GAÜN'de 'Sinema ve Toplum' Konulu Söyleşi

“2. Nar Film Festivali” etkinlikleri kapsamında, Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanlık Binası Konferans Salonunda "Sinema ve Toplum" konulu söyleşi düzenlendi.

GAÜN'de 'Sinema ve Toplum' Konulu Söyleşi
Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ali Sait Liman'ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşiye; Yönetmen Ümit Ünal, Yönetmen Kazım Öz, Gazeteci Eleştirmen Mustafa Kara konuşmacı olarak katıldı.

Sinemanın eğlence endüstrisinin bir parçası olduğunu söyleyen Yönetmen Ümit Ünal, “Sinemanın en başından diğer sanatlardan farkı gerçek bir endüstri olması ve yaparken de hep paraya ihtiyaç duyulmasıdır. Sanatçı dediğimiz insan bence toplum içinde özel bir yere sahip. Sanatçıların düzenleri biraz farklı oluyor. Sanatçı bir şekilde normal insanların göremediği şeyleri görüyor. Bence bu da ona birçok sorumluluk yüklüyor” şeklinde konuştu.

Sanatçının, kimsenin görmediği şeyi önceden gördüğünü veya hayal ettiğini belirten Ünal, “Hiç kimsenin aklına gelmeyen şey bir müzisyenin, ressamın veya şairin aklına geliyor. Bu nedenle ben sanatçıyı yazmakla sorumlu olarak adlediyorum. Çünkü yazdığı şey bir şekilde ya gelecekten haber veriyor, ya da toplumun o günü hakkında çok önemli bir şey söylüyor. Sanatçının içinden gelen sese yani ilhama uyması, onu diğer insanlarla paylaşması bence şart” ifadesinde bulundu.

Sinemanın teknik bir buluş olarak doğduğuna dikkat çeken Yönetmen Kazım Öz, “Sinema ve toplum ilişkisi bence edebiyat ve sanatın toplumla ilişkisinden farklı bir şey değildir. Sinema toplumla sanat özelliği kazandıktan sonra buluşuyor. Bu konuda gerçekten Rus sinemacıların yaptığı çalışmalar hakikaten sinemayı gerçek anlamda sanat haline getiren çalışmalar olmuştur. Başta kitle iletişim aracı olarak sinema var oldu. Daha sonra sinema sanat boyutu kazanmış oldu” diye konuştu.

Sanatın insandan beslendiğini ifade eden Gazeteci Eleştirmen Mustafa Kara, “Sinema kuşkusuz teknolojik bir buluş. Sinemanın toplumla ilişkisi veya sanatın toplumla ilişkisi, sanatçı bir şeyi görür, bu gördüğü şeyi topluma anlatır, toplumda bunu alır değildir. Sanatçı eğer o toplumda bir şey varsa veya toplumdaki dinamiklerle ne kadar buluşursa o kadar görür. Sinemanın ya da genel anlamda sanatçının toplumla ilişkisini vurgularken bağlardan kopmadan, toplumu çözümlemeye çalışırken o toplum içindeki çatışmanın bir parçası olduğunu kavraması gerekiyor” diye konuştu.
Kaynak: İHA