLADI'
Savcı Pekgüzel, "Tanık olarak dinlediğimiz doktor Mücahit Pehlivan da Başkent Üniversitesi Hastanesinde uygulanan tedavi sonrasında oluşturulan sağlık ekibinde yer aldığını ve kortizon tedavisi kestikten sonra Ecevit'in hızla iyileştiğini, hatta seçim otobüsünün üzerine çıkarak halka seslendiğini söyledi.
Siz daha sonra 'Biz neden hastayı iyileştiremedik de başka bir ekip iyileştirdi?' diye sağlık belgelerini incelediniz mi?" diye sordu. Erdal ise "Mücahit Pehlivan, Tıp eğitimini Macaristan, Bulgaristan, Polonya gibi demir perde ülkelerinde almıştır. Bu ülkelerde en az ilaçla tedavi uygulanması esas alınır. Ayrıca bizim böyle bir durumu araştırma yetkimiz yok. Tedavisine katılan doktorların bunu araştırması gerekirdi." cevabını verdi.
ERDAL: KORTİZON TEDAVİSİ BİZDEN 2 YIL ÖNCE BAŞLADI
Tutuklu sanıklardan Fatih Hilmioğlu'nun soruları üzerine Rengin Erdal, merhum Bülent Ecevit'in Başkent Üniversitesi Hastanesine gelmeden 2 yıl önce tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde Kortizon tedavisine başlandığını söyledi.
Kortizon tedavisini kesmediklerini, dozajını da değiştirmediklerini belirten Erdal, "2 günde 4 miligram Kortizon veriliyordu. Verilebilecek en düşük dozdu bu. Birçok hastalıkta Kortizon tedavisi uygulanır. Tıpkı Aspirin gibi birçok alanda kullanılan bir ilaçtır." şeklinde konuştu.
Daha sonra söz alan tutuklu sanık Mehmet Haberal da Ecevit'in sağlığına kavuşturularak taburcu edildiğini, taburcu olduktan sonra 6 ay daha başbakanlık yaptığını ve 4,5 yıl sonra hayatını kaybettiğini ifade etti.
Haberal, tedavi sürecine katılan ve emek veren bütün sağlık ekibine teşekkür ettiğini söyledi.
'HASTA (ECEVİT) SİZİNDİR, BİZİ İLGİLENDİRMEZ'
Daha önceki duruşmalarda tanık olarak dinlenen Mustafa Mustafa Bolkar'ın ifadeleri ile ilgili de Erdal, "Biz okulda, birinci sınıftaki öğrencilere hastanın kalp rahatsızlığı ve solunumun durması sonucu öldüğünü anlattık. Bu durumda da hastaya ilaç tedavisi yapılabilmesi için damarlarının açılması amacıyla mayi (sıvı ilaç) verilmesi gerektiğini söyledik. Biz bu öğrencilerimize bunları yanlış mı öğretmişiz anlayamadım. Çünkü ismini daha önce hiç duymadığım Mustafa Bolkar isimli pratisyen bir doktor, bana Ecevit için nasıl bir mayi verilmesi gerektiğini sordu. Oysa sıvı tedavisi hastane ortamında kullanılır. Bunu bilmesi gerekir. Evde yapılan bir tedavide mayi kullanılması doğru bir tedavi şekli değildir. Böyle bir soru sorunca ben de 'Hasta sizindir, bizi ilgilendirmez.' cevabını verdim. Bunun için de adı geçen doktoru Tabipler Odası Bilim Yönetim Kurulu Onur üyelerine bildirdim. Hakkında ne gibi karar verecekleri ilerleyen günlerde belli olacaktır. Bunu sizlere bildiririm sayın Başkanım." dedi.
Savcı Pekgüzel'in, "Acil durumda hastaya sıvı ilaç verilmez mi?" şeklindeki sorusuna ise Erdal, "Elinizin altında ne sıvı varsa verilir. Tuz ya da başka bir şey fark etmez. Amaç; damarını açmaktır ama dediğim gibi bu sıvının hastane ortamında verilmesi gerekir." cevabını verdi.
'ECEVİT'LER HASTANEDEN ÇOK MEMNUN AYRILDI'
Ecevit'in hastaneye getirildiğinde Parkinson, akciğer ve göğüs hastalıkları ile bacak damarlarında tıkanma gibi bazı rahatsızlıkları olduğunu belirten Erdal, tedavisi sonunda Ecevit'in sağlığına kavuşmuş şekilde taburcu edildiğini söyledi.
Ecevit için kesinlikle yatak istirahati tavsiye etmediklerini belirten Erdal, "Oturarak 2 saat boyunca çalışma ofisinde mesai yapabileceğine ilişkin izin verdik." ifadesini kullandı. Hakim Özese, "Bülent Ecevit, hastaneden şifa bularak mı ayrıldı. Ayrıldıklarında memnun muydular?" diye sordu. Erdal bu soruya da, "O kadar memnun ayrıldılar ki daha sonra teşekkür mesajları gönderdiler." dedi.
Erdal, "Hastanemize o dönemlerde Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Necdet Sezer, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz ve Cemil Çiçek gibi devlet büyükleri de tedavileri için bizim hastanemizi seçiyorlardı. Devlet büyüklerinin müdavimi olması, hastanemizin güvenilirliğini ortaya koymaktadır." ifadelerini kullandı.
'ECEVİT İÇİN İŞ GÖRMEZLİK RAPORU VERİLECEKTİ'
Başkan Özese, "Merhum Ecevit'in koruma müdürü Recai Birgün'ü tanık olarak dinledik. Eğer 11 Temmuz 2002'de Ecevit'in hastaneye tekrar gitmesi durumunda iş göremez raporunun verileceğini duyduğunu söyledi.
Ecevit hakkında istirahat verilmesine ilişkin bir sağlık rapor düzenlenmesi düşünüldü mü?" diye sordu. Tanık Erdal ise, "Biz böyle bir rapor veremeyiz. Böyle bir yetkimiz yok. Ancak hasta veya yakınları ile mülki amirlerimizin istemesi durumunda böyle bir sağlık raporu verebiliriz. Recai Birgün de koruma müdürü müdür yoksa polis memuru mudur ya da personel midir anlayamadım. Personelin yanına gidip onlarla sohbet ediyordu. Çok cahilce söylenmiş bir söz. bu iş görmezlik raporu ise sadece mülki amirin isteği üzerine verilebilecek bir rapordur. Bu mülki amir de Cumhurbaşkanıdır ve onun isteği ile olabilir." şeklinde konuştu.
'KORTİZON'U KESTİK, ECEVİT HIZLA İYİLEŞMEYE BAŞLADI'
Savcı Pekgüzel, "Tanık olarak dinlediğimiz doktor Mücahit Pehlivan da Başkent Üniversitesi Hastanesinde uygulanan tedavi sonrasında oluşturulan sağlık ekibinde yer aldığını ve kortizon tedavisi kestikten sonra Ecevit'in hızla iyileştiğini, hatta seçim otobüsünün üzerine çıkarak halka seslendiğini söyledi.
Siz daha sonra 'Biz neden hastayı iyileştiremedik de başka bir ekip iyileştirdi?' diye sağlık belgelerini incelediniz mi?" diye sordu. Erdal ise "Mücahit Pehlivan, Tıp eğitimini Macaristan, Bulgaristan, Polonya gibi demir perde ülkelerinde almıştır. Bu ülkelerde en az ilaçla tedavi uygulanması esas alınır. Ayrıca bizim böyle bir durumu araştırma yetkimiz yok. Tedavisine katılan doktorların bunu araştırması gerekirdi." cevabını verdi.
ERDAL: KORTİZON TEDAVİSİ BİZDEN 2 YIL ÖNCE BAŞLADI
Tutuklu sanıklardan Fatih Hilmioğlu'nun soruları üzerine Rengin Erdal, merhum Bülent Ecevit'in Başkent Üniversitesi Hastanesine gelmeden 2 yıl önce tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde Kortizon tedavisine başlandığını söyledi.
Kortizon tedavisini kesmediklerini, dozajını da değiştirmediklerini belirten Erdal, "2 günde 4 miligram Kortizon veriliyordu. Verilebilecek en düşük dozdu bu. Birçok hastalıkta Kortizon tedavisi uygulanır. Tıpkı Aspirin gibi birçok alanda kullanılan bir ilaçtır." şeklinde konuştu.
Daha sonra söz alan tutuklu sanık Mehmet Haberal da Ecevit'in sağlığına kavuşturularak taburcu edildiğini, taburcu olduktan sonra 6 ay daha başbakanlık yaptığını ve 4,5 yıl sonra hayatını kaybettiğini ifade etti.
Haberal, tedavi sürecine katılan ve emek veren bütün sağlık ekibine teşekkür ettiğini söyledi.