Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye-hollanda İş Forumu'nda Konuştu
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Türkiye, 2025'ten sonra, 2050'lere doğru dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden biri, Avrupa'nın da ikinci büyük ekonomisi olacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hollanda temasları çerçevesinde Türkiye-Hollanda İş Forumu toplantısına katıldı.
Toplantıda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Gül, "Kraliçe Beatrix'in davetlisi olarak Hollanda'ya resmi bir ziyarette bulunuyorum. Bu ziyaret uzun yıllardan sonra, 400 yıl önceki tarihi ilişkilerimizi kutlama vesilesi ile gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu ziyaret vesilesiyle Türkiye ile Hollanda arasındaki dostluğun sağlam temelleri üzerinde birçok vesile ile konuşuyor ve hatırlıyoruz. Kısaca şunusöylemek istiyorum: Tüm Hollandalılar aslında gerçek tüccar bir millet. Tüccar olduğu da rakamlara bakıldığında hemen ortaya çıkıyor. 16 milyon nüfusu olan Hollanda'nın dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olması, ihracatının 500 milyon doların üzerinde olması, ithalatının 400 milyon civarında olması, kendi başına bu ülkenin ne kadar tüccar bir millet olduğunu göstermekte. Bunun gereği, 400 yıl önce o zamanki Osmanlı İmparatorluğu 3 kıtada toprakları olan, o topraklara da o zamanki büyükelçiCornelis Haga seyahat edip gittiğinde kendisine kucak açılıyor ve bütün Hollanda vatandaşlarına, tüccarlarına tüm Osmanlı topraklarında seyahat izni veriliyor. Aslında bugünkü Gümrük Birliğine baktığımızda nasıl iş adamlarımızın, mallarımızın serbest dolaşımı ise o zaman ki Osmanlı padişahının ahitname dediğimiz, imzaladığı o fermanda da ticaret yapma imkanı veriliyordu. O günden bugüne baktığımızda ticaret iki ülke arasında daima güçlü olmuş. Sadece tarihte değil bugünde çok güçlü. Bugün güçlü olmasınıngöstergeleri de biraz önce verilen rakamlarla ortaya çıktı. 7 milyar doların üzerinde ticaretimiz var ve Hollandalı yatırımcıların Türkiye'deki yatırımları 16 milyar doları geçmiş vaziyette. Son 10 yıl içerisinde Türk yatırımcılarda Hollanda'da bankacılık sektörü başta olmak üzere birçok sektörde faaliyet gösteriyorlar. Ticari ve ekonomik ilişkilerimize çok değer veriyoruz. Bugün aslında çok sayıda ben Türk ve Hollandalı yatırımcıyı ve işadamını görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu aslında ilginin ayrıbir işareti" diye konuştu.
"BİZİM DAHA ÇOK YÜRÜYECEK YOLUMUZ VAR"
Türkiye'nin giderek daha güçlü bir ülke haline geldiğini söyleyen Gül, "Hollanda gibi birçok sanayileşmiş ve ekonomisini güçlendirmiş olan ülkeler, aslında kalkınma ve gelişmelerini bir nevi tamamlamış vaziyetteler. Artık bu ülkelerin daha hızlı büyümeleri, ancak ülkeleri dışındaki faaliyetlerle mümkün olur. Bizim ise Türkiye olarak dönemimiz yeni gelmekte. Biz henüz sanayileşmemizi ve gelişmemizi tamamlamış halde değiliz. İtiraf etmek durumundayım ki, bizim daha çok yürüyecek yolumuz var. Son 10 yıliçerisinde daima ülkede büyük ekonomik gelişmeleri göstermemiz, bizim biraz geçten takip ettiğimiz bir süreç. Önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edeceğiz. Bu halimizle biz dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Siz 16 büyük ekonomisiniz. Biz hızlı büyümeye önümüzdeki seneler devam edeceğimiz için inanıyorum; 2020-25'lerde Türkiye çok daha fazla dünyanın önemli ekonomik gücü haline gelecek. Bazı yapılan tahminlere baktığımızda 2025'ten sonra 2050'lere doğru, dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden biri,Avrupa'nın da ikinci büyük ekonomisi olacak" dedi.
"SİYASİ VE DEMOKRATİK KRİTERLER YERİNE GETİRİLDİĞİ İÇİN AB İLE MÜZAKERELER BAŞLAMIŞTIR"
Türkiye'de son 10 yılda köklü reformlar gerçekleştirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Bu reformlar hem siyasi planda hem ekonomik planda her şeyden öncede hukuki planda gerçekleşmiştir. Bu reformlara dayanarak söylüyorum ki güçlü temler atılmıştır. Bildiğiniz gibi AB ile müzakere süreci içerisinde de Avrupa müktesebatı Türkiye'ye aktarılmaktadır. Bir şeyin altını çizmek isterim: Siyasi ve demokratik kriterler zaten yerine getirildiği için müzakereler başlamıştır. Bu şunu göstermektedir ki demokrasisi güçlü, hukuki temelleri güçlü bir ülkenin, ekonomik kurallarını da düzenledikten sonra önünde büyük bir potansiyel vardır. Şimdi biz bunu gerçekleştiriyoruz. Bunu yaparken çok dikkatli davranıyoruz. Dünya ekonomik anlamda çok kırılgan olduğu için ABD'de, Avrupa'da yaşanan finans ve ekonomik krizler tabii ki dünyaya açık bir ülke olan Türkiye'yi de etkilemektedir. Onun için mali disipline çok önem veriyoruz. Orta vadeli programımızı açıkladık. Hükümetimiz birçok hükümetten farklı olarak alınması gerekensiyasi kararları ekonomik kararları vaktinde alabilmektedir. Bunun neticesinde biz Avrupa'nın birçok ülkesinde ve ABD'de yaşanan finans krizlerini yaşamıyoruz. Bütçe açığımız yüzde 1.5 civarında. Birçok AB ülkesinin bütçe açığı çok büyük vaziyetlere ulaşmış durumda. Bazı ülkelerin ve AB ülkelerinin en büyük sorunu, büyük borç yükleri. Milli gelirlerinin, gayri safi milli hasılalarının yüzde 100'ü, yüzde 100'ünden fazla, yüzde 150-yüzde 200'lere varan borcu olan ülkeler var. İşte bunların karşısındaTürkiye'nin borç yükü ise yüzde 37 civarında, bütün gayrisafi milli hasılasının içerisinde" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de bankaların gayet iyi durumda olduğunu kaydeden Gül, "Bunun da bir sebebi var. 2001'de karşılaştığımız büyük bankacılık, finans krizinden çok ders çıkardık; bankacılık dünyamızı yeniden yapılandırdık. Bankalarımız kendilerini yeniden yapılandırdılar. Bugün geldiğimiz noktada bankaların sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 17 civarında Türkiye'de. Avrupa'da birçok bankanın bu rasyosu yüzde 5 civarında. Onun için birçok banka battı" dedi.
"TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİNİ HEP BERABER DEĞERLENDİRMEK GEREKİR"
emelerini bir nevi tamamlamı yabancı yatırımcılara Türkiye daha çok güvenmeleri ve yatırım yapmaları çağrısında bulunan Gül, "Hollanda şirketleri ve yatırımcıları Türkiye'yi yakından takip ettikleri için ve Türkiye'ye güvendikleri için 16 milyar dolar civarında yatırımı son 10 yılda yaptılar. Ben eski şirketlerden bahsetmedim. Dünyanın her tarafından faaliyet gösteren şirketler zaten geleneksel olarak yatırım yapıyorlar. Ama son 10 yıl içindeki yatırımlar özellikle dikkat çekici. Bütün bu reformlarıtakip ettikleri için, Türkiye'yi yatırım yapılır bir ülke halinde gördükleri için daha çok geliyorlar. Ama potansiyel daha çoktur. Bu potansiyeli hep beraber değerlendirmek gerekir. Türkiye'nin daha çok büyümesi gereken, büyüyeceği yıllar vardır. Avrupa'da birçok şirket kendi ülkelerinde daha fazla büyüyemezler ancak yeni inovasyonlara dayalı şirketler değilse, onların da yine büyüyeceği sınır bellidir. Ben şu çevreye baktığımda açıkçası yeni yapılacak altyapı yatırımı göremiyorum ki her şeyi vaktiyleyaptığınız için göremiyorum. Ama Türkiye olarak bizim daha çok altyapı yatırımlarımız var. Belediyelerimiz şehirlerimizi adeta yeniden inşa ediyorlar. Bizde birçok semtte evler yıkılıyor onun yerine daha yeni evler yapılıyor. Otobanlarımızın bir kısmını yaptık ama hala yapacak çok otobanlarımız var, çünkü coğrafyamız da nüfusumuz da büyük. O bakımdan altyapı yatırımları hala Türkiye'de devam edecektir. Ayrıca tabii Türkiye'nin çevresinde de öyle ülkeler vardır ki Türkiye'yi adeta çok örnek alırlar,bu ülkeleri çok yakın tanıdığımız için Türk işadamlarının da o coğrafyalarda iş yapmaları çok kolaydır. O açıdan Türk ve Hollanda firmalarının gerek ortak olarak gerek tek başlarına Türkiye'de, Türkiye'nin çevresinde ya da Avrupa'da, başka yerlerde iş yapma imkanlarının çok olduğuna inanıyorum. Sizleri daha çok işbirliğine teşvik ediyorum" diye konuştu.
Kaynak: İHA
Toplantıda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Gül, "Kraliçe Beatrix'in davetlisi olarak Hollanda'ya resmi bir ziyarette bulunuyorum. Bu ziyaret uzun yıllardan sonra, 400 yıl önceki tarihi ilişkilerimizi kutlama vesilesi ile gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu ziyaret vesilesiyle Türkiye ile Hollanda arasındaki dostluğun sağlam temelleri üzerinde birçok vesile ile konuşuyor ve hatırlıyoruz. Kısaca şunusöylemek istiyorum: Tüm Hollandalılar aslında gerçek tüccar bir millet. Tüccar olduğu da rakamlara bakıldığında hemen ortaya çıkıyor. 16 milyon nüfusu olan Hollanda'nın dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olması, ihracatının 500 milyon doların üzerinde olması, ithalatının 400 milyon civarında olması, kendi başına bu ülkenin ne kadar tüccar bir millet olduğunu göstermekte. Bunun gereği, 400 yıl önce o zamanki Osmanlı İmparatorluğu 3 kıtada toprakları olan, o topraklara da o zamanki büyükelçiCornelis Haga seyahat edip gittiğinde kendisine kucak açılıyor ve bütün Hollanda vatandaşlarına, tüccarlarına tüm Osmanlı topraklarında seyahat izni veriliyor. Aslında bugünkü Gümrük Birliğine baktığımızda nasıl iş adamlarımızın, mallarımızın serbest dolaşımı ise o zaman ki Osmanlı padişahının ahitname dediğimiz, imzaladığı o fermanda da ticaret yapma imkanı veriliyordu. O günden bugüne baktığımızda ticaret iki ülke arasında daima güçlü olmuş. Sadece tarihte değil bugünde çok güçlü. Bugün güçlü olmasınıngöstergeleri de biraz önce verilen rakamlarla ortaya çıktı. 7 milyar doların üzerinde ticaretimiz var ve Hollandalı yatırımcıların Türkiye'deki yatırımları 16 milyar doları geçmiş vaziyette. Son 10 yıl içerisinde Türk yatırımcılarda Hollanda'da bankacılık sektörü başta olmak üzere birçok sektörde faaliyet gösteriyorlar. Ticari ve ekonomik ilişkilerimize çok değer veriyoruz. Bugün aslında çok sayıda ben Türk ve Hollandalı yatırımcıyı ve işadamını görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu aslında ilginin ayrıbir işareti" diye konuştu.
"BİZİM DAHA ÇOK YÜRÜYECEK YOLUMUZ VAR"
Türkiye'nin giderek daha güçlü bir ülke haline geldiğini söyleyen Gül, "Hollanda gibi birçok sanayileşmiş ve ekonomisini güçlendirmiş olan ülkeler, aslında kalkınma ve gelişmelerini bir nevi tamamlamış vaziyetteler. Artık bu ülkelerin daha hızlı büyümeleri, ancak ülkeleri dışındaki faaliyetlerle mümkün olur. Bizim ise Türkiye olarak dönemimiz yeni gelmekte. Biz henüz sanayileşmemizi ve gelişmemizi tamamlamış halde değiliz. İtiraf etmek durumundayım ki, bizim daha çok yürüyecek yolumuz var. Son 10 yıliçerisinde daima ülkede büyük ekonomik gelişmeleri göstermemiz, bizim biraz geçten takip ettiğimiz bir süreç. Önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edeceğiz. Bu halimizle biz dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Siz 16 büyük ekonomisiniz. Biz hızlı büyümeye önümüzdeki seneler devam edeceğimiz için inanıyorum; 2020-25'lerde Türkiye çok daha fazla dünyanın önemli ekonomik gücü haline gelecek. Bazı yapılan tahminlere baktığımızda 2025'ten sonra 2050'lere doğru, dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden biri,Avrupa'nın da ikinci büyük ekonomisi olacak" dedi.
"SİYASİ VE DEMOKRATİK KRİTERLER YERİNE GETİRİLDİĞİ İÇİN AB İLE MÜZAKERELER BAŞLAMIŞTIR"
Türkiye'de son 10 yılda köklü reformlar gerçekleştirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Bu reformlar hem siyasi planda hem ekonomik planda her şeyden öncede hukuki planda gerçekleşmiştir. Bu reformlara dayanarak söylüyorum ki güçlü temler atılmıştır. Bildiğiniz gibi AB ile müzakere süreci içerisinde de Avrupa müktesebatı Türkiye'ye aktarılmaktadır. Bir şeyin altını çizmek isterim: Siyasi ve demokratik kriterler zaten yerine getirildiği için müzakereler başlamıştır. Bu şunu göstermektedir ki demokrasisi güçlü, hukuki temelleri güçlü bir ülkenin, ekonomik kurallarını da düzenledikten sonra önünde büyük bir potansiyel vardır. Şimdi biz bunu gerçekleştiriyoruz. Bunu yaparken çok dikkatli davranıyoruz. Dünya ekonomik anlamda çok kırılgan olduğu için ABD'de, Avrupa'da yaşanan finans ve ekonomik krizler tabii ki dünyaya açık bir ülke olan Türkiye'yi de etkilemektedir. Onun için mali disipline çok önem veriyoruz. Orta vadeli programımızı açıkladık. Hükümetimiz birçok hükümetten farklı olarak alınması gerekensiyasi kararları ekonomik kararları vaktinde alabilmektedir. Bunun neticesinde biz Avrupa'nın birçok ülkesinde ve ABD'de yaşanan finans krizlerini yaşamıyoruz. Bütçe açığımız yüzde 1.5 civarında. Birçok AB ülkesinin bütçe açığı çok büyük vaziyetlere ulaşmış durumda. Bazı ülkelerin ve AB ülkelerinin en büyük sorunu, büyük borç yükleri. Milli gelirlerinin, gayri safi milli hasılalarının yüzde 100'ü, yüzde 100'ünden fazla, yüzde 150-yüzde 200'lere varan borcu olan ülkeler var. İşte bunların karşısındaTürkiye'nin borç yükü ise yüzde 37 civarında, bütün gayrisafi milli hasılasının içerisinde" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de bankaların gayet iyi durumda olduğunu kaydeden Gül, "Bunun da bir sebebi var. 2001'de karşılaştığımız büyük bankacılık, finans krizinden çok ders çıkardık; bankacılık dünyamızı yeniden yapılandırdık. Bankalarımız kendilerini yeniden yapılandırdılar. Bugün geldiğimiz noktada bankaların sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 17 civarında Türkiye'de. Avrupa'da birçok bankanın bu rasyosu yüzde 5 civarında. Onun için birçok banka battı" dedi.
"TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİNİ HEP BERABER DEĞERLENDİRMEK GEREKİR"
emelerini bir nevi tamamlamı yabancı yatırımcılara Türkiye daha çok güvenmeleri ve yatırım yapmaları çağrısında bulunan Gül, "Hollanda şirketleri ve yatırımcıları Türkiye'yi yakından takip ettikleri için ve Türkiye'ye güvendikleri için 16 milyar dolar civarında yatırımı son 10 yılda yaptılar. Ben eski şirketlerden bahsetmedim. Dünyanın her tarafından faaliyet gösteren şirketler zaten geleneksel olarak yatırım yapıyorlar. Ama son 10 yıl içindeki yatırımlar özellikle dikkat çekici. Bütün bu reformlarıtakip ettikleri için, Türkiye'yi yatırım yapılır bir ülke halinde gördükleri için daha çok geliyorlar. Ama potansiyel daha çoktur. Bu potansiyeli hep beraber değerlendirmek gerekir. Türkiye'nin daha çok büyümesi gereken, büyüyeceği yıllar vardır. Avrupa'da birçok şirket kendi ülkelerinde daha fazla büyüyemezler ancak yeni inovasyonlara dayalı şirketler değilse, onların da yine büyüyeceği sınır bellidir. Ben şu çevreye baktığımda açıkçası yeni yapılacak altyapı yatırımı göremiyorum ki her şeyi vaktiyleyaptığınız için göremiyorum. Ama Türkiye olarak bizim daha çok altyapı yatırımlarımız var. Belediyelerimiz şehirlerimizi adeta yeniden inşa ediyorlar. Bizde birçok semtte evler yıkılıyor onun yerine daha yeni evler yapılıyor. Otobanlarımızın bir kısmını yaptık ama hala yapacak çok otobanlarımız var, çünkü coğrafyamız da nüfusumuz da büyük. O bakımdan altyapı yatırımları hala Türkiye'de devam edecektir. Ayrıca tabii Türkiye'nin çevresinde de öyle ülkeler vardır ki Türkiye'yi adeta çok örnek alırlar,bu ülkeleri çok yakın tanıdığımız için Türk işadamlarının da o coğrafyalarda iş yapmaları çok kolaydır. O açıdan Türk ve Hollanda firmalarının gerek ortak olarak gerek tek başlarına Türkiye'de, Türkiye'nin çevresinde ya da Avrupa'da, başka yerlerde iş yapma imkanlarının çok olduğuna inanıyorum. Sizleri daha çok işbirliğine teşvik ediyorum" diye konuştu.