Hüseyin Çelik açıklama yapıyor (CANLI)

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik gündeme dair açıklamalarda bulunuyor.

Hüseyin Çelik açıklama yapıyor (CANLI)
Sayın Yarımağan AK Parti iktidara geldiği zaman görevine de devam etmiştir. Esas kadrolaşmadan söz edecek olursak ÖSYM'de başka türlü bir kadrolaşma olduğu aşikardır. Yeni gelen yönetim sınavlarla ilgili çok daha ileri tedbirler almışlardır. Güvenliği ihlal eden herhangi bir olaya rastlanmamıştır, bireysel bir kopyaya rastlanmamıştır. Herhangi bir şaibe de söz konusu olmamıştır. Ancak 1 milyon 700 bin öğrenciye adaya özgü kitapçık ilk kez bu dönem yapılmıştır.

Bir öğrencinin önündekine bakması arkasındakine bakması mümkün değildir. Bu kadar başarılı bir çalışma yapılmış olmasına rağmen malesef ÖSYM ana kitapçığın değiştirelerek medyaya verilen örnekte soruların yeri değişmiş ancak cevapların yeri değişmemiştir. Bu bir yanlışlıktır bunu da savunmak mümkün değildir. Bir öğrenciye şifre vermekle aslında cevap anahtarını vermek arasında hiçbir fark yoktur. Eğer böyle olursa her öğrenciye ayrı bir şifre vermek gerekir. Öğrenci doğru cevabı bilirseniz oradaki soruların dizilişi ile ilgili şifreler bulabilirsiniz. Ben size 2009'da sayın Ünal Yarımağan'ın ÖsYM Başkanı olduğu döneme ilişkin bir belge. Öğrenci doğru cevabı bilirse bunun bir anlamı var aksi takdirde bir anlamı yok. Dün gece Sayın Başkan ile görüştüm ve 1 milyon 400 bin öğrencinin sınavının değerlendirildiği ve herhangi bir sıkıntıya rastlanmadığını bildiriyor. Medyaya sesleniyorum. 1 milyon 700 bin aday demek aileleri ve sevenleri ile birlikte 20 milyon kişi demek. Derhal bu sınav iptal edilmelidir demekle onları neden sıkıntıya sokuyoruz.

Yargı iptal kararı verseydi ne yapardınız sorusuna ÖSYM Başkanı o zaman ipatal edilir sınav yeniden yapılırdı dedi ve bu basında ÖSYM Başkanı'ndan ilginç cevap deniyor. Peki Başkan ne deseydi ilginç olmayacaktı. Ben Yargının verdiği kararı kabul etmiyorum demesi mi ilginç olmayacaktı? Bu bir tezgahtır ve medyanın bu tezgahta yer almasını istemiyoruz.

BİR BAŞKA ACEMİLİK

Eyüp'te 70 bin öğrenci potansiyeli var. ÖSYM demiş ki 40 bin kişilik de salon var. 30 Bininin de Eyüp dışında sınava girmek zorunda kalıyor. Sisteme verilen komutta önce kızları yerleştir deniyor. Bilgisayarlar aptaldır ne derseniz onu yapar. 17 Okulda tamamı kız yerleştirilmiş. Burada haremlik selamlık dendi yapmayın arkadaşlar. Başörtülü olarak sınava girenlerin kulaklarına birşey kondu mu? Konsaydı kim ne diyecekti? Herkesin kitapçığı farklı. Logaritma ile algoritma arasındaki farkı bilmeyen köşe yazarları ahkam kesiyorlar. Konuyu bilmeden altını çiziyorum partimize karşı hükümete karşı bir linç kampanyası yürütülüyor. Bütün bu tezgahlar boşa çıkıyor. Tek bir öğrencimizin mağdur olması kendi öz kızımızın mağdur olması anlamına geliyor. Biz herkesin hükümetiyiz, herkesi idare eden bir AK Parti hükümeti var. Bu yüzden şaibelerin varsa üstüne gidilsin, varsa bir delil bunun üzerine gidilsin ama lüzumsuz yere bir kaşık suda tsunami dalgaları oluşturmaya çalışarak kimseyi sıkıntıya sokmayalım. Bu mesele ümit ediyorum ki çok daha makul bir zeminde tartışılmaya devam eder.

TÜRKİYE SEÇİME GİDİYOR

CHP'nin her grup toplantısı adeta küfürnameye dönüşüyor. Sayın Kılıçdaroğlu sokak ağzıyla konuşmaya devam ediyor. Hakaret etmeye, küfretmeye dvam ediyor. Sayın Başbakan'ı ar damarı çatlamakla itham ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında söylediklerini ciddiye aldığımız için değil halkımızı ciddiye aldığımız için oradaki saçmalıkları cevaplandırmak zorundayız. Cevaplandırdığımız halde Sayın Kılıçdaroğlu sanki bunlar yokmuş gibi hareket ediyor bu da kendisinin siyaset tarzıdır. Sayın Başbakan demişki biz yargının işine karışmıyoruz, yargı da bizim işimize karışmasın. Sayın Başbakan ne demiştir biliyor musunuz 'Yargı icra organının yaptığı bütün işlemler Yargı'nın denetimine tabidir' Sayın Başbakan'ın söylediği budur. Hukuk fakültesinin birinci sınıfında okuyan biri bile bunu bilir. Sayın Başbakan böyle birşey söyler mi? Sayın Kılıçdaroğlu sanki Başbakan böyle birşey söylemiş gibi çevire çevire bunu söylüyor. DGM'ler vardı bunları Kenan Evren kurmuştu biz de özel yetkili mahkemeler kurmuşuz ne farkı varmış. DGM'ler müstakil mahkemeler, orada asker üyeler var, olağanüstü dönemlerin ürünüydü ve olağanüstü yargılamalar yapılırdı. Özel Yetkili Mahkemelerde bir ağır ceza mahkemesi bir işe bakarken başka bir ağır ceza başka bir işe bakıyor tıpkı Yargıtay'daki iş bölümü için. Sanki biz olağanüstü bir yargılama sistemi getirmişiz gibi işlem yapılıyor. Dün dünya avukatlar günüydü. Savunma hakkını en kutsal hak olarak görüyor avukatların bugününü de kutluyoruz. Bugün ihtiyacımız olmazsa bile yarın ihtiyacımız olabilir. Avukatların yaptığı işi de yargının çok büyük bir ifası olarak görüyoruz. Avukatlar artık savunma yapamıyorlar. Barolara sesleniyor suskunluğunuz utancınızdır diyor kışkırtıyor.

Arkadaşlar bizim dönemimizde avukatlık kanununda ne değişiklik yapıldı? Hükümetimiz geriye götürücü birşey mi yaptı? Cerrahlık kutsal bir görevdir. Doktorlardan ne istiyorusunuz deme hakkına sahip değildir kimse. Avukatlar avukatlıklarını yaptığı sürece başımızın üstünde yeri vardır. Bizim dönemimizde yapılanlar hiçbir dönemde yapılmamıştır. Bu kışkırtıcı tavrını Sayın Kılıçdaroğlu'na iade ediyorum. Müstakil bütçeye sahip olacak ve HSYK başkanı maliye başkanının kapısında para dilenmeyecekmiş. Bu da kargaları güldürür. Oradaki ifade aynen şuydu. AYM Genel Bütçe içinde kendi bütçesi ile yönetilir. Danıştay aynı, Yargıtay aynı. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu'nun devlet yönetme anlayışı buysa pes diyorum. Sizin zihniyetiniz bu mu?

Bir başka iftira. Sayın Kılıçdaroğlu iftira makinasına dönüşmüştür. Oyunu arttırmak Sayın Kılıçdaroğlu hayat memat haline gelmiştir. Eğer arttıramazsa oyunu kendi yerinde yeller esecek. Her türlü yalanı ve iftirayı hakareti meşru görmektedir. Güya Deniz Feneri sanıklarından biri demiş ki benim güvencem Recep Tayyip Erdoğan'Dır demiş. Bunu nerede dedi? Dedi de biz mi duymadık biz duymadık da Google'da mı duymadı? Başından itibaren şunu söylüyorum. Siz bize hakaret edeceksiniz hükümetimize mensuplarımıza hakaret edeceksiniz biz de diğer yanağımızı göstereceğiz size yok böyle birşey. Bu iftiraları kendisine iade ediyorum. Hangi Deniz Feneri sanığı benim güvencem Recep Tayyip Erdoğan'dır diyebilir ki. Bu gidiş hoş bir gidiş değil. Sayın Başbakan Diyarbakır'a gitti. Diyarbakır Meydanı'nda dedi ki bütün acıları adeta düvurlara sinmiş şekilde barındıran Diyarbakır Cezaevini kapatacağız dedi. Ne zaman peki. Hemen Diyarbakır'da şehir dışında daha çağdaş bir yer yapmaktır. İnfaz insanın onurunu zedelememelidir. İnsan onur ve haysiyetini ayaklar altına almayacak modern bir cezaevi inşaa edeceğiz. Fabrika sözü vermemiş cezaevi sözü vermiş. İnfaz kurumları suçun niteliğine göre değişebilir ama suç ne olursa olsun insana insan olduğu için değer verilmelidir. Burada defalarca Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu iftiralarına bu saldırılarına cevap verdiğimiz halde aynı tarz ve üslupla konuşmaya devam ediyor. Sayın Baykal çok nahoş bir ifade kullandı. Sayın Baykal Sayın Kılıçdaroğlu'ndan daha erdemli davranarak çıkıp özür diledi.