Başbakan Yardımcısı Arınç’Tan Tuğluk’A Kınama

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un “Türkiye’de kötü şeyler olacak.” açıklamasını tepkiyle karşıladı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un “Türkiye’de kötü şeyler olacak.” açıklamasını tepkiyle karşıladı.

Tuğluk’un bir parlamenter adayı olduğunu belirten Arınç, “TBMM’ye gelerek orada tüm Türkiye’nin, 72 milyonun sorunlarının halli için yemin edecek olan birinin böylesine hırçın, böylesine kavgacı, böylesine çatışmacı ve böylesine şiddeti teşvik eden beyanlarını nefretle lanetliyorum.” dedi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ile Vietnam Ticaret ve Sanayi Odası (VCCI) tarafından tertip edilen Türkiye-Vietnam Ticaret ve Yatırım Forumu‘na katıldı. Forumdan ayrılırken gazetecilerin sorularını cevaplayan Bülent Arınç, DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk‘un "Türkiye‘de kötü şeyler olacak. Felaketin eşiğindeyiz, Suriye mi, Mısır mı gibi oluruz, bilemeyiz." sözleri ile ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:

“Tuğluk’un dün ve bugün yaptığı açıklamalar fevkalede endişe vericidir. Toplumu korkuya, şiddete yönlendirmek siyasetçinin işi değildir. Demokrasi içinde paylaşmak, uzlaşmak ve diyalogda bulunmak, yasal zeminde davranmak siyasetçinin işidir. Son günlerde karşı karşıya kaldığımız olaylar kaygı verici iken, bunları yatıştırmak yerine birkaç gün evvel olduğu gibi kimi BDP’li siyasilerin dağa çıkmaktan söz etmesi, kimilerinin ‘AK Parti binalarına saldıracağız.’ demesi, kimilerinin taş atan, molotof atan eylemcilerin içerisinde yer almaları, kimilerinin bilinen kıyafetleri ile toplulukları tahrik etmeleri ve maalesef en sonunda Aysel Tuğluk’un çok yanlış, şiddete yönlendiren, Türkiye’yi karıştırmayı hedefleyenlere fırsat veren beyanları kamuoyu tarafından tartışılmaktadır.

Bu sözleri ben fevkalade yanlış buluyorum, şiddete yönlendiren ibareler olarak görüyorum. Bölgemizin, Kürtleri ile Türkleri bir arada hayatını idame ettiren toplumumuzun bu görüşleri paylaşmadığını hatta nefretle kınadığını biliyorum.

Malum, birkaç gün önce Kastamonu’dan dönen Başbakanlık’a ait otomobilin önündeki trafik eskortuna bir saldırı oldu. Bu çirkin ve lanetli saldırıda bir polisimiz şehit oldu, bir arkadaşı da yaralandı. El bombası ve makineli tabanca ile yapılan saldırıyı PKK üstlendi. Telefon dinlemelerinde maalesef bu olayı başarı gibi gören, bunun devamının geleceğini belirten ve bundan sonra tek hedefin AK Parti olduğunu ortaya koyan diyaloglar tüm Tükiye’yi üzdü, kaygılandırdı. Şehit polisin hüznünü hepimiz derinden hissederken, yazık ki BDP’li siyasilerden şu ana kadar bırakın güçlü bir kınama gelmesini üzüntü açıklaması dahi duymadım. Yüksek Seçim Kurulu’nun yanlış kararını bahane ederek AK Parti binalarına saldıracaklarını, dağa çıkacaklarını, kavga edeceklerini, ortalığı kan gölüne çevirceklerini peravasızca dillendirildiği diyaloglara tanık olduk. Son olarak da Aysel Tuğluk’un sözlerini duyduk.

Türkiye’yi nereye götürmek istiyorlar, Türk halkını hangi kavgaların içine atmak istiyorlar? Tüm bunları nefretle dinliyor, yapılanları izliyoruz. Ben özellikle bağımsız milletvekili adayı olan ve TBMM’ye gelerek orada tüm Türkiye’nin, 72 milyonun sorunlarının halli için yemin edecek olan bir parlamenter adayının böylesine hırçın, böylesine kavgacı, böylesine çatışmacı ve böylesine şiddeti teşvik eden beyanlarını nefretle lanetliyorum. Bu çok yanlıştır. Güvendikleri ve oy almak istedikleri Kürt halkının da tüm seçmenlerin de bu söylemleri lanetle kınadıklarını biliyorum. Bunun ne kendilerine, ne bölgeye ne Türkiye’ye bir faydası olmayacaktır. Akıllarını başlarına alsınlar, yol yakınken ülkeyi gerginlik ortamına sokmaktan süratle vazgeçsinler. Bu gerginliğin ülkeye faydası olmayacak. Sorunlar varsa görüşelecek ve yasal zeminlerde halledilecek. Bunun en meşru yeri kuşku yok parlamentodur. Sivil itaatsizlik yapacaklarını söyleyenlerin ellerine tabanca almaları, şiddetin her noktasına başvurmaları kendi kendilerini yalanlamaktan başka bir şey değil. Fevkalade üzücü bir tablo ile karşı karşıyayız. Umarız aklıselim hâkim olur.”

“DEMİREL’İN AÇIKLAMALARINI DİKKATE ALMIYORUM”

Gazetecilerin “9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in başta Mehmet Haberal’ı ve Ergenekon sanıklarını savunan ifadelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Bülent Arınç, “Ben, Sayın Demirel’in değil bu açıklamalarını, başka konularda yaptığı açıklamaları da dikkate almayan, önemsemeyen bir insanım. Bu söylediklerinin ne anlama geldiğini hiç de önemsemiyorum.” karşılığını verdi.

“KILIÇDAROĞLU, YOLSUZLUK OPERASYONUNDAN MEMNUN OLMALI”

İzmir’deki yolsuzluk operasyonun aktarılması üzerine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, şu görüşleri dile getirdi:

“İzmir’de yürütülen yolsuzluk operasyonu dâhilinde tutuklamalar oldu. Bu soruşturma ihaleye fesat karıştırmak, resmi evrakta sahtecilik ve buna benzer suçlamalarla ilgilidir. Bunlar ağır cezalık suçlardır. Yargının insiyatifinde olan bir konu ile ilgili bir şey söylemek istemiyorum.

Yolsuzluklar konusunda Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları her gittikleri yerde AK Partililer’in yolsuzluk yaptığını ve başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere herkesin bundan sorumlu olduğunu iddia ediyor. Ellerine bir çekiç almışlar herkesi çivi gibi görüp başlarına vuruyorlar. Yolsuzluklar konusunda samimiler ise İzmir’de yapılan soruşturmadan memnun olmaları gerekiyor. Yolsuzlukları her kim yapıyorsa üzerine gitmek Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye düşen bir görev olmalıdır. Eminim İzmir’deki operasyon yargı kararı ile sonuçlandığında hepimiz neyin ne oludğunu göreceğiz.

Malum 2 seneden bu yana İzmir’in kimi ilçeleri için yolsuzluk davaları açıldı. Hatta 2009-2010 arasında mmetropol belediyelerinden 4-5’inin başkanlarının uzun zaman tutuklu kaldığını biliyorum; bunlar arasında Urla, Narlıbahçe ve Dikili yer alıyor. Dikili Belediye Başkanı 8 sene 4 ay hapis cezası aldı ki yargıtayda dosyası bekliyor. Bu, İzmir’deki ilk operasyon değil. Bu operasyon da yargı kararı ile sonuçlanacak. Suçlananların aklanmalarını temenni ediyorum.”

“KILIÇDAROĞLU KONUŞTUĞU ZAMAN KÜFREDİYOR”

Gazetecilerin CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in evrakta sahtecilikten suçlu bulunduğu mahkeme kararının Yargıtay’da beklediğine ve Kılıçdaroğlu’nun bu konuda sessiz kaldığına işaret etmesi üzerine de Arınç, “Konuşmaz, konuşması mümkün değil. Kılıçdaroğlu konuştuğu zaman küfrediyor. Küfürden fırsat kalmıyor bunları konuşmaya. Ben, Gürsel Tekin’in Yargıtay’daki dava dosyasında ne olduğunu bilmiyorum, bu konuyu incelemedim. Ama geçmişte Yargıtay’da yüzlerce, binlerce dosyanın zaman aşımına uğradığından haberdarım. Yeni Yargıtay’dan beklediğimiz, bakın yeni diyorum, yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, yeni Yargıtay’dan bahsediyoruz. 12 Eylül’den sonra yeni dönem başladı. Umuyorum yeni Yargıtay, zaman aşımına yol açmayacak şekilde davayı sonuçlandıracaktır.” ifadelerini kullandı.