Erdoğan'ın Ulusa Sesleniş Konuşması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz, Suriye'deki hiçbir siyasi grubun, hiçbir etnik ve dini grubun, hiçbir mezhebin çıkarını gözetmiyoruz. Biz, Suriye'de sivil halkı hedef alan saldırıların derhal durmasını, halkın meşru taleplerinin ivedilikle karşılanmasını istiyoruz. Ne yazık ki Esad rejiminin icraatları, bu konuda ümitvar olmamıza imkan tanımıyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan ulusa sesleniş konuşmasında, Güney Kore'deki Nükleer Güvenlik Zirvesi'nin hemen ardından, resmi bir ziyaret için İran'a geçtiğini hatırlattı.
Erdoğan, Tahran'da, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi ve İslami Danışma Meclisi Başkanı Ali Laricani ile görüştüğünü, görüşmelerin ardından Meşhed'de İran'ın Dini Rehberi Ayetullah Ali Hamaney ile bir araya geldiğini kaydetti.
İran'ın nükleer programının, uzun bir süredir dünya kamuoyunun yakından takip ettiği, mercek altına aldığı hususların başında geldiğini ifade eden Erdoğan, ''Biz, Türkiye olarak, bu konuda, başından itibaren ilkeli bir tutum izledik. Ve bugün de aynı duruşumuzu korumaya devam ediyoruz. İran'ın nükleer programı konusundaki endişelerin diplomatik yollarla giderilebileceğine inanıyor; İran ile uluslararası toplum arasında yaşanan güven bunalımının, barışçı bir şekilde çözümü için çabalarımızı sürdürüyoruz'' dedi.
-Müzakereleri İstanbul'da yapma arzusu-
İran ile Birleşmiş Milletlerin daimi 5 üye ülkesi ve buna ilaveten Almanya arasında müzakerelerin, yakın bir zamanda başlamasının beklendiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, Güney Kore ve İran'daki temaslarında, tarafların söz konusu müzakereleri İstanbul'da yapma arzusunda olduklarının müşahede edildiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türkiye olarak, yürütülecek bu müzakereler neticesinde, olumlu gelişmeler sağlanabilmesini ümit ediyoruz. Türkiye, bu meseleye diplomatik yolla çözüm bulunabilmesi için her türlü katkıyı sunmaya hazırdır. Tahran ziyaretimiz sırasında bunu, İranlı yetkililere bir kez daha hatırlatma imkanımız oldu.
İran, asırlardır barış içinde komşuluk ettiğimiz, kültürel sahada, ticari ekonomik sahada köklü ilişkilerimizin bulunduğu, bölgemizin önemli ülkelerinden biri...
Son yıllarda artan siyasi temaslarımız sayesinde İran ile ikili ilişkilerimiz; ticari ekonomik alandaki iş birliğimiz, her geçen yıl daha da güçleniyor, daha da artıyor.''
-İran temaslarında Suriye meselesi konuşuldu-
Göreve geldiklerinde İran ile ticaret hacminin 2 milyar dolarken, 2011 yılı itibariyle 16 milyar doları aştığına dikkati çeken Erdoğan, İran temaslarında iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için yapılacakların konuşulmasının yanı sıra bölgesel sorunlara ilişkin görüş alışverişinde de bulunduklarını dile getirdi.
İran'ın Dini Lideri Ayetullah Hamaney ve Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile yaptığı görüşmelerde, Suriye meselesini ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Suriye'de akan kandan, İranlı yetkililerin de üzüntü duyduklarını müşahede ettik. Onların da Suriye halkının kendi geleceğini kendisinin belirlemesinden yana olduklarını gördük.
Bizler de Suriye'deki gelişmelere dair endişelerimizi, İranlı yetkililere ayrıntılı biçimde anlatma imkanı bulduk. Türkiye, en uzun kara sınırlarını paylaştığı Suriye'de yaşanmakta olan bu kaosa seyirci kalamaz. Suriye'deki kaos ve kargaşa, Türkiye'yi de İran'ı da bölgemizin genelini de çok yakından ilgilendiren, çözüm için müşterek gayretler göstermemiz gereken bir sorundur.''
Biz, Suriye'deki hiçbir siyasi grubun, hiçbir etnik ve dini grubun, hiçbir mezhebin çıkarını gözetmiyoruz. Biz, Suriye'de sivil halkı hedef alan saldırıların derhal durmasını, halkın meşru taleplerinin ivedilikle karşılanmasını istiyoruz. Ne yazık ki Esad rejiminin icraatları, bu konuda ümitvar olmamıza imkan tanımıyor.
Suriye yönetiminin, Annan Planı'nı kabul ettiğini açıklamış olmasına rağmen, halkı hedef alması ve operasyonları devam ettirmesi de açıkça bunu gösteriyor.''
-Suriye yönetiminin, inandırıcılığını yitirmiş olduğunu biliyoruz''
Türkiye'nin, BM-Arap Ligi Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın iyi niyet misyonu çerçevesinde yürüttüğü çabaları desteklediğini bildiren Erdoğan, ''Ancak Suriye yönetiminin, inandırıcılığını artık neredeyse tümüyle yitirmiş olduğunu da biliyoruz. Suriye yönetiminin, Annan Planı'nı kabul ettiğini açıkladığı günden bu yana halka yönelik saldırıları ve operasyonları durdurmaması; kardeş kanını akıtmaya devam etmesi, maalesef, uluslararası toplumu boş vaatlerle oyaladığı intibaını güçlendiriyor'' diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin dün olduğu gibi bugün de yarın da kardeş Suriye halkının yanında yer almaya devam edeceğini vurgulayarak, ''Suriye Halkının Dostları Grubu toplantısına, İstanbul'da ev sahipliği yapmamız da tüm Suriyelilerin meşru haklarını elde edebilme uğruna verdikleri mücadeleyi, samimiyetle desteklememizden kaynaklanmaktadır. Türkiye olarak bizim, masum insanların katledilmesine, halka ölüm saçılmasına, kardeş kanının akıtılmasına seyirci kalmamız, asla mümkün değildir'' dedi.
Erdoğan, Tahran'da, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi ve İslami Danışma Meclisi Başkanı Ali Laricani ile görüştüğünü, görüşmelerin ardından Meşhed'de İran'ın Dini Rehberi Ayetullah Ali Hamaney ile bir araya geldiğini kaydetti.
İran'ın nükleer programının, uzun bir süredir dünya kamuoyunun yakından takip ettiği, mercek altına aldığı hususların başında geldiğini ifade eden Erdoğan, ''Biz, Türkiye olarak, bu konuda, başından itibaren ilkeli bir tutum izledik. Ve bugün de aynı duruşumuzu korumaya devam ediyoruz. İran'ın nükleer programı konusundaki endişelerin diplomatik yollarla giderilebileceğine inanıyor; İran ile uluslararası toplum arasında yaşanan güven bunalımının, barışçı bir şekilde çözümü için çabalarımızı sürdürüyoruz'' dedi.
-Müzakereleri İstanbul'da yapma arzusu-
İran ile Birleşmiş Milletlerin daimi 5 üye ülkesi ve buna ilaveten Almanya arasında müzakerelerin, yakın bir zamanda başlamasının beklendiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, Güney Kore ve İran'daki temaslarında, tarafların söz konusu müzakereleri İstanbul'da yapma arzusunda olduklarının müşahede edildiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türkiye olarak, yürütülecek bu müzakereler neticesinde, olumlu gelişmeler sağlanabilmesini ümit ediyoruz. Türkiye, bu meseleye diplomatik yolla çözüm bulunabilmesi için her türlü katkıyı sunmaya hazırdır. Tahran ziyaretimiz sırasında bunu, İranlı yetkililere bir kez daha hatırlatma imkanımız oldu.
İran, asırlardır barış içinde komşuluk ettiğimiz, kültürel sahada, ticari ekonomik sahada köklü ilişkilerimizin bulunduğu, bölgemizin önemli ülkelerinden biri...
Son yıllarda artan siyasi temaslarımız sayesinde İran ile ikili ilişkilerimiz; ticari ekonomik alandaki iş birliğimiz, her geçen yıl daha da güçleniyor, daha da artıyor.''
-İran temaslarında Suriye meselesi konuşuldu-
Göreve geldiklerinde İran ile ticaret hacminin 2 milyar dolarken, 2011 yılı itibariyle 16 milyar doları aştığına dikkati çeken Erdoğan, İran temaslarında iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için yapılacakların konuşulmasının yanı sıra bölgesel sorunlara ilişkin görüş alışverişinde de bulunduklarını dile getirdi.
İran'ın Dini Lideri Ayetullah Hamaney ve Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile yaptığı görüşmelerde, Suriye meselesini ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Suriye'de akan kandan, İranlı yetkililerin de üzüntü duyduklarını müşahede ettik. Onların da Suriye halkının kendi geleceğini kendisinin belirlemesinden yana olduklarını gördük.
Bizler de Suriye'deki gelişmelere dair endişelerimizi, İranlı yetkililere ayrıntılı biçimde anlatma imkanı bulduk. Türkiye, en uzun kara sınırlarını paylaştığı Suriye'de yaşanmakta olan bu kaosa seyirci kalamaz. Suriye'deki kaos ve kargaşa, Türkiye'yi de İran'ı da bölgemizin genelini de çok yakından ilgilendiren, çözüm için müşterek gayretler göstermemiz gereken bir sorundur.''
Biz, Suriye'deki hiçbir siyasi grubun, hiçbir etnik ve dini grubun, hiçbir mezhebin çıkarını gözetmiyoruz. Biz, Suriye'de sivil halkı hedef alan saldırıların derhal durmasını, halkın meşru taleplerinin ivedilikle karşılanmasını istiyoruz. Ne yazık ki Esad rejiminin icraatları, bu konuda ümitvar olmamıza imkan tanımıyor.
Suriye yönetiminin, Annan Planı'nı kabul ettiğini açıklamış olmasına rağmen, halkı hedef alması ve operasyonları devam ettirmesi de açıkça bunu gösteriyor.''
-Suriye yönetiminin, inandırıcılığını yitirmiş olduğunu biliyoruz''
Türkiye'nin, BM-Arap Ligi Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın iyi niyet misyonu çerçevesinde yürüttüğü çabaları desteklediğini bildiren Erdoğan, ''Ancak Suriye yönetiminin, inandırıcılığını artık neredeyse tümüyle yitirmiş olduğunu da biliyoruz. Suriye yönetiminin, Annan Planı'nı kabul ettiğini açıkladığı günden bu yana halka yönelik saldırıları ve operasyonları durdurmaması; kardeş kanını akıtmaya devam etmesi, maalesef, uluslararası toplumu boş vaatlerle oyaladığı intibaını güçlendiriyor'' diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin dün olduğu gibi bugün de yarın da kardeş Suriye halkının yanında yer almaya devam edeceğini vurgulayarak, ''Suriye Halkının Dostları Grubu toplantısına, İstanbul'da ev sahipliği yapmamız da tüm Suriyelilerin meşru haklarını elde edebilme uğruna verdikleri mücadeleyi, samimiyetle desteklememizden kaynaklanmaktadır. Türkiye olarak bizim, masum insanların katledilmesine, halka ölüm saçılmasına, kardeş kanının akıtılmasına seyirci kalmamız, asla mümkün değildir'' dedi.