Erdoğan'ın İran Ziyaretinde, ''Suriye'deki Gelişmeler'' ve ''İran'ın Nükleer Enerji Çalışmaları'' Önemli Başlıklar Oldu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İran'a gerçekleştirdiği iki günlük resmi ziyarette öne çıkan başlıklar, ''Suriye'deki gelişmeler'' ve ''İran'ın nükleer enerji çalışmaları'' oldu.

Erdoğan'ın İran ziyaretinin Güney Kore'nin başkenti Seul'de düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi'nin ardından yapılması, önemini arttırdı. Erdoğan'ın Seul'de ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile yaptığı görüşmeler İran'a gerçekleştireceği ziyarete ayrı bir anlam kattı.

Başbakan Erdoğan, Nükleer Güvenlik Zirvesi'nin hemen ardından Seul'den Tahran'a geçti. Erdoğan'ın resmi heyetinde bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar İran ziyaretinin gündem maddeleri konusunda önemli ipucları verdi.

Sadabat Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi tarafından 28 Mart Çarşamba günü resmi törenle karşılanan Erdoğan, başbaşa ve heyetler arası görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer enerji çalışmalarına bakış açısını anlattı.

Başbakan Erdoğan, nükleer enerji konusunda Batılı ülkelerce dayatma olup olmadığına ilişkin soruya, ''Nükleer enerji konusunda kimseye barışçıl amaçlı olduktan sonra herhangi bir dayatma yapma hakkı yoktur. Nitekim Kore'deki toplantıda da nükleer sivil enerji noktasında, askeri enerji noktasında, bunların ortak ele alınması gündeme geldi. Tabii nükleer silahlara karşı aklıselim sahibi olan herkes normalde karşı çıkıyor'' yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi de yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan'a bu bakış açısı nedeniyle teşekkür etti. Rahimi'nin, ''Türkiye'nin de barışçıl enerjinin kullanılmasını desteklemesine her zaman teşekkür ediyoruz. Biz bu nükleer müzakerelerin Türkiye'de olmasını onaylıyoruz ve kesinlikle istiyoruz. Türkiye ve İran arasındaki ilişki çok kardeşçe ve kesinlikle zarar görmez bir ilişkidir. Bizim nükleer enerjiden barışçıl amacın dışında, insaniyete ve dinimize aykırı hiçbir programımız kesinlikle yoktur'' değerlendirmeleri dikkati çekti.

Erdoğan, İran İslami Danışma Meclisi Başkanı Ali Laricani ile de görüştü.

-Ahmedinejad ve Hamaney görüşmesi-

Başbakan Erdoğan, aynı gün İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile de bir araya gelecekti. Ancak Ahmedinejad'ın rahatsızlığı nedeniyle görüşme, 29 Mart Perşembe günü gerçekleşti. Beyaz Köşk'teki basına kapalı görüşme yaklaşık 1,5 saat sürdü.

Erdoğan-Ahmedinejad görüşmesinde, Türkiye'nin, ''nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması'' yönündeki görüşünün ifade edildiği öğrenildi.

-Erdoğan-Hameney görüşmesi-

Ahmedinejad ile yaptığı görüşmenin ardından Meşhed kentine geçen Erdoğan, ''Harem-i İmam Rıza'' yerleşkesindeki makamında İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ile bir araya geldi. Baş başa ve heyetler arası görüşme toplam 2 saat sürdü.

Başbakan Erdoğan ile İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney arasındaki olumlu geçtiği belirtilen görüşmede, Erdoğan'ın, ''Suriye'deki olaylardan duyduğu endişeyi'' dile getirdiği, Hamaney'in de ''İran ile nükleer görüşmelerin İstanbul'da yapılmasına sıcak baktığını'' ifade ettiği öğrenildi.

Suriye'de Müslüman kanının dökülmesinden ve bölge dışı güçlerin olası müdahalesinden duyduğu rahatsızlığı belirten Hamaney'in, Suriye halkının kendi geleceğini seçimle belirlemesi gerektiğini vurguladığı kaydedildi.

-''İran ziyareti son derece verimli oldu''-

Başbakan Erdoğan, Hamaney ile yaptığı görüşmenin ardından beraberindeki heyetle gece saatlerinde Ankara'ya geldi. Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, İran'daki temaslarıyla ilgili ikili ilişkileri, ticari ekonomik alanda artan iş birliğini değerlendirme imkanı bulduklarını, başta Suriye olmak üzere her iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konularda kapsamlı görüş alışverişi yaptıklarını söyledi.

Bölgede yer alan her türlü istikrarsızlık unsurunun, Türkiye ve İran dahil olmak üzere tüm bölge ülkelerini etkileyeceğini, tümüne birden zarar vereceğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İranlı yetkililerle yaptığımız görüşmelerimizde bunu açıkça dile getirdik ve bu konuda hemfikir olduğumuzu bir kez daha teyit ettik. Bu görüş birlikteliğimizden, fikir birlikteliğimizden mülhem bölgemizin istikrarı ve kalkınması için komşumuz ve dostumuz İran ile ortak gayretlerimize her düzeyde devam etme kararlılığımızı ortaya koyduk. Ziyaret vesilesiyle İran'ın nükleer programı konusundaki görüşlerimizi en üst düzeyde İran tarafıyla bir kez daha samimiyetle paylaştık. Bu konunun diplomatik yollarla çözümünü kolaylaştırmak için çabalarımızı sürdüreceğiz.''

-''Rahatsızlık sebebiyle ertesi güne ertelenmesi talebi kendilerinden geldi''-

''İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile yapacağı görüşmenin bir gün sonraya ertelenmesinin İran'ın diplomatik hamlesi olduğu'' yönündeki değerlendirmelerle ilgili görüşünün sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

''Tabii bu değerlendirmeyi yanlış yaklaşımlar olarak görürüm. Zira bir insan rahatsız olabilir, hasta olabilir. Nitekim böyle bir rahatsızlık sebebiyle ertesi güne ertelenmesi talebi kendilerinden geldi. Bugün de uzun uzadıya kendileriyle hem heyetler arası görüşme yaptık hem de ikili görüşmemizi yaptık. Türkiye-İran ilişkilerini değerlendirmenin yanında da bölgenin mevcut durumunu da değerlendirme fırsatımız oldu.''

Başbakan Erdoğan, Hamaney ile görüşmesiyle ilgili olarak da şöyle konuştu:

''Bir dini lider olarak o da bizleri çok farklı bir şekilde, anlamlı bir şekilde karşıladılar. Türkiye'ye olan kardeşlik duygularının, kardeşlik bağlarının ne kadar zengin olduğunu, bunu çok açık net olarak bizlere ifade ettiler. Türkiye ile İran'ın arasındaki atılması gereken adımların çok güçlü ve zengin olması gerektiği istikametinde beklentilerinin olduğunu ve Suriye'ye yönelik de özellikle üzerinde durduğu konu, burada da dayanışma içerisinde bir adımın atılması talebi ki buna benzer bir talep de aslında Ruslardan da tabii, Sayın Medvedev ile yaptığım görüşmede geldi. Onlar da Rusya-Türkiye ve İran olarak bir araya gelerek burada bir şeyler yapmamız gerekir yönünde talepleri de oldu.

Bizim Türkiye olarak temennimiz bağcıyı dövmek değil, üzümü yemektir. Suriye'deki bu gidişe bir an önce nasıl dur diyebiliriz, bunu nasıl durdurabiliriz ve Suriye halkının iradesinin iktidar olduğunu nasıl görebiliriz- Bunun için herkesin bir şeyler yapması lazım. Türkiye olarak da biz 910 kilometre sınırı olan bir ülkeyiz. Buna tabii el pençe divan durup seyirci olamayız. Atmamız gereken adımlar var. Yapmamız gerekenler var. Bu konuda da şüphesiz üzerimize düşeni yapacağız. Nitekim pazar günü yapılacak olan toplantı da bu adımların bir boyutun teşkil etmektedir. İnşallah hayırlı olur.''

-''Ahmedinejad'a Obama'dan bir mesaj götürüldü mü''-

Erdoğan, ''ABD Başkanı Obama ile yaptığınız görüşme sonrasında sizin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'a bir mesaj götüreceğiniz ve bu mesajın İran'ın nükleer programı ile ilgili olacağı yönünde değerlendirmeler var. Siz böyle bir mesaj götürdünüz mü-'' sorusuna şu yanıtı verdi:

''Sayın Obama ile ilgili olarak, bu konuda bizimle herhangi bir görüşmeye girmedi ama şunu söyleyebilirim. Biz biliyorsunuz İran'ın nükleer programı ile ilgili zaten tavrımızı Tahran Anlaşması ile koymuştuk. Tahran Anlaşması ABD'nin talepleri istikametinde yapılmış bir anlaşmaydı. Bu anlaşma da Brezilya'nın o zamanki Cumhurbaşkanı Sayın Lula ile birlikte böyle bir adımı attık ve bu adımı kararlı bir şekilde sürdürdük. Bugün de bizim haklılığımız ortaya çıktı.

Şimdi ise biz tabii Sayın Obama'ya şunu çok açık ve net söyledik: Bakın dini lider Ayetullah Ali Hamaney şunu çok açık ve net söylüyor; diyor ki 'bizim fıkhımızda, bizim şeriatımızda bir defa kitle imha silahı kullanılamaz. Böyle bir şeye yer yok.' Bunu söylüyor. Nitekim bu akşam da görüşmemizde bu ifadeyi yine kullandılar. Şimdi bunu söyleyen bir insanın bu ifadelerinden sonra ben 'İran nükleer silah yapıyor' iddiasında bulunamam. Aynı şeyi Cumhurbaşkanı da teyit ediyor. Şimdi onların barışçıl amaçla bir nükleer program uygulama hakkı yok mu-

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bugüne kadar geldiler, gittiler, baktılar ettiler falan, zaman zaman farklı şeyler söylediler. Ama 'burada evet silah var' demiyorlar. İhtimalden konuşuyorlar. Ve en sonunda işi getirip zenginleşmedeki yüzde 20'ye dayıyorlar. Şimdi tabii bu işin tekniğini iyi bilenler, ben tekniğini çok iyi bilmem. Ama diyorlar ki yani yüzde 3,5'u zaten buldu mu, halletti mi ondan sonra yüzde 10, yüzde 20, hepsini yapabilirsin. Bu imkanı yakalarsın. Böyle de bir durum söz konusu. Öyle ise atılması gereken adım temennimiz odur ki dünya adil davransın ve dünya bu adaletini her yerde aynı şekilde göstersin. İşte şu anda İsrail'in durum ortada. İsrail'de bu kadar başlık var. Kimse bunun hesabını sormuyor. Bunun da hesabı sorulsun. Batı bunun da hesabını sorsun. Bunun hesabı, o zaman biz de tabii ister istemez, 'dürüst davranmıyorlar, doğru davranmıyorlar, niçin-' diyoruz.' '