Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı Açıklaması

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ''Türkiye'de terörle ve darbeyle darbeye teşebbüsle çetelerle mücadeleyi, mutlaka özel yetkili denilen mahkemelerin var olmasına ya da yok olmasına bağlamamak gerektiğini belirterek, ''Adalet olarak nitelediğimiz süreçlerle ilgili, insanların kafasında bir takım sorunlara yol açacak uygulamalar varsa, yönetimin, yasama organının sorumluluğu, bu sorunları ortadan kaldırmaktır'' dedi.

AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı'nca Kocaeli'de düzenlenen ''2. Bölge Yerel Yönetimler Toplantısı''nda konuşan Yazıcı, 14 Ağustos 2001'de tüzel kişiliğini kazanan AK Parti'nin, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en büyük siyasi yapısı olduğunu belirterek, teşkilatlarının böylesine omurgalı bir yapının organları olduğunu söyledi.

Devletin somut şeklini ortaya koyan şeyin hükümet olduğunu ifade eden Yazıcı, devlet denildiğinde birçok kavramın akla geldiğini ancak bunların en önemli iki unsurunun adalet ve güvenlik olduğunu kaydetti.

Bakan Yazıcı, AK Parti hükümetleri olarak 2003 başından bu yana yaptıkları faaliyetlerin başlıklarından birinin olan sosyal güvenlik olduğunu ifade ederek, Türkiye'de yönetim sorumluluğunu üstlendiklerinde, çalışanlar, çalıştıranlar, kamu hizmeti görenlerin çok farklı sağlık güvencelerinin olduğunu dile getirdi.

Genel itibariyle kamu kurum ve kuruluşları ve bütün varlıkların sahibinin millet olduğunu vurgulayan Yazıcı, ''Bu söylediklerim komünizan bir bakış değil, elbette ki özel mülkiyete son derece saygı duyuyoruz ama kamuyla bağlantılı olarak nitelediğimiz bu varlıkların, özü itibariyle sahibi millettir. Milletin herhangi bir bireyi değişik statüde olması dolayısıyla hastalanmasının farklı yansıması söz konusu olabilir mi- O zaman herkes imkanlar neyse o kalitede sağlık hizmeti görecek. Bunu düzenleyerek daha verimli, daha kaliteli hizmet almanın önünü açtık'' diye konuştu.

Yazıcı, bu ülkede 8,5 milyon dolayında özürlünün bulunduğuna dikkati çekerek, daha önceki hükümetlerin yapamadığını yaparak özürlüler kanununu çıkardıklarını ve bu konunla tüm özürlülerin iyi hizmet almaları, ödenek ve bakımlarının yapılmasını sağladıklarını kaydetti.

Seçim meydanlarında, ''Kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi olacağız'' dediklerini hatırlatan Yazıcı, bunların seçim meydanlarında yankılanan sözler olarak kalmadığını ve bu konuda bazı çalışmaları hayata geçirdiklerini ifade etti.

Hayati Yazıcı, en son Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı oluşturarak kaynak ayırdıklarını dile getirerek, bununla evi olmayanın barınma, yakacağı olmayanın barınma, yakacağı olmayanın ısınmasını sağladıklarını, iş bulamayan insanlara, sosyal güvenlikten yoksun insanlara iş bulmaları için küçük ölçekte de olsa sermaye tahsis ettiklerini anlattı.

Ekonomik faaliyetleri sürdüren, onu büyüten şeyin özel teşebbüsler olduğunu vurgulayan Yazıcı, bu alanda devletin, müteşebbislerin önündeki engeli kaldırarak, onların daha fazla kazanmasını ve bu bağlamda vergi gelirlenin çoğaltmasını sağladıklarını söyledi.

-''Büyüme rakamları tesadüf değil''

Yazıcı, vergi gelirlerinin çoğaltılmasıyla yatırım ihtiyacı duyulan alanlarda yatırım yapıldığını aktararak, ''Türkiye ekonomisinin geçen yıl itibariyle özellikle batıdaki bütün ekonomiler sıfıra yakın bir büyüme gösterirken, Türkiye'nin yüzde 8,5 gibi bir büyüme rakamına ulaşması tesadüf değildir'' ifadesini kullandı.

Türkiye'de 2010 yılında bir Anayasa değişikliğini gerçekleştirdiklerini hatırlatan Yazıcı, şunları kaydetti:

''Bu süreçte ve daha önceki süreçlerde karşılaştığımız zorlukları, engelleri asla unutamayız. Çok uzak değil, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde neler yaşadıklarımız hafızalarımızda. Partimiz, 340 dolayında milletvekiliyle mecliste, çoğunluk partisi. Cumhurbaşkanı seçeceğiz, müdahale edildi. 367 diye nitelenen bir karar var, 27 Nisan diye bir muhtıra var... Ama biz hiç bir zaman, bizden önce başkalarının yaptığı gibi 'eyvallah', 'sen mi geldin', 'hoş geldin', 'Allah'a ısmarladık' deyip şapkamızı alıp gitmedik. Çünkü biz, milletten milletin emanetini isterken hep şunu söyledik, 'Sizin gündeminizle hükümetin gündemini birleştireceğiz' dedik. 'Sizin gündeminiz ayrı, hükümetin gündemi ayrı olmayacak' dedik. O gücü milletten aldık. O yönetimin bir emanet sorumluluğu olduğunu unutmuş olsaydık, Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi. Ama sapmadık, kararlı duruşumuzu gösterdik. Seçim yaptık, Cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştirdik, Anayasa referandumu gerçekleştirildi.

''

-Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması tartışması-

Bakan Yazıcı, Türkiye'de terörle ve darbeyle, darbeye teşebbüsle mücadele, çetelerle mücadeleyi mutlaka özel yetkili denilen mahkemelerin var olmasına ya da yok olmasına bağlamamak gerektiğini dile getirerek, ''Esas olan adalettir, adaleti önemsiyoruz. Adalet olarak nitelediğimiz süreçlerle ilgili, insanların kafasında bir takım sorunlara yol açacak uygulamalar varsa, yönetimin, yasama organının sorumluluğu, bu sorunları ortadan kaldırmaktır. Özel Yetkili Mahkeme olarak nitelediğimiz, bana göre bunlar İhtisas Mahkemesi... Bu alanla ilgili yapılacak düzenlemeler dolayısıyla kıyamet koparmaya çalışmanın anlamı olmadığını düşünüyorum. Hiçbir zaman çeteleşme, hukuk dışı davranışlar, darbe, darbeye teşebbüslerin hiçbir süreçte hukukun alanı dışına çıkartılması söz konusu olmamıştır ve olamaz'' ifadesini kullandı.

Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü'nün, bakanlığının görev kapsamında olduğunu belirterek, Türkiye'de var olan 75 milyon insanın tüketici olduğunu kaydetti.

Yazıcı, Tüketici Hakem Heyetleri'nin son derece önemli olduğunu vurgulayarak, Tüketicinin, tükettiği ürünler açısından bilgilenmesi, hak arama yollarının neler olduğunun anlatılmasının son derece önemli olduğunu söyledi.

Özellikle geçen yıl eğitim, öğretim yılı başında piyasayı gözetleme açısından çocukların okullarda kullanacağı materyaller, defter, çanta gibi malzemelerle alakalı 4 ili pilot seçerek ürünleri topladıklarını ve bunların, laboratuvar tahlillerini ve analizlerini yaptırdıklarına işaret eden Yazıcı, o malzemelerin bir kısmının sağlık yönünden sakıncalı olduğunun tespit edilmesinin ardından müdahale ederek o materyallerin toplatıldığını ifade etti

Bakan Yazıcı, Türkiye'de yarın yeni Türk Ticaret Kanunu yarın yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, bu yasa üzerinde 5-6 ay çalıştıklarını ve bu kanunun hedef kitlesinde yer alan tüm aktörleri dinlediklerini bildirdi.

Yazıcı, yönetim anlayışlarında hangi düzeyde olurlarsa olsun ister tüzük, ister yönetmelikte olsun, amaçlarının o düzenlemenin hedefindeki insanların hayatını kolaylaştırıp önündeki engelleri kaldırmak olduğunu ifade ederek, AK Parti olarak insan odaklı çalışma yürüttüklerini ve bütün faaliyetlerinin merkezinde insanı koyduklarını söyledi.

-Yeni Türk Ticaret Kanunu-

İnsani göz ardı eden hiçbir yaklaşımın başarı şansının olamayacağını, bu yüzden Türk Ticaret Kanunu'nu bu çerçevede düzenlediklerini anlatan Yazıcı, ''Hiçbir yasa, hiçbir düzenlenme kutsal metin değildir. Gelecek süreçlerde tekrar ihtiyaç duyulması halinde yeniden düzenlenebilir. İnşallah yarın bu kanun yürürlüğe girecek ve Türkiye'de herkes yarından itibaren bütün ticari faaliyetlerini bu kanuna göre yapacak'' dedi.

Yazıcı, Türkiye'de geçmişte şirket kurmak isteyen bazı yatırımcıların bu şirketin sermayesini sağlamak için elinde çantayla dolaşarak para topladıklarını anlatarak, yeni yasayla bu durumu yasakladıklarını söyledi.

Bu yıl 1 Ocak'tan itibaren belediyelere 5957 sayılı yeni Hal Kanunu'nun yürürlüğe girdiğini ve bu kanunun son derece önemli olduğunu hatırlatan Yazıcı, belediye başkanlarından, hukukçu kurmaylarıyla birlikte bu yasadaki ayrıntıları incelemesini istedi.

Yazıcı, Türkiye'nin bulunduğu coğrafya ve iklim koşullarının güzelliği itibariyle dünyada meyve ve sebze üretimi bakımından en avantajlı ülkelerden birisi olduğunu belirterek, Türkiye'nin 2011 yılı meyve sebze üretiminin 45 milyon ton olduğunu kaydetti.

Bunun parasal değerinin 73 milyar lira olduğunu ifade eden Yazıcı, ''Bu büyük bir ekonomik varlık ancak biz bunun yüzde 5'ini ihraç ediyoruz. Bu sene bu ilk üç ayda ihracatımız bir milyar 360 milyon. Yüzde 95'i iç piyasaya sevk ediliyor, bunun yüzde 25'inin parasal değeri 19 milyar TL'dir. Paketleme ambalaj sevkıyat hatası nedeniyle zayi oluyor, tüketiciye ulaşmıyor. Bu kadar varlık yok oluyor, geriye kalan malın yüzde 30'u kayıtlı, yüzde 70'i ise kayıt dışı'' diye konuştu.

Bu ekonomik sapmayı yürürlüğe giren hal kanunuyla düzenlediklerini, toptancı halleri dışında yüzde 15 olan satışları yüzde 2'ye indirerek aracıları ortadan kaldırdıklarını anlatarak, bazı ekonomistlerin değerlendirmesine göre meyve, sebze ve diğer ürünlerdeki özlenen ucuzluğun bu uygulama sayesinde gerçekleştiği şeklinde değerlendirmelerini bulunduğunu söyledi.

Bakan Yazıcı, toplantının ardından gazetecilerin, CHP'nin, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurma istemine ilişkin soruları üzerine şunları kaydetti:

''Türkiye'de biliyorsunuz biraz geleneksel hale geldi. Biz yapıyoruz başkası iptal etmek istiyor. Bir hukuk devletinde 'bunu niye kullandın' diyecek halimiz yok, Anayasa, yasalar ana muhalefet partisine bu hakkı vermiş, götürsün. Biz doğru işlem yaptığımız kanısındayız çünkü biz milleti ve vatandaşımızın çıkarını gözeterek düzenlemeler yapıyoruz. Eminim ki o yasada Türkiye'de çok önemli bir sorun olan, özellikle bu bölgeyle alakalı yaşadığımız depremden sonra daha da güncel hale gelen bu konuyla alakalı sorunları giderme noktasında, önemli bir hukuksal zemin oluşturuyor. Gitsin, bir taraftan da yasa yürürlüğünü icra ediyor.''

Muhabir: Tahir Turan Eroğlu

Yayıncı: Murat Paksoy
Kaynak: AA