Masum Türker Gündeme İlişkin Değerlendirmede Bulundu

DSP Genel Başkanı Masum Türker, “Gazeteler liderlerin cenazedeki fotoğrafını yayınlamış. Musalla taşının başında, devlet orada. Hayır, devlet musalla taşının başında bir araya gelmemeli. Daha önce bir masa etrafında oturup çözüm üretmeli” dedi.

Masum Türker Gündeme İlişkin Değerlendirmede Bulundu
DSP Genel Başkanı Türker, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. Türker, son yıllarda terörün neden arttığına ilişkin bir soru üzerine DSP iktidarında terörün sıfırlandığını, OHAL’in kaldırıldığını ancak AK Parti’nin iktidara gelmesinden sonra terörün kontrolden çıktığını, bunun AK Parti’nin yanlış politikalarından kaynaklandığını savundu.

3 Kasım seçimlerinden sonra Genelkurmay Başkanı’nın ABD’ye gittiğine işaret eden Türker, şunları kaydetti: “O tarihte bizim Irak’ta iki tümene yakın askerimiz vardı, Kandil Dağı düşürülmez hale gelmişti. Onlar geri çekildi ve yavaş yavaş terör gündeme geldi. Hem Hükümet’in hem de Genelkurmay Başkanı’nın o dönemde bunun neden yapıldığının hesabını vermesi gerekir. Terör böylece yavaş yavaş arttı ve eski gücüne kavuşmaya başladı.

Hükümet bir hata yaptı ve ‘Açılım’ adı altında, Hükümet başkalarının aracılığıyla PKK örgütü ile Öcalan ile resmi görüşmelere başladı.

Referandumla ilgili süreçte ben bu konuda birkaç açıklama yaptım, Başbakan, ‘böyle bir şey yok’ dedi. Ama aynı Başbakan, sonradan bunu doğruladı.”

“SEÇİM BARAJI PKK’NIN SİYASALLAŞMASININ TEMEL NEDENİ”
Türker, terörün Doğu ve Güneydoğu’da siyasallaşmasının temel nedeninin ‘seçim barajı’ olduğunu belirterek özellikle bu bölgede barajı aşamayanların, PKK’nın desteğine ihtiyaç duyar hale geldiğini kaydetti.

Baraj nedeniyle oyların dine ve dile göre verilmeye başlandığını anlatan Türker, “Dinin arkasındaki en büyük güç Hizbullah’tır. Kabul edelim ki AK Parti Güneydoğu’daki oyların büyük bir kısmını Hizbullah desteği ile almıştır. Baraj Güneydoğu’da yüzde 3’e düşürülürse PKK’nın etkisi azalır” dedi.

Dış politikada da ‘sıfır sorun’ denilerek yola çıkıldığını ancak bunun başarılamadığını kaydeden Türker, Atatürk’ün ortaya koyduğu, Bülent Ecevit’in uyguladığı ‘bölge merkezli dış politika’ yaklaşımına ihtiyaç olduğunu söyledi.

Türker, iktidarı destekleyen yazarların ‘Yeni Osmanlıcılık’ kavramını pompalandığına dikkat çekti ve bunun emperyalizmi çağrıştırdığını, bölgedeki diğer ülkeleri rahatsız ettiğini anlattı. Bu yanlış politikadan vazgeçilmesini isteyen Türker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni Osmanlıcılık kavramı ile terörün ilişkisini söyleyeyim. Yeni Osmanlıcılığa kendimizi öyle bir kaptırdık ki Osmanlı İmparatorluğu’nun emperyal olduğunu unutup tekrar emperyalizm çağrısı yapmaya, çevremizi dizayn etmeye başladık. Bu da bölgemizde daha önce Osmanlı tebaası ülkeleri ürkütüyor. ABD Kasım ayındaki seçime kadar hiçbir eyleme girmek istemiyor. Suriye’yi düzeltme görevi Türkiye’ye verildi.

Türkiye bu görevi iyilikle yapmaya çalıştı, Tayyip Bey gitti geldi, ailece ilişkiler oldu, ABD bu işten memnun olmadı, bastırdı ve Başbakan hasta iken yapılan görüşmelerle hedefe ulaştı. Ben o gün ‘Başbakan tehdit altında. Biz bugün Suriye’nin içişlerine karışıyorsak yarın öbür gün birileri de bizim içişlerimize karışır’ dedim. Bakın şimdi Suriye karşımızda. Bölgeye gelen silahların bir kısmı İsrail silahı ve Barzani aracılığıyla giriyor. Türkiye’ye göçmenler gelmeye başladı, gelen göçmenler içinde MOSSAD, CIA, İngiliz ajanları var. Fotoğraf çeksinler, baksınlar, Libya halk harekatında görünen aynı insanlar Suriye’deki çarpışmalarda da var.

Bunlar olurken PKK stratejisini devreye koydu. Ne stratejisi? Öteden beri mevcut olan 4 ülkeden birer ayrı Kürdistan oluşturup, konfederasyon oluşturacak yapıya gitmek. Bunu yapma imkanı var. Çünkü Irak’ın bütünlüğü kalmadı. Şimdi Barzani’yi biz ayrı devlet olarak görüyoruz. Yine Dışişleri Bakanı’nın yaptığı bir hata var. Kerkük’e gitmek marifet değil, Kerkük’teki haklarımızı geri almak marifet. Ama kalktı ayrı bir devletmiş gibi oraya gitti. Bu doğru bir yaklaşım değil.

Hükümet’e yaranmak isteyen birçok yazar çizer yorumcu, televizyonlarda gerçeği söylemiyor, her şeyin arkasında Suriye varmış gibi gösteriyor. Gaziantep olayı oldu, ‘Bunu da Suriye yaptı’ dediler. Suriye nasıl yapsın? Suriye yapabiliyorsa gider önce Halep’i kurtarır.”

“KKTC’DE MAÇA GİDEMİYORUZ, UEFA BARZANİ’NİN ÜLKESİNİ RESMEN TANIYOR”
Türker, 3-4 hafta önce BDP’li bir milletvekilinin, ‘BM bu işe el atsın, meşruiyet tanısın artık Kürdistan’ın kurulma zamanı gelmiştir’ dediğini anımsatarak, “Başbakan buna kızdı ama bugün bir Türk futbol takımı KKTC’ye gider maç yaparsa Türkiye ceza alır, bu yasak. Ama UEFA Barzani’nin federe devletini ayrı bir devlet olarak kabul edip Lig’e aldı. Türkiye bunların hepsine seyirci. Hani ‘sıfır sorun?’, hani bölgede hakimiyet vardı?” diye konuştu.

Türker, Uludere’de şarampole yuvarlanan ve 9’u asker biri korucu 10 kişinin şehit olduğu kazaya neden olan aracın otopsisinin yapılmasını istedi. Aracın kaza yaptığı yolun krokisini gösteren Türker, aracın geçtiği yola gres yağı sürülmüş, halat çekilmiş olabileceğini ve bu durumda aracın uçuruma düşmüş olabileceğini ifade etti.

“Yeni CHP modeli, bugün terörün hortlamasının en önemli nedenlerinden biridir” diyen Türker, “Çünkü bu yaklaşım, PKK’nın güçlenmesine neden olan AKP’nin politikalarına destek veren bir yaklaşımdır. Hüseyin Aygün’ün kaçırılması, gelmesi olayı bu işi tetiklemiştir. Bundan bir iki gün sonra BDP’lilerin teröristlerle sarmaş dolaş olması da önemlidir” dedi.

“TÜRKİYE’DE ŞU ANDA İSTİHBARAT SIFIRDIR”
Türker, terör olaylarının artmasında istihbarat konusundaki zayıflığın da etkili olduğunu dile getirerek şunları kaydetti: “Türkiye’de şu anda istihbarat sıfırdır. Bu da terörün artmasındaki en önemli nedenlerden biridir. Allah şehitlerimize rahmet etsin, yaralılarımıza şifa diliyorum. Şehitlerin ailelerine sabır diliyorum, İki gündür televizyonda izliyorum, çok çelişkili ifadeler havada uçuşuyor. Bunlar anlaşılır gibi değil.

Olayların çözüm yeri Musalla taşının başı değildir. Gazeteler liderlerin cenazedeki fotoğrafını yayınlamış. Musalla taşının başında, devlet orada… Hayır, devlet musalla taşının başında bir araya gelmemeli. Daha önce bir masa etrafında oturup çözüm üretmeli. Ancak biz daha önce Sayın Cumhurbaşkanı’na seslenmemize ve ‘liderleri toplayın’ dememize rağmen bir şey yapılmadı. Liderlerin oturup konuşmasını istemiştik. Sayın Kılıçdaroğlu, önce ‘Meclis’i toplayalım’ dedi, yanlış oldu. Ama şimdi doğruyu söyledi, liderler toplantısı istedi.”
Kaynak: İHA