'pkk, Silahlı Güç Olarak Kalmak İçin Suriye Baas Diktatörlüğü'nü İstiyor'
Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü, terör örgütü PKK'nın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a yönelik desteği konusunda dikkat çekici bir değerlendirmede bulundu. Güçlü, "PKK, silahlı bir güç olarak var olmak için Suriye Baas Diktatörlüğü'nün ayakta kalmasını, yıkılmamasını istiyor. Suriye'nin Baas Diktatörlüğü'nün varlığını, kendi varlığının devamının olmazsa olmazı kabul ediyor." dedi.
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Güçlü, ' Terör örgütü PKK, Kemalist devletin ana rahminden doğdu, Suriye ve Irak Baas diktatörlüklerinin, İran teokratik rejiminin kucağında büyüdü. ' diye konuştu.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın, 1998 yılında Suriye'den çıkması, 1999 yılında Türkiye'ye gelmesinden sonra; Türkiye-Suriye ilişkilerinin zaman içinde stratejik bir düzeye ulaştığına dikkat çeken Güçlü, şöyle devam etti:
' O aşamada PKK Suriye ilişkileri en alt düzeye, hatta bir aşamada yok düzeyine düştü. 2003 yılında Irak Baas Diktatörlüğü'nün yıkılmasından sonra da Irak'la ilişkileri son buldu. PKK'nın sadece İran'la olan ilişkileri devam etti. Bu ilişkiler, zaman zaman pürüzlü oldu. Geçen yaz aylarında, İran ve PKK ilişkileri çatışma düzeyine çıktı. Bu çatışmalı ilişki, İran'ın güçlü saldırıları, PKK içindeki İrancı ekibin bastırması ve Suriye'nin müdahalesi sonucu yeniden düzelmeye başladı. PJAK denilen güdümlü, özellikle de İran ve PKK'nın, Kürdistan'ın Doğusunda Kürt ulusal örgütlerine karşı oluşturduğu PJAK denilen örgütün varlığından bahsedilmez oldu. Yine yaz aylarında, Murat Karayılan'ın İran tarafından yakalanması haberleri üzerine bunun olanaklı olduğunu; Suriye'nin müdahalesi sonucu Murat Karayılan'ın serbest bırakılmış olabileceğini açıklamıştım. '
Suriye-Türkiye ilişkilerinin izlediği düzeye paralel olarak, Suriye'nin, PKK ile ilişkilerini geliştirmeye başladığını vurgulayan Güçlü, bulunulan aşamada, Suriye-PKK ilişkilerinin üst bir düzeye, stratejik bir düzeye çıktığını kaydetti. Güçlü, bu nedenle PKK'nın Suriye'ye karşı yapılacak Türkiye ve uluslararası bir müdahaleye karşı savaşacağını Cemil Bayık ve diğer yetkililerinin ağzından açıkladığını hatırlattı.
' PKK SİLAHLI GÜÇLERİNİ SURİYE'YE SOKTU '
Terör örgütü PKK'nın silahlı güçlerini Suriye'ye soktuğunu savunan Güçlü, ' Suriye, Kürdistan bölgesindeki muhalefetin genel muhalefetle bütünleşmemesi için, Güney-Batı Kürdistan'daki güvenlik kontrolünü PKK'ya devretti. PKK, Kürdistan'da despotik ve otoriter uygulamalarına devam ediyor. Kamışlı'da 4 Kürdü öldürdü. Son günlerde Efrin, Kobani, Kamışlı ve diğer Kürt illerindeki gösterileri bastırmak için fiilen harekete geçti ve bu gösterileri bastırmak istedi. Ayrıca, Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi'nde yer alan 12 Kürt örgütünün Kürdistan Federe Bölgesinde yaptığı konferansa, PKK'nın Suriye'deki Demokratik Birlik Partisi katılmadı. PKK'nın birinci derecedeki yetkilisi Murat Karayılan, bu konferansı gayri meşru, Kürtleri temsil etmediğini, Kürdistan federe bölgesinin bu konferansla Kürtleri bölmek istediğini açıkladı. Oysa Demokratik Birlik Partisi Suriye güdümlü bir parti. Bu özelliğiyle de Kürtleri hiç bir şekilde temsil etmiyor. PKK, silahlı bir güç olarak var olmak için, Suriye Baas Diktatörlüğü'nün ayakta kalmasını, yıkılmamasını istiyor. Suriye'nin Baas Diktatörlüğü'nün varlığını, kendi varlığının devamının olmazsa olmazı kabul ediyor. ' diye konuştu.
' MÜCADELE STATÜKOCU GÜÇLER İLE DEĞİŞİMDEN YANA OLANLAR ARASINDA '
Bölgedeki değişim ve mücadelenin ise statükocu güçlerle, değişimden yana olan değişimci ve demokrasi güçleri arasında olduğuna dikkat çeken Güçlü, şunları söyledi: ' Bu mücadele, bölgede ve dünyada bir cepheleşmeye yol açmış durumdadır. Bir yanda İran, Suriye, Irak'ta Maliki kliği, Çin, Rusya, Türkiye'de CHP, MHP, ulusal solcular; diğer yandan Arap Baharı sonucu rejimi değişen Arap devletleri, geleneksel yönetimlere sahip Arap bölge devletleri, Türkiye, ABD, Avrupa Birliği, İsrail. Yani koca bir dünya demokrasi güçleri. PKK, statükocu, değişime ve demokrasiye karşı, tek ideoloji, tek lider, tek parti paradigması; otoriter toplum senaryosuyla bölgedeki statükocu güçlerle birlikte olmayı çıkarlarına uygun görmektedir. Meşruiyeti ve temsiliyeti tartışmalı olan Demokratik Toplum Kongresi'nin son toplantısında da Ahmet Türk, utangaçca Suriye Baas Diktatörlüğü'nü savundu, Arap Baharı'nın Arap dünyasında doğurduğu değişimi, siyasal çoğulculaşmayı, otoriter çözümlemeyi, rejim değişikliklerini; laikliğin son bulması ve İslamcı güçlerin egemen olması olarak değerlendirdi. Bu nedenlerden dolayı, PKK, Suriye'nin yanındadır. BDP de PKK'nın iz sürücüsü olmaktan öteye, izdüşümü olduğundan dolayı da o da Suriye'deki rejim değişikliğini istemez; muhalefetin yanında yer almaz. '
Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın, 1998 yılında Suriye'den çıkması, 1999 yılında Türkiye'ye gelmesinden sonra; Türkiye-Suriye ilişkilerinin zaman içinde stratejik bir düzeye ulaştığına dikkat çeken Güçlü, şöyle devam etti:
' O aşamada PKK Suriye ilişkileri en alt düzeye, hatta bir aşamada yok düzeyine düştü. 2003 yılında Irak Baas Diktatörlüğü'nün yıkılmasından sonra da Irak'la ilişkileri son buldu. PKK'nın sadece İran'la olan ilişkileri devam etti. Bu ilişkiler, zaman zaman pürüzlü oldu. Geçen yaz aylarında, İran ve PKK ilişkileri çatışma düzeyine çıktı. Bu çatışmalı ilişki, İran'ın güçlü saldırıları, PKK içindeki İrancı ekibin bastırması ve Suriye'nin müdahalesi sonucu yeniden düzelmeye başladı. PJAK denilen güdümlü, özellikle de İran ve PKK'nın, Kürdistan'ın Doğusunda Kürt ulusal örgütlerine karşı oluşturduğu PJAK denilen örgütün varlığından bahsedilmez oldu. Yine yaz aylarında, Murat Karayılan'ın İran tarafından yakalanması haberleri üzerine bunun olanaklı olduğunu; Suriye'nin müdahalesi sonucu Murat Karayılan'ın serbest bırakılmış olabileceğini açıklamıştım. '
Suriye-Türkiye ilişkilerinin izlediği düzeye paralel olarak, Suriye'nin, PKK ile ilişkilerini geliştirmeye başladığını vurgulayan Güçlü, bulunulan aşamada, Suriye-PKK ilişkilerinin üst bir düzeye, stratejik bir düzeye çıktığını kaydetti. Güçlü, bu nedenle PKK'nın Suriye'ye karşı yapılacak Türkiye ve uluslararası bir müdahaleye karşı savaşacağını Cemil Bayık ve diğer yetkililerinin ağzından açıkladığını hatırlattı.
' PKK SİLAHLI GÜÇLERİNİ SURİYE'YE SOKTU '
Terör örgütü PKK'nın silahlı güçlerini Suriye'ye soktuğunu savunan Güçlü, ' Suriye, Kürdistan bölgesindeki muhalefetin genel muhalefetle bütünleşmemesi için, Güney-Batı Kürdistan'daki güvenlik kontrolünü PKK'ya devretti. PKK, Kürdistan'da despotik ve otoriter uygulamalarına devam ediyor. Kamışlı'da 4 Kürdü öldürdü. Son günlerde Efrin, Kobani, Kamışlı ve diğer Kürt illerindeki gösterileri bastırmak için fiilen harekete geçti ve bu gösterileri bastırmak istedi. Ayrıca, Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi'nde yer alan 12 Kürt örgütünün Kürdistan Federe Bölgesinde yaptığı konferansa, PKK'nın Suriye'deki Demokratik Birlik Partisi katılmadı. PKK'nın birinci derecedeki yetkilisi Murat Karayılan, bu konferansı gayri meşru, Kürtleri temsil etmediğini, Kürdistan federe bölgesinin bu konferansla Kürtleri bölmek istediğini açıkladı. Oysa Demokratik Birlik Partisi Suriye güdümlü bir parti. Bu özelliğiyle de Kürtleri hiç bir şekilde temsil etmiyor. PKK, silahlı bir güç olarak var olmak için, Suriye Baas Diktatörlüğü'nün ayakta kalmasını, yıkılmamasını istiyor. Suriye'nin Baas Diktatörlüğü'nün varlığını, kendi varlığının devamının olmazsa olmazı kabul ediyor. ' diye konuştu.
' MÜCADELE STATÜKOCU GÜÇLER İLE DEĞİŞİMDEN YANA OLANLAR ARASINDA '
Bölgedeki değişim ve mücadelenin ise statükocu güçlerle, değişimden yana olan değişimci ve demokrasi güçleri arasında olduğuna dikkat çeken Güçlü, şunları söyledi: ' Bu mücadele, bölgede ve dünyada bir cepheleşmeye yol açmış durumdadır. Bir yanda İran, Suriye, Irak'ta Maliki kliği, Çin, Rusya, Türkiye'de CHP, MHP, ulusal solcular; diğer yandan Arap Baharı sonucu rejimi değişen Arap devletleri, geleneksel yönetimlere sahip Arap bölge devletleri, Türkiye, ABD, Avrupa Birliği, İsrail. Yani koca bir dünya demokrasi güçleri. PKK, statükocu, değişime ve demokrasiye karşı, tek ideoloji, tek lider, tek parti paradigması; otoriter toplum senaryosuyla bölgedeki statükocu güçlerle birlikte olmayı çıkarlarına uygun görmektedir. Meşruiyeti ve temsiliyeti tartışmalı olan Demokratik Toplum Kongresi'nin son toplantısında da Ahmet Türk, utangaçca Suriye Baas Diktatörlüğü'nü savundu, Arap Baharı'nın Arap dünyasında doğurduğu değişimi, siyasal çoğulculaşmayı, otoriter çözümlemeyi, rejim değişikliklerini; laikliğin son bulması ve İslamcı güçlerin egemen olması olarak değerlendirdi. Bu nedenlerden dolayı, PKK, Suriye'nin yanındadır. BDP de PKK'nın iz sürücüsü olmaktan öteye, izdüşümü olduğundan dolayı da o da Suriye'deki rejim değişikliğini istemez; muhalefetin yanında yer almaz. '