Gül: İslam Düşmanlığı Avrupa’Nın Ruhuyla Çelişiyor
Pazartesi günü başlayacağı Avusturya ziyareti öncesi ülkenin önde gelen 3 büyük gazetesine mülakat veren Cumhurbaşkanı Gül, "bütün Avrupa‘da yabancı düşmanlığı, aşırıcılık ve İslam düşmanlığı gibi endişe verici gelişmeler olduğunu görüyoruz. Bunlar Avrupa‘nın ruhuyla çelişiyor." dedi.
Pazartesi günü başlayacağı Avusturya ziyareti öncesi ülkenin önde gelen 3 büyük gazetesine mülakat veren Cumhurbaşkanı Gül, "bütün Avrupa‘da yabancı düşmanlığı, aşırıcılık ve İslam düşmanlığı gibi endişe verici gelişmeler olduğunu görüyoruz. Bunlar Avrupa‘nın ruhuyla çelişiyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Pazartesi günü başlayacağı Avusturya ziyareti öncesi, bu ülkenin önde gelen 3 gazetesi Kurier, Die Presse ve Der Standard’a mülakat verdi. Türkiye’nin AB üyeliği başta olmak üzere, Türk dış politikası, iç siyasi gelişmeler ve ülke vizyonuna ilişkin birçok konudaki görüşlerini paylaşan Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamaları, söz konusu gazetelerin manşetlerinden okuyucuya duyuruldu.
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Die Presse gazetesine verdiği mülakat, “İslam Düşmanlığı Avrupa’nın Ruhuyla Çelişiyor.” başlığı altında gazetenin dünkü sayısı ve internet sayfasında okuyucularına duyuruldu.
Cumhurbaşkanı Gül, Die Presse yazarı Wieland Schneider’in, “Önümüzdeki hafta Avusturya‘yı ziyaret edeceksiniz. Büyükelçinizin gazetemize verdiği mülakatta söylediklerine göre Avusturya‘da Türk göçmenler bir virüs olarak görülüyor ve gettolarda yaşıyorlar. Böyle bir ülkeyi nasıl bir hisle ziyaret ediyorsunuz?” şeklindeki sorusunu cevaplamaya, iki ülkenin önemli devlet ve büyük imparatorlukların iki mirasçısı olduğunu hatırlatarak başladı. Cumhurbaşkanı Gül, “Üç sene önce Cumhurbaşkanı Fischer, Türkiye‘yi ziyaret etti. Ben de şimdi kendisinin daveti üzerine bir iade-i ziyarette bulunacağım. Ayrıca ekonomik ve siyasi alandaki iyi ilişkilerimizi derinleştireceğimize inanıyorum. Avusturya‘da yaklaşık 200 bin Türk yaşıyor ve bunların 100 bini Avusturya vatandaşı. Onlar Avusturya toplumunun bir parçası ve Avusturya ile Türkiye arasındaki ilişki için çok önemliler.” dedi.
“SORUNLARI BİRLİKTE ÇÖZMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Gül, “Ama anlaşılan sizin Büyükelçiniz, tüm bunların bu kadar sorunsuz olduğunu düşünmüyor” sorusu karşısında ise şu cevabı verdi: “Elbette ki beraber yaşarken Avusturya‘da sorunlar çıkabilir. Ama o zaman bu sorunları birlikte çözmeliyiz. Söz konusu eğitim olduğunda büyük çaba harcamalıyız. Türk göçmenler Almancaya hâkim olduklarını göstermeliler. Göçmenlerin yaşadıkları ülkenin toplumuna uyum sağlamaları, doğal bir gerekliliktir. Bu onlar için, bulundukları ülkede mesut bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri adına önemlidir. Ayrıca başarılı entegrasyon için iyi örnekler de mevcut. Türk kökenli Avusturyalılar, siyasette ve idarede çalışıyor ve Avusturya millî takımında futbol oynuyorlar. Atıl Kutoğlu başarılı bir modacı ve Do&Co‘nun sahibi Atilla Doğudan da başarılı bir iş adamıdır.”
“BAŞKALARINA AYRIMCILIK YAPMAK HASTALIKLI BİR DAVRANIŞTIR”
“Dilin öğrenilmesinin entegrasyon için önemli olduğuna değindiniz. Fakat sorunlar bununla çözülür mü? Avrupa‘nın pek çok ülkesinde, çok sayıda insanın, özellikle Müslüman ülkeden gelen göçmenlerle bir sorunu olduğu görülüyor.” yorumu karşısında ise Cumhurbaşkanı Gül şöyle konuştu: “Avusturya Anayasası İslam dinini tanıyor. Bu iyi bir başlangıç noktasıdır. Avusturya çok kültürlü ve etnik açıdan çok parçalı bir imparatorluğun mirasçısıdır. Fakat elbette bütün Avrupa‘da yabancı düşmanlığı, aşırıcılık ve İslam düşmanlığı gibi endişe verici gelişmeler olduğunu görüyoruz. Bunlar Avrupa‘nın ruhuyla çelişiyor. Bu Avrupa‘ya uymuyor, çünkü Avrupa insan haklarının vatanıdır, farklı düşünenlere ve kültürlere saygı duyulduğunun varsayılması gereken bir bölgedir. Fakat geçmişte Avrupa‘da farklı olanların dışlandığını gördük. Başkalarına ayrımcılık yapmak hastalıklı bir davranıştır. Bu tutum ne Avrupa‘da ne de başka bir yerde yayılmalıdır.”
“AB‘YE GİDEN YOLUMUZ UZUN BİR SÜREÇ”
Cumhurbaşkanı Gül, “Alman Şansölye Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve bazı Avusturyalı siyasetçilerin açıklamaları, Türkiye‘nin AB‘de hoş karşılanmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu sizi öfkelendirmiyor mu?” sorusunu ise şöyle cevaplandırdı: “Eğer bu dedikleriniz doğruysa, o zaman bu durum daha ziyade bu ülkeler için fazla şerefli bir davranış biçimi değildir. AB devletlerinin 2005 yılında Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlatılmasına ortaklaşa karar verdiklerini hatırlatmak istiyorum. Ahde vefa ilkesine göre de buna sadık kalmaları gerekiyor. Bu devlet adamları, bu ilkeyi çok iyi biliyorlar. Onun için, bu açıklamaların iç siyasi düşüncelerden dolayı yapıldığını varsayıyorum. AB ile yürüttüğümüz katılım müzakereleri üyelik konusunda bir otomatizm şartı koşmuyor. Üye olacak duruma geldiğimizde ve bir değerlendirme yapıldıktan sonra, daha bazı AB devletlerinde etkili olabilecek referandumlar gerçekleştirilecek. Biz de bu referandumları saygıyla karşılarız. AB‘ye giden yolumuz uzun bir süreçtir.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Pazartesi günü başlayacağı Avusturya ziyareti öncesi, bu ülkenin önde gelen 3 gazetesi Kurier, Die Presse ve Der Standard’a mülakat verdi. Türkiye’nin AB üyeliği başta olmak üzere, Türk dış politikası, iç siyasi gelişmeler ve ülke vizyonuna ilişkin birçok konudaki görüşlerini paylaşan Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamaları, söz konusu gazetelerin manşetlerinden okuyucuya duyuruldu.
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Die Presse gazetesine verdiği mülakat, “İslam Düşmanlığı Avrupa’nın Ruhuyla Çelişiyor.” başlığı altında gazetenin dünkü sayısı ve internet sayfasında okuyucularına duyuruldu.
Cumhurbaşkanı Gül, Die Presse yazarı Wieland Schneider’in, “Önümüzdeki hafta Avusturya‘yı ziyaret edeceksiniz. Büyükelçinizin gazetemize verdiği mülakatta söylediklerine göre Avusturya‘da Türk göçmenler bir virüs olarak görülüyor ve gettolarda yaşıyorlar. Böyle bir ülkeyi nasıl bir hisle ziyaret ediyorsunuz?” şeklindeki sorusunu cevaplamaya, iki ülkenin önemli devlet ve büyük imparatorlukların iki mirasçısı olduğunu hatırlatarak başladı. Cumhurbaşkanı Gül, “Üç sene önce Cumhurbaşkanı Fischer, Türkiye‘yi ziyaret etti. Ben de şimdi kendisinin daveti üzerine bir iade-i ziyarette bulunacağım. Ayrıca ekonomik ve siyasi alandaki iyi ilişkilerimizi derinleştireceğimize inanıyorum. Avusturya‘da yaklaşık 200 bin Türk yaşıyor ve bunların 100 bini Avusturya vatandaşı. Onlar Avusturya toplumunun bir parçası ve Avusturya ile Türkiye arasındaki ilişki için çok önemliler.” dedi.
“SORUNLARI BİRLİKTE ÇÖZMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Gül, “Ama anlaşılan sizin Büyükelçiniz, tüm bunların bu kadar sorunsuz olduğunu düşünmüyor” sorusu karşısında ise şu cevabı verdi: “Elbette ki beraber yaşarken Avusturya‘da sorunlar çıkabilir. Ama o zaman bu sorunları birlikte çözmeliyiz. Söz konusu eğitim olduğunda büyük çaba harcamalıyız. Türk göçmenler Almancaya hâkim olduklarını göstermeliler. Göçmenlerin yaşadıkları ülkenin toplumuna uyum sağlamaları, doğal bir gerekliliktir. Bu onlar için, bulundukları ülkede mesut bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri adına önemlidir. Ayrıca başarılı entegrasyon için iyi örnekler de mevcut. Türk kökenli Avusturyalılar, siyasette ve idarede çalışıyor ve Avusturya millî takımında futbol oynuyorlar. Atıl Kutoğlu başarılı bir modacı ve Do&Co‘nun sahibi Atilla Doğudan da başarılı bir iş adamıdır.”
“BAŞKALARINA AYRIMCILIK YAPMAK HASTALIKLI BİR DAVRANIŞTIR”
“Dilin öğrenilmesinin entegrasyon için önemli olduğuna değindiniz. Fakat sorunlar bununla çözülür mü? Avrupa‘nın pek çok ülkesinde, çok sayıda insanın, özellikle Müslüman ülkeden gelen göçmenlerle bir sorunu olduğu görülüyor.” yorumu karşısında ise Cumhurbaşkanı Gül şöyle konuştu: “Avusturya Anayasası İslam dinini tanıyor. Bu iyi bir başlangıç noktasıdır. Avusturya çok kültürlü ve etnik açıdan çok parçalı bir imparatorluğun mirasçısıdır. Fakat elbette bütün Avrupa‘da yabancı düşmanlığı, aşırıcılık ve İslam düşmanlığı gibi endişe verici gelişmeler olduğunu görüyoruz. Bunlar Avrupa‘nın ruhuyla çelişiyor. Bu Avrupa‘ya uymuyor, çünkü Avrupa insan haklarının vatanıdır, farklı düşünenlere ve kültürlere saygı duyulduğunun varsayılması gereken bir bölgedir. Fakat geçmişte Avrupa‘da farklı olanların dışlandığını gördük. Başkalarına ayrımcılık yapmak hastalıklı bir davranıştır. Bu tutum ne Avrupa‘da ne de başka bir yerde yayılmalıdır.”
“AB‘YE GİDEN YOLUMUZ UZUN BİR SÜREÇ”
Cumhurbaşkanı Gül, “Alman Şansölye Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve bazı Avusturyalı siyasetçilerin açıklamaları, Türkiye‘nin AB‘de hoş karşılanmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu sizi öfkelendirmiyor mu?” sorusunu ise şöyle cevaplandırdı: “Eğer bu dedikleriniz doğruysa, o zaman bu durum daha ziyade bu ülkeler için fazla şerefli bir davranış biçimi değildir. AB devletlerinin 2005 yılında Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlatılmasına ortaklaşa karar verdiklerini hatırlatmak istiyorum. Ahde vefa ilkesine göre de buna sadık kalmaları gerekiyor. Bu devlet adamları, bu ilkeyi çok iyi biliyorlar. Onun için, bu açıklamaların iç siyasi düşüncelerden dolayı yapıldığını varsayıyorum. AB ile yürüttüğümüz katılım müzakereleri üyelik konusunda bir otomatizm şartı koşmuyor. Üye olacak duruma geldiğimizde ve bir değerlendirme yapıldıktan sonra, daha bazı AB devletlerinde etkili olabilecek referandumlar gerçekleştirilecek. Biz de bu referandumları saygıyla karşılarız. AB‘ye giden yolumuz uzun bir süreçtir.”