Nazilli Türk Ocağı Karamanoğlu Mehmet Bey’i Andı
Nazilli Türk Ocağı, Karamanoğlu Mehmet Bey’i ölümünün 742. yılında andı.
Türkçenin koruyucularından olan Karamanoğlu Mehmet Bey’i anma günü nedeniyle Türk Ocağı Hars Heyeti üyesi Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmeni Hidayet Karabay bir basın açıklaması yaptı.
Dilimiz Türkçe hiç şüphe götürmeyecek şekilde binlerce yıllık köklü bir dildir diyen Hidayet Karabay; “Dünyadaki en eski ve en çok konuşulan dillerdendir. Tabii ki bu kadar eski bir dil bugüne gelmek için büyük badireler atlatmış olmalıdır. Nihayet Türkçe de bu badireleri atlatmıştır. Diller ve milletler birbirinin ayrılmaz parçalarıdır ve dil yok olmadan bir millet yok olmaz. Bunun en bariz örneği İbranicedir. İsrailoğulları binlerce yıllık bir sürgünden dil ve kültürlerini muhafaza ederek korunmuşlar ve 1900’lerde yeniden bir millet ve devlet olarak tarih sahnesine çıkmışlardır. Türkçenin sıkıntılı zamanlarında ileri görüşlülükleri ve fedakarlıklarıyla dilimizi koruyan devlet adamlarımız, münevverlerimiz ve mütefekkirlerimiz olmuştur. Biz bunlara “Türkçenin Koruyucuları” diyoruz. Bunlardan ilki Bilge Kağan’dır ki bize Orhun Kitabeleri gibi bir dil harikası hitabet örneği bırakmıştır. Orhun Kitabeleri ilk yazılı metinlerimiz olması ve barındırdığı zengin dil birikimi bakımından önemlidir. Bilge Kağan bu yazıtlarla Türk Dili’nin kazığını yerkürenin orta yerine bir daha çıkmamacasına çakmıştır.”
“TÜRKLERİ KÜLTÜREL ÖLÜM UYKUSUNDAN UYANDIRDI”
İkinci olarak Kaşgarlı Mahmut’u anmak gerekir diyen Karabay; “Herkesin Arapçaya meylettiği bir dönemde Türkçenin bayraktarlığını yapmış ve “En iyi savunma saldırıdır.” anlayışıyla Araplara Türkçe öğretmek için Divan-ı Lügat’it Türk’ü yazmış, bunu da devrin halifesine sunarak dilimize karşı duyduğu özgüveni göstermiştir. Bu eser de dilimizi yok olmaktan kurtaran ve günümüze birçok atasözü, şiir ve kelime ulaştıran altın değerinde bir kaynaktır. Karahanlı bir Türk beyi olan Kaşgarlı Mahmut bilinçli ilk dil milliyetçimizdir. Anadolu sahasına gelirsek Büyük Selçukluların Anadolu’yu fethi ve sonrasında halk arasında Türkçe, aydınlar ve yöneticiler arasında ise devletin resmi dili Farsça ve ilim dili olarak da Arapça konuşuluyordu. İşte böyle bir dönemde bir yiğit Türk evladı en gür seda ile “Bundan böyle divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşulmayacaktır” diye ferman eyledi. Böylelikle dilini ve kültürünü unutmak üzere olan Türkleri kültürel ölüm uykusundan uyandırdı. O yiğit Karamanoğlu Mehmet Bey idi. Kendileri Anadolu’daki ilk dil milliyetçimizdir. Onun yolunu büyük ozanımız Yunus emre devam ettirdi. Sade bir Türkçeyle yazdığı ilahileriyle hem Türk boylarına İslamın özünü anlattı hem de onlara dil zevki aşıladı. Böylece derviş Yunus da Türkçenin koruyucuları arasına girdi.”
“ATATÜRK, TÜRKÇE SEVDALISIYDI”
Çağatay sahasında özellikle 15. yüzyılda Farsça etkisi had safhada idi ve bu dönemde Ali Şir Nevai, Muhakemetü’ Lugateyn adlı eserinde Farsça ve Türkçeyi karşılaştırıp Türkçenin Farsçadan daha güzel ve estetik bir dil olduğunu ortaya koyduğunu savunan Karabay; “Böylece dilinden utanan onunla eser vermeyen aydınlarımıza dil hazinemizin zenginliğini gösterdi. Onları Türkçe yazmaları hususunda teşvik etti. 20. yüzyılın büyük düşünürlerinden Gaspıralı İsmail Bey milli birliği sağlamada en önemli ve öncü unsurun dil olduğunu “Dilde, fikirde, işte birlik” fikriyle ortaya koydu. Türk milliyetçilerine bu konuda önayak oldu. Mustafa Kemal Atatürk de dilimizin korunması ve zenginleştirilmesi için birçok çalışma yapmış ve bu işle iştigal etmesi için Türk Dil Kurumunu kurarak konunun önemini göstermiştir. Atatürk dilin millet için önemini en iyi kavrayan devlet adamlarımızdan biriydi ve tam bir Türkçe sevdalısıydı. Burada adını zikrettiğimiz ve zikredemediğimiz devlet adamlarımız ve münevverlerimiz dilin milleti oluşturan asli unsurlardan olduğunu biliyorlardı. Türk Milleti’nin ebedi olarak varlığını koruyabilmesi için dilini koruması gerektiğini biliyorlardı. Tüm gayretleri Türk Milleti’nin bekası içindi. Bugün de dilimizi yabancı dillerin istilasından korumak için çalışmalıyız. Bugün Karamanoğlu Mehmet Bey’in ölüm yıldönümü. Kendisini rahmet ve minnetle anıyor, Anadolu’da çaldığı Türkçe mayasının tuttuğunu görerek şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.
Kaynak: İHA
Dilimiz Türkçe hiç şüphe götürmeyecek şekilde binlerce yıllık köklü bir dildir diyen Hidayet Karabay; “Dünyadaki en eski ve en çok konuşulan dillerdendir. Tabii ki bu kadar eski bir dil bugüne gelmek için büyük badireler atlatmış olmalıdır. Nihayet Türkçe de bu badireleri atlatmıştır. Diller ve milletler birbirinin ayrılmaz parçalarıdır ve dil yok olmadan bir millet yok olmaz. Bunun en bariz örneği İbranicedir. İsrailoğulları binlerce yıllık bir sürgünden dil ve kültürlerini muhafaza ederek korunmuşlar ve 1900’lerde yeniden bir millet ve devlet olarak tarih sahnesine çıkmışlardır. Türkçenin sıkıntılı zamanlarında ileri görüşlülükleri ve fedakarlıklarıyla dilimizi koruyan devlet adamlarımız, münevverlerimiz ve mütefekkirlerimiz olmuştur. Biz bunlara “Türkçenin Koruyucuları” diyoruz. Bunlardan ilki Bilge Kağan’dır ki bize Orhun Kitabeleri gibi bir dil harikası hitabet örneği bırakmıştır. Orhun Kitabeleri ilk yazılı metinlerimiz olması ve barındırdığı zengin dil birikimi bakımından önemlidir. Bilge Kağan bu yazıtlarla Türk Dili’nin kazığını yerkürenin orta yerine bir daha çıkmamacasına çakmıştır.”
“TÜRKLERİ KÜLTÜREL ÖLÜM UYKUSUNDAN UYANDIRDI”
İkinci olarak Kaşgarlı Mahmut’u anmak gerekir diyen Karabay; “Herkesin Arapçaya meylettiği bir dönemde Türkçenin bayraktarlığını yapmış ve “En iyi savunma saldırıdır.” anlayışıyla Araplara Türkçe öğretmek için Divan-ı Lügat’it Türk’ü yazmış, bunu da devrin halifesine sunarak dilimize karşı duyduğu özgüveni göstermiştir. Bu eser de dilimizi yok olmaktan kurtaran ve günümüze birçok atasözü, şiir ve kelime ulaştıran altın değerinde bir kaynaktır. Karahanlı bir Türk beyi olan Kaşgarlı Mahmut bilinçli ilk dil milliyetçimizdir. Anadolu sahasına gelirsek Büyük Selçukluların Anadolu’yu fethi ve sonrasında halk arasında Türkçe, aydınlar ve yöneticiler arasında ise devletin resmi dili Farsça ve ilim dili olarak da Arapça konuşuluyordu. İşte böyle bir dönemde bir yiğit Türk evladı en gür seda ile “Bundan böyle divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşulmayacaktır” diye ferman eyledi. Böylelikle dilini ve kültürünü unutmak üzere olan Türkleri kültürel ölüm uykusundan uyandırdı. O yiğit Karamanoğlu Mehmet Bey idi. Kendileri Anadolu’daki ilk dil milliyetçimizdir. Onun yolunu büyük ozanımız Yunus emre devam ettirdi. Sade bir Türkçeyle yazdığı ilahileriyle hem Türk boylarına İslamın özünü anlattı hem de onlara dil zevki aşıladı. Böylece derviş Yunus da Türkçenin koruyucuları arasına girdi.”
“ATATÜRK, TÜRKÇE SEVDALISIYDI”
Çağatay sahasında özellikle 15. yüzyılda Farsça etkisi had safhada idi ve bu dönemde Ali Şir Nevai, Muhakemetü’ Lugateyn adlı eserinde Farsça ve Türkçeyi karşılaştırıp Türkçenin Farsçadan daha güzel ve estetik bir dil olduğunu ortaya koyduğunu savunan Karabay; “Böylece dilinden utanan onunla eser vermeyen aydınlarımıza dil hazinemizin zenginliğini gösterdi. Onları Türkçe yazmaları hususunda teşvik etti. 20. yüzyılın büyük düşünürlerinden Gaspıralı İsmail Bey milli birliği sağlamada en önemli ve öncü unsurun dil olduğunu “Dilde, fikirde, işte birlik” fikriyle ortaya koydu. Türk milliyetçilerine bu konuda önayak oldu. Mustafa Kemal Atatürk de dilimizin korunması ve zenginleştirilmesi için birçok çalışma yapmış ve bu işle iştigal etmesi için Türk Dil Kurumunu kurarak konunun önemini göstermiştir. Atatürk dilin millet için önemini en iyi kavrayan devlet adamlarımızdan biriydi ve tam bir Türkçe sevdalısıydı. Burada adını zikrettiğimiz ve zikredemediğimiz devlet adamlarımız ve münevverlerimiz dilin milleti oluşturan asli unsurlardan olduğunu biliyorlardı. Türk Milleti’nin ebedi olarak varlığını koruyabilmesi için dilini koruması gerektiğini biliyorlardı. Tüm gayretleri Türk Milleti’nin bekası içindi. Bugün de dilimizi yabancı dillerin istilasından korumak için çalışmalıyız. Bugün Karamanoğlu Mehmet Bey’in ölüm yıldönümü. Kendisini rahmet ve minnetle anıyor, Anadolu’da çaldığı Türkçe mayasının tuttuğunu görerek şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.