Avrupa Ödülü Kazanan Kentler Birliği 2011 Genel Kurulu...(2)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi‘nin İstanbul Boğazı‘nın yükünü hafifletme hedefine değinerek, "bu boğaz geçmişte bir Romen tankerinin maalesef yanmasına şahit oldu; Geniş bir bölgede bu yangın başladığı için bunu İstanbul çok ucuz atlattı.

Avrupa Ödülü Kazanan Kentler Birliği 2011 Genel Kurulu Sheraton Otel‘de gerçekleştirildi. Burada bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, ‘Medine‘ kelimesinin ‘şehir‘ anlamına geldiğini belirterek, ‘medeni, medenileşmek, medeniyet‘ gibi kavramların, ‘Medine‘ yani ‘şehir‘den türetilmiş kelimeler olduğunu ifade etti. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çok ilginçtir; Latincedeki ‘civitas‘ kelimesi de ‘şehir‘ anlamına gelir. ‘City, civilization‘ yani ‘medeniyet‘ kelimeleri de yine bu ‘şehir‘ anlamına gelen bu kelimeden türemiştir. Şehir, medeniyet tasavvurunun oluştuğu, medeniyetin doğduğu, geliştiği bir mekandır. Şehir, merhum Mimar Turgut Cansever‘in ifadesiyle; ahlakın, sanatın, felsefenin ve tefekkürün geliştiği, insanın en üst düzeyde varlığın anlamını tamamladığı ortamdır. Eğer medeniyet yoksa şehir de yoktur. Şehir yoksa, biliniz ki medeniyet de

yoktur. Hepinizin çok iyi bildiği gibi bir çocuğun zekasını, ruhunu, dünyaya bakışını, insanlığa bakışını doğduğu mekan, büyüdüğü, oynadığı, gezip eğlendiği mekan çok büyük ölçüde şekillendirir.

Tarihin, estetiğin, temiz sokakların, gülen, gülümseyen insanların içine doğmuş bir bebekle; çöpün, çirkinliğin içinde doğmuş bir bebek aynı geleceği tasavvur edemezler. Belediye başkanlarının, idarecilerin bu noktada çok büyük ve tarihi bir misyon yüklendiklerini düşünüyorum. Bir belediye başkanının şehir ve medeniyet tasavvuru, şehre yaşayan insanlar kadar gelecek nesiller için de hayati derecede önemlidir."

BELEDİYE BAŞKANLARINA ÇAĞRI

Başbakan Erdoğan, Hülagu, Cengiz Han, Timur ya da Neron gibi şehirleri yakıp yıkmasıyla tarihte yer edinmiş şahsiyetlerin karşısında belediye başkanlarının ‘bir Mimar Sinan, bir mimar Hayrettin, Da Vinci, Micalangelo gibi mimarlığa ışık tutan şahsiyetleri rehber edinmek zorunda‘ olduklarını kaydetti. Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek‘in, ‘Bana ‘gözü olmayan şoför mü, yoksa estetik idraki olmayan bir belediye reisi mi zararlı?‘ diye sorsalar, ikincisini gösteririm‘ sözlerini dile getirerek, "Olay bu kadar

açık net ortada. Evet, estetikten, güzellik anlayışından, medeniyet tasavvurundan, tarih bilincinden yoksun bir belediye başkanı, başında bulunduğu şehir için felaket boyutunda neticeler doğurur" diye konuştu.

"MELİH BEY‘LE BİRLİKTE YEREL YÖNETİMLERDE ÇITA ATLAMASINA VESİLE OLDUK"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemdeki icraatlarına da değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"İstanbul‘da edindiğimiz tecrübeyi hükümet olarak 81 ilde büyük projelere tahvil ediyoruz. İstanbul‘un ulaşımına köklü çözümler getirdiğimiz gibi Türkiye‘nin ulaşım sorununa da kökü çözümler getiriyoruz. İstanbul ve Ankara‘nın kentsel dönüşümüne çözümler ürettiğimiz gibi tüm Türkiye‘de 8.5 yılda yaptığımız 490 bin konutla kentsel dönüşüm ve değişimi gerçekleştiriyoruz. O gün şehrin su sorunun çözmüştük, bugün köylere kadar ülkenin su sorunun çözüyoruz. O gün İstanbul‘da, Ankara‘da ve birçok şehirde

sosyal yardımlarımızla, eğitime, sağlığa verdiğimiz desteklerle; İstanbul‘a Ankara‘ya özellikle aynı dönemde Melih Bey‘le birlikte bu iki şehrin belediye başkanlığını kazandık. Ve yoğun bir çalışmayla gerçekten Türkiye‘de adeta yerel yönetimlerde çıta atlamasına vesile olduk. Bugün sosyal yardımlarla, desteklerle, sağlık ve eğitim yatırımlarıyla 74 milyon vatandaşa sahip çıkıyoruz."

KANAL İSTANBUL PROJESİ

‘Kanal İstanbul‘ projesine de değinen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"İstanbul Boğazı‘nın kuzey ile güneyin bağlantısını sağlayan bir geçiş noktası olarak çok yoğun bir gemi trafiğine, bu tabi kuru yük gemisi değil, turistik seyahat gemileri değil, bunlar tankerler. Montrö Anlaşması yapıldığı zaman böyle bir tanker geçişi filan söz konusu değildi. Ama şimdi bakıyorsunuz zaman oluyor 100 bin-150 bin detveyt tonluk tankerler boğazdan geçiyor ve bu boğaz geçmişte bir Romen tankerinin maalesef yanmasına şahit oldu ve yaklaşık 3-4 ay kadar bu gemi orada yandı ve bir tehdit

oluşturdu. Geniş bir bölgede bu yangın başladığı için bunu İstanbul çok ucuz atlattı fakat boğazın dar bir bölgesinde bir dümen kilitlenmesi olsa, orada böyle bir felaketle karşı karşıya İstanbul kalacak olsa bunu dünya hiçbir şeyle ödeyemez. Meksika Körfezi‘ndeki bir olay dünyayı ayağa kaldırdı değil mi? Orada dünya ayağa kalkarken boğazın sorumluları olarak, İstanbul demiyorum, tüm Türkiye biz buna nasıl tahammül edebiliriz? Onun için önceden bir çevrecilik adımı, özellikle insanımıza ve ülkemize sahip

çıkmanın sorumluluğu altında böyle bir adımı atıyoruz. Zira İstanbul Boğazı‘ndan yılda yaklaşık 358 milyon 590 bin ton yük taşınıyor. Yılda yaklaşık 4 milyon ton LPG, 3 milyon ton kimyasal madde ve 139 milyon ton petrol İstanbul Boğazı‘ndan geçiş yapıyor. Geçmişte zaman zaman yaşadık ama bu kazaları tekrar yaşamak istemiyoruz. İstanbul Boğazı‘nı tarihi, kefdnda belediye başkanlarınültürü, insanlığı tehdit eden bu trafikten kurtarmak için İstanbul‘a yaklaşık 45-50 kilometre uzunluğunda bir kanal inşa

etmek için hazırlıklara başladık. Bu büyük proje sadece İstanbul‘u kurtarmakla kalmayacak aynı zamanda kanal sayesinde oluşacak kentsel dönüşümle de İstanbul‘a farklı bir anlam kazandıracak. Yani deprem tehdidi olan bölgeleri de biz burada bu deprem tehdidini yok edecek şekilde iskan edeceğiz. Altını çizmeliyim ki bu sadece bir İstanbul projesi değildir. Bu aynı zamanda Ankara‘nın bir sorumluluğudur. Bu Türkiye‘yi, Türkiye ekonomisini yakından ilgilendiren bizimle birlikte yakın coğrafyamızı çok ama çok

yakından ilgilendiren büyük bir proje. 12 Haziran seçimlerinden sonra plan ve etüt çalışmalarına başlayacak yaklaşık 10 yıl içinde de bu büyük projeyi tamamlamış olacağız."

"GECEKONDULAŞMAYA MÜSAADE ETMEMELİYİZ"

Başbakan Erdoğan, şehir ve medeniyetin bir birini oluşturan kavramlar olduğunu belirterek, bu bilinçle Ankara‘yı çok daha farklı bir yere taşımanın gayreti içerisinde olduklarını bildirdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Ankara‘nın 1994‘ten bu yana farklı bir noktaya geldiğini belirten Erdoğan, "Bu değişim ve dönüşüm hala devam ediyor. Gecekondulaşma, kaçak yapılaşma, 94‘ten önce maalesef Ankara‘nın adeta kaderi haline gelmişti. Bu kaderin Sayın Gökçek‘le birlikte değiştiğini

görüyoruz. Aynı şeyleri biz sürekli olarak diğer belediyelerimize tavsiye ediyoruz. Asla gecekondulaşmaya, kaçak yapılaşmaya müsaade etmemeliyiz. İnsanların şehirlerde hakları olduğu gibi, şehirlerin de insanlar üzerinde hakkı vardır. Bu hakkı biz insan olarak korumak durumundayız" diye konuştu.

MEDENİYETLER İTTİFAKI

İstanbul‘dan edindikleri şehir tecrübesi ile bugün hem Türkiye için hem de başta bölge olmak üzere dünya için bir sevgi medeniyeti mücadelesi içine girdiklerini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

"İstanbul şehrindeki ortak kültür, dayanışmayı, paylaşmayı ve özellikle de hoşgörüyü şu anda dünya barışı için bir mihenk taşı olarak aldık. Bunun için gayret sarf ettik, gayret sarf ediyoruz. Türkiye‘nin İspanya ile birlikte eşbaşkanlığını yaptığı Medeniyetler İttifakı Projesi, bu çabalarımızın çarpıcı bir örneğidir. BM çatısı altında başlattığımız bu proje şu anda Dostlar Grubu‘ndaki 100‘den fazla ülke ve kuruluşta dünya genelinde umut uyandıran, etki uyandıran bir projeye dönüşmüştür. Nasıl ki hem

doğuda hem batıda şehir ve medeniyet kavramları aynı kökten geliyorsa, bugün de şehirlerimizin medeniyet ittifakının yaşatıldığı yerler olmasını gönülden arzuluyoruz."

Demokrasinin yerelden başladığına işaret eden Erdoğan, "Şehirlerimizde hoşgörüyü tesis ettiğimizde ırkçılıkla, ayrımcılıkla mücadele ettiğimizde şehirlerimizin her birini birer çok kültürlü yaşam alanına dönüştürdüğümüzde inanın dünya çok farklı bir dünya olacaktır. Her şeyden önce insanız, insanlar olarak birbirimizle gayet iyi bir şekilde kaynaşalım. Zira yaratılanı, Yaratan‘dan ötürü seven bir medeniyetin çocukları olarak biz gönlümüzü tüm insanlığa açmış bir ülkenin insanlarıyız" dedi.

Kaynak: İHA