Wulff: Almanya Bütün İnsanlar Tarafından Beraberce İnşa Edilmeli
Almanya'da cumhurbaşkanlığından istifa ettikten sonra kamuoyundan uzak duran Christian Wulff ilk defa halk önüne çıktı.
278 gün sonra Hedielberg Yahudi Araştırmaları Yüksekokulu'unda konuşan Wulff'un gündeminde farklı dinlerin bir arada yaşaması vardı."İslam Almanya'ya aittir." sözüyle büyük tartışma başlatan eski Cumhurbaşkanı Wulff, Heidelberg'deki konuşmasında "Almanya'da kimse dininden dolayı ayrımcılığa uğramamalı." ifadesini kullandı. 8 Türk vatandaşının öldüğü NSU terör olaylarında resmi kurumların yaklaşımlarını eleştiren Wulff, "Böyle bir şey olacağını hiçbir zaman tahmin edemezdim." dedi.
NSU araştırma sürecinde devlet kurumlarının başarısız olduğunu kaydeden Wulff, kurbanların acısını kalbinde hissettiğini ve bir cumhurbaşkanı olarak NSU kurbanlarını anma törenine katılmayı çok istediğini söyledi.
Eski Cumhurbaşkanı Wulff, "Almanya bütün insanlar tarafından yan yana değil beraberce inşa edilmeli." açıklamasını yaptı. Almanya'da yaşayan göçmenlere yönelik kullanılan terimlere de değinen Wulff, göçmen yerine göç geçmişi olan insan denilmesinin daha iyi olacağını vurguladı.ALMANYA'DA IRKÇILIK YAYGINHeinrich Böll Vakfı, Almanya Türk Toplumu, Britisch Council ve Berlin Yahudi Müzesi tarafından organize edilen ‘Kurumsal ve Yapısal Irkçılık' konulu oturumda konuşan Dr. Mark Terkessidis, toplumda ırkçılığın etkisinin değişik boyutlarda olduğunu söyledi.
Dr. Terkessidis, “Öğretmenlerin okullarda başarıları isimleriyle anılıyor. Öğretmenin ismi Ahmet ise başarılı olamayacağı düşünülüyor. Buna karşılık göçmen öğrencilerin bir üst okulda devamlı başarısız olacakları algısıyla hareket ediliyor. Lise okuyabilecek bir öğrenciye ailesinin yardımcı olmayacağı ileri sürülerek daha kötü bir okula gönderiliyor. Bu da bir ırkçılık.” dedi.
Öğretmenlerin öğrencilerin davranışlarını genelde ‘etnik kökenine' göre yorumladıklarını ifade eden Dr. Terkessidis, “Kimse bu çocuk, bütün çocuklar gibi farklı davranışlar sergiler diye düşünmüyor.” sözleriyle ırkçılığın okullarda yaygın olduğunu kaydetti.
Göçmen kökenli öğretmen ve öğrencilerin, devamlı etnik kökenlerini, dinlerini ve kültürlerini temsil edip, savunmak zorunda bırakıldıklarını söyleyen psikolog Dr. Terkessidis, “Belki öğretmen dindar değil ama dinini savunmak zorunda kalıyor. Ya da öğrenci her defasında dininin ve kültürünün sözcüsü olarak görülüyor.” dedi.
Resmi kurumların ırkçılık konusunda ‘savunma' mekanizmasıyla hareket ettiğini ifade eden Dr. Terkessidis, ırkçılıkla mücadele için çok kültürlülük eğitiminin yeterli olmadığını ve düzenli kontrolün gerektiğini söyledi.
Dr. Terkessidis sözlerini “Mesela öğretmenlerin okul tavsiyeleri veya emniyet birimlerinin davranışları düzenli kontrol edilse daha faydalı bir iş yapılmış olur.” diyerek tamamladı .
NSU araştırma sürecinde devlet kurumlarının başarısız olduğunu kaydeden Wulff, kurbanların acısını kalbinde hissettiğini ve bir cumhurbaşkanı olarak NSU kurbanlarını anma törenine katılmayı çok istediğini söyledi.
Eski Cumhurbaşkanı Wulff, "Almanya bütün insanlar tarafından yan yana değil beraberce inşa edilmeli." açıklamasını yaptı. Almanya'da yaşayan göçmenlere yönelik kullanılan terimlere de değinen Wulff, göçmen yerine göç geçmişi olan insan denilmesinin daha iyi olacağını vurguladı.ALMANYA'DA IRKÇILIK YAYGINHeinrich Böll Vakfı, Almanya Türk Toplumu, Britisch Council ve Berlin Yahudi Müzesi tarafından organize edilen ‘Kurumsal ve Yapısal Irkçılık' konulu oturumda konuşan Dr. Mark Terkessidis, toplumda ırkçılığın etkisinin değişik boyutlarda olduğunu söyledi.
Dr. Terkessidis, “Öğretmenlerin okullarda başarıları isimleriyle anılıyor. Öğretmenin ismi Ahmet ise başarılı olamayacağı düşünülüyor. Buna karşılık göçmen öğrencilerin bir üst okulda devamlı başarısız olacakları algısıyla hareket ediliyor. Lise okuyabilecek bir öğrenciye ailesinin yardımcı olmayacağı ileri sürülerek daha kötü bir okula gönderiliyor. Bu da bir ırkçılık.” dedi.
Öğretmenlerin öğrencilerin davranışlarını genelde ‘etnik kökenine' göre yorumladıklarını ifade eden Dr. Terkessidis, “Kimse bu çocuk, bütün çocuklar gibi farklı davranışlar sergiler diye düşünmüyor.” sözleriyle ırkçılığın okullarda yaygın olduğunu kaydetti.
Göçmen kökenli öğretmen ve öğrencilerin, devamlı etnik kökenlerini, dinlerini ve kültürlerini temsil edip, savunmak zorunda bırakıldıklarını söyleyen psikolog Dr. Terkessidis, “Belki öğretmen dindar değil ama dinini savunmak zorunda kalıyor. Ya da öğrenci her defasında dininin ve kültürünün sözcüsü olarak görülüyor.” dedi.
Resmi kurumların ırkçılık konusunda ‘savunma' mekanizmasıyla hareket ettiğini ifade eden Dr. Terkessidis, ırkçılıkla mücadele için çok kültürlülük eğitiminin yeterli olmadığını ve düzenli kontrolün gerektiğini söyledi.
Dr. Terkessidis sözlerini “Mesela öğretmenlerin okul tavsiyeleri veya emniyet birimlerinin davranışları düzenli kontrol edilse daha faydalı bir iş yapılmış olur.” diyerek tamamladı .