Deniz Feneri Davası Savcıları Beraat Etti

Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmayı yürütürken görevden alınan Cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, 'Resmi belgede sahtecilik ve görevde yetkiyi kötüye kullanma' suçundan yargılandıkları davada beraat etti. Yargıtay 11. Ceza Dairesi gerekçeli kararını daha sonra açıklayacak. Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmayı yürütürken görevden alınan Cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, 'Resmi belgede sahtecilik ve görevde yetkiyi kötüye kullanma' suçundan yargılandıkları davanın dördüncü duruşması yapıldı. Kararı açıklayan Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Hüseyin Eken, beraat eden üç sanık savcıya geçmiş olsun dedi.

Yargıtay Konferans Salonu’nda bulunan üç savcının yakınları ve arkadaşları kararı alkışladı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi heyeti, kararı 14.30'da verdi. Kararı okuyan Başkan Eken, savcı Yaren ve Tamöz'in 'görevi kötüye kullanmaktan' oy birliği ile, Türkaslan'ın ise oy çokluğu ile beraat ettiğini açıkladı.

Üye Ahmet Turan Doğan, savcı Türkaslan'ın 'Sahtecilik suçunun nitelik değiştirerek görevi kötüye kullanma suçuna dönüştüğü ve bu suçtan mahkum edilmesi gerektiği' gerekçesiyle karşı oy verdi. Doğan, Türkaslan'ın görevi kötüye kullanmaktan mahkumiyetini istedi. Üç sanık savcı, savcılık mütalaası doğrultusunda 'suçun yasal unsurları oluşmadığı' gerekçesiyle beraat etti. CHP’Lİ TARHAN: BU DAVALAR ANKARA’DA HALA BAZI YARGIÇLAR VAR DUYGUSUNU BİZE VERDİ CHP Grup Başkan Vekili Emine Ülker Tarhan, "Bu karar yüzyılın soygunu olan Deniz Feneri davasının mahkumiyetidir." ifadesini kullandı. “Görevlerini kötülere karşı kullandıkları için görevi kötüye kullanmaktan haklarında davalar açılan ve diğer savcılara görevini namusuyla, şerefiyle yapan savcılara gözdağı vermek için siyasi iktidarın görevlileri tarafından açılan bu dava beraatla sonuçlandı." diyen Tarhan, şunları söyledi: “Beraatla sonuçlandı. Çünkü suçun unsuru oluşmamıştı, aslında böyle bir suç yoktu. Ben beraatla sonuçlanan bu dava sonucunun yüzyılın soygunu Deniz Feneri'nin mahkumiyeti olduğunu ve onu soruşturan şerefli savcıların tam olarak aklanması anlamına geldiğini düşünüyorum. Bu dava tarihi bir dava. Bu nitelikteki davaların özellikle Ankara’da hala bazı yargıçlar var duygusunu bize vermesi nedeniyle bir umut olduğunu düşünüyor ve devamını diliyorum.” Duruşma sonrası beraat eden savcılardan Nadi Türkaslan, 27 yıllık Cumhuriyet savcısı olduğunu ve bugüne kadar hep hukuktan yana olduğunu söyledi.

Hukuku satmadığını ve kendini satmadığını belirten Türkaslan, “Bedel ödemek lazımsa öderdim. Kişisel olarak beraat kararına sandıkları kadar sevinmedim. Suçlu olan insan beraat ettiği zaman sevinir. Ben suçlu değildim. Bugünkü bu karar Türk hukuk tarihine geçecek bir karardır. Bu karar Türkiye’de görev yapan hakim ve savcılara 'hiç korkmayın, hukuk içinde kalın, hukuk içinde ne yapmanız gerekiyorsa karşınızdakinin kim olduğuna bakmayıp görevinizi yapın' demiştir. Türk hukuk tarihinde bu nedenle bu karar çok önemli bir karardır.” şeklinde konuştu.

Savcı Abdulvahap Yaren ise “Adalet ağır işler, ince yürür, ama sonunda doğru sonuca ulaşır. Bu dosyada Adalet Bakanlığı ve HSYK’nın her şekilde uygulamış olduğu hukuk dışı bir soruşturma dosyası olduğu apaçık ortaya çıkmıştır. Ümit ediyorum bu şekilde kesinleşir. Bu konuya ilgi duyan hak ve hukukun yanında olan Türk halkına teşekkür ediyorum.” Bir gazetecinin 'Savunmanızdaki bahsettiğiniz şirket kurduran kişiler kimdi?' sorusuna Yaren şu cevabı verdi: “Yazılı savunmamda tüm detayları yazdım. İsim belirtmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Zaten bu konulara bakıldığı müddetçe herkesin tahmin ettiği ve bildiği şeyler apaçık belli." Yaren, 'Mağduriyetiniz nedeniyle dava açacak mısınız?' sorusu üzerine, "Bunun için henüz erken. Kararın kesinleşmesi gerekir." cevabını verdi. Nadi Türkaslan'ın avukatı Cevat Balta da şunları söyledi: “Sadece Türkiye’de değil dünyanın da gözünün üzerinde olduğu bir dava sonuçlanmıştır. Bu dava görevini layıkıyla ve namusuyla yapan binlerce savcıya ve yargıca gözdağı davasıydı ve hiç açılmamalıydı. HSYK hukuk dışına çıkarak karar vermemeliydi. Bu dava buraya getirilmemeliydi. Gelinen noktada verilen kararla karanlığın, yolsuzluğun sesine kulak verilmemiş; hakkın, haklının, adaletin, vicdanın ve temizliğin sesine kulak verilmiştir. Adil bir karar verilmiştir. Deniz Feneri sanıkları, onları koruyup kollayanlar, bu davanın buraya kadar getirilmesinde telkinleri ve yönlendirmesi olanlar dua etsinler ki Pandora'nın kutusu açılmamıştır. Savcılar yargıya olan saygılarından dolayı Pandora'nın kutusunu açmamışlardır. Eğer açılsaydı bu hukuk dışı sürece müdahale eden herkes bunun altından asla kalkamazdı. Sonuç olarak karar adalet tarihimize geçecek örnek bir karar olmuştur.”