Bulgaristan'dan Belene itirafı
Bulgaristan'da 1984-1989 yılları arasında Türklere yönelik uyguladığı asimilasyon politikası Bulgaristan hükümeti tarafından ilk defa kabul edilerek kınandı.
Bulgaristan 22 yıl sonra asimilasyonu kabul etti. Böylece hayatını kaybedenler ile Belene kampında işkence gören ve evlerinden zorla göç ettirilenlere tazminat kapısı aralandı.
Bulgaristan, Todor Jivkov liderliğindeki komünist rejimin Türk ve Müslüman azınlığa yönelik 1984 ve 1989 yılları arasında uygulanan asimilasyon politikalarını 22 yıl sonra kabul etti. Bulgar Parlamentosu 1989 yılında sona eren komünist rejimin, Müslüman ve Türklere karşı uyguladığı asimilasyon sırasında yürüttüğü isim değiştirme, ibadet yasağı, anadilde konuşma ve zorunlu göç gibi etnik temizlik kampanyasını kınayan bildiriyi dün kabul etti. Bildiri Bulgaristan devletinin Türklere karşı girişilen asimilasyon kampanyasını resmi olarak kabul eden ilk belge olması açısından büyük önem taşıyor.
Sorumlular cezalandırılsın
Eski Başbakan ve Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar (DSB) partisi lideri İvan Kostov’un hazırladığı bildiri oylamaya katılan 115 milletvekilinin 112’si tarafından desteklendi. 3 milletvekili ise çekimser kaldı. Oylamaya ana muhalefet Bulgaristan Sosyalist Partisi milletvekilleri ile ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA partisi milletkilleri katılmadı. Bildiride, asimilasyon kampanyasından sorumlu kişilerin sanık olduğu ve 20 yıldır sürüncemede bırakılan davanın yeniden ele alınması ve suçluların cezalandırılması da talep ediliyor. Bulgar parlamentosunda kabul edilen kınama, ayrıca o dönemde öldürülen, işkence gören, hapse atılan ve zorla göç ettirilen göçmenlere de tazminat kapısını aralıyor.
517 kişi öldü
Bildiriye destek veren üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (DSP) Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Mestan, bildirinin “hukuki, siyasi ve ahlaki yönü olduğunu” dile getirdi. Mestan, “Bazı suç eylemleri konusunda zaman aşımı olmamalı diyorsak, bundan sonraki hukuki prosedür ona göre uygulanmalıdır. Yakın geçmişimizdeki bu çirkin eylemin sadece metodları değil, amaçlarını da kınadığımızı bildirmek zorundayız” dedi. DSB Milletvekili Lıçezar Toşev de en az 517 kişinin asimilasyon kampanyası sırasında öldürüldüğünü, 500’ü aşkın Bulgaristan Türkünün Belene cezaevine yollandığını söyledi. Toşev Belene’nin o dönemde sıradan bir cezaevinden yeniden toplama kampına dönüştürüldüğünü bildirdi. DIŞ HABERLER
‘Şiddetle kınıyoruz’
Bildirinin mimarı İvan Kostov, yüzlerce Bulgaristan Türkü ve Müslümanın hayatını kaybettiği asimilasyon kampanyasının eski komünist rejim tarafından “Yeniden Doğuş Süreci” olarak adlandırıldığını hatırlatarak “Bulgaristan Müslümanların Zorla Asimilasyonunu Kınama Bildirisi” olan belgenin parlamentonun tüm siyasi güçleri tarafından desteklenmesi gereken bir belge olduğunu söyledi. Kostov, “Komünistlerin yürüttüğü bu kampanya sırasında 360 bini aşkın Türk kökenli vatandaşımız göçe zorlandı. Etnik temizlik girişimi olarak gördüğümüz bu eylemi şiddetle kınıyoruz. Cumhuriyet Başsavcısı Boris Velçev’i bir an önce isim değiştirme kampanyası ile ilgili başlatılan ve ilerleme kaydetmemiş olan davayı yeniden ele almaya çağırıyoruz. Bu davayı ’zaman aşımına uğratma’ girişimlerini, asimilasyonu tüm Bulgaristan halkının ortak suçu şeklinde gösterme girişimi olarak kabul ediyoruz. Yakın tarihimizin önemli bir sayfasını bir kez daha okuyup kapatmak zorundayız” dedi.
Ölüm kampının filmi de yapıldı
Todor Jivkov liderliğindeki komünist Bulgar rejiminin “Yeniden doğuş süreci” olarak adlandırdığı etnik temizlik kampanyası en fazla ülkedeki en büyük azınlık olan Türkleri hedef aldı. İsim değiştirme ile başlayan asimilasyon politikasında, ibadet etmek, Türkçe konuşmak hatta Türk olmak bile yasaktı. Direnenler Tuna nehri kenarında II. Dünya Savaşı sonrasında rejim muhalifleri için kurulan Belene Adası’ndaki toplama kampına kapatıldı. Kampa kapatılan Türkler, Türkçe konuşmak, sünnetli olmak, geleneklerini sürdürmekle suçlanıyordu. Kamp Bulgaristan Türklerine, Türkiye’ye göçmeleri için baskı olarak kullanılıyor. Göçmek istemeyen veya göçemeyenler kampa kapatılıyordu. Resmi verilere göre bin 500’ün üzerinde kişi bu kamplarda sistematik işkence, tecavüz ve psikolojik baskıya tabi tutuldu. 500’den fazla kişi hayatını kaybetti. Kamp 1989’da Todor Jivkov’un iktidardan alınmasıyla faaliyetine son verdi. Belene’de yaşanan zulüm 1987 yılında TRT tarafından dizi olarak yayınlandı. Dizinin başrolünde Mine Çayıroğlu oynuyordu.
Irkçı partiden çifte standart yorumu
Bulgaristan Parlamentosu’nda dün kabul edilen Komünist rejim dönemindeki Türklere yönelik asimilasyon kampanyasını kınama oylamasına katılmayan Türk karşıtı ırkçı parti ATAKA, kararın kabul edilmesinin ardından Türk karşıtı tavrını sürdürdü. Aynı gün yapılan ve kabul edilmeyen Ermeni tasarısını Parlamentoya sunun isim olan ATAKA lideri Volen Siderov, “Ermenileri kabul etmediler, Türkleri ettiler bu çifte standarttır” diye konuştu.
AİHM’e gidiyorlardı
Türkiye’deki Bulgar vakıfları, Bulgaristan’da asimilasyon politikası sırasında işkence gören kişilerin haklarını aramak için Avrupa İnsan Hakları nezdinde bireysel dava açmak için girişim başlatmıştı.
360 bin Türk göçe zorlandı
Günümüzde 7 milyon kişini yaşadığı Bulgaristan’da Türkler nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. 1984-1989 yılları arasında Bulgaristan’ın Komünist cumhurbaşkanı Todor Jivkov Türklere karşı ağır bir Bulgarlaştırma siyaseti başlattı. Türklerin adları zorla Bulgar adlarla değiştirildi. Türkçe eğitim yasaklandı. 1989 yılında Bulgaristan Türkiye’yle olan sınırlarını açarak bu siyasetten hoşnut olmayan Türkleri Türkiye’ye göçe zorladı. 1989 yılında 360 binden fazla Bulgaristan Türkü Türkiye’ye göç etti.
Bulgaristan, Todor Jivkov liderliğindeki komünist rejimin Türk ve Müslüman azınlığa yönelik 1984 ve 1989 yılları arasında uygulanan asimilasyon politikalarını 22 yıl sonra kabul etti. Bulgar Parlamentosu 1989 yılında sona eren komünist rejimin, Müslüman ve Türklere karşı uyguladığı asimilasyon sırasında yürüttüğü isim değiştirme, ibadet yasağı, anadilde konuşma ve zorunlu göç gibi etnik temizlik kampanyasını kınayan bildiriyi dün kabul etti. Bildiri Bulgaristan devletinin Türklere karşı girişilen asimilasyon kampanyasını resmi olarak kabul eden ilk belge olması açısından büyük önem taşıyor.
Sorumlular cezalandırılsın
Eski Başbakan ve Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar (DSB) partisi lideri İvan Kostov’un hazırladığı bildiri oylamaya katılan 115 milletvekilinin 112’si tarafından desteklendi. 3 milletvekili ise çekimser kaldı. Oylamaya ana muhalefet Bulgaristan Sosyalist Partisi milletvekilleri ile ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA partisi milletkilleri katılmadı. Bildiride, asimilasyon kampanyasından sorumlu kişilerin sanık olduğu ve 20 yıldır sürüncemede bırakılan davanın yeniden ele alınması ve suçluların cezalandırılması da talep ediliyor. Bulgar parlamentosunda kabul edilen kınama, ayrıca o dönemde öldürülen, işkence gören, hapse atılan ve zorla göç ettirilen göçmenlere de tazminat kapısını aralıyor.
517 kişi öldü
Bildiriye destek veren üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (DSP) Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Mestan, bildirinin “hukuki, siyasi ve ahlaki yönü olduğunu” dile getirdi. Mestan, “Bazı suç eylemleri konusunda zaman aşımı olmamalı diyorsak, bundan sonraki hukuki prosedür ona göre uygulanmalıdır. Yakın geçmişimizdeki bu çirkin eylemin sadece metodları değil, amaçlarını da kınadığımızı bildirmek zorundayız” dedi. DSB Milletvekili Lıçezar Toşev de en az 517 kişinin asimilasyon kampanyası sırasında öldürüldüğünü, 500’ü aşkın Bulgaristan Türkünün Belene cezaevine yollandığını söyledi. Toşev Belene’nin o dönemde sıradan bir cezaevinden yeniden toplama kampına dönüştürüldüğünü bildirdi. DIŞ HABERLER
‘Şiddetle kınıyoruz’
Bildirinin mimarı İvan Kostov, yüzlerce Bulgaristan Türkü ve Müslümanın hayatını kaybettiği asimilasyon kampanyasının eski komünist rejim tarafından “Yeniden Doğuş Süreci” olarak adlandırıldığını hatırlatarak “Bulgaristan Müslümanların Zorla Asimilasyonunu Kınama Bildirisi” olan belgenin parlamentonun tüm siyasi güçleri tarafından desteklenmesi gereken bir belge olduğunu söyledi. Kostov, “Komünistlerin yürüttüğü bu kampanya sırasında 360 bini aşkın Türk kökenli vatandaşımız göçe zorlandı. Etnik temizlik girişimi olarak gördüğümüz bu eylemi şiddetle kınıyoruz. Cumhuriyet Başsavcısı Boris Velçev’i bir an önce isim değiştirme kampanyası ile ilgili başlatılan ve ilerleme kaydetmemiş olan davayı yeniden ele almaya çağırıyoruz. Bu davayı ’zaman aşımına uğratma’ girişimlerini, asimilasyonu tüm Bulgaristan halkının ortak suçu şeklinde gösterme girişimi olarak kabul ediyoruz. Yakın tarihimizin önemli bir sayfasını bir kez daha okuyup kapatmak zorundayız” dedi.
Ölüm kampının filmi de yapıldı
Todor Jivkov liderliğindeki komünist Bulgar rejiminin “Yeniden doğuş süreci” olarak adlandırdığı etnik temizlik kampanyası en fazla ülkedeki en büyük azınlık olan Türkleri hedef aldı. İsim değiştirme ile başlayan asimilasyon politikasında, ibadet etmek, Türkçe konuşmak hatta Türk olmak bile yasaktı. Direnenler Tuna nehri kenarında II. Dünya Savaşı sonrasında rejim muhalifleri için kurulan Belene Adası’ndaki toplama kampına kapatıldı. Kampa kapatılan Türkler, Türkçe konuşmak, sünnetli olmak, geleneklerini sürdürmekle suçlanıyordu. Kamp Bulgaristan Türklerine, Türkiye’ye göçmeleri için baskı olarak kullanılıyor. Göçmek istemeyen veya göçemeyenler kampa kapatılıyordu. Resmi verilere göre bin 500’ün üzerinde kişi bu kamplarda sistematik işkence, tecavüz ve psikolojik baskıya tabi tutuldu. 500’den fazla kişi hayatını kaybetti. Kamp 1989’da Todor Jivkov’un iktidardan alınmasıyla faaliyetine son verdi. Belene’de yaşanan zulüm 1987 yılında TRT tarafından dizi olarak yayınlandı. Dizinin başrolünde Mine Çayıroğlu oynuyordu.
Irkçı partiden çifte standart yorumu
Bulgaristan Parlamentosu’nda dün kabul edilen Komünist rejim dönemindeki Türklere yönelik asimilasyon kampanyasını kınama oylamasına katılmayan Türk karşıtı ırkçı parti ATAKA, kararın kabul edilmesinin ardından Türk karşıtı tavrını sürdürdü. Aynı gün yapılan ve kabul edilmeyen Ermeni tasarısını Parlamentoya sunun isim olan ATAKA lideri Volen Siderov, “Ermenileri kabul etmediler, Türkleri ettiler bu çifte standarttır” diye konuştu.
AİHM’e gidiyorlardı
Türkiye’deki Bulgar vakıfları, Bulgaristan’da asimilasyon politikası sırasında işkence gören kişilerin haklarını aramak için Avrupa İnsan Hakları nezdinde bireysel dava açmak için girişim başlatmıştı.
360 bin Türk göçe zorlandı
Günümüzde 7 milyon kişini yaşadığı Bulgaristan’da Türkler nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. 1984-1989 yılları arasında Bulgaristan’ın Komünist cumhurbaşkanı Todor Jivkov Türklere karşı ağır bir Bulgarlaştırma siyaseti başlattı. Türklerin adları zorla Bulgar adlarla değiştirildi. Türkçe eğitim yasaklandı. 1989 yılında Bulgaristan Türkiye’yle olan sınırlarını açarak bu siyasetten hoşnut olmayan Türkleri Türkiye’ye göçe zorladı. 1989 yılında 360 binden fazla Bulgaristan Türkü Türkiye’ye göç etti.