Kan Verene Makarna
Türk Kızılayı, Mersin merkezli dünyaca ünlü Arbella Makarna işbirliği ile hazırlanan proje kapsamında kan bağışlayanlara makarna verecek.
Arbella Makarna ile yürütülen işbirliğinin tanıtımı, Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali ve Arbella Makarna‘nın yönetim kurulu üyelerinin katıldığı törenle Mersin‘de yapıldı. ‘Senin kalbin kimin için çarpıyor?‘ sloganı ile hazırlanan proje kapsamında üretilen 200 bin paket makarnanın Türk Kızılayı tarafından bölgelere dağıtıldığı, makarnaların 15 bin paketinin kan bağışçılarına, kalan kısmının ise afet bölgelerindeki ihtiyaç sahiplerine verileceği kaydedildi. Projenin tanıtım töreninde konuşan
Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, projenin hazırlanıp uygulanmasından dolayı Arbel Grubu‘na teşekkür etti. Ülkemizin en önemli ihtiyaçlarından birinin de kan olduğunu vurgulayan Küçükali, "İnsanların çok zor durumda olduğu anlarda ve çaresiz kaldığı zamanlarda lazım olan bu ürün, dünyada yapayı yapılamayan önemli üç üründen biridir. Sıvı olarak insanda bulunan ama yapay olarak yapılmayan erkeklerdeki erklik suyu, annelerdeki annelik sütü ve insanlardaki kandır. Henüz modern bilim bu üç önemli
sıvıyı üretemedi. Dolayısıyla da insandan insana verilen organ naklinden belki de daha önemli olan kan bağışı konusunda Arbella ile beraber bir çalışmamız olacak. Bu çalışmanın manevi boyutu maddi boyutundan daha önemli" dedi.
Ülkemizde maalesef geçmiş yıllarda hastaneye gidildiğinde ‘git kan bağışlayacak birilerini bul gel, onlardan kan alacağız‘ denildiğini hatırlatan Küçükali, "Bu gayri insani bir durumdur. Kan gönüllülük esasına dayalı olarak verilen, gönüllülük esasının dışında da alınması son derece sakıncalı olan bir üründür. Benim genel başkan olduğum kongreye, Sayın Başbakanımız teşrif etmişlerdi ve aynen şunu söylemişlerdi, "Bir elinde kan torbası diğer elinde de doktor reçetesi sokakta perişan gezen vatandaşımızı
görmek istemiyorum. Kızılay bu problemi çözmeli. Biz 2005 yılından bu yana dünyadaki bütün çalışmaları yakından takip ettik ve şimdi o dönemde gıpta ile baktığımız Güney Kore‘nin de önüne geçtik. Dünya liderliğine oynamamamız için de hiç bir engel yok" diye konuştu.
Artık devlet hastanelerinde ‘git 3-5 kişi bul gel, kan alıp senin hastanı ameliyat edeceğiz‘ deme şansına hiçbir doktorun veya başhekimin sahip olmadığını kaydeden Küçükali, şöyle devam etti:
"Çünkü bizde kan var, her an bizden kanı isteyebilirler ki biz ona istemeden zaten o kanı gönderiyoruz. Online sistemi üzerinden tüm hastanelerle bağlantı halindeyiz. Biz hastanelerin bugün kaç ameliyat yapacaklarını, kaç ünite kana ihtiyacı olduklarını, hangi değerlerde kan istediklerini biliyoruz. Bizim arkadaşlarımız bir gün evvel o kanı stoklardan alarak kendi elimizle o hastanelere teslim ediyoruz."
"KENDİ YAZILIMIMIZI YAPIYORUZ"
Kızılay olarak şimdi yeni bir şey daha yaparak milli yazılımı hazırladıklarını aktaran Tekin Küçükali, "Kendi yazılım mühendislerimizle kandaki ayrıştırmanın alt yapısını oluşturan yazılımı kendimiz hazırlıyoruz ve dünyaya örnek bir model olarak çıkacağız. Ancak şunu söylemek istiyorum ki kan tedariki bunların hepsinin önünde geliyor. Çünkü orası olmazsa diğer yaptıklarımızın hiçbir manası olmuyor. Biz zannederiz ki doğduğumuz zaman vücudumuzdaki kan neyse öldüğümüz zaman da kan odur. Hiç öyle değil. Her
şeyi mükemmel yaratan Allah, insan vücudunu da çok mükemmel yaratmış. Kan, yani alyuvarlar 120 günde bir defa ölüyor. Dalak onu vücuttan emiyor, ilik hemen yerine yenisini yapıyor, karaciğere gönderiyor. Karaciğerden kalp bunu alarak vücuda pompalıyor. Sistem böyle çalışıyor. Dalak bu ölen kanı aldığında ne yapıyor? Dışkı diye dışarıya atıyor. Şimdi tercih bizim, ya 90 günde bir defa kan vererek kanı öldürmeden ameliyathanede sizden şifa bekleyen bir insana faydalı bir iş yapacağız yada o kanı 120 gün
bekletip dışkı diye tuvalete atacağız. Bu önemli ürünün zayi olması hepimiz için son derece sıkıntılıdır" dedi.
İlaç sanayinde kullanılan bazı ürünlerin kandan elde edildiğini anlatan Küçükali, bunun için 450-500 milyon dolar her yıl ilaç sanayisinde bu plazmadan elde edilen ürünlere ülke insanı olarak para verdiğimizi ifade ederek, "Bunun önünü kesmek lazım. Neyle? Ülkenin ihtiyacı olan 1 milyon 800 bin ünite kanı tedarik ettiğimiz an, yani 2012 Aralık ayından sonra kuracağımız merkezle ülkemize de 450 milyon dolar veya 500 milyon dolar gibi bir çıktının yerine belki bu kadar komşu ülkelere bunu satarak fayda
sağlayacağız. Bu bakımdan dışkı olarak atılmasına izin vermeyeceğimiz bu önemli ürünün ülke genelinde yaygın bir bilinç ile davranış değişikliğini sağlamamız lazım" ifadelerini kullandı.
Küçükali, bir soru üzerine Arbel Grubu ile başlatılan bu kampanyanın 1 yıl sürmesinin planlandığını, ilk etapta 200 bin paket 250 gramlık makarna paketlerinin bölgelere gönderildiğini söyledi.
Mersin Vali Yardımcısı Kadir Okatan ise, Kızılay‘ın son yıllardaki başarılı çalışmalarıyla güzel bir ivmeyi yakaladığını kaydederek, "Kızılay ve Arbel‘i böyle bir işbirliğinden dolayı tebrik ediyorum. Kan çok değerli bir ürün. Halkımızı kan verme konusunda bir kez daha duyarlı olmaya davet etmek istiyorum. Çünkü kan vermek sadece alan açısından değil veren açısından da önemli. Bu aynı zamanda sosyal sorumluluğun gereğidir. Kültürümüzde var olan sosyal paylaşımı bu kan açısından da geliştirmek
durumundayız" dedi.
Arbel Grubu CEO‘su Hüseyin Arsan da, bu projenin kendileri açısından en önemli bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu belirtti. Kızılay ile böyle bir ortak projede yer aldıkları için gerçekten çok mutlu olduğunu dile getiren Arslan, "Biz sürekli olmayan projelerin içinde hiçbir zaman olmadık, olmayacağız. Bizim ailemizin önemli prensiplerinden biri projenin sürekliliğidir. Biz bu projenin daha da büyümesi için tüm gayreti göstereceğiz. Bunun ekonomik boyutu hiç önemli değil, inşallah 1 milyon paket
dağıtırız. Ne kadar kan verilirse bu kampanya çerçevesinde biz o kadar mutlu olacağız. Bunun bütçesi 1 milyon lira ya da 2 milyon lira olsa ne olur. Burada asıl amaç şirketleri kan vermeye teşvik etmek" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Vali Yardımcısı Kadir Okatan ile birlikte törene katılanlar Kızılay‘a kan bağışında bulundular. Arbella Grubu‘nda çalışan personelin de kan vererek kampanyaya destek verdiği belirtildi.
Kaynak: İHA
Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, projenin hazırlanıp uygulanmasından dolayı Arbel Grubu‘na teşekkür etti. Ülkemizin en önemli ihtiyaçlarından birinin de kan olduğunu vurgulayan Küçükali, "İnsanların çok zor durumda olduğu anlarda ve çaresiz kaldığı zamanlarda lazım olan bu ürün, dünyada yapayı yapılamayan önemli üç üründen biridir. Sıvı olarak insanda bulunan ama yapay olarak yapılmayan erkeklerdeki erklik suyu, annelerdeki annelik sütü ve insanlardaki kandır. Henüz modern bilim bu üç önemli
sıvıyı üretemedi. Dolayısıyla da insandan insana verilen organ naklinden belki de daha önemli olan kan bağışı konusunda Arbella ile beraber bir çalışmamız olacak. Bu çalışmanın manevi boyutu maddi boyutundan daha önemli" dedi.
Ülkemizde maalesef geçmiş yıllarda hastaneye gidildiğinde ‘git kan bağışlayacak birilerini bul gel, onlardan kan alacağız‘ denildiğini hatırlatan Küçükali, "Bu gayri insani bir durumdur. Kan gönüllülük esasına dayalı olarak verilen, gönüllülük esasının dışında da alınması son derece sakıncalı olan bir üründür. Benim genel başkan olduğum kongreye, Sayın Başbakanımız teşrif etmişlerdi ve aynen şunu söylemişlerdi, "Bir elinde kan torbası diğer elinde de doktor reçetesi sokakta perişan gezen vatandaşımızı
görmek istemiyorum. Kızılay bu problemi çözmeli. Biz 2005 yılından bu yana dünyadaki bütün çalışmaları yakından takip ettik ve şimdi o dönemde gıpta ile baktığımız Güney Kore‘nin de önüne geçtik. Dünya liderliğine oynamamamız için de hiç bir engel yok" diye konuştu.
Artık devlet hastanelerinde ‘git 3-5 kişi bul gel, kan alıp senin hastanı ameliyat edeceğiz‘ deme şansına hiçbir doktorun veya başhekimin sahip olmadığını kaydeden Küçükali, şöyle devam etti:
"Çünkü bizde kan var, her an bizden kanı isteyebilirler ki biz ona istemeden zaten o kanı gönderiyoruz. Online sistemi üzerinden tüm hastanelerle bağlantı halindeyiz. Biz hastanelerin bugün kaç ameliyat yapacaklarını, kaç ünite kana ihtiyacı olduklarını, hangi değerlerde kan istediklerini biliyoruz. Bizim arkadaşlarımız bir gün evvel o kanı stoklardan alarak kendi elimizle o hastanelere teslim ediyoruz."
"KENDİ YAZILIMIMIZI YAPIYORUZ"
Kızılay olarak şimdi yeni bir şey daha yaparak milli yazılımı hazırladıklarını aktaran Tekin Küçükali, "Kendi yazılım mühendislerimizle kandaki ayrıştırmanın alt yapısını oluşturan yazılımı kendimiz hazırlıyoruz ve dünyaya örnek bir model olarak çıkacağız. Ancak şunu söylemek istiyorum ki kan tedariki bunların hepsinin önünde geliyor. Çünkü orası olmazsa diğer yaptıklarımızın hiçbir manası olmuyor. Biz zannederiz ki doğduğumuz zaman vücudumuzdaki kan neyse öldüğümüz zaman da kan odur. Hiç öyle değil. Her
şeyi mükemmel yaratan Allah, insan vücudunu da çok mükemmel yaratmış. Kan, yani alyuvarlar 120 günde bir defa ölüyor. Dalak onu vücuttan emiyor, ilik hemen yerine yenisini yapıyor, karaciğere gönderiyor. Karaciğerden kalp bunu alarak vücuda pompalıyor. Sistem böyle çalışıyor. Dalak bu ölen kanı aldığında ne yapıyor? Dışkı diye dışarıya atıyor. Şimdi tercih bizim, ya 90 günde bir defa kan vererek kanı öldürmeden ameliyathanede sizden şifa bekleyen bir insana faydalı bir iş yapacağız yada o kanı 120 gün
bekletip dışkı diye tuvalete atacağız. Bu önemli ürünün zayi olması hepimiz için son derece sıkıntılıdır" dedi.
İlaç sanayinde kullanılan bazı ürünlerin kandan elde edildiğini anlatan Küçükali, bunun için 450-500 milyon dolar her yıl ilaç sanayisinde bu plazmadan elde edilen ürünlere ülke insanı olarak para verdiğimizi ifade ederek, "Bunun önünü kesmek lazım. Neyle? Ülkenin ihtiyacı olan 1 milyon 800 bin ünite kanı tedarik ettiğimiz an, yani 2012 Aralık ayından sonra kuracağımız merkezle ülkemize de 450 milyon dolar veya 500 milyon dolar gibi bir çıktının yerine belki bu kadar komşu ülkelere bunu satarak fayda
sağlayacağız. Bu bakımdan dışkı olarak atılmasına izin vermeyeceğimiz bu önemli ürünün ülke genelinde yaygın bir bilinç ile davranış değişikliğini sağlamamız lazım" ifadelerini kullandı.
Küçükali, bir soru üzerine Arbel Grubu ile başlatılan bu kampanyanın 1 yıl sürmesinin planlandığını, ilk etapta 200 bin paket 250 gramlık makarna paketlerinin bölgelere gönderildiğini söyledi.
Mersin Vali Yardımcısı Kadir Okatan ise, Kızılay‘ın son yıllardaki başarılı çalışmalarıyla güzel bir ivmeyi yakaladığını kaydederek, "Kızılay ve Arbel‘i böyle bir işbirliğinden dolayı tebrik ediyorum. Kan çok değerli bir ürün. Halkımızı kan verme konusunda bir kez daha duyarlı olmaya davet etmek istiyorum. Çünkü kan vermek sadece alan açısından değil veren açısından da önemli. Bu aynı zamanda sosyal sorumluluğun gereğidir. Kültürümüzde var olan sosyal paylaşımı bu kan açısından da geliştirmek
durumundayız" dedi.
Arbel Grubu CEO‘su Hüseyin Arsan da, bu projenin kendileri açısından en önemli bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu belirtti. Kızılay ile böyle bir ortak projede yer aldıkları için gerçekten çok mutlu olduğunu dile getiren Arslan, "Biz sürekli olmayan projelerin içinde hiçbir zaman olmadık, olmayacağız. Bizim ailemizin önemli prensiplerinden biri projenin sürekliliğidir. Biz bu projenin daha da büyümesi için tüm gayreti göstereceğiz. Bunun ekonomik boyutu hiç önemli değil, inşallah 1 milyon paket
dağıtırız. Ne kadar kan verilirse bu kampanya çerçevesinde biz o kadar mutlu olacağız. Bunun bütçesi 1 milyon lira ya da 2 milyon lira olsa ne olur. Burada asıl amaç şirketleri kan vermeye teşvik etmek" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Vali Yardımcısı Kadir Okatan ile birlikte törene katılanlar Kızılay‘a kan bağışında bulundular. Arbella Grubu‘nda çalışan personelin de kan vererek kampanyaya destek verdiği belirtildi.