20’li Yaşlardaki Bel ve Sırt Ağrısına Dikkat
İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin T.E. Özer, ankilozan spondilitindeki en sık görülen şikayetlerin bel ve sırt ağrısı olduğunu ifade ederek, bu hastalığın da genellikle 20’li ve 30’lu yaşlarda ortaya çıktığını söyledi.
Ankilozan spondilitin; sırt, bel ve kalçada ağrı ve tutukluk yapan bir romatizmal hastalık olduğunu anlatan Özer, hastalığın da omurgada ve bazı eklemlerin çevresinde iltihapla başladığını kaydetti.
Hastalığın seyrinin hastadan hastaya farklılık gösterdiğini, bunun yanında hastalığın ileri evrelerinde omurga kemiklerinde kaynamaya neden olabileceğini vurgulayan Özer, ankilozan spondilitinde en sık sebep olduğu şikayetlerin de bel ve sırt ağrısı olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Özer, “Bu ağrının özelliği yavaş başlangıçlı, uzun süre hareketsiz kalınca özellikle de gecenin ikinci yarısında ve sabahları olan bel ağrısı ve tutukluktur. Bel fıtığının aksine, ağrılar hareket etmekle azalmaktadır. Genellikle 3 aydan fazla sürmektedir. Daha sık olarak 20’li 30’lu yaşlarda başlıyor” dedi.
Hastalık ilerledikçe belin esnekliği kaybolurken, kişinin öne eğilme, çorap giyme gibi işleri yapmakta zorlandığını dile getiren Özer, bunun yanında kalça, omuz, topuklar, kaburgalarda da ağrı olabileceği gibi eklem harabiyeti gelişebileceğini belirtti.
Halsizliğin de yine hastalıkla birlikte ortaya çıktığını kaydeden Özer, nadir olarak göz ve kalp kapakları etkilenebileceğini ifade etti.
Özer, “Hastalığın tanısı için öykü, fizik muayene, bazı laboratuar incelemeleri ve röntgen filmi yeterli. Hastalığı ortadan kaldırabilecek bir tedavi bulunmamakla beraber, tedaviyle hastalığın ilerlemesi durdurulabilir veya azaltılabilir. Mevcut tedaviler arasında egzersiz, iltihap gidericiler, uzun etkili romatizmal ilaçlar, dirençli olgularda biyolojik tedaviler bulunuyor” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Hastalığın seyrinin hastadan hastaya farklılık gösterdiğini, bunun yanında hastalığın ileri evrelerinde omurga kemiklerinde kaynamaya neden olabileceğini vurgulayan Özer, ankilozan spondilitinde en sık sebep olduğu şikayetlerin de bel ve sırt ağrısı olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Özer, “Bu ağrının özelliği yavaş başlangıçlı, uzun süre hareketsiz kalınca özellikle de gecenin ikinci yarısında ve sabahları olan bel ağrısı ve tutukluktur. Bel fıtığının aksine, ağrılar hareket etmekle azalmaktadır. Genellikle 3 aydan fazla sürmektedir. Daha sık olarak 20’li 30’lu yaşlarda başlıyor” dedi.
Hastalık ilerledikçe belin esnekliği kaybolurken, kişinin öne eğilme, çorap giyme gibi işleri yapmakta zorlandığını dile getiren Özer, bunun yanında kalça, omuz, topuklar, kaburgalarda da ağrı olabileceği gibi eklem harabiyeti gelişebileceğini belirtti.
Halsizliğin de yine hastalıkla birlikte ortaya çıktığını kaydeden Özer, nadir olarak göz ve kalp kapakları etkilenebileceğini ifade etti.
Özer, “Hastalığın tanısı için öykü, fizik muayene, bazı laboratuar incelemeleri ve röntgen filmi yeterli. Hastalığı ortadan kaldırabilecek bir tedavi bulunmamakla beraber, tedaviyle hastalığın ilerlemesi durdurulabilir veya azaltılabilir. Mevcut tedaviler arasında egzersiz, iltihap gidericiler, uzun etkili romatizmal ilaçlar, dirençli olgularda biyolojik tedaviler bulunuyor” diye konuştu.