28 Şubat Sürecinde Yalancı Şahitlik Yaptığı Profesörden Özür Diledi
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Seyyar, 28 Şubat post modern darbe sürecinde özel sitesinde Said Nursi'nin sözlerine yer verdiği gerekçesiyle cezalandırıldı.
Üç yalancı şahitle ‘başörtülü öğrencilere ders veriyor’ diye iftiraya uğradı. Ayrıca doçent olmasına kadro açılmaması nedeniyle 5,5 yıl yardımcı doçent olarak çalışarak düşük ücret aldı. Aleyhine yalancı şahitlik yapanlardan birisi vicdan azabına dayanamayarak yıllar sonra Seyyar’dan özü dileyerek helallik istedi. Seyyar, o günlerin çok kötü ve zor günler olduğunu belirterek, “Bir siteden ev alacaktım. Sitedekiler ‘başımız belaya girer’ diye korktular ve benim siteden ev almamı istemediler. En çok bu olaya üzülmüştüm.” dedi.
28 Şubat 1997’de yaşanan post modern darbe toplumun tüm kesimlerinde olduğu gibi üniversitelerde de büyük mağduriyetlere sebep oldu. Sürecin üçüncü yılanda üniversitelere yapılan baskılar sonucu yaşanan mağduriyetler iyice arttı. Bu mağduriyeti yaşayan öğretim üyelerinden birisi de Prof. Dr. Ali Seyyar. O dönem İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi çalışma ekonomisi bölümünde doçent olarak görev Seyyar, fakültenin resmi internet sitesinden özel www.sosyalsiyaset.com isimli internet sitesine link sağlayarak bu sayfada 'bir cemaat liderinin (Said Nursi) sözlerine yer verip öğrencilerin ve kamuoyunun yanlış izlenimler edinmesine neden olmak’ suçlamasıyla dönemin rektörü Prof.Dr. Mehmet Durman tarafından hakkında soruşturma açıldı. Soruşturma sonucunda ‘öğretim üyelerinin taşıdığı sıfatın vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunma gerekçesiyle’ Seyyar’a uyarma cezası verildi.
Bu gerekçeye oldukça üzülen Seyyar, cezanın kaldırılması için 1.Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme web sayfasında yer verilen Batı ve Doğu medeniyetlerine ait 163 düşünürün sosyal içerikli sözlerinin yayınlandığı sitede 272 vecizenin bulunduğu ve sözlerin suç unsuru taşımadığına kanaat getirdi. Dönemin rektörü yerel mahkemenin kararını itiraz ederek Danıştay’a temyize götürdü. Danıştay da memurlara çıkan genel bir affa dayandırarak dosya ile ilgili takipsizlik kararı verdi.Seyyar, mücadelesini sürdürdüğü için kendisini yıldırmak amacıyla iftira da atıldığını belirtti.
Fakültedeki odasına başörtülü öğrencilerin girmesi sebebiyle ‘başörtülü öğrencilere sınıfta ders anlatıyor’ diye iftira atıldığını belirten Seyyar, bir daha yaşamak istemediği o günü şöyle anlattı: “Üniversitede çalışan 3 personeli ikna ederek aleyhime şahitlik yaptırdılar. Amaçları yıldırmak, korkutmak, sindirmekti. Başörtülü öğrencilerin muhatap olmasından bile rahatsız oluyorlardı. Hakkımda şahitlik yapan bir personel bana gelerek yıllar sonra özür diledi. Zorla şahitlik yaptırıldıklarını, hakkımı helal etmemi istedi." Seyyar, diğer iki kişinin de pişman olduğunu, ancak utandıkları için gelemediklerini söyledi.
"DOÇENT OLMAMA RAĞMEN 5,5 YIL YARDIMCI DOÇENT ÜCRETİ VERDİLER"
Ali Seyyar, doçent olmasına rağmen, üniversitede doçentlik kadrosu açılmadığı için 5,5 yıl boyunca yardımcı doçent olarak çalıştığını ve düşük ücret aldığını kaydetti.
Seyyar, dönemin rektörüyle arasında geçen ilginç konuşmayı şöyle özetledi: “Dönemin rektörü bana 'Ali Bey, ben senin kadronun ilanı için YÖK’e başvurmuştum ama geri çekmek mecburiyetinde kaldım' dedi.
Ben de ‘Peki YÖK mü bunu uygun görmedi?’ dedim. ‘Hayır, başka bir yerden beni aradılar’ dedi.
‘Peki, başka bir yer dediğiniz yer neresidir?’ dedim, cevap veremedi.“Bu süreçte Ali Seyyar’ı en çok üzen olay ise bir siteden ev almasının istenmemesi olmuş. Kendisine göre 'mim'lendiği için site sakinlerinin 'başımız belaya girer’ düşüncesiyle, kendisinin o siteden ev almasını istemediklerini ifade eden Seyyar, “Bu duruma ne kadar çok üzüldüğümü anlatamam. Kendimi toplum tarafından da dışlanmış hissetmek bana çok acı verdi. Günlerce uyuyamadım. Bana sahip çıkılmaması, bir suçlu muamelesi yapılması ziyadesiyle üzdü. Çok şükür artık o süreç geride kaldı.” ifadelerini kullandı.
Dönemin rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman ise Seyyar’a Said Nursi’nin sözlerine yer verdiği gerekçesiyle kınama cezası vermesi olayını hayal meyal hatırladığını belirterek, “Şikâyet gelmiştir. Ceza alıp almadığını da net hatırlamıyorum. Konuyu kendi fakültesinde oluşturulmuş bir komisyon incelemiştir.” dedi.
Seyyar’a doçentlik kadrosu açılmamasıyla ilgili aralarında geçen konuşmayı hatırlamadığını vurgulayan Durman, kadro konusunun kendisinden önce başlayan bir sorun olduğunu savundu .
28 Şubat 1997’de yaşanan post modern darbe toplumun tüm kesimlerinde olduğu gibi üniversitelerde de büyük mağduriyetlere sebep oldu. Sürecin üçüncü yılanda üniversitelere yapılan baskılar sonucu yaşanan mağduriyetler iyice arttı. Bu mağduriyeti yaşayan öğretim üyelerinden birisi de Prof. Dr. Ali Seyyar. O dönem İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi çalışma ekonomisi bölümünde doçent olarak görev Seyyar, fakültenin resmi internet sitesinden özel www.sosyalsiyaset.com isimli internet sitesine link sağlayarak bu sayfada 'bir cemaat liderinin (Said Nursi) sözlerine yer verip öğrencilerin ve kamuoyunun yanlış izlenimler edinmesine neden olmak’ suçlamasıyla dönemin rektörü Prof.Dr. Mehmet Durman tarafından hakkında soruşturma açıldı. Soruşturma sonucunda ‘öğretim üyelerinin taşıdığı sıfatın vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunma gerekçesiyle’ Seyyar’a uyarma cezası verildi.
Bu gerekçeye oldukça üzülen Seyyar, cezanın kaldırılması için 1.Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme web sayfasında yer verilen Batı ve Doğu medeniyetlerine ait 163 düşünürün sosyal içerikli sözlerinin yayınlandığı sitede 272 vecizenin bulunduğu ve sözlerin suç unsuru taşımadığına kanaat getirdi. Dönemin rektörü yerel mahkemenin kararını itiraz ederek Danıştay’a temyize götürdü. Danıştay da memurlara çıkan genel bir affa dayandırarak dosya ile ilgili takipsizlik kararı verdi.Seyyar, mücadelesini sürdürdüğü için kendisini yıldırmak amacıyla iftira da atıldığını belirtti.
Fakültedeki odasına başörtülü öğrencilerin girmesi sebebiyle ‘başörtülü öğrencilere sınıfta ders anlatıyor’ diye iftira atıldığını belirten Seyyar, bir daha yaşamak istemediği o günü şöyle anlattı: “Üniversitede çalışan 3 personeli ikna ederek aleyhime şahitlik yaptırdılar. Amaçları yıldırmak, korkutmak, sindirmekti. Başörtülü öğrencilerin muhatap olmasından bile rahatsız oluyorlardı. Hakkımda şahitlik yapan bir personel bana gelerek yıllar sonra özür diledi. Zorla şahitlik yaptırıldıklarını, hakkımı helal etmemi istedi." Seyyar, diğer iki kişinin de pişman olduğunu, ancak utandıkları için gelemediklerini söyledi.
"DOÇENT OLMAMA RAĞMEN 5,5 YIL YARDIMCI DOÇENT ÜCRETİ VERDİLER"
Ali Seyyar, doçent olmasına rağmen, üniversitede doçentlik kadrosu açılmadığı için 5,5 yıl boyunca yardımcı doçent olarak çalıştığını ve düşük ücret aldığını kaydetti.
Seyyar, dönemin rektörüyle arasında geçen ilginç konuşmayı şöyle özetledi: “Dönemin rektörü bana 'Ali Bey, ben senin kadronun ilanı için YÖK’e başvurmuştum ama geri çekmek mecburiyetinde kaldım' dedi.
Ben de ‘Peki YÖK mü bunu uygun görmedi?’ dedim. ‘Hayır, başka bir yerden beni aradılar’ dedi.
‘Peki, başka bir yer dediğiniz yer neresidir?’ dedim, cevap veremedi.“Bu süreçte Ali Seyyar’ı en çok üzen olay ise bir siteden ev almasının istenmemesi olmuş. Kendisine göre 'mim'lendiği için site sakinlerinin 'başımız belaya girer’ düşüncesiyle, kendisinin o siteden ev almasını istemediklerini ifade eden Seyyar, “Bu duruma ne kadar çok üzüldüğümü anlatamam. Kendimi toplum tarafından da dışlanmış hissetmek bana çok acı verdi. Günlerce uyuyamadım. Bana sahip çıkılmaması, bir suçlu muamelesi yapılması ziyadesiyle üzdü. Çok şükür artık o süreç geride kaldı.” ifadelerini kullandı.
Dönemin rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman ise Seyyar’a Said Nursi’nin sözlerine yer verdiği gerekçesiyle kınama cezası vermesi olayını hayal meyal hatırladığını belirterek, “Şikâyet gelmiştir. Ceza alıp almadığını da net hatırlamıyorum. Konuyu kendi fakültesinde oluşturulmuş bir komisyon incelemiştir.” dedi.
Seyyar’a doçentlik kadrosu açılmamasıyla ilgili aralarında geçen konuşmayı hatırlamadığını vurgulayan Durman, kadro konusunun kendisinden önce başlayan bir sorun olduğunu savundu .