Hasip Kaplan'dan Erdoğan'a cevap geldi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Bıçak kemiğe dayandı, faturası ağır olacak" sözlerine BDP'li Hasip Kaplan'dan cevap geldi.
Erdoğan'ın, "Bıçak kemiğe dayandı, faturası ağır olacak" sözlerine internetteki Twiter hesabından yanıt veren BDP Grup Başkan Vekili Hasip Kaplan, "Bundan sonra atılacak her adım, çözüm veya çözümsüzlüğe, 'kopuş' veya 'birleşmeye' götürecek. Sorumlu makamlarda olanların dikkatli olması lazım" dedi.
Twiter hesabında, Türkçe ve Kürtçe olarak "Günaydın" diye yazan BDP Şırnak Milletvekili ve BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, "Karanlıkların sıkıntıların sonu aydınlık ve yüreğinizi ısatacak bir güneştir" diye devam etti.
SİYASET KURUMU ÇÖZÜM PROJELERİ ÜRETEMEDİ
Hasip Kaplan 27 yıl 'Düşük yoğunluklu bir çatışmamada' 40 bini aşkın kişinin yaşamını yitirdiğini belirtirken, şöyle devam etti:
"40 bini aşkın insanımızı kaybetik, 6 bin civarında güvenlik görevlisi, diğerleri Kürt yurttaşlarımız. 17 yıldır Maxmur kampında 15 bin yurttaşımız mülteci. Dün Dersim'de karakol bahçesinde toplumezarlar açıldı. Çeteler, köy yakmalar, 17 bin faili meçhul, operasyon, baskı, tutuklama, yargısız infaz, parti kapatma, sınır ötesi hız kesmedi. Hep askere havale edilen Kürt sorununa asayiş/terör denildi. Kürt sorunun siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, tarihsel boyutları görülmedi. Siyaset kurumu çözüm projeleri geliştiremedi."
"İMAM BUNU YAPARSA CEMAAT ŞAŞAR"
Kritik bir süreçten geçildiğini hatırlatan BDP'li Kaplan, daha fazla acıların yaşanmaması amacıyla siyaset kurumunun adım atması gerektiğini savunarak, şunları yazdı:
"Kritik bir aşamadayız. Yaşanan acılar hepimizin yüreğini yakıyor. Daha fazla acıların yaşanmaması için siyaset krumunun elbette bir şeyler yapması lazım. Bundan sonra atılacak her adım çözüm veya çözümsüzlüğe, 'kopuş' veya 'birleşmeye' götürecek. Sorumlu makamlarda olanların dikkatli olması lazım. Başbakan basiretli bir lider edasıyla; sorunun şiddetle değil, barışçıl demokratik yollardan mecliste çözübileceği çağrısı yapabilirdi. Diyalog, uzlaşı yollarını sonuna kadar zorlayacağını, yeni anayasa sürecini bir şans olarak işaret edebilirdi. Tam aksine savaş ilanı yaptı. Kullandığı tehdit argumanı, demokratik siyaset içinde olanları hedef gösteren sorumsuzca, bir hamaset içeriyor. İmam bunu yaparsa cemaat şaşar. Saddam'ın veya Milosoavıch'ın rolüne soyunmak, takım elbiseleri çıkarıp, militer üniformoları giymek, jenosid tehditinde bulunmak korkunçtur."
"FİKİRLERİN ÖNÜNDE, DÜNYANIN EN GÜÇLÜ ORDULARI DURAMAZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın lideri olduğu AK Parti'nin iftar yemeğinde, "Bıçak kemiğe dayandı-faturası ağır olur" söylemini de değerlendiren Kaplan, şunları söyledi:
"Bıçak kemiğe dayandı-faturası ağır olur söylemi, demokratik siyasetin dili değildir. Hukuka göre insanlık suçu, sorumsuzluk, katliam çağrısıdır. Demokratik özerklik projesine, AKP karşıdır diye halkımızın haklı, meşru gördüğü 3 milyon seçmenin destek verdiği bir gerçeği yok sayılamaz. Recep Tayyip Erdoğan'ın 'devletin topyekün savaş' ilanı ile PKK'nın, 'adım atılmazsa halk savaşı olur' seçeneğinin dışında bir üçüncü yol vardır. Türkiye halkının, ölümleri/savaşı durdurmak, barışçıl, demokratik bir çözüm için; topyekün bir mücadele başlatma zamanıdır. Tarihe ve halka karşı sorumlu olanlar, darbecilerin, diktatörlerin, faşizmin, savaş çığrıtkanlarının fatura tehditlerine asla boyun eğmeyecekler. Tarihin tekerliğini geriye döndürmek mümkün değil. Zamanı gelmiş fikirlerin önünde dünyanın en güçlü ordularının duramadığı görülmüştür."
Twiter hesabında, Türkçe ve Kürtçe olarak "Günaydın" diye yazan BDP Şırnak Milletvekili ve BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, "Karanlıkların sıkıntıların sonu aydınlık ve yüreğinizi ısatacak bir güneştir" diye devam etti.
SİYASET KURUMU ÇÖZÜM PROJELERİ ÜRETEMEDİ
Hasip Kaplan 27 yıl 'Düşük yoğunluklu bir çatışmamada' 40 bini aşkın kişinin yaşamını yitirdiğini belirtirken, şöyle devam etti:
"40 bini aşkın insanımızı kaybetik, 6 bin civarında güvenlik görevlisi, diğerleri Kürt yurttaşlarımız. 17 yıldır Maxmur kampında 15 bin yurttaşımız mülteci. Dün Dersim'de karakol bahçesinde toplumezarlar açıldı. Çeteler, köy yakmalar, 17 bin faili meçhul, operasyon, baskı, tutuklama, yargısız infaz, parti kapatma, sınır ötesi hız kesmedi. Hep askere havale edilen Kürt sorununa asayiş/terör denildi. Kürt sorunun siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, tarihsel boyutları görülmedi. Siyaset kurumu çözüm projeleri geliştiremedi."
"İMAM BUNU YAPARSA CEMAAT ŞAŞAR"
Kritik bir süreçten geçildiğini hatırlatan BDP'li Kaplan, daha fazla acıların yaşanmaması amacıyla siyaset kurumunun adım atması gerektiğini savunarak, şunları yazdı:
"Kritik bir aşamadayız. Yaşanan acılar hepimizin yüreğini yakıyor. Daha fazla acıların yaşanmaması için siyaset krumunun elbette bir şeyler yapması lazım. Bundan sonra atılacak her adım çözüm veya çözümsüzlüğe, 'kopuş' veya 'birleşmeye' götürecek. Sorumlu makamlarda olanların dikkatli olması lazım. Başbakan basiretli bir lider edasıyla; sorunun şiddetle değil, barışçıl demokratik yollardan mecliste çözübileceği çağrısı yapabilirdi. Diyalog, uzlaşı yollarını sonuna kadar zorlayacağını, yeni anayasa sürecini bir şans olarak işaret edebilirdi. Tam aksine savaş ilanı yaptı. Kullandığı tehdit argumanı, demokratik siyaset içinde olanları hedef gösteren sorumsuzca, bir hamaset içeriyor. İmam bunu yaparsa cemaat şaşar. Saddam'ın veya Milosoavıch'ın rolüne soyunmak, takım elbiseleri çıkarıp, militer üniformoları giymek, jenosid tehditinde bulunmak korkunçtur."
"FİKİRLERİN ÖNÜNDE, DÜNYANIN EN GÜÇLÜ ORDULARI DURAMAZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın lideri olduğu AK Parti'nin iftar yemeğinde, "Bıçak kemiğe dayandı-faturası ağır olur" söylemini de değerlendiren Kaplan, şunları söyledi:
"Bıçak kemiğe dayandı-faturası ağır olur söylemi, demokratik siyasetin dili değildir. Hukuka göre insanlık suçu, sorumsuzluk, katliam çağrısıdır. Demokratik özerklik projesine, AKP karşıdır diye halkımızın haklı, meşru gördüğü 3 milyon seçmenin destek verdiği bir gerçeği yok sayılamaz. Recep Tayyip Erdoğan'ın 'devletin topyekün savaş' ilanı ile PKK'nın, 'adım atılmazsa halk savaşı olur' seçeneğinin dışında bir üçüncü yol vardır. Türkiye halkının, ölümleri/savaşı durdurmak, barışçıl, demokratik bir çözüm için; topyekün bir mücadele başlatma zamanıdır. Tarihe ve halka karşı sorumlu olanlar, darbecilerin, diktatörlerin, faşizmin, savaş çığrıtkanlarının fatura tehditlerine asla boyun eğmeyecekler. Tarihin tekerliğini geriye döndürmek mümkün değil. Zamanı gelmiş fikirlerin önünde dünyanın en güçlü ordularının duramadığı görülmüştür."