İstanbul Üniversitesi Rektör Adayı Prof.dr. Keleş:

İstanbul Üniversitesi Rektör Adayı Prof. Dr. İbrahim Keleş, “Hedefim; 2023 Türkiye’si vizyonuyla uyum içinde bir üniversite oluşturmaktır” dedi.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Keleş, 22. Dönem rektör adayı olarak şu ana kadar adaylığını açıklayan tek isim oldu. “Demokrasi adına yeni adayların çıkması lazım, bekliyoruz. Yeni adaylar ve yeni fikirlerin çıkmasını, bizlere katkıda bulunmalarını istiyorum, ne kadar çok söylem varsa o kadar üretkenlik olur” diyen İbrahim Keleş, “Ya bizimle birlikte olup, fikir düşünce ve projelerini üniversitemizin gelişimine katsınlar ya da kendi ekip ve donanımlarıyla birlikte yola çıksınlar. Bunun olması lazım. Adaylığını deklare etmiş tek isim benim. Bu saatten sonra adaylık çalışmaları İstanbul Üniversitesi açısından geç bir tarihtir. Ben çalışmalarımı bir yıldan fazla bir süredir yapıyorum” ifadelerini kullandı.

İstanbul Üniversitesi’ni yeniden geçmişine layık bir konuma getireceğini ifade eden Prof. Dr. İbrahim Keleş, şöyle konuştu: “2023 Türkiye’si vizyonuyla uyum içinde, ona uygun bir üniversite oluşturmak, bu yönde küresel eğilimlere uygun bir eğitim, katılımcı, paylaşımcı, şeffaf bir yönetim oluşturmak ilk hedefimiz. Çünkü ancak böyle bir yönetim yapısı ile engelsiz, özgür, akademik, idarî ve malî özerkliği olan bir üniversite yapısına sahip olmakla hedeflediğimiz ‘küresel düzeyde yüksek kaliteli bir eğitim ve bilim merkezi olma’ ülkümüze yönelebiliriz. Ben bu hedefin, bu ülkünün her kesimden destek göreceğine güveniyorum. Çünkü küresel düzeyde üst sıralarda yeri olan bir İstanbul Üniversitesi’nin inşası için bu güvenle ‘İstanbul Üniversitesi hepimizin’ sloganıyla rektörlüğe aday oldum. İstanbul Üniversitesi’nin geleceğine güveniyorum; Türkiye’nin geleceğine güveniyorum, kendime güveniyorum. Hizmet yarışı ve görev bilinci içinde olan, iyi, doğru ve dürüst insanlarımızın bir araya gelerek güç birliği yapacaklarına güveniyorum.”

ÜNİVERSİTEMİZ GELİŞİME AYAK UYDURAMADI

İstanbul Üniversitesi’nin potansiyelinin bugünkü durumdaki gibi olmadığına inandığını ifade eden Prof. Dr. Keleş, şunları söyledi: “Dünya güçleri arasında ilk yirmi de, ekonomide ise on altıncı sıradayız ancak üniversitelerimiz bu gelişime ayak uyduramamıştır. İstanbul Üniversitesi Türkiye’nin en uzun geçmişe sahip, bugüne dek yüz binlerce değeri yetiştirmiş, gerçekten büyük bir kurum. Ne yazık ki son 30 yıldır en iyimser ve kayırıcı bir dille söyleyecek olursak ‘yerinde sayıyor’! Bugün bulunduğu yer, potansiyeline baktığınız zaman, üzülerek söylüyorum, olması gereken, olmayı hak ettiği, sıkı bir çaba ve akılcı, vizyoner bir planlamayla olmayı hak edeceği yer değil. Onun hayli altında. Buna isyan ediyorum. Bakın, bugün de dünya çapında ilk 500 üniversite arasında sayılıyor. Ama ilk 20’ye yakın değil, ilk 100 içinde değil. Son 20’ye yakın! Son 100 içinde. 404. sırada… Bunu kabullenemiyorum. Biz çok daha iyisini yapabiliriz. Bunu yapacak potansiyelimiz var. Yeter ki böyle bir ülkümüz olsun. Yeter ki o doğrultuda üniversitemizde bir seferberlik başlatalım. Bu amaca yönelik bir plan, program yapalım. Akademik kadromuzla bir sinerji meydana getirelim” Bir üniversitenin varlık nedeninin iki eksen üzerinde etkinlik yapmak olduğunu anlatan Keleş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öğretim, eğitim yapmak yani sonuçta topluma kendi dallarında çok kaliteli insan kaynağı yetiştirmek. Bu çerçevede kendi akademik insan kaynağını da sürekli beslemek. Bayrak yarışının sağlıklı cereyan etmesini sağlamak. Diğeri, bilim yapmak. Yani bilimsel araştırmalarla bilimin gelişmesine, yeni bilimsel buluşlar yapılmasına katkıda bulunmak. Uluslararası değer taşıyan organlarda yayınlanan makalelerden, uluslararası seminerlerde tebliğler sunmaktan dünya çapında tanınırlığı olan akademisyenler, uzmanlar, bilim adamları yetiştirmeye; kendi laboratuvarlarımızda, araştırma kuruluşlarımızda icatlar, buluşlar yapmaya; üzerinde düşünmeye değer bulunan yeni bilimsel tezler sunmaya dek bir üniversitenin öncelikle hedefi olması gereken alanlarda çalışma, araştırma yapmak heyecanı, onun yerini nasıl olursa olsun kariyerde yükselmek hırsı aldı” şeklinde Özellikle kadın öğretim üyelerine pozitif ayrımcılık yapacağını vurgulayan Prof. Dr. Keleş, adaylığı için öğretim üyeleriyle birebir görüştüğünü belirterek, “Sırça köşklerde oturan bir insan olmam. Sorunlar yerinde çözülecek. Kapım ve telefonum devamlı açık olacak” dedi.

Prof.Dr. Keleş, öğrenciler için Londra Hyde Park’ın Speakers Corner köşesi gibi merkez kampüste bir ortam oluşturacağını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Yasalar çerçevesinde öğrenciler burada konuşacak, protestosunu yapacak, pankartını açacak. Gerekirse öğrencilerle ben de yürürüm, protestolarına katılırım. Ayrıca, Yardımcı doçentlerimize her konuda destek olunacaktır. Onların önündeki yabancı dil sorununun çözümü için çaba gösterilecektir. Gerekirse yabancı dil engeli kaldırılmaya çalışılacaktır. Yerli yayın teşviki getirilecektir. Yardımcı doçentlerimizin yapacağı akademik çalışmalarla üniversitemiz ivme kazanacaktır. Yardımcı doçentler üniversitemizin geleceğidir. Bağımlılık Enstitüsü de kurmayı planlıyorum. Üniversitemizde Deprem Araştırma Merkezi bile yok. Devlet desteği İstanbul üniversitesi için yeterli değil, onun için kaynak oluşturacak kalemler bulunması lazım. Bunun içinde yine iktisatçılarımızın kafa yorması gerek” .
Kaynak: İHA