'Bu eylem hükümeti zor durumda bırakmak için büyük bir tuzaktı'

Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu, CHPli Hüseyin Aygün'ün PKK'lılarca kaçırılıp sonra da serbest bırakılmasını Beyaz Gazete'ye değerlendirdi. Bu eylemin hükümeti zor durumda bırakmak için, Türk devletine karşı büyük bir tuzak olduğunu söyleyen Çulhaoğlu, CHP'de bu işi organize eden bir ekibin olduğunu savundu.

'Bu eylem hükümeti zor durumda bırakmak için büyük bir tuzaktı'
Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu, CHPli Hüseyin Aygün'ün PKK'lılarca kaçırılıp sonra da serbest bırakılmasını Beyaz Gazete'ye değerlendirdi. Bu eylemin hükümeti zor durumda bırakmak için, Türk devletine karşı büyük bir tuzak olduğunu söyleyen Çulhaoğlu, CHP'de bu işi organize eden bir ekibin olduğunu savundu. Ulusal Parti Lideri, yorumuyla çok eleştirilen AK Parti'li Milletvekili Şamil Tayyar'a da destek çıktı.

Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün PKKlı teröristler tarafından kaçırılmasından sonra partisinin internet sitesinde konuyla ilgili görüşlerini aktaran iki yazı kaleme almıştı. PKK'nın Hüseyin Aygün'ü kaçırmadığını, Hüseyin Aygün'ün PKK'ya kaçtığını savunan Çulhaoğlu, Aygün henüz serbest bırakılmadan yazısında 'Şimdi PKK Hüseyin Aygün'ü bırakınca da göreceksiniz PKK'lılarla ilgili hep olumlu açıklamalarda bulunacak, kendisine ne kadar kibar davrandıklarını, teröristlerin ne kadar insancıl olduğunu, devletin çözüme yanaşmadığını, devletin bölgeyi PKK'ya bıraktığını açıklayacaktır ' ifadelerini kullanmıştı.

Dün PKK'lılarca serbest bırakılan Aygün'ün açıklamaları Çulhaoğlu'nu haklı çıkarır gibiydi. Beyaz Gazete, CHPli Hüseyin Aygün'ün açıklamalarının ne anlama geldiğini Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu'na sordu.

'Biz Hüseyin Aygün'ün serbest bırakılacağını bildiğimiz için serbest bırakıldıktan sonra neler söyleyeceğini yazmıştık. Tamamıyla haklı çıktık 'diyen Çulhaoğlu, 'Teröristlere bir defa terörist demeyi geçtik 'arkadaşlar' diyor. Yani bir arkadaşlıkları olduğu sanki ortada. Hüseyin Aygün beni kaçırdılar demiyor, 'Kendi isteğimle' gittim diyor. Bu son derece önemli bir şey. Oraya kendi isteğiyle yanında hiç bir şahit bırakmadan gidiyor ve 'Arkadaşlarla sohbet ettik. Zaten Dersim'i çok iyi biliyorum, çok da özlemiştim' diyor ' ifadelerini kullandı.

Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Hüseyin Aygün ve CHP yönetimine; 'Hüseyin Aygün'ü Türk polisi herhangi bir kontrol için gözaltına almış olsaydı kıyameti koparırlardı. Ama bir Allah'ın kulu PKK'ya hiç birşey söylemedi ' diye seslendi.

'BU BÜYÜK BİR KOMPLOYDU
'

Çulhaoğlu şöyle devam etti:
'Ve nitekim Hüseyin Aygün de PKK'lıların çok iyi niyetli insanlar olduklarını dile getiriyor ve aynen şöyle söylüyor; 'Beni misafir ettiler, çok iyi çocuklardı, çok saygılı davrandılar.' Bir de Aygün PKKlılara söz vermiş anladığımız kadarıyla. Teröristler 'Yeni CHP'nin politikasından memnunuz' diyor. Yani CHP gitmiş, yeni CHP gelmiş ve dağdaki teröristlerde diyorlar ki; biz bundan memnunuz, biraz daha çalışın. Bu büyük bir komploydu. Hükümeti zor durumda bırakmak için, devletin Güneydoğu'da etkili olmadığını, PKK'nın milletvekili kaçıracak duruma geldiğini, propaganda için büyük bir tuzaktı Türk devletine. Ama görüldüğü kadarıyla Türk milleti bunu yutmamıştır. Danışıklı dövüş.

'ÇOK ALÇAKÇA BİR PROPAGANDA '

Bence emniyet kuruluşları bunun üzerine gitsinler. Hüseyin Aygün ile Tunceli'ye kimler gitti, bu buluşmayı nasıl ayarladılar. Bu teröristlerle belliki bir buluşma ayarlanmış ve teröristlere propaganda yapma fırsatı verilmiş. Bahoz Erdal bunlarla temas kurmuş 'iyi davranın' demiş. Anlaşılıyor ki; bu ülkede teröristler çok iyi insanlar, barış isteyen insanlar. Ama Türkiye 'de kim barış istemiyor Türk ordusu, Türk halkı istemiyor. Çok alçakça bir propaganda Kesinlikle üzerine gidilmeli. Bu CHP'ye büyük bir tuzak. Onun dışında Türk milletine büyük bir tuzak. '

'CHP'DE BU İŞİ ORGANİZE EDEN BİR EKİP VAR '


Çulhaoğlu, bu eylemden CHP içinde kimlerin haberi olabileceği sorusuna ise şöyle cevap verdi:
'CHP'nin çok sayıda milletvekili var. Bölgedeki CHP teşkilatının veya Hüseyin Aygün'ün danışmanlarının, ona yakın insanların bundan haberi vardır. Onu oraya yollayan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu kadar sessiz, sakin bir şekilde açıklamalar yapması, artı olayı çok iyi biliyormuş gibiydi. Büyük bir fırsattır bende bunun üzerinden hükümeti yıpratmaya çalışayım, hemen Meclis'i toplamaya çalışayım dedi. Kılıçdaroğlu tabi bu olayın birebir ne kadar içinde bilmiyoruz. Ama CHP'de bu işi organize eden bir ekip var ve Hüseyin Aygün'ün de bu ekibin içinde bulunduğu ortada. CHP bunlarla bir şekilde hesaplaşmak durumunda. Çünkü CHP'nin tabanının bu insanlara büyük tepki gösterdiğini biliyoruz. '

'ŞAMİL TAYYAR'IN YORUMUNUN DOĞRU OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI '


CHP'li Aygün'ün PKK'lı teröristler tarafından kaçırılmasının ardından 'PKK CHP 'li Aygün 'ü misafir etmiş. Muhabbetiniz bol olsun, olsun da millet bu numarayı yemez ' şeklinde tweet atan AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar eleştiri oklarının hedefi olmuştu.

Ulusal Parti Lideri Çulhaoğlu, Şamil Tayyar'ın bu yorumuna destek çıkarak, 'Şamil Tayyar son derece doğru söyledi. Açıkça danışıklı dövüş. Bunu bir milletvekili de söyleyebilir, başkası da söyleyebilir. Diyorlar ki, 'Bir milletvekili kaçırıldı. Bir milletvekili bunu bir milletvekiline nasıl söyleyebilir.' Bir milletvekili diğer milletvekilinin danışıklı dövüş yaptığını biliyorsa söylemeli. Üstelik şu an Meclis'te bir sürü PKKlı milletvekili var. Bunlar açıkça PKKlı olduklarını söylüyorlar. Milletvekili diye bu insanlara tepki gösterilmeyecek mi? Komplo dediğimiz olay, provokasyon dediğimiz olay, tuzak dediğimiz olay siyasetin içinde ve bunun içinde milletvekili de yer alabilir, bakanlar da yer alabilir. Hükümeti Oslo görüşmeleri için çok eleştirdiler kimse bir şey demedi, bunun için şimdi neden deniliyor? Liberal basında biraz şu var; PKKlılar ne yaparsa iyidir ama devletimiz, hükümetimiz, ordumuz ne yaparsa kötüdür. Hiç kimse PKK'yı eleştirmesin ama herkes orduyu, hükümeti ve devleti eleştirsin. Böyle bir mutabakat var. Bunun dışına çıkan insanlar olunca da liberaller saldırıyor. Şamil Tayyar'a da saldırdılar ama Şamil Tayyar'ın da dediğinin doğru olduğu ortaya çıktı ' diye konuştu.

CHP İLE PKK'NIN BU EYLEMDE AMACI NEYDİ?

Bu eylemin sadece PKK'nın Türkiye içi politikalarıyla ilgili bir şey olmadığını vurgulayan Çulhaoğlu, 'Türkiye çok uzun bir süredir Suriye'de etkin olmaya çalışıyor. Muhtemelen Suriye'de PKK'nın güçlenmesini engellemek üzere ordu müdahalesi, bir tampon bölge konuşuluyor. Amerika Türkiye'nin Suriye'de etkin olmasını istemiyor. Türk ordusunun önünü kesmek istiyorlar. Türk hükümetinin bölgede güçlenmesini istemiyorlar. PKK'nın son dönemde yaptığı saldırılar bu yüzden. Türk ordusunu ve Türk hükümetini Suriye'den uzak tutumaya çalışıyorlar. Amerika, PKK, CHP, liberal basın şu anda Türkiye'yi Suriye'den uzak tutumak için çabalıyorlar. Böyle büyük bir uluslararası komplonun parçası. Sadece ülke içinde PKK'yı aklama çabası değil yani bu. Çünkü Hükümet PKK ile bu kadar uğraşırsa Suriye'den uzak durmak zorunda kalır ' şeklinde konuştu.

Özel Röportaj Burcu Kandemir




İşte Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun partisinin internet sitesinde yayımladığı o iki yazı:

PKK kaçırmadı, Hüseyin Aygün PKK 'ya kaçtı!

CHP'nin Kürtçü ve bölücü milletvekili Hüseyin Aygün'ün PKK tarafından Tunceli kırsalında kaçırıldığı iddiası bütünüyle yalandır, tersine Hüseyin Aygün kendi isteği ve rızasıyla PKK'ya kaçmıştır.

Son aylarda KCK operasyonları ile köşeye sıkışan, şehir desteğini yitiren, mali kaynakları kurutulmaya başlanan, darbe üstüne darbe yiyen PKK'nın son oyunu, Türk devletinin ve Türk Ordusu'nun Güneydoğu Anadolu bölgemizde hakim olmadığı, devletin bölgeye giremediği, bölgenin PKK'nın denetiminde olduğu propagandasını kamuoyuna duyurmaktır.

Bu amaçla Şemdinli'de hain bir tuzak kuran PKK Türk Ordusu bu tuzağa düşmeyince ne yapacağını şaşırmıştır. Şemdinli sonrası özellikle hükümet karşıtı medyaya PKK tarafından servis edilen haberlerle bölgede Türk devletinin hakim olmadığı propagandası ısrarla yapılmıştır.

Hüseyin Aygün'ün sözde kaçırılması olayı da tamamıyla bilinçli, planlı, programlı bir PKK stratejisidir.

Hüseyin Aygün PKK'nın amaçları ile örtüşen bir siyasetçidir.

Kendisi Türk devletine kin duymakta, devletimizi soykırımcılıkla suçlamakta, Batıya gammazlamakta, Alevi yurttaşlarımızı Atatürk'ten soğutmak ve Alevileri Cumhuriyet'ten kopartmak için çırpınmakta olan bir bölücüdür.

Dolayısıyla Hüseyin Aygün gibi birini PKK niye kaçırsın?

Tersine Hüseyin Aygün, devlet yetkililerine bile bildirmediği güzergahını PKK'nın nasıl öğrendiğini açıklamalıdır.

Aygün o dağ yolunda tesadüfen PKK'lılar tarafından alıkonulmuş olamaz, Aygün sanki PKK'lılara o dağ başında gelin beni kaçırın diye randevu vermiştir.

Sözde kaçırılma olayında yanındaki tanıkları da sözde koruyormuş numarasıyla yollamış ve PKK'lılarla baş başa kalmayı başarmıştır.

Şimdi PKK Hüseyin Aygün'ü bırakınca da göreceksiniz PKK'lılarla ilgili hep olumlu açıklamalarda bulunacak, kendisine ne kadar kibar davrandıklarını, teröristlerin ne kadar insancıl olduğunu, devletin çözüme yanaşmadığını, devletin bölgeyi PKK'ya bıraktığını açıklayacaktır.

Ve PKK için de kesinlikle terör örgütü, kendisini sözde alıkoyanlar için de terörist demeyecektir.

Bu, Hüseyin Aygün ve PKK'nın ortak propaganda filmidir.

Türk milleti bu senaryoya inanmamalı, tümünün ayarlanmış bir bölücü senaryo olduğunu bilmelidir.

Artık PKK propagandası böyle modern senaryolarla yapılmakta, görüldüğü gibi milletvekilleri bile figüran yapılmaktadır.

Ama Türk milleti aptal değildir.
Türk milleti bu filmi yutmayacaktır.



PKK'dan modern bir 'kız kaçırma ' eylemi


Aygün ile PKK'nın amaçları aynıydı

PKK terör örgütünün CHP milletvekili Hüseyin Aygün'ü Tunceli'de kaçırdığı açıklandı.

Olay, kimileri tarafından bir terör eylemi olarak algılansa ve öyle gösterilmeye çalışılsa da aslında bu modern bir kız kaçırma taktiğidir.

Hüseyin Aygün, Atatürk'e, Cumhuriyet'e, ülkenin bölünmezliğine karşı olduğunu tüm açıklama ve davranışları ile defalarca ispat etmiş bir Kürtçüdür. Devletin Dersim'de katliam yaptığı açıklamaları da Aygün'ün misyonunu çok iyi göstermektedir.

Aygün ve PKK arasında, herhangi bir amaç farklılığı görülmemektedir. Bugün için Aygün PKK içinde yer almamış ve CHP'yi seçmiş olabilir ama bu yine de onun PKK'nın amaçlarından farklı bir amaç güttüğünü göstermez. Tersine Aygün CHP içinde büyük tepki almış, CHP içindeki BDP'liler olarak görülen bir Kürtçü gruba dahildir.

Tüm bu nedenlerle, PKK'nın, kendisine aşık olan kızı (Aygün'ü) kaçırdığını ve şimdi de babasından yani CHP'den istediğini söyleyebiliriz.

Aygün ile PKK anlaştı mı?

Üstelik bizce bu kız kaçırma olayında 'kız ' ile PKK arasında bir anlaşma ve sözleşme olduğundan bile kuşku duyuyoruz.

Aygün, adeta PKK'nın kendisini kaçıracağı güzergahı PKK'ya kendisi bildirmiş ve orada kaçırılmıştır!

Bunlar milletle alay etmektedir.

Bu kız kaçırma PKK'ya bir hayat öpücüğüdür ve bu öpücük Hüseyin Aygün tarafından verilmiştir.

Son dönemde Türkiye'de bir Kürt ayaklanması çıkartmaya çalışan ama bu noktada başarılı olamayan PKK'nın temel propagandası, Güneydoğu'da devletin değil PKK'nın hakim olduğu hatta belli bölgelere devletin hiç giremediğidir.

İşte Aygün'ün kaçırılması olayı, sanki tam da bunu ispatlamak ve kamuoyuna duyurmak, devleti ve hükümeti güçsüz göstermek, PKK'yı güçlü göstermek için tezgahlanmış bir oyundur.

Teröristle pazarlık yapmayın

Bu oyunun devamında, bu defa CHP PKK ile pazarlığa oturacak ve PKK'nın gücü tüm Türkiye'ye duyurulmuş olacaktır.

Ya da bu görüşmede arabulucu olarak BDP bulunacak ve yine hem PKK hem de BDP kamuoyunda barış isteyen güçler olarak gösterilecektir.

Türk kumuoyu hiçbir Kürtçünün oyununa gelmemelidir. Olay devlete ve millete bir tuzaktır. PKK'nın aklanması için bilinçli bir taktiktir.

Hükümet bu kaçırma olayı karşısında geri adım atmamalıdır. Aygün devletin gücü ile kurtarılmalıdır. Tabi gerçekten kurtarılmak gibi bir niyeti varsa…

CHP ise PKK ile ya da onun yasal uzantısı BDP ile temasa geçmemelidir. CHP'den beklenen açıklama, 'biz gerekirse bir milletvekilimizi teröre kurban vermeye hazırız ' şeklinde bir açıklama olmalıdır.

Daha önce İngiltere'de de milletvekili kaçırma olayları oldu, hatta İtalya'da Başbakan bile kaçırıldı. Ciddi devletler teröristle pazarlık etmez gerekirse bakanını veya başbakanını bile feda edebilir.