Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Onursal Başkanı Keçe'den Çiftlere Öneriler

Beslenme, su içme ve nefes almanın, yaşamanın gerekliliği olduğu gibi cinselliğin de ilişkinin bir gerekliliği olduğunu ifade eden Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Onursal Başkanı Cem Keçe, "Cinsel ilişki görev veya bir mecburiyet değildir, zoraki yapılmamalıdır.

İstekle ve bazen kendiliğinden olmalıdır. Uzun süreli ilişkilerde cinsel tutkuyu sürdürmenin şifresi, duygusal açıdan karşıdaki insanla bütünleşirken kendin olarak kalabilme yeteneğidir" dedi.

Keçe, yaptığı açıklamada tatmin edememe korkusuyla monotonlaşan ve tutkusunu kaybeden çiftlerin birbirini aldatmasını engelleyecek, aşk ve cinsel hayatlarını yeniden hareketlendirecek ve ilişkilerindeki tutkuyu canlandıracak altın değerinde kurallar olduğunu kaydetti.

Keçe, “Başaramama korkusu adı verilen performans anksiyetesi cinsellikte çok önemlidir. Çiftin ilişkisinde kıvılcım ve cinsel tutkunun yok olmasının en önemli nedenlerinden biri başaramama, tatmin edememe, yetersiz kalma gibi düşünce ve duygulara yol açabilen performans anksiyetesidir. Birbirini tatmin etmeye çalışan veya yeterince tatmin edemediğini düşünen çift zamanla ilişkisinin sıkıcı olduğunu düşünmeye başlayabilir, cinsellikten soğuyabilir ve zamanla cinsel işlev bozuklukları yaşamaya başlayabilir. Bundan dolayı da mutluluk ve aşk evlilik dışı ilişkilerde aranabilir. Ancak ‘Tatmin olmadım’ diyerek aldatmak doğru değildir. Bunları yaşamamanın tek yolu suçlamak yerine sorumluluk almak, açık iletişim kurmak, istek ve arzularını ifade etmek, cinselliği görev ve baskı aracı olarak görmemektir. Çünkü cinsellik, ruhu ve bedeni paylaşabilme bilim ve sanatıdır. Bu nedenle kimse kimseyi yatakta tatmin etmek zorunda değildir. Herkes kendi cinsel tatmininden sorumludur. Buna sorumluluk alma modeli denir, bunun zıttı pasif kalma modelidir” dedi.

Herkesin cinsel istek, uyarılma ve tatmin olma konusunda kendisine özgü bir şartlar zinciri ve herkesin şartlarını talep etme ve isteme hakkı olduğunu belirten Dr. Keçe, “Ancak çoğu kişi kendisini partnerinin cinsel olarak uyarması gerektiğini ve tatmin olmasının partnerinin elinde olduğunu düşünür ve istediği şekilde uyarılmazsa veya tatmin olmazsa hem kendini hem de partnerini eksiklikle suçlar. Cinsel terapistler olarak kişiyi cinsel olarak harekete geçiren kuvvetin, bilinçli veya değil, kendisi olduğunu vurguluyoruz. Böylece kişi istek ve arzularını ifade etmek ile bunları bastırmak arasında bir seçimde bir tercihte bulunabilir. Kendine odaklanıp ortaya koyduğu cinsellikten zevk alabilir, partnerinin ve kendinin bilincine varabilir. Yani kişinin içinde cinsel istek uyandırmak partnerinin değil, onun kendi görevidir, partneri hissetmek istediği cinsel arzuyu hissetmesi için ancak ona destek olabilir, bunu ruhunu ve bedenini bir armağan olarak sunarak ve onun isteklerini gerçekleştirmeyi seçerek yapabilir. İç çamaşırları, mumlar ve hoş sözler güzeldir, ancak ilk aşama bunlar olmamalıdır, öncelik kişinin kendisindedir, bunlar daha sonra gelir. Bu bakış açısı cinsel isteğin sorumluluğunu olması gerektiği yere, yani kişinin kendi omuzlarına yükler ve kontrolünün partnerinin elinde olmadığını anlamasına yardımcı olur. Çünkü kontrolü kaybetme duygusu bilinçdışı düzeyde çok korkutucudur. Pasif kalma modeli kişinin partnerini veya ilişkisini suçlamasına imkan tanır. Sorumluluk alma modeli ise kişinin ilişkisinden zevk almasını ve var olan sorunların üstesinden gelmesini sağlar ve çiftin birbirini aldatmasını engeller” ifadelerini kullandı.

Dr. Keçe sorumluluk alma modelinin hayata geçirilmesinin sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için gerekli olduğunu savunarak, “Erkek, kadınla veya kadın erkekle beraberken ruh ve bedenlerini birbirlerine koşulsuz bir armağan olarak sunar. Kadın veya erkek bu armağanı kabul eder, bundan sonrası ise kadın ve erkeğin işidir. Her iki partner reddedilmeyi ve başarısız olmayı göze alarak kendilerini cinsel olarak uyaracak şeyleri ister, talep eder. Her partnerin talep etme ve reddetme hakkı vardır. Her ikisi de talepleri isterse yapar, ama zorunlu değildir" dedi

Kaynak: İHA