'Bu Memleketin Korku Sitesine İhtiyacı Var Mı?'
Çocukluklarından itibaren en temel duygularımızdan biri olan korkuya hayatlarında bir “başlık” atan ve bu janra dair ilgi alanlarına giren her şeyi korku tutkunlarına ulaştırmak için bir araya gelen Murat Özkan ve Yasin Karakaya “Korku Sitesi”ni kurarak Türkiye’de bir ilke imza attı.
İSTANBUL - Web sitelerinde korku türüne edebiyat, sinema, oyun ve çizgi roman gibi farklı açılardan bakan ikili kadrolarına katılan sinema tutkunlarının yazılarıyla takipçilerini türün zenginlikleriyle tanıştırıyor.
Korku filmlerini korkmak için değil zevk almak için izlemek gerektiğini düşünen ikili doktorlardan, subaylara kadar geniş yelpazede bir fan profilleri olduğunu söylüyor.
Özkan, Karakaya ve sitenin yazarlarından sinema yazarı Burak Bayülgen 'le Türkiye 'de insanların korkuya nasıl baktığını, yaşadığımız her şeyin temelindeki korkuları ve ülkemizdeki korku sinemasını konuştuk.
Korku serüveniniz nasıl başladı? Korku sitesi kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Yasin Karakaya: Benim korku tutkum 80 'lerden geliyor. O senelerde çocuk olan herkes Jason 'larla, Freddy 'lerle büyüdü.
Korku Sitesinin etkinliklerine destek sağlayan ve ileride yapacakları projelerde onlarla birlikte yol alacak olan özel efekt stüdyosu Dükkan-ül Hayal'de korku filmleri için çalışılmış bir obje.
İlk korku filmimi 1985 yılında memleketim Aydın 'da bir kahvehanede yerel halkla birlikte izledim. O film “Elm Sokağında Kabus”tu. İzledikten sonra “benim aradığım buymuş” dedim. O an bu sitenin temeli atıldı.
İnternetin yaygınlaşmasıyla DVD, poster, figür ve oyuncak koleksiyonları yapmaya başladım. Yabancı korku sitelerine girdiğimde fark ettim ki Türkiye 'de böyle bir site yok.
2003 yılında Türkiye 'deki ilk korku sitesini açtım. Orada filmlerin özetlerini, kendi yaptığım eleştirileri yayınlamaya başladım. O dönemde blog kavramı olmadığı için web sitesi açtım. Kendi yağımda kavruluyordum. Ta ki..
Murat Özkan: Benim de o dönemde kendi sitem vardı. Korku filmlerini, karakterlerini araştırıp yazıyordum.
Siteye seri katillerle ilgili bir bölüm de eklemiştim. 2007 'de Google 'a “korku” kelimesini yazdığımda karşıma Yasin 'in sitesi çıktı.
O da beni aynı yöntemle buldu. Madem iki kişiyiz neden birleşmiyoruz dedik ve 2008 'de şimdiki korku sitemizi kurduk.
Korku sitesinin içeriği nedir? Ziyaretçi profilinden bahseder misiniz?
M.Ö: Türkiye 'de korkuyu seven o kadar çok kişi var ki aslında. Ama o hobisini, o sevgisini, içindeki şevki aktaracak kimse yok.
Korku sitesiyle tanıştığında sevgisini aktaracak aracı bulmuş oluyor. Biz de korku türüyle ilgilenen arkadaşlar aramıza katılınca çok mutlu oluyoruz.
Özellikle gençler ilgi gösteriyor siteye. Ama en önemlisi az sayıda kişi geliyor fakat o kişi geldiğinde de hemen aramıza katılıyor.
4 ayda 1 kişi geldiği oluyor ama gelen kişi o kadar donanımlı oluyor ki hemen kadroya giriyor. Bizden biri oluyor.
Kadroda 10-15 kişi var. Önceleri daha çok kişiye hitap edelim istiyorduk ama daha sonra 10 kişi gelsin 20 kişi gelsin ama bizden olsun dedik. Biz ortak ilgi alanları korku olan bir aileyiz.
Y.K: Korkuyla alakalı hemen her şey var burada. Edebiyat, sinema ve korku oyunları gibi. Örneğin oyunların incelemesini yapıyoruz. Kitap tanıtımları yayınlıyoruz ve film eleştirileri yapıyoruz. Sitemiz aynı ilgi alanlarına sahip kişilerin toplanma yeri gibi oldu.
Yasin Karakaya
Burak Bayülgen: Ben 2010 'da keşfettim siteyi. Google 'da arama yaparken tanıştım siteyle.
Bir baktım içerik olağanüstü dedim ki bu bir fan sitesi değil. Bu işi sosyal bilimlere çevirmeye çalışan bir site.
Hemen Yasin 'e bir mail attım ben sinema okudum korku sinemasıyla ilgileniyorum dedim ve ilk yazımla başladım.
Korku sitesi bir blog değil. Bir etkinlik alanı, bir mecra, bir kaynak, bir portal. Türkiye 'de bu alanda referans alınabilecek en iyi kaynak.
Sizi keşfedenlerden nasıl tepkiler alıyorsunuz? Korku türüne uzak kişiler tarafından eleştirildiğiniz oluyor mu?
M.Ö: Türk halkı aslında genel olarak korku konseptine açık değil. Site açıldığından beri bizi eleştiren çok fazla mail aldık.
Sadece korku filmi paylaşıyoruz diye RTÜK 'e şikayet edildik. Acaba ne zaman kapatacaklar bizi diye bir korkumuz var.
Görseller konusunda çok şikayet aldık. Sanırım bunların makyaj olduğu anlaşılmıyor. Ama Her Şeye Rağmen biz yolumuza devam edeceğiz.
Sitenin yeni yüzü oluşurken dünyadaki korku sitelerinden etkilendiniz mi?
Y.K: Tasarım konusunda özgünüz diyebiliriz. Ama Türkiye 'de başka örnek olmadığı için sadece yabancı sitelerden besleniyoruz.
Murat Özkan
Korku sitesi olarak ne gibi etkinlikler yapıyorsunuz?
M.Ö: Bizim dost olduğumuz sinema blogları ve siteler var. Onlarla buluşuyoruz. O enerjiyi yakaladığımız için çok mutluyuz.
Giovanni'nin (Scognamillo) doğumgünü kutladık mesela. Bu tür insanları bir araya toplamak zor ama biz bunu başardık.
Sizi en çok korkutan filmler hangileri?
Y.K: Biz hiçbir filmden korkmuyoruz, etkilenmiyoruz.
Sizi izlediğiniz hiçbir şey korkutmuyor o zaman?
M.Ö: Biz korkudan zevk alıyoruz. Korku filmini izlemeyi bileceksiniz. “Ben bu filmden hiç korkmadım” diyorlar mesela korkmak için seyretmeyeceksin, zevk almak için izleyeceksin.
Y.K: Bir filmden korkmamak o filmin kötü olduğu anlamına gelmiyor.
B.B: Reflekse dayalı bir korkuysa film herkesi korkutur zaten. Ama önemli olan olayın, mekanın, atmosferin ürkütmesi, insanda karamsarlık yaratması.
Bu psikolojik bir gerçek aslında. Biz korkuyla doğuyoruz. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Y.K: Bence insanoğlunun en güçlü duygusu korkudur. Çünkü insan her zaman bir şeyden korkar. “Çocuklarım ne olacak?” korkusu “Hayatım nasıl olacak?” korkusu, gelecek korkusu…
B.B: Okan Bayülgen 'in “korku” temasının işlendiği programına katıldım. Konuştuğumuz konulardan biri de buydu.
Her şey ölüm korkusuna bağlanıyor. Bugün eğer yağmurdan korkuyorsan sebebi aslında yağmurun ıslatması değil “yıldırım düşerse ölürüm” korkusu.
Bugün işe gidemezsem ,para kazanamam, para kazanamazsam aç kalırım, aç kalırsam ölürüm…Dolayısıyla ben filancadan korkmuyorum diyebilirsiniz ama bu eninde sonunda bir ölüm korkusuna bağlanıyor.
Y.K:: Ölüm korkusu insanı canlı tutar.
Sıra dışı takipçileriniz var mı?
M.Ö: Kemik kadromuzda doktorundan subayına edebiyatçısından yönetmenine farklı mesleklere sahip birçok kişi var. Ben mesela çizgi film yapıyorum. İlgi alanıma zıt bir şey.
Y.K: Ben tekstille uğraşıyorum.
Dükkan-ül Hayal'de tasarlanan objeler ve aksesuarlardan bazıları ünlü müzik grubu Pentagram'ın albüm kapağı çekimlerinde kullanıldı.
Sosyal medyada kaç takipçiniz var?
Y.K: Facebook ve Twitter üzerinden ilgilenenlere ulaşıyoruz. Şu an Facebook 'ta 7 bin takipçimiz var.
M.Ö: Bizim umrumuzda olan gerçekten ilgilenen kişiler, sayı değil aslında.
Türkiye 'deki korku sinemasıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
B.B: Bu aralar gerçekten bir korku fİlmi furyası mevcut. Yerel kültürümüzden beslenen korkular oluşmaya başladı ama bunun da eksik olduğunu düşünüyoruz.
Çünkü Türkiye 'de henüz korku sinemasında bir Türk dili oluşturamadık. Biz batı kaynaklı ilerliyoruz. Biz bu şekilde ilerlemeye devam ettiğimiz sürece filmlerimiz taklitten ve ticari amaçlı olmaktan öteye geçemeyecek.
Bunun için sadece konu olarak kendi kültürümüzü ilgilendiren konular değil çekim tekniğimizi de oluşturmamız gerekiyor. Bu da zaman alacak tabii.
M.Ö: Türkiye ' 'deki dezavantaj şu: bu işi yapan kişiler korkuya tutkun olduğu için yapmıyor işlerini. Filmler maddi kaygılar yüzünden çekiliyor. Bu işi korku filmini seven, türe tutkuyla bağlı olan kişilerin yapması lazım.
Korku filmlerinde şiddetin dozu git gide artıyor. Bu durumun izleyici üzerindeki etkisi ne oluyor?
Y.K: Tüketildiği için, yeni bir fikir çıkmadığı için ekstrem bir şeyler yapıyor insanlar artık. Korku alt türleri vardır. Zombi, hayalet filmleri gibi bunların da fikirleri tüketildi.
Ben Facebook sayfamızda bir başlık kullandım geçtiğimiz günlerde dedim ki: “Bu memleketin korku sitesine ihtiyacı var mı?” Bu cümle bir çok şeyi özetliyor.
B.B: Güven olayını da ortadan kaldırdılar. Mesela Jaws dan korkuyorsanız denize girmezsiniz ve kimse sizi öldürmez. Ama artık karada yüzen köpekbalıkları var. Havada uçak piranalar var.
Burak Bayülgen (solda) ve Murat Özkan (sağda)
Geleceğe yönelik projelerinizden bahsetsek?
M.Ö: : Birkaç sene içinde güzel projelerle sesimizi daha çok duyurmayı hedefliyoruz. Flm çekmek istiyoruz. Yeterli donanım ve ekibe sahibiz.
B.B: Bu kafada insanlar olduğu sürece güzel bir yöne doğru gidecek. Bir emek var ortada daha da iyi oturacak. Gelecekte bizim de korku sinemamızdan bahsedecekler.
Korku filmlerini korkmak için değil zevk almak için izlemek gerektiğini düşünen ikili doktorlardan, subaylara kadar geniş yelpazede bir fan profilleri olduğunu söylüyor.
Özkan, Karakaya ve sitenin yazarlarından sinema yazarı Burak Bayülgen 'le Türkiye 'de insanların korkuya nasıl baktığını, yaşadığımız her şeyin temelindeki korkuları ve ülkemizdeki korku sinemasını konuştuk.
Korku serüveniniz nasıl başladı? Korku sitesi kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Yasin Karakaya: Benim korku tutkum 80 'lerden geliyor. O senelerde çocuk olan herkes Jason 'larla, Freddy 'lerle büyüdü.
Korku Sitesinin etkinliklerine destek sağlayan ve ileride yapacakları projelerde onlarla birlikte yol alacak olan özel efekt stüdyosu Dükkan-ül Hayal'de korku filmleri için çalışılmış bir obje.
İlk korku filmimi 1985 yılında memleketim Aydın 'da bir kahvehanede yerel halkla birlikte izledim. O film “Elm Sokağında Kabus”tu. İzledikten sonra “benim aradığım buymuş” dedim. O an bu sitenin temeli atıldı.
İnternetin yaygınlaşmasıyla DVD, poster, figür ve oyuncak koleksiyonları yapmaya başladım. Yabancı korku sitelerine girdiğimde fark ettim ki Türkiye 'de böyle bir site yok.
2003 yılında Türkiye 'deki ilk korku sitesini açtım. Orada filmlerin özetlerini, kendi yaptığım eleştirileri yayınlamaya başladım. O dönemde blog kavramı olmadığı için web sitesi açtım. Kendi yağımda kavruluyordum. Ta ki..
Murat Özkan: Benim de o dönemde kendi sitem vardı. Korku filmlerini, karakterlerini araştırıp yazıyordum.
Siteye seri katillerle ilgili bir bölüm de eklemiştim. 2007 'de Google 'a “korku” kelimesini yazdığımda karşıma Yasin 'in sitesi çıktı.
O da beni aynı yöntemle buldu. Madem iki kişiyiz neden birleşmiyoruz dedik ve 2008 'de şimdiki korku sitemizi kurduk.
Korku sitesinin içeriği nedir? Ziyaretçi profilinden bahseder misiniz?
M.Ö: Türkiye 'de korkuyu seven o kadar çok kişi var ki aslında. Ama o hobisini, o sevgisini, içindeki şevki aktaracak kimse yok.
Korku sitesiyle tanıştığında sevgisini aktaracak aracı bulmuş oluyor. Biz de korku türüyle ilgilenen arkadaşlar aramıza katılınca çok mutlu oluyoruz.
Özellikle gençler ilgi gösteriyor siteye. Ama en önemlisi az sayıda kişi geliyor fakat o kişi geldiğinde de hemen aramıza katılıyor.
4 ayda 1 kişi geldiği oluyor ama gelen kişi o kadar donanımlı oluyor ki hemen kadroya giriyor. Bizden biri oluyor.
Kadroda 10-15 kişi var. Önceleri daha çok kişiye hitap edelim istiyorduk ama daha sonra 10 kişi gelsin 20 kişi gelsin ama bizden olsun dedik. Biz ortak ilgi alanları korku olan bir aileyiz.
Y.K: Korkuyla alakalı hemen her şey var burada. Edebiyat, sinema ve korku oyunları gibi. Örneğin oyunların incelemesini yapıyoruz. Kitap tanıtımları yayınlıyoruz ve film eleştirileri yapıyoruz. Sitemiz aynı ilgi alanlarına sahip kişilerin toplanma yeri gibi oldu.
Yasin Karakaya
Burak Bayülgen: Ben 2010 'da keşfettim siteyi. Google 'da arama yaparken tanıştım siteyle.
Bir baktım içerik olağanüstü dedim ki bu bir fan sitesi değil. Bu işi sosyal bilimlere çevirmeye çalışan bir site.
Hemen Yasin 'e bir mail attım ben sinema okudum korku sinemasıyla ilgileniyorum dedim ve ilk yazımla başladım.
Korku sitesi bir blog değil. Bir etkinlik alanı, bir mecra, bir kaynak, bir portal. Türkiye 'de bu alanda referans alınabilecek en iyi kaynak.
Sizi keşfedenlerden nasıl tepkiler alıyorsunuz? Korku türüne uzak kişiler tarafından eleştirildiğiniz oluyor mu?
M.Ö: Türk halkı aslında genel olarak korku konseptine açık değil. Site açıldığından beri bizi eleştiren çok fazla mail aldık.
Sadece korku filmi paylaşıyoruz diye RTÜK 'e şikayet edildik. Acaba ne zaman kapatacaklar bizi diye bir korkumuz var.
Görseller konusunda çok şikayet aldık. Sanırım bunların makyaj olduğu anlaşılmıyor. Ama Her Şeye Rağmen biz yolumuza devam edeceğiz.
Sitenin yeni yüzü oluşurken dünyadaki korku sitelerinden etkilendiniz mi?
Y.K: Tasarım konusunda özgünüz diyebiliriz. Ama Türkiye 'de başka örnek olmadığı için sadece yabancı sitelerden besleniyoruz.
Murat Özkan
Korku sitesi olarak ne gibi etkinlikler yapıyorsunuz?
M.Ö: Bizim dost olduğumuz sinema blogları ve siteler var. Onlarla buluşuyoruz. O enerjiyi yakaladığımız için çok mutluyuz.
Giovanni'nin (Scognamillo) doğumgünü kutladık mesela. Bu tür insanları bir araya toplamak zor ama biz bunu başardık.
Sizi en çok korkutan filmler hangileri?
Y.K: Biz hiçbir filmden korkmuyoruz, etkilenmiyoruz.
Sizi izlediğiniz hiçbir şey korkutmuyor o zaman?
M.Ö: Biz korkudan zevk alıyoruz. Korku filmini izlemeyi bileceksiniz. “Ben bu filmden hiç korkmadım” diyorlar mesela korkmak için seyretmeyeceksin, zevk almak için izleyeceksin.
Y.K: Bir filmden korkmamak o filmin kötü olduğu anlamına gelmiyor.
B.B: Reflekse dayalı bir korkuysa film herkesi korkutur zaten. Ama önemli olan olayın, mekanın, atmosferin ürkütmesi, insanda karamsarlık yaratması.
Bu psikolojik bir gerçek aslında. Biz korkuyla doğuyoruz. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Y.K: Bence insanoğlunun en güçlü duygusu korkudur. Çünkü insan her zaman bir şeyden korkar. “Çocuklarım ne olacak?” korkusu “Hayatım nasıl olacak?” korkusu, gelecek korkusu…
B.B: Okan Bayülgen 'in “korku” temasının işlendiği programına katıldım. Konuştuğumuz konulardan biri de buydu.
Her şey ölüm korkusuna bağlanıyor. Bugün eğer yağmurdan korkuyorsan sebebi aslında yağmurun ıslatması değil “yıldırım düşerse ölürüm” korkusu.
Bugün işe gidemezsem ,para kazanamam, para kazanamazsam aç kalırım, aç kalırsam ölürüm…Dolayısıyla ben filancadan korkmuyorum diyebilirsiniz ama bu eninde sonunda bir ölüm korkusuna bağlanıyor.
Y.K:: Ölüm korkusu insanı canlı tutar.
Sıra dışı takipçileriniz var mı?
M.Ö: Kemik kadromuzda doktorundan subayına edebiyatçısından yönetmenine farklı mesleklere sahip birçok kişi var. Ben mesela çizgi film yapıyorum. İlgi alanıma zıt bir şey.
Y.K: Ben tekstille uğraşıyorum.
Dükkan-ül Hayal'de tasarlanan objeler ve aksesuarlardan bazıları ünlü müzik grubu Pentagram'ın albüm kapağı çekimlerinde kullanıldı.
Sosyal medyada kaç takipçiniz var?
Y.K: Facebook ve Twitter üzerinden ilgilenenlere ulaşıyoruz. Şu an Facebook 'ta 7 bin takipçimiz var.
M.Ö: Bizim umrumuzda olan gerçekten ilgilenen kişiler, sayı değil aslında.
Türkiye 'deki korku sinemasıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
B.B: Bu aralar gerçekten bir korku fİlmi furyası mevcut. Yerel kültürümüzden beslenen korkular oluşmaya başladı ama bunun da eksik olduğunu düşünüyoruz.
Çünkü Türkiye 'de henüz korku sinemasında bir Türk dili oluşturamadık. Biz batı kaynaklı ilerliyoruz. Biz bu şekilde ilerlemeye devam ettiğimiz sürece filmlerimiz taklitten ve ticari amaçlı olmaktan öteye geçemeyecek.
Bunun için sadece konu olarak kendi kültürümüzü ilgilendiren konular değil çekim tekniğimizi de oluşturmamız gerekiyor. Bu da zaman alacak tabii.
M.Ö: Türkiye ' 'deki dezavantaj şu: bu işi yapan kişiler korkuya tutkun olduğu için yapmıyor işlerini. Filmler maddi kaygılar yüzünden çekiliyor. Bu işi korku filmini seven, türe tutkuyla bağlı olan kişilerin yapması lazım.
Korku filmlerinde şiddetin dozu git gide artıyor. Bu durumun izleyici üzerindeki etkisi ne oluyor?
Y.K: Tüketildiği için, yeni bir fikir çıkmadığı için ekstrem bir şeyler yapıyor insanlar artık. Korku alt türleri vardır. Zombi, hayalet filmleri gibi bunların da fikirleri tüketildi.
Ben Facebook sayfamızda bir başlık kullandım geçtiğimiz günlerde dedim ki: “Bu memleketin korku sitesine ihtiyacı var mı?” Bu cümle bir çok şeyi özetliyor.
B.B: Güven olayını da ortadan kaldırdılar. Mesela Jaws dan korkuyorsanız denize girmezsiniz ve kimse sizi öldürmez. Ama artık karada yüzen köpekbalıkları var. Havada uçak piranalar var.
Burak Bayülgen (solda) ve Murat Özkan (sağda)
Geleceğe yönelik projelerinizden bahsetsek?
M.Ö: : Birkaç sene içinde güzel projelerle sesimizi daha çok duyurmayı hedefliyoruz. Flm çekmek istiyoruz. Yeterli donanım ve ekibe sahibiz.
B.B: Bu kafada insanlar olduğu sürece güzel bir yöne doğru gidecek. Bir emek var ortada daha da iyi oturacak. Gelecekte bizim de korku sinemamızdan bahsedecekler.