Panelde, ''gizli Tehlike Açıklaması
Nevşehir Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi tarafından ''Mühendislik Günleri 1'' adlı panel düzenlendi.
Meslek Yüksekokulu Konferans Salonunda düzenlenen panele, Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Ademoğlu, NEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Çetin Pekacar, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şevki Özgener, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tahsin Aktaş, Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nesimi Aktaş, Nevşehir Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ersan Kabalcı, İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgafur Büyükfırat, üniversitenin akademik ve idari personeli ile öğrenciler katıldı.
''Gizli Tehlike: Genetiği Değiştirilmiş Organizma'' konusunda katılımcılara bilgiler veren Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aktaş, genetiği değiştirilmiş gıdalara yönelik katılımcıları bilgilendirdi.
GDO'nun genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar vasıtasıyla üretilen gıdalar olduğunu söyleyen Aktaş, ''Bunlar transgenik ürünler olarak da adlandırılmakta ve soya fasulyesi, patates, salatalık, biber, bezelye, mısır, kanola, pirinç, pamuk gibi ürünlerden oluşmaktadır'' dedi.
Aktaş, son 15 yılda GDO'lu olarak üretim yapılan alanların 17 bin kilometrekareden 1 milyon 600 bin kilometre kareye çıktığını belirterek, 2010 yılında genetiksel olarak modifiye edilmiş bitkisel ürünleri yetiştirmeye yönelik alanın dünyadaki üretim alanının yüzde 10'nu oluşturduğunun rapor edildiğini dile getirdi.
Aktaş, GDO'lu gıdaların insan sağlığı üzerinde tehlikeli sonuçlarının olabileceğini tespit eden araştırmalara değinerek GDO'lu gıdaların etkileri konusunda kesin yargıya varılabilmesi için daha fazla bilimsel veriye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
''Kapadokya'da Jeofiziksel Fırsatlar'' konulu bir sunum yapan Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Özcan Çakır da, Kapadokya bölgesinin termal turizm ve jeotermal enerji üretimine ve seracılığa uygun olduğunu söyledi.
Jeotermal enerji üretiminin faydalarına değinen Çakır, ''Jeotermal elektrik günümüzde yenilenebilir, çevreci, yerli, güvenilir ve ekonomik bir kaynağa sahip'' dedi.
Kapadokya bölgesinin yer üstü zenginliklerinin yanı sıra yer altı zenginliklerine de sahip olduğunu belirten Çakır, ''Bunlardan en önemlileri yer altı boşlukları ve yer altı şehirleridir. Çok eski tarihlerden kaldıkları düşünülen yer altı boşluklarının en önemlisi Nevşehir merkezde Nevşehir Kalesinde yer almaktadır. Modern jeofizik teknikleri ile bu yer altı şehirlerinin detaylarını ortaya çıkarmak mümkün. Nevşehir Belediyesi ve Nevşehir Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünün işbirliği ile Nevşehir Kalesi bölgesinde tomografi çalışmalar yapmaktayız'' diye konuştu.
''Su Kirliliği ve Çevresel Etkisi''ne yönelik açıklama yapan Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Seval Aras ise suyun insan hayatındaki önemine değindi.
Suyun doğadaki döngüsünü anlatan Aras, ''Bu süreç sırasında suya karışan maddeler, suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştirmekte ve su kirliliğine neden olmakta. Su kirlenmesi, su kaynağının fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi şeklinde olur. Sudaki bu özelliklerin değişmesine bağlı olarak sularda yaşayan çeşitli canlı varlıklarda olumsuz etkilenmekte'' şeklinde konuştu.
''Ülkemizin Beyaz Altını: Bor'' konulu sunumunda Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cemal Çarboğa da, borun tabiatta hiçbir zaman serbest halde bulunmadığını ve doğada 230 çeşidinin bulunduğunu kaydetti.
Çarboğa, şöyle devam etti:
''Dünya genelinde en zengin bor rezervine sahip olan ülkemizde 885 bin ton bor rezerviyle, dünya ülkelerinin yüzde 71,3'lük kısmı Türkiye'de bulunmakta. Türkiye de ise bor madeninin bulunduğu alanlar Balıkesir, Kütahya, Bursa, Eskişehir'dir. Yani ülkemiz bor hammaddesi olarak önemli bir paya sahip. Ancak rezervin yüksek olması ve cevher kalitesi iyi olmasına rağmen yurt içi ve yurt dışı pazarda istenen düzeyi henüz yakalayamamıştır. Dünyada bor, cam, seramik, deterjan, gübre ve diğer sektörlerde yoğun olarak kullanılmakta.''
Yayıncı: Yücel Velioğlu
Kaynak: AA
''Gizli Tehlike: Genetiği Değiştirilmiş Organizma'' konusunda katılımcılara bilgiler veren Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aktaş, genetiği değiştirilmiş gıdalara yönelik katılımcıları bilgilendirdi.
GDO'nun genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar vasıtasıyla üretilen gıdalar olduğunu söyleyen Aktaş, ''Bunlar transgenik ürünler olarak da adlandırılmakta ve soya fasulyesi, patates, salatalık, biber, bezelye, mısır, kanola, pirinç, pamuk gibi ürünlerden oluşmaktadır'' dedi.
Aktaş, son 15 yılda GDO'lu olarak üretim yapılan alanların 17 bin kilometrekareden 1 milyon 600 bin kilometre kareye çıktığını belirterek, 2010 yılında genetiksel olarak modifiye edilmiş bitkisel ürünleri yetiştirmeye yönelik alanın dünyadaki üretim alanının yüzde 10'nu oluşturduğunun rapor edildiğini dile getirdi.
Aktaş, GDO'lu gıdaların insan sağlığı üzerinde tehlikeli sonuçlarının olabileceğini tespit eden araştırmalara değinerek GDO'lu gıdaların etkileri konusunda kesin yargıya varılabilmesi için daha fazla bilimsel veriye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
''Kapadokya'da Jeofiziksel Fırsatlar'' konulu bir sunum yapan Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Özcan Çakır da, Kapadokya bölgesinin termal turizm ve jeotermal enerji üretimine ve seracılığa uygun olduğunu söyledi.
Jeotermal enerji üretiminin faydalarına değinen Çakır, ''Jeotermal elektrik günümüzde yenilenebilir, çevreci, yerli, güvenilir ve ekonomik bir kaynağa sahip'' dedi.
Kapadokya bölgesinin yer üstü zenginliklerinin yanı sıra yer altı zenginliklerine de sahip olduğunu belirten Çakır, ''Bunlardan en önemlileri yer altı boşlukları ve yer altı şehirleridir. Çok eski tarihlerden kaldıkları düşünülen yer altı boşluklarının en önemlisi Nevşehir merkezde Nevşehir Kalesinde yer almaktadır. Modern jeofizik teknikleri ile bu yer altı şehirlerinin detaylarını ortaya çıkarmak mümkün. Nevşehir Belediyesi ve Nevşehir Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünün işbirliği ile Nevşehir Kalesi bölgesinde tomografi çalışmalar yapmaktayız'' diye konuştu.
''Su Kirliliği ve Çevresel Etkisi''ne yönelik açıklama yapan Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Seval Aras ise suyun insan hayatındaki önemine değindi.
Suyun doğadaki döngüsünü anlatan Aras, ''Bu süreç sırasında suya karışan maddeler, suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştirmekte ve su kirliliğine neden olmakta. Su kirlenmesi, su kaynağının fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi şeklinde olur. Sudaki bu özelliklerin değişmesine bağlı olarak sularda yaşayan çeşitli canlı varlıklarda olumsuz etkilenmekte'' şeklinde konuştu.
''Ülkemizin Beyaz Altını: Bor'' konulu sunumunda Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cemal Çarboğa da, borun tabiatta hiçbir zaman serbest halde bulunmadığını ve doğada 230 çeşidinin bulunduğunu kaydetti.
Çarboğa, şöyle devam etti:
''Dünya genelinde en zengin bor rezervine sahip olan ülkemizde 885 bin ton bor rezerviyle, dünya ülkelerinin yüzde 71,3'lük kısmı Türkiye'de bulunmakta. Türkiye de ise bor madeninin bulunduğu alanlar Balıkesir, Kütahya, Bursa, Eskişehir'dir. Yani ülkemiz bor hammaddesi olarak önemli bir paya sahip. Ancak rezervin yüksek olması ve cevher kalitesi iyi olmasına rağmen yurt içi ve yurt dışı pazarda istenen düzeyi henüz yakalayamamıştır. Dünyada bor, cam, seramik, deterjan, gübre ve diğer sektörlerde yoğun olarak kullanılmakta.''
Yayıncı: Yücel Velioğlu