St.peterburg Başkonsolosu Veda Etti
Rusya’nın kültür başkenti St.
Petersburg’da 2007’dan bu yana görevini sürdüren Başkonsolos Mehmet Çınar’ın görevi sona erdi. Cihan Haber Ajansı’na görev süresi ile ilgili değerlendirmede bulunan Çınar, ayrılığın kendisi için her zaman hüzünlü olduğunu söyledi. St. Peterburg’da Türk diasporasının, iş adamlarının ve sivil toplum faaliyetlerinde her zaman ön sıralarda görülen Başkonsolos, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı öncesi kapattığı Büyükelçiliği’n kendisi döneminde yeniden açılarak faaliyetlerine başladığını söyledi.
St. Petersburg’da görev yapmak sizde nasıl bir izlenim bıraktı?
Burada görev yapacağımı duyduğumda benim için heyecan verici bir olay oldu. Birinci Dünya Savaşı`ndan bir süre önce burada bulunan Osmanlı Büyükelçiliği kapanmıştı. Bu yüzden Başkonsolos olarak buradaki ilk resmi Türk kuruluşunun başına geçecek olmak beni gerçekten çok sevindirdi. Sovyet öncesi ve sonrası dönemde gerek bakanlıktaki görevim sırasında gerekse Moskova’da görev aldığım için burası benim için anlamlı oldu. Diğer yandan, bir insanın belli bir süre yaşadığı bir yerden ayrılması zor oluyor tabi ki. Bende bu şehirde birçok değerli insan tanıdım. Bu insanların yüzde doksanını ayrıldıktan sonra bir daha göremeyeceğiniz için ayrılıklar biraz “hüzünlü” oluyor elbette.
Bir yabancı olarak kentle aranız nasıldı. Bu şehirde en çok hoşunuza gidenler ve sevmedikleriniz neler?
İnsan sevdiğinde kusur görmez derler. Bu şehirde bazı olumsuzluklar belki vardı. Ama şehrin diğer güzel yönleri bu olumsuzlukları örtüyor. Öte yandan boş zamanlarınızı değerlendirmenizi sağlayacak birçok imkan var. Burada kültürel sportif ve benzeri etkinlikler düzenleniyor. Hiçbir şey yapamazsanız parklarda bahçelerde dolaşırsınız.
Örneğin bir karşılaştırma yapacak olursak St. Petersburg’u İstanbul’dan ayıran yönler sizce neler?
İstanbul tabi ki hepimizin göz bebeği. Ben açıkçası İstanbul’u hiçbir yerle kıyaslamam. Oranın hayranıyım. Ama benzer yönleri var ve ikisi de deniz şehri sonuçta. Ancak şunu söyleyebilirim, burası kültürel yönden biraz daha aktif. Bizde de birçok kültürel ve sanatsal etkinlik düzenleniyor. Yine de karşılaştırdığımızda burası biraz daha ağır basıyor diyebilirim.
St. Petersburg’a geldiğinizde sizi en çok uğraştıran konular neydi?
Hiç düşünmeden söyleyebilirim. “İkamet” yani (konsolosluk için) bina sorunu. Bu bina sorunu bizi çok üzdü diyebilirim. Sayın Başbakanımızın gerçekten çok büyük katkısıyla bu iş çözümlendi. Şu an konsolosluğumuz kendine yakışır bir binaya taşındı.
St. Petersburg kültür şehri olarak biliniyor. Konsolosluk olarak döneminizde Türk kültürünün tanıtılması açısından ne gibi çalışmalar gerçekleştirildi ve Türk kültürü bu şehirde nasıl temsil ediliyor?
Biz burada konsolosluk olarak önemli çalışmalar yaptık. Özellikle ilk geldiğimiz yılda Rusya’daki Türk kültür günlerinin faaliyetlerinin önemli bir bölümü burada gerçekleştirildi. Onun dışında çeşitli korolarımız buraya geldi. Ünlü sanatçı “Emre Arıcı” iki kez konser verdi. RUTİD (Rus-Türk İşadamları Derneği) ile işbirliği halinde Konservatorya da klasik Türk müziği konseri gerçekleştirdik. Ünlü Ebrucu “Hikmet Barutçugil” buradaki bir akademide ve RUTİD”in salonunda Ruslara yönelik olarak ebru gösterisi gerçekleştirdi.
Bunların dışında Petersburg da, Petrozavosk’ta, Priozerk’te ve Sestrorets’te “Türk film Haftası” gerçekleştirdik. Özellikle film haftalarında Türkiye’nin tanıtımındaki etkisi müthiş oldu. Çünkü biz her gösteriden sonra ülkemiz sinemasına dair olumlu eleştiriler aldık. Çünkü gerçekten Türk sineması dünya ölçeğinde bir sinema halini aldı.
Şehirde gezdiğinizde dikkatinizi en çok ne çekiyor?
Açıkçası burada olan ancak ülkemde eksikliğini hissettiğim tek şey şehrin her tarafında bulunan parklar. İnsanların gezip dolaşması için ve rahatlaması için gerekli alanlar şehrin her tarafına yayılmış durumda.
Dört yıl öncesiyle karşılaştırdığınızda Türk-Rus ilişkilerini bugün nerede görüyorsunuz?
Her alanda ilerlemeler gerçekleşti ancak daha fazla çalışmamız gerekiyor. Şunu söyleyebilirim ki, özellikle Rusya’nın kuzeybatı bölgesinde Başkonsolosluk açılmış olması işadamlarımıza büyük cesaret verdi. Şimdi insanlar telefondan soruyor, internet üzerinden soruyor ve işlerini hallediyorlar.
Bunun yanında, kültürel ilişkilerimiz gerçekten oldukça gelişti. Kültürel ilişkiler karşılıklı yakınlığın en büyük hamisi ve karşılıklı olarak milletlerin birbirlerini tanımasındaki en büyük araç diyebilirim.
Türk iş dünyasının St. Petersburg’daki çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
Biz işadamlarımızdan gelen her türlü talebi yerine getirmeye çalıştık. Ama benim en büyük sevincim Ankara Sanayi Odasıyla Leningrad Sanayi Odası`nın yaptığı işbirliğidir. Tabi burada Rönesans şirketinin katkısı büyük. Şu an Rusya’da benzeri olmayan bir organize sanayi bölgesi ki Ankara Sincan’daki organize sanayi bölgesinin aynısı olacak. Böyle bir projenin temelini atmak ve böyle bir projenin içinde yer almak benim için büyük bir şeref. Türkiye’nin birçok bölgesinden işadamlarımız talepte bulunuyor ve bizde onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz ki bizim işadamlarımız cesurdur ve atılgandır. Bu proje ortaya çıktıktan sonra Türkiye’den çok fazla talep oldu. İşadamlarımız bu proje hakkında çok detay sorular soruyorlar ve bizde gerekli olan bilgileri kendilerine iletiyoruz.
Vizelerin kalkması sizce ikili ilişkilerde ne gibi değişiklikler sağladı?
Ağırlıklı olarak turizm açısından avantajlı oldu. İnsanlar Rusya’nın en uzak bölgelerinden kalkıp, vizesiz rahat rahat gidip geliyorlar. İşadamlarımız içinde çok büyük rahatlık oldu. Önceden vize almak için uğraş verirlerken şimdi sıkıntı çekmeden işlerini halledip geri dönebiliyorlar.
Şu an yakalamış olduğumuz aşamanın daha da ileri seviyeye gitmesini temenni ediyorum. En büyük dileğim ise Organize sanayi bölgesi projesinin faaliyete geçmesini görmek. Çünkü biz bu projeyi sanki çocuğumuz gibi sahiplendik ve projenin bir an önce bitip faaliyete geçmesini bekliyoruz.
Evli ve bir çocuğu olan Mehmet Çınar, T.E.D.Ankara Koleji ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. 1977`de İki Taraflı Kültürel İlişkiler Dairesi`nde Aday Meslek Memuru, Üçüncü Katip, 1979`da Belgrat Büyükelçiliği`nde Üçüncü Katip, 1980`de Tebriz Başkonsolosluğu`nda Muavin Konsolos, 1981`de Londra Büyükelçiliği`nde İkinci Katip, 1982`de Enformasyon Dairesi`nde İkinci Katip, 1984`de Dakka Büyükelçiliği`nde İkinci Katip olarak görev yaptı ve 1985`de istifa ederek görevinden ayrıldı.
1989`da Asya Dairesi`nde İkinci Katip, Başkatip, 1990`da Berlin Başkonsolosluğu`nda Konsolos, 1994`de Nahçıvan Başkonsolosluğu`nda Konsolos, 1997`de İdari ve Mali İşler Dairesi’nde Başkatip, Şube Müdürü, Daire Başkan Vekili, 1999`da Moskova Büyükelçiliği`nde Müsteşar, 2001`de Burgaz Başkonsolosluğu`nda Başkonsolos, 2003`de Siyaset Planlama Dairesi`nde Daire Başkanı, 2006`da İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı`nda Daire Başkanı olarak görev yapan Çınar, 2007`de St. Petersburg Başkonsolosu olarak atandı.
St. Petersburg’da görev yapmak sizde nasıl bir izlenim bıraktı?
Burada görev yapacağımı duyduğumda benim için heyecan verici bir olay oldu. Birinci Dünya Savaşı`ndan bir süre önce burada bulunan Osmanlı Büyükelçiliği kapanmıştı. Bu yüzden Başkonsolos olarak buradaki ilk resmi Türk kuruluşunun başına geçecek olmak beni gerçekten çok sevindirdi. Sovyet öncesi ve sonrası dönemde gerek bakanlıktaki görevim sırasında gerekse Moskova’da görev aldığım için burası benim için anlamlı oldu. Diğer yandan, bir insanın belli bir süre yaşadığı bir yerden ayrılması zor oluyor tabi ki. Bende bu şehirde birçok değerli insan tanıdım. Bu insanların yüzde doksanını ayrıldıktan sonra bir daha göremeyeceğiniz için ayrılıklar biraz “hüzünlü” oluyor elbette.
Bir yabancı olarak kentle aranız nasıldı. Bu şehirde en çok hoşunuza gidenler ve sevmedikleriniz neler?
İnsan sevdiğinde kusur görmez derler. Bu şehirde bazı olumsuzluklar belki vardı. Ama şehrin diğer güzel yönleri bu olumsuzlukları örtüyor. Öte yandan boş zamanlarınızı değerlendirmenizi sağlayacak birçok imkan var. Burada kültürel sportif ve benzeri etkinlikler düzenleniyor. Hiçbir şey yapamazsanız parklarda bahçelerde dolaşırsınız.
Örneğin bir karşılaştırma yapacak olursak St. Petersburg’u İstanbul’dan ayıran yönler sizce neler?
İstanbul tabi ki hepimizin göz bebeği. Ben açıkçası İstanbul’u hiçbir yerle kıyaslamam. Oranın hayranıyım. Ama benzer yönleri var ve ikisi de deniz şehri sonuçta. Ancak şunu söyleyebilirim, burası kültürel yönden biraz daha aktif. Bizde de birçok kültürel ve sanatsal etkinlik düzenleniyor. Yine de karşılaştırdığımızda burası biraz daha ağır basıyor diyebilirim.
St. Petersburg’a geldiğinizde sizi en çok uğraştıran konular neydi?
Hiç düşünmeden söyleyebilirim. “İkamet” yani (konsolosluk için) bina sorunu. Bu bina sorunu bizi çok üzdü diyebilirim. Sayın Başbakanımızın gerçekten çok büyük katkısıyla bu iş çözümlendi. Şu an konsolosluğumuz kendine yakışır bir binaya taşındı.
St. Petersburg kültür şehri olarak biliniyor. Konsolosluk olarak döneminizde Türk kültürünün tanıtılması açısından ne gibi çalışmalar gerçekleştirildi ve Türk kültürü bu şehirde nasıl temsil ediliyor?
Biz burada konsolosluk olarak önemli çalışmalar yaptık. Özellikle ilk geldiğimiz yılda Rusya’daki Türk kültür günlerinin faaliyetlerinin önemli bir bölümü burada gerçekleştirildi. Onun dışında çeşitli korolarımız buraya geldi. Ünlü sanatçı “Emre Arıcı” iki kez konser verdi. RUTİD (Rus-Türk İşadamları Derneği) ile işbirliği halinde Konservatorya da klasik Türk müziği konseri gerçekleştirdik. Ünlü Ebrucu “Hikmet Barutçugil” buradaki bir akademide ve RUTİD”in salonunda Ruslara yönelik olarak ebru gösterisi gerçekleştirdi.
Bunların dışında Petersburg da, Petrozavosk’ta, Priozerk’te ve Sestrorets’te “Türk film Haftası” gerçekleştirdik. Özellikle film haftalarında Türkiye’nin tanıtımındaki etkisi müthiş oldu. Çünkü biz her gösteriden sonra ülkemiz sinemasına dair olumlu eleştiriler aldık. Çünkü gerçekten Türk sineması dünya ölçeğinde bir sinema halini aldı.
Şehirde gezdiğinizde dikkatinizi en çok ne çekiyor?
Açıkçası burada olan ancak ülkemde eksikliğini hissettiğim tek şey şehrin her tarafında bulunan parklar. İnsanların gezip dolaşması için ve rahatlaması için gerekli alanlar şehrin her tarafına yayılmış durumda.
Dört yıl öncesiyle karşılaştırdığınızda Türk-Rus ilişkilerini bugün nerede görüyorsunuz?
Her alanda ilerlemeler gerçekleşti ancak daha fazla çalışmamız gerekiyor. Şunu söyleyebilirim ki, özellikle Rusya’nın kuzeybatı bölgesinde Başkonsolosluk açılmış olması işadamlarımıza büyük cesaret verdi. Şimdi insanlar telefondan soruyor, internet üzerinden soruyor ve işlerini hallediyorlar.
Bunun yanında, kültürel ilişkilerimiz gerçekten oldukça gelişti. Kültürel ilişkiler karşılıklı yakınlığın en büyük hamisi ve karşılıklı olarak milletlerin birbirlerini tanımasındaki en büyük araç diyebilirim.
Türk iş dünyasının St. Petersburg’daki çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
Biz işadamlarımızdan gelen her türlü talebi yerine getirmeye çalıştık. Ama benim en büyük sevincim Ankara Sanayi Odasıyla Leningrad Sanayi Odası`nın yaptığı işbirliğidir. Tabi burada Rönesans şirketinin katkısı büyük. Şu an Rusya’da benzeri olmayan bir organize sanayi bölgesi ki Ankara Sincan’daki organize sanayi bölgesinin aynısı olacak. Böyle bir projenin temelini atmak ve böyle bir projenin içinde yer almak benim için büyük bir şeref. Türkiye’nin birçok bölgesinden işadamlarımız talepte bulunuyor ve bizde onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz ki bizim işadamlarımız cesurdur ve atılgandır. Bu proje ortaya çıktıktan sonra Türkiye’den çok fazla talep oldu. İşadamlarımız bu proje hakkında çok detay sorular soruyorlar ve bizde gerekli olan bilgileri kendilerine iletiyoruz.
Vizelerin kalkması sizce ikili ilişkilerde ne gibi değişiklikler sağladı?
Ağırlıklı olarak turizm açısından avantajlı oldu. İnsanlar Rusya’nın en uzak bölgelerinden kalkıp, vizesiz rahat rahat gidip geliyorlar. İşadamlarımız içinde çok büyük rahatlık oldu. Önceden vize almak için uğraş verirlerken şimdi sıkıntı çekmeden işlerini halledip geri dönebiliyorlar.
Şu an yakalamış olduğumuz aşamanın daha da ileri seviyeye gitmesini temenni ediyorum. En büyük dileğim ise Organize sanayi bölgesi projesinin faaliyete geçmesini görmek. Çünkü biz bu projeyi sanki çocuğumuz gibi sahiplendik ve projenin bir an önce bitip faaliyete geçmesini bekliyoruz.
Evli ve bir çocuğu olan Mehmet Çınar, T.E.D.Ankara Koleji ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. 1977`de İki Taraflı Kültürel İlişkiler Dairesi`nde Aday Meslek Memuru, Üçüncü Katip, 1979`da Belgrat Büyükelçiliği`nde Üçüncü Katip, 1980`de Tebriz Başkonsolosluğu`nda Muavin Konsolos, 1981`de Londra Büyükelçiliği`nde İkinci Katip, 1982`de Enformasyon Dairesi`nde İkinci Katip, 1984`de Dakka Büyükelçiliği`nde İkinci Katip olarak görev yaptı ve 1985`de istifa ederek görevinden ayrıldı.
1989`da Asya Dairesi`nde İkinci Katip, Başkatip, 1990`da Berlin Başkonsolosluğu`nda Konsolos, 1994`de Nahçıvan Başkonsolosluğu`nda Konsolos, 1997`de İdari ve Mali İşler Dairesi’nde Başkatip, Şube Müdürü, Daire Başkan Vekili, 1999`da Moskova Büyükelçiliği`nde Müsteşar, 2001`de Burgaz Başkonsolosluğu`nda Başkonsolos, 2003`de Siyaset Planlama Dairesi`nde Daire Başkanı, 2006`da İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı`nda Daire Başkanı olarak görev yapan Çınar, 2007`de St. Petersburg Başkonsolosu olarak atandı.